Zekat ve Kurban
Zekat ve Kurban
Prof. Dr.Hayrettin Karaman
Yeni ŞafakBir Müslüman'ın zekat vermekle yükümlü olabilmesi için ne kadar mala, servete (nisap) sahip olması gerekir? Geçen haftaki yazıda bunu, günümüzde anlaşılır, uygulanabilir ve amaca uygun bir formüle sokabilmek için iki yol ve ölçüden söz etmiştik: 1. Hadislerde ve fıkıh kitaplarında, belli mallar (deve, koyun, sığır, altın, gümüş...) için verilen miktarları (nisapları) teker teker kuruşlandırmak, yani bugünkü para ile karşılıklarını tesbit etmek, sonra bunların ortalamasını almak ve "Günümüzde nisap budur" demek. Bu durumda dinin hedeflediği zenginlik sınırını yaklaşık olarak tesbit etmek mümkündür. Çağdaş alimlerden Kardâvî "Altını esas alalım" diyor, buna göre nisap 500 milyon civarında olur. Gümüşü alalım diyenlere göre 55 milyon olur. Kırk koyunu 30 milyonla çarpsanız 1.2 milyar eder. Hem 55 milyon sahibini hem de milyar sahibini eşit derecede zengin saymak âdil değildir, İslam bunu hedeflemiş olamaz. 2. Bu nisaplar, tesbit edildiği zamanda birbirine eşit ve normal bir ailenin bir yıllık geçiminin karşılığı olduğu için, buradan hareket ederek günümüzde ailenin yıllık asgari geçim indeksini esas almak ve temel ihtiyaçları karşılayan malvarlığı dışında bu kadar zekatlık mala sahip olanların "nisaba malik olduklarını" söylemek. Her iki çözüme göre de "gümüşü esas alarak 50-60 milyonu olanın zengin olduğunu, zekat alamayacağını, aksine zekat vermesi gerektiğini" söylemek yanlıştır. İkinci formüle göre, asgarî aylık geçim indeksinin iki yüz milyon olduğunu varsayarak kaba bir hesap yapacak olursak yıllık geçim tutarı 2.4 milyar eder. Birinci hesap şeklinin de bu rakama yakın bir sonuç vereceğini sanıyorum. Her iki şekilde de dini metinlerin belirlediği zenginlik ölçüsünü (nisabı) değiştirmek söz konusu değildir; yapılan şey nisabın, günümüz ölçülerine göre tesbit ve ifade edilmesidir. Geçen yazıda söylediğimiz gibi bu hesaplar ve ölçüler, yoksulun ihtiyacının böylece karşılanır olması durumunda geçerlidir. İhtiyaç devam ediyorsa yükümlülük ölçüleri de değişir. Zekat konusunda iki husus sıkça sorulmaktadır: 1. Kadınların örf ve âdete göre normal ölçülerde edinip kullandıkları altın ve gümüş zinetlerden, takılardan zekat verilecek midir? Hanefîler dışındaki üç mezhebin de dahil bulunduğu çoğunluğun ictihadına göre zinet, kadının temel (aslî) ihtiyaçlarından sayılır ve zekata tâbi değildir; yani bunlardan zekat ödenmez. Ben de bu ictihada katılıyorum. 2. Bir temel ihtiyacı karşılamak (mesela ev almak, ameliyat olmak, ihtiyaç halinde araba, okumak için kitap, işinde kullanmak için makina, alet vb. almak) için biriktirilen para birçok Hanefî fıkıhçıya göre zekata tâbi değildir; ben de bu görüşü tercih ediyorum. Kurban kesmekle yükümlü olmak için kişinin zengin olması gerekir. Bu zenginliğin ölçüsü de -detaylarda bazı farklılıklar bulunmakla beraber- zekat zenginliği gibidir. Gümüşten hareket ederek 50-60 milyonu olana kurban kestirmek yanlıştır. Kurban kesmenin vacip (farz ile sünnet arasında bir yükümlülük derecesi) olduğu hükmü ittifaklı değildir. Meselâ Hanefî mezhebinden Ebû Yûsüf'a (kendisinden rivayet edilen iki farklı ictihaddan birine) ve İmam Şâfî'î'ye göre kurban kesmek sünnettir. Bazı güçlükler ortaya çıktığında da veya yoksulların etten daha fazla paraya, başka bir şeye ihtiyaçları bulunduğunda "sünnettir diyen" ictihad tercih edilmeli ve kurbanın bedeli, daha azı, daha çoğu uygun yerlere verilmelidir. Böylece deri kavgasından da kurtulma yolu bulunmuş olacaktır.
Kurban veya etlik hayvan keserken önce hayvanı bayıltmak, uyuşturmak, böylece acı duymasını asgariye indirmek, sonra boğazlamak caizdir; önemli olan kalp atışları durmadan ve bu mânada ölüm gerçekleşmeden hayvanı boğazlamaktır. Hadislerde, kesilecek hayvana eziyet edilmemesi emredilmiştir.