Durumu: Medine No : 50 Üyelik T.:
15 Temmuz 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
303 Konular:
116 Beğenildi:4 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Musafaha(tokalaşma) Adabı Musafaha(tokalaşma) Adabı “İki Müslüman karşılaştıklarında musâfahada
bulunurlarsa birbirlerinden ayrılmadan
önce günahları bağışlanır.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 142)
Musâfaha, dilimizdeki kullanımıyla tokalaşmak veya el sıkışmak demektir.
Birbirleriyle karşılaşan mü'minlerin önce selâmlaşıp sonra musâfaha yapmaları İslâm'ın
tavsiye ettiği güzelliklerdendir.
Tokalaşmak, bir hadis-i şerifte selâmlaşmanın ikmâli olarak değerlendirilmiş (Tirmizî, İsti'zân, 31),
Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- de kendisine yönelen her bir kimseyle musâfaha etmiş,
karşısındaki elini çekmedikçe elini çekmemiş ve yüzünü çevirmedikçe o da çevirmemiştir. (Tirmizî, Kıyâmet, 46)
Fahr-i Kâinât Efendimiz , ayrıca Müslümanları musâfaha yapmaya şu sözleriyle teşvik etmektedir:
“İki Müslüman karşılaştıklarında musâfaha yaparlar da Allâh'a hamdeder ve bağışlanmalarını dilerlerse,
her ikisi de mağfiret olunur .” (Ebû Dâvûd, Edeb, 142)
Burada zikredilen mağfiret, kul hakları dışındaki küçük günahları kapsamaktadır.
Külfetsiz gibi gözüken bir davranışa böyle bir müjdenin verilmesi, bunun ne kadar ehemmiyetli
olduğunu göstermektedir.
Aynı şekilde dinimize göre güzel bir söz (İbn-i Hanbel, II, 316) hatta bir tebessüm bile mü'minin sevap hânesine
sadaka olarak kaydedilmektedir. (Tirmizî, Birr, 36)
Zîra insanlar arasında muhabbet ve dostluklar, bu tür güzel hasletler sâyesinde neşv ü nemâ bulmaktadır.
Hz. Âişe, Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in dışardan Medîne'ye gelen Zeyd bin Hârise'yi
karşılayıp boynuna sarıldığını ve kucaklayıp öptüğünü bildirmektedir. (Tirmizî, İsti'zân, 32)
Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz Habeşistan'dan dönüp gelen Ca'fer -radıyallâhü anh-'ı kucaklayarak iki gözünün
arasından öpmüştür. (İbn-i Hişâm, III, 414)
Ayrıca İbn-i Ömer'in bildirdiğine göre Peygamber Efendimiz , elini öpmek isteyen sahâbîlere izin vermiştir.
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 96; Edeb, 148) Nitekim Safvân bin Assâl -radıyallâhu anh-'in naklettiği şu hâdise, el öpmenin
yerine göre uygun bir davranış olduğunu göstermektedir:
Bir yahudi diğer bir yahudi arkadaşına:
– Bizi şu peygambere götür, dedi. Bunun üzerine arkadaşı:
– Sakın ona peygamber deme!
Eğer böyle dediğini işitirse çok sevinir ve gözünün içi güler, îkâzında bulundu.
Sonra Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e geldiler ve (Müslümanlarla yahudiler arasında ortak olan)
apaçık dokuz emri sordular.
Allâh Resûlü onlara şöyle cevap verdi:
“Allâh'a hiçbir şeyi ortak koşmayın, hırsızlık etmeyin, zinâ yapmayın,
Allâh'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın, suçsuz bir insanı öldürmesi için devlet adamına
götürmeyin, sihirbazlık etmeyin, fâiz yemeyin, iffetli bir kadına zinâ isnâd etmeyin, savaşta cepheden kaçmayın.
Bir de, sâdece siz yahûdilere mahsus olmak üzere, cumartesi yasağını çiğnemeyin!”
Bunun üzerine onlar Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in elini ve ayağını öperek:
– Şehâdet ederiz ki sen gerçek bir peygambersin, dediler. Resûl-i Ekrem:
“– O hâlde bana tâbî olmanıza mânî olan nedir?” diye sordu.
Onlar:
– Dâvûd -aleyhisselâm-, devamlı olarak zürriyetinden bir peygamberin bulunması için Rabb'ine duâ etmişti.
Şâyet sana uyacak olursak yahûdilerin bizi öldürmelerinden korkarız, dediler. (Tirmizî, İsti'zân, 33)
Mahrem olmayan erkeklerle kadınların tokalaşmaları veya birbirlerinin ellerini öpmeleri de câiz değildir.
Nitekim Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- kadınlardan biat alırken onlarla musâfahadan özenle kaçınmış
(Buhârî, Talâk, 20) ve “Ben kadınlarla tokalaşmam!” buyurmuştur. (İbn-i Mâce, Cihâd, 43)
Ancak günümüzde bir kısım yanlış ve yerleşik geleneklere uyan bazı Müslümanların bu husûsta pek titiz
davranmadıkları görülmektedir. Hâlbuki Müslümana yaraşan, her husûsta üsve-i hasene olan Fahr-i Kâinât
Efendimiz'in sünnetine tâbi olmaktır... |