Konu Başlıkları: Akıllarını kullanmayanlar !
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Ekim 2010, 17:28   Mesaj No:3

BEDİİ HAMİT

Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BEDİİ HAMİT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12750
Üyelik T.: 19 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:HATAY
Yaş:68
Mesaj: 395
Konular: 20
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Din ancak vahiy ve akıl ile anlaşılır. Tek başına vahiy veya tek başına akılla din kavranamaz İnsan yaratılışı, aklı ve fıtratı bu gerçeği kabul etmek üzere üzerine yaratılmıştır. Bakınız ayet vereceğim. İşte bu görüşü destekleyen ayetler

Rum-28: ……… Akıl edenler için ( Anlaşılsın diye, anlaşılması için ) ayetlerimizi işte böyle açıklıyoruz. (Demek ki, din ayet ve vahiy akılla anlaşılabiliyormuş.)

Rum-29 : Gel gör ki haksızlık edenler, ( akılsızca) bilgisizce kötü arzularına uydular. ALLAH'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur

Yunus-100. o iğrenç azabı, o pis azabı akıl etmeyenlerin üzerine bırakır ( Akıl etmeyenlere korkunç, iğrenç, pis bir azab öngörülmüştür )

Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık. (Mülk Suresi, 10)


Zümer : 18 İşte bunlar ALLAHın kendilerine hidayet ettiği kimselerdir.İşte bunlar öz akıl sahiplerinin ta kendileridir.” ( Gerçek akıllılar kimler imiş ? )

“Ey iman etmiş olan selim akıl sahipleri !.. ALLAH tan korkun.” (Talak : 10)


(BU ayette İman edenlere övgü dolu bir hitap var siz akıl sahiplerisiniz deniyor. Yani inanalar ancak akılsahiplerinin olabileceği söyleniyor ayetin tersi de şu şekilde olması mümkün ey inanmayan ey akılsızlar aklısız olanlar inanmayanlardır akıllı olanlar ise ancak inanlardır )

“Ey akıl ve basiret sahipleri ! İbret alın.” (Haşr : 2)

“Ancak selim akıl sahipleridir ki, iyice düşünürler.” (Rad :19) ( Doğru düşünen kim ? )

“Siz halâ aklınızı başınıza almayacak mısınız ? Halâ aklınız başınıza gelmeyecek mi ? “ manâsına gelen “EFELÂ TAĞKİLÛN” lafzını beyan etmektedir

Bakara-13: Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar


Akıl edilmeden edilen iman insanı sapıklığa kadar götürür ki, bunun en güzel örneğini geçmişte putperesler günümüzde ise hiristiyanlar vermektedir.Putperesler, İmanlarını akletmeyerek putların nasıl ilah olabileceklerini, Hiristiyanlar da hz isanın da nasıl ALLAHın oğlu olabileceğini akılları ile düşünmeden iman etmeleri onları yanıltmış ve onları sapıklığa kadar götürmüştür.

Peki bu gerçekleri ve doğruları gören kavrayan akıl hangi akıldır bu.? Binbir türlü akıl ve buna bağlı inançlar vardır .Buna göre Dünyada yaşayan her türlü insan değişik akılda ve inançtadırlar ve kendi aklılarınca kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler. Bir Japon, bir Hindu, bir çinli, bir Amerikalı, bir Afrikalı ve bir Müslüman her biri değişik inanç ve değişik akıllara sahiptirler. Ve kendi doğruluklarını yine akılları ile açıklarlar.

Kuranın bizden istediği ve onayladığı akıl hangisidr ? Hangi akılla düşüneceğiz, karar vereceğiz ki, doğru yolu bulabileceğiz?

İşte Rum- 30 ayeti bunu açıklar

Rum-30 : Öyleyse sen yüzünü ALLAH'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, ALLAH'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. ALLAH'ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler

ALLAH'ın yaratma kanununa uygun olarak dine dön ki, insanları ona göre yaratmıştır. ALLAH'ın yaratması değiştirilemez."

Fıtrat terimi, bu bağlamda, insanın doğru ile yanlış, gerçek ile sahte/düzmece arasında ayrım yapabilmesine ve böylece ALLAH'ın varlığını ve birliğini kavrayabilmesine imkan veren aklı ve doğuştan edindiği sezgisel yeteneği ifade eder. İnsanın, insan ruh , akıl ve zekasının, fıtratının aslı da Hakk'ı tanımak v e gerçek yaratanından başkasına kul olmamak içindir. İnsana akıl ve ruh, yanlış duysun, şeytana uysun diye değil, gerçeği ve iyiliği duysun, aslını ve sonunda döneceği yeri ve ona karşı vazifesini bilsin diye verilmiştir

Şöyleki:

insan, ruh-beden den yaratılmış olup ruh tamamıyla ALLAH ın ruhundan gelmedir. Ruh ve maddenin yanında insana ayrıca bir nefs ve şuur da verilmiştir. Artık insan görecek hem aklı hem de gönlü kalbi ve ruhu ile özü ( ALLAH ı kavrayacak
davetçinin davetine sıcak bakacak en azından bunu kalbimiz hissedecek bu daveti reddetmeyecektir. Çünkü kalbimiz ve aklımız bu davete kesinlikle red meyilli yaratılmamıştır. Tersine tamamıyla bu sıcak ve samimi daveti kabullenecek şekilde yaratılmıştır bu davete hiç yabancı kalmaz ve aynı zamanda özlediği davettir de bu.

Aynı zamanda da bu davete çok çok uyumlu ve çok da yatkın yaratılmıştır. fıtratı bunun üzerene kurulmuştur ki, artık demiyesiniz biz babalarımız atalarımızdan böyle gördük ALLAHı tanımıyorduk veya ona şirk koşuyorduk sakın demeyesiniz bakın siz bu yaratılışta değilsiniz, eğer şuurunuzu ve aklınızı bu yönde kullanmaz, veya şeytanın telkinleri ile nefsiniz ile kalbinize ısrarlı baskı yapmıyorsanız kesin beni ve davetçimi tanıyacaksınız şeklinde mesaj var. Şayet böyle yapmaz temiz ve saf yaratılmış fıtratınıza nefsi ve şeytani bir baskı uygularsanız ve böyle yaparsanız.artık kalbiniz mühürlenir. Aklınız çalışmaz ve akılsızlardan , sapıklardan olursunuz

devam edeceğim
__________________
EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE
Alıntı ile Cevapla