Durumu: Medine No : 89 Üyelik T.:
21 Ağustos 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj :
555 Konular:
227 Beğenildi:15 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | dosttan -- dosta, dost niyazı dosttan -- dosta, dost niyazı Aşkın ateşle bütünleştiğini
Yanınca ve yanarak, temizlenince öğrendim gecelerde. “
Sıyrıl, dedi her kişiden,
Haviye kaynaklı hevayı, atarak başından”
O zaman duyarsın ötelerden gelen sesi.
Her’den er’e bir komuttur er.
Öyleyse dost!
Ben, dinden geçerek enlemlere yönel,
Varı ara! Yok ve var boyutlarında.
Öyle bir yer ki, orası.
Ben yok, sen yok, biz yok,
Var ama kim? Sorusu sessiz ve cevapsız.
Aynalara dön dostum!
Bak ve yine bak,
Nakşının estetiği sana ne hatırlatıyor?
Kimdin sen ve kimsin sen?
Düşün! Uzunca tekrar tekrar düşün!
Sonra döndür başını göğe bak,
Tefekkür ederek bak bıkmamacasına.
Büyülte cininde sonsuz uzakları küçült!
Öylece bütün evreni ihata et!
Olmuyor değilmi? Haklısın,
Öyleyse dost!
Dön özüne, yum gözünü, yönel tekliğe,
Uçsuz bucaksız enginlere yol al!
Dolaş ihata et enfüsinden âlemleri.
Bil ki dost!
Âlemin aslı sensin!
Allah Âdemi suretinin sırrıyla yarattı,
Öyleyse âlemlerin merkezi sensin!...
Dön geriye yani enfüsine, tıkla kapıyı tekrar tekrar,
Burası gönüldür unutma!
Dem bu demdir bil kıymetini, taziminle saygılı ol!
Ve de arınmış olmalısın kutsal kelimelerle: “
Subhanallahi vebihamdihi
Subhanallahilazim vebihamdihi estağfurullah”.
Vusule kalkanlara esinti vaktidir,
Gecelerden üçte bir kaldığında.
Ol zamanda dost nazarı celbe dilecek,
Nazda bulun ki dost nazar etsin,
İster naz, ister niyaz ve işte bir dost niyazı: “
Subhanallahi vebihamdihi adede halkıhı
Ve rıza nefsihi ve ziynete arşihi ve midade kelimatihi”.
Durmaksızın, yılmadan dosta naattır bu,
Eğer yüz kez bile tıklasan kapıyı kâfi.
Evet dost!
Bellek yani beyin,
Düşünmenin, hissetmenin ne olduğunun fark yeri.
Öyleyse dost!
Zorla belleğini korkmadan ve yılmadan.
Mükaşefe ehli olmadan bu sırlar çözülmez.
Samed’den Ehad’a dost! HU ile geçilir.
Böylece girilir vatan-ı asliyeye.
Varılan mekân hakiki yurt, yani atamızın indiği yurt.
Muhteşem seferin hazırlığını başlat,
Dünya safralarını at dostum at!
İster sadaka, ister zekât, ister hibe.
Yeter ki arın, “ölmeden evvel ölme” hazırlığına.
Dost yolları kılavuzsuz olmaz
Ve dost kıymetlidir, zayi edilmemesi lazım.
Hakikat karanlıklarda neşrolur,
Gönül siyah nurlarla kuşatılmıştır.
Aydınlık aynı dünyaya, insanın imtihanıdır.
Öyleyse dost!
Olmak, ak insanlar için karalar giymektir.
Acılarını yaşamaktır, garipler adına.
Ağlayanla ağlamaktır, dertlerin anası olmaktır.
Tek söz dostumuz! Resul gibi olmaya çalışmaktır.
Bilmem anlatabildimdi?
Çünkü bilmez, bilemez akletmeyenler.
Kur’an sade öğüttür ve örnektir,
Onu çözmeden bu iş bilinmez…
Onu ölü üzerine ağıt gibi okumaya başladığımız günden beri
Bilmeyi unuttuk.
Oysa dost!
Kur’an, bir çağrıydı Rabbimizden
Oku, düşün, tefekkür et” manasına düşünmedik bile.
İşte dostum!
Onun için bilinmeze ağıt yakacaksın…
Gözyaşıyla dileyeceksin “naz katından
Rabbi zidni ilmen ve fehmen ve elhıkni bissalihin!” diye.
Sevgi değer dostum!
Bilmeyi, el-Bari’den öğrenip,
Tefekkürünü Ona edeceksin!
Bilme ölümüne siyah yakışır,
Bilenler beyaz giyinsin.
Biz dost olalım yeter.
Varidatı sır yani |