07 Nisan 2008, 18:28
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj:
4.081 Konular:
315 Beğenildi:49 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Tefsir çeşitleri Ve Bölümleri Tefsir çeşitleri Ve Bölümleri İmam Taberi’nin tefsirinin mukaddimesinde Cild 1 Sh 75’te Abdullah ibn Abbas’tan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
“Tefsir dört şekilde yapılır. Birinci şekil arap sözlerinin (dil) bilinmesi ile yapılan tefsirdir. İkinci şekil tefsir hiç kimsenin bilmemezliği sebebi ile özürlü sayılmayacağı tefsirdir. Üçüncü şekil yapılan tefsir, alimlerin bildiği tefsirdir. Dördüncü şekildeki tefsir de ALLAH (c.c.)’tan başka hiçkimsenin bilmediği/bilemeyeceği tefsirdir. İbn Abbas’ın yapmış olduğu bu tefsiri alimler Kur’an-ı Kerim menheclerinin ve bölümlerinin bilgilerinin tecdidi konusunda kendilerine dayanak yaptılar.
Arabın bildiği tefsir şu şekildedir: Bu tefsir kelime ya da ibareyi arabın lisanı ile çözmekle mümkün olur. Bu arapça dil bilgisinin ve sarf, nahv, i’rab, beyan, garib v.b. ilimlerinin yüceliğindendir. Tefsir yapılırken arap diline göre çözüm mümkün olmuyorsa, müfessirin yapacağı şey, arap lisanı üzere kendisine gelen konularda tevakkuf etmektir. Tefsir yollarında açık menhecler üzere gidilir.
Hiç kimsenin cehaleti sebebi ile özürlü olamayacağı tefsir şudur: O da bilgisini herkesi kuşatabileceği, içeriklerini, tazammun ettiği anlamları herkesin idrak edebileceği, konu hakkında hiçbir araştırma yapmadan ve meşakkat çekmeden kolaylıkla anlaşılabilecek tefsirdir. Emir ve nehiy, helal ve haramlara ilişkin olarak gelen ayetler gibi. Akide ve tevhid ile ilgili ayetler gibi. İmam Zerkeşi bu konuda demiştir ki: Bu kısım tefsirde, hükümlerde ihtilaf edilmemiş ve te’vil yoluna gidilmemiştir. Mesela şu ayetten herkes tevhidin manasını anlamıştır: “Bil ki ALLAH’tan başka ilah yoktur” Bu şu demektir: O’nun uluhiyetinde hiçbir ortağı yoktur. Yine şu ayeti bilmek ve gerektiğince uygulamak herkesin üzerine zorunlu olarak bilinmesi gereken birşeydir. “Namazı kılın, zekatı verin, ALLAH’a ve Rasulüne itaat edin.” Ve daha başka bunlar gibi. Bunları anlamada yardıma ihtiyaç yoktur, bunları idrak etmekte bir müşkil de yoktur.
Alimlerin bildiği tefsire gelince, Bu da içtihad ve istinbat çalışmaları ile mümkün olur. Kur’an-ı Kerim’in manalarını keşf ve beyan ile mümkün olur. İmam Zerkeşi bu konuda demiştir ki: Ayetlerdeki her lafız iki manaya ihtimalli olabilir. Bunu da alimlerden başkasının çözmesi caiz değildir. Ancak ictihad ile olursa bundan müstesna. Alimler üzerine gereken şey, deliller ve açık hükümlerle amel etmektir. Konu hakkındaki mücerred kişisel görüşler onlar için itimad edilmeye layık değildir.
ALLAH Tebarek ve Teala’dan başkasının bilemeyeceği tefsire gelince, bunlarla bir başkasının oyalanması caiz değildir. Çünkü bu konular gayba ilişkin olan konulardır. Ahiret ve saat ilmini içeren ayetler, gaybı, cennet ve ateşi, melekleri ve cinnleri içeren ayetler gibi. Yine müteşabih ayetler de bunlar gibidir. Öyle ki onların anlamlarını idrak etmek için yol yoktur. Ta ki ALLAH Azze ve Celle’den ve O’nun Rasulü aleyhissalatü vesselamdan açık bir nass olsun, o zaman müstesna.
Konularına göre Tefsirin Bölümleri:
Konularına göre tefsire gelince bu Kur’an’daki ayetleri toplamakla mümkün olur. İki bölüme ayrılır. Bunlardan birincisi, Kur’an’ı Kerim kelimelerine taalluk edendir, buna Tefsiri Lafzi denilir. İkincisi ise, Kur’an-ı Kerim’in anlamlarına taalluk edendir. Bu tefsir ayeti kerimelerdeki manaları keşf etmekle (inceliklerini bilmekle) olur.
Tefsiri Lafzi dediğimiz birinci kısım için garib kelimelerin anlamlarını bilmek gerekir. Sözlük müfredatlarının bilinmesi zorunludur. Ve bunun i’rab ve sarf ilminin kuralları, kıraat ilminin kuralları üzerine olması da zorunludur. Yine mütevatirin, meşhurun ve şaz olanın bilinmesi de mutlaka gereklidir.
İkinci kısım olan Tefsiri Meani ise, beyan ve meani ilimlerinin bilinmesini zorunlu kılar, belağat ilminde, fıkıh ve fıkıh usulü ilminde bilindiği üzere... Bütün bunlar içtihad ve istinbat ilimlerinde malum olduğu üzere yapılır.
Tefsir ilmi hem zordur, hem de kolaydır:
Tefsir ilmi hem zordur, hem de kolaydır; zordur çünkü onun zorluğu şu sebeblerden dolayı açıktır.
Bu açık olan zorluklar şunlardır: Tefsir konusu Kur’an-ı kerim’in kendisidir. O ise ALLAH tebarek ve teala’nın kelamıdır. İnsanlar ALLAH’ın muradına ALLAH’tan onu işitmekle ulaşırlar. Bizzat ALLAH (cc)’a ulaşma imkanları yoktur. O’ndan vahyi işitmek demek, bizzat vahyi ALLAH’tan işitmek (almak) demek değildir, bu ancak Nebi ve Rasullere mahsustur. Hikayelerde ve şiirlerdekinin tam tersine... Muhakkak ki insan şiir ya da hikaye sahibinin muradını yakalamaya imkan bulur. Bu da ona ulaşmakla, ondan işitmekle, onun muradını anlamak şeklinde olur. Ya da ondan işiten birisinden işitmekle. Böylece ondan onun muradı anlaşılmış olur. Ancak Kur’an-ı Kerim ve onun tefsirine gelince bu böyle değildir. Kur’an-ı Kerim tefsiri sıhhat ve dikkat etmek ister. Bu da ancak rasul aleyhissasalatü vesselamdan işitmedikçe tahakkuk etmez. Ya da Rasululah’tan işiten birisinden işitmedikçe. Böylece murad edilen mananın bilinmesi deliller ve karinelerin ikame edilmesiyle olur.
Bunun hikmeti şudur: Muhakkak ki ALLAHu Teala kendi kelamının kulları tarafından tefekkür edilip düşünülmesini murad etmiştir. Ve Nebisine emr etmiştir ki murad edilen bilgiye ulaşma, tefekkür ve istinbat yollarının işaretlerini göstersin. Bizzat Rasulullah’ın sağlığında onun ashabından bir cemaat Kur’an’ı tefsir etmişler ve tefsirlerinde isabet etmişlerdir. İşte bu Kur’an tefsiri konusunda içtihadın cevazı için açık bir delildir. Tabi ki, tefsir usulünde açıklandığı üzere ilmi ehliyetin tamamlanmasından sonra. |
| |