Konu Başlıkları: Kilise Tarihinde Antisemitizm
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Temmuz 2008, 05:21   Mesaj No:1

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj : 4.079
Konular: 315
Beğenildi:50
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kilise Tarihinde Antisemitizm

Kilise Tarihinde Antisemitizm

KİLİSE TARİHİNDE ANTİSEMİTİZM*

HUGH WYNNE **

çev. Süleyman TURAN***


Yahudi olmayan insanlar Yahudi düşmanlığının çirkin tarihi; ve yine okul tarih kitaplarında yer almadığı için bu hazin hikayede tarihsel kiliselerin oynadığı rol hakkında çok az şey bilmektedirler.Yeniden hatırlamak, şaşırtıcı ve tatsızdır. Fakat kendisinin “İsrail’in Mesih’i” olduğunu söyleyen ve bir Yahudi olan İsa’ya inanmayı savunan herkesin sözde Hıristiyanlar bile olsa onun halkına ne yapılmış olduğunun farkında olması gerekir.


ANTİK DÖNEMDE ANTİSEMİTİZM

Antisemitizm, İsa’nın -yada İbranice’de isimlendirildiği üzere Yeshua’nın- doğumundan birkaç yüzyıl önce Helenistik kültürde başladı. Bu dönemde Babil sürgününün bir sonucu olarak, Yahudi topluluklar Akdeniz dolaylarında pagan şehirlerinde ortaya çıktı. İki farklı kültürün karşılaşmasında yabancı iki topluluğun birbirine olan tipik güvensizliğinden daha öte bir şey ortaya çıktı. Bir gerçek Tanrıya inanarak ve Kudüs’ü kutsal şehir olarak kabul etmeye devam etmek suretiyle Yahudi halkı, putperest vatandaşlarla sosyal temastan sakındılar ve yaşadıkları şehirlerin kendilerine ayrılan bölümlerinde ayrı bir şekilde yaşadılar.[1] Yahudilerin toplumdaki yaygın dini ve sosyal standartları kabul etmeyi reddetmelerini Grekler, araya mesafe koyma ve kendini beğenmişlik olarak telakki ettiler. Ekonomik mevcudiyet için çaba içerisinde Grekler, kendini beğenmiş Yahudi yabancılar olarak göz önünde bulundurdukları zeki Yahudi halkıyla yarış içerisine girdiklerinde çatışma ortaya çıktı.

Kutsal Kitap Grekçe’ye çevrildikten sonra[2] İsrail’in Tanrısı hakkındaki yüce ahlaki fikirler, çoğu Grek’i cezp etti ve Yahudiliğe ihtida etmelerini sağladı. Dünyayı helenleştirmek için çalışan Grek liderler Yahudiliği kültürleri için ve çok tanrılı Pagan Tanrıları için bir tehdit olarak gördü. Makedonya hanedanlığının bir üyesi olan Seleucid’lerin işgali üzerine Makabilerin isyanından sonra Yahudi ulusu, kendilerini yok etmek için tehdit eden Helenistik dalgaya karşı Grekleri kendi dinlerine döndürme çabası içine girdiler. Netice de çoğu Grek Yahudiliğe ihtida etti. Bu mücadele içerisinde her iki taraf karşı tarafın misyonerlerine saldırmış ve bazen de öldürmüşlerdir. Bu çatışmaların birinde bir Grek’in ölümüne dayanan hikaye abartıldı. Grek hatipler her yıl bir Grek yakalayan Yahudilerin mabetlerinde onu şişmanlatıp daha sonra da kurban olarak öldürdüleri şeklinde yanlış suçlamalar içeren yahudi karşıtı konuşmalar yapmaya başladılar. Benzer hikayeler tekrar tekrar anlatıldı durdu.(Yunanistanın düşüşünden sonra bu hikayeler Romalı Tarihçiler tarafından toplandılar.)

Roma, orta doğudaki hudutlarındaki rakipleri tarafından sürekli tehdit edildi. Şayet Roma, Judea’nın kontrolünü kaybedecek olsaydı düşmanlar Suriye, Yunanistan ve diğer doğu eyaletlerine Roma yollarından kolayca ilerleyebilecekti. Bu yüzden Judea, sıkı kontrol altında tutuldu ve büyük bir askeri garnizonu desteklemek için ağır bir şekilde vergilendirildi. Yahudi halkı çeşitli defalar isyan etti ancak Romalılar bu isyanlara şiddetle karşılık verdiler. Çünkü böyle stratejik bir bölgede ihtilal, imparatorluğun güvenliği için ciddi bir tehditti. Sorun çıkaran Judea’lılar, Roma senatosunda, önceden yerleşmiş Yahudi karşıtı tutumları da eklemek suretiyle kınandılar.


KİLİSENİN BAŞLANGICINDA DURUM

Yeshua’nın Yahudi halkı arasında çalışması ve Mesih -Tanrının oğlu- olduğunu iddia etmesi bu dönemdeydi. O, Yahudi dini liderleri tarafından suçlandı ve infaz için Romalılara teslim edildi. Bu daha sonra Hıristiyanlık (Mesih anlamına gelen Grekçe “Kristos” kelimesinden) diye isimlendirilen hareketin başlangıcıydı ancak başlangıçta o, Mesihçi Yahudilikti.

Bugün Hıristiyanların, Hıristiyanlığın kökeninin bütünüyle Yahudilik olduğunun farkında olması gerekir. Yahudi olmayanlar yani Gentileler ortaya çıkmadan yıllarca önce Yeshua’nın bütün takipçileri Yahudiydi. Mesihçi Yahudiler sinagoglarda ibadet edip Şabat’a, Passover’a, bütün diğer Kutsal Kitaba ait tatillere ve zamanın adetlerine riayet ediyorlardı. I. yüzyılın sonunda Yeshua’ya Mesih olarak inanan yaklaşık olarak 1 milyon Yahudi’nin olduğu tahmin edilmektedir. Hıristiyanlık, Yahudilerin dini liderlerinin çoğunun arasında secularism ve iki yüzlülüğün olduğu bir dönemde “Yeni Antlaşma” adı altında Yahudiliğin reforme edilmiş bir devamı, basitçe Tanrıya bir geri dönüştü.

Müjde, Gentileler tarafından kabul edildikten sonra Yahudi ve Gentile cemaatler Mesihçi Yahudiliğin rahat ortamı içinde geliştiler. Çabucak gelişmesinin yanı sıra Gentileler, çoğu Yahudi cemaati içinde Yahudilere sayıca üstün olmaya başladılar. Grekçe Yeni Ahitte, dini liderler arasında iki yüzlülüğü (hypocrisy) kınayan pasajlar bu Gentileler tarafından tevarüs yoluyla aldıkları bütün Yahudilerin kınanması şeklindeki Yahudi karşıtı tutumlarla birlikte göz ününde bulundurulmuştur. Yuhanna İncilinin bunu Yahudilerin İsa’ya yaptığını ifade ettiği yer de Yuhanna, bir bütün olarak Yahudi halkından değil de dini liderlerden söz etmektedir. Yuhanna’nın kendisi de bir Yahudidir.

Kudüs’ün tahrip edilmesinden sonra Mesihçi Yahudiler’in başına çeşitli şeyler gelmiştir. Kudüs’ün savunmasında rol almadıkları için onlar, vatandaşları olan Yahudiler tarafından vatan haini olarak ilan edildiler. Fakat onlar, Yeshua’nın yakın olan dönüşünü bekliyorlardı ve Luka İncilin’de kaydedildiği üzere yaklaşan ordular gördüklerinde kaçmak üzere onun tavsiyesini takip ediyorlardı.[3] İsa Mesih’e inanan Yahudiler daha sonra, Bar Kochba tarafından liderlik edilen isyanda Romalılarla cesurca savaştılar. Ancak Bar Kochba kendisini Mesih olarak ilan ettiğinde İsa Mesih’e inanan Yahudiler onun yanından ayrıldılar.[4] Çoğu da Bar Kochba’ya taraftar olmayanların hepsinin ortadan kaldırıldığı olayda öldürdüler.

Rabbanik Yahudilik ile Mesihçi Yahudilik arasında kesin ayrım Jamnia’daki Sanhedrin’in tüm dünyadaki cemaatlere Yeshua’nın bir şarlatan olduğunu ve onun bedeninin havarileri tarafından kabirden çalındığını deklere eden mektupları gönderdiği 80 yılında başladı. Yeshua’nın şahsına haraket olarak gördükleri şeye tepki göstermek için ona inanan Mesihçi Yahudiler organizeli cemaatten uzaklaştılar. Bazı Gentileler ise Sanhedrin’in mektubunu Yahudi karşıtı duygularını desteklemek için kullandılar.

Mabedin tahrip edilmesinden sonra Yahudi dini düşünce ve pratiğinin ana yolu olan ve ilk dönem Hıristiyanlık içerisinde çoğu Yahudi karşıtı Gentileler tarafından yabancılaştırılan Rabbanik Yahudiliğin aksine Mesihçi Yahudiler Müslümanlar onların topluluklarını 7. yy’da yıkıncaya dek dayandılar.[5]

Romalılar Kudüs’ü ve mabedi tahrip ettiğinde kalan Yahudi halkın çoğu dünyaya dağıldı. Aynı şekilde onların pagan tanrılarını ve puta tapan putperestlerle arkadaşlık etmeyi kabul etmeyi reddetmeleri yerleştikleri yerlerde kızgınlık ve itimatsızlık yarattı.


HIRİSTİYANLIĞIN ROMA DEVLETİ TARAFINDAN KABUL EDİLMESİ


Mesihçi Yahudilik yada ilk devir Hıristiyanlık insanları güçlü bir şekilde kendi tarafına çekti ve 1.yy’da hızlı bir şekilde büyüdü. Yahudi olsun Gentileli olsun Yeshua’ya Mesih olarak inananlar Romalılar tarafından şiddetlice zulme maruz kalıyorlardı. Fakat yok etmedeki başarısız girişimlerden 300 yıl sonra Roma hükümeti, Konstantin döneminde politik sebeplerden dolayı şu anda Hıristiyanlık olarak bilinen dini kabul etti.[6] Paganizmle karışan Hıristiyanlığın radikal bir şekilde Yahudi karşıtı haline döndüğü yer burasıdır.

Devletin yeni dini Roma halkına kabul ettirmek amacıyla pagan düşüncelerle uygun hale getirmek için değiştirildi. Azizlerin heykelleri Pagan putlarının yerini aldı. Pagan festivalleri Hıristiyan tatilleri oldu. Aralığın 25’de kış gündönümünü kutlayan festival noel oldu. Pagan verimlilik Tanrıçası İshtar’a tapınma ve onun yumurta üzerindeki etkisi Easter (Paskalya)[7] olarak değiştirildi. Varis olunan Yahudi karşıtı tutumlar yeni Roma dinini güçlü bir şekilde etkiledi. Başlangıçta Mesihçi Yahudilik olan hareketin yozlaşmış ve sulandırılmış bir formu Roma dünyasında tesis edildi.

Yahudi karşıtı kilise liderlerinden alıntı yapılan aşağıdaki örnekler bir Roma Katoliği olan Flannery’nin “The Anguish of the Jews” ile Grosser, Halpern ve dğr tarafından yazılan “The Causes and Effects of Antisemitism” gibi kitaplarda belgelenmesi sadece birkaç yüzyıllık bir olaydır. Kaynakların herhangi birinin doğruluğunu kanıtlamak isterseniz bu kitapların hepsi sizi orjinal dökümanlara götürecek kadar kapsamlı bibliyografyalara sahiptir.

325 yılında Konstantin, Çarmıh için Yahudileri sorumlu tutan yanlış kanıyı da içeren çeşitli Yahudi karşıtı kilise tutumlarına karşı yasa çıkaran Nicea Konsilini topladı. Şayet Yeshua – İsa- insanların günahlarına kefaret olmak üzere bur kurban olarak sunulmak için tanrı tarafından görevlendirildiyse o halde bundan insanlık sorumludur. Yahudi yada Roma’nın sorumlu olduğu düşüncesi çocukça bir düşüncedir.

Nicea Konsili[8] ayrıca Yeniden dirilmenin artık Passover süresince kutlanmayacağına karar verdi. Bu festivallerin en kutsalında, Yahudilerin adetini takip etmemiz gerekmesi son derece mantıksızdır. Bundan böyle bu tiksindirici insanlarla müşterek hiçbir şeye sahip olmayalım.”

Burada ateşli vaazlarında sık sık Yahudilere saldıran aziz John Chrysostom’dan[9] bir alıntı vardır.

“Yahudiler, Mesih’in nefret uyandırıcı suikastçileridir. Tanrıyı öldürmenin hiçbir mümkün kefareti, hoşgörüsü yada mazereti yoktur. Hıristiyanlar intikamı hiçbir zaman durdurmayacaktır. Yahudiler ebediyen kölelik içinde yaşamalıdır. Tanrı Yahudilerden daima nefret etti. Bu yüzden Yahudilerden nefret etmek bütün Hıristiyanların boynunun borcudur.”

St Augustine şöyle söylemiştir. “İbranilerin gerçek yüzü gümüş için Rabbi satan Yahuda İskaryottur.”

Konuyla ilgili daha çokça örnek alıntı yapılabilirdi.

Laodicea Konsili, Yahudiler Cumartesiye riayet ettikleri için Hıristiyanların artık Cumartesiye riayet etmeyebileceklerini ilan etti. Gentilelerin kiliseye Pazar günü gitmesinin bir sebebi buydu.

Orleans Konsili, Hıristiyanların Passover gibi hiçbir Yahudi festivaline katılmamalarını ve Yahudi halkının Easter dönemi boyunca halkın içinde görünmesine izin vermemelerini emretti.

Bizans İmparatoru III. Leo, Yahudiliği yasa dışı ilan edip doğu Ortodox inancını kabul etmeyi reddeden bütün Yahudileri canlı canlı yakıldıkları yer olan sinagogların içine sürdü.

Papa F. Benedict 1021’de Roma’yı vuran bir deprem ve kasırgaya söylenildiğine göre bir kominyon ekmeği aracılığıyla çivi taşıyan yerel Yahudiler tarafından sebebiyet verildiğine karar verdi. İşkence altında itiraf ettirildikten sonra onlar canlı canlı yakıldılar. Şiddetli bir şekilde, acı dolu işkence yapmak bir sorgulama metoduydu. Bu yüzden ne tür bir suçlama yapılmış olursa olsun fark etmez şayet Yahudi ve Yahudi olmayanlara yeterince işkence yapıldıysa herhangi bir suçlamayı itiraf etmelerinin hiç şaşırtıcı olmaması gerekir.

Katolik ve Ortodoks kiliselerin inanışına göre Evharistiya ayininde kullanılan ekmek ve şarabın Hz. İsa’nın et ve kanına dönüştürülmesi 13. yy da kilise tarafından resmen benimsendi. Bu durumda inanılmaz bir düşünce ortaya çıktı ki mayasız ekmek Mesih’in yaşayan bedeni olduğu için bir zamanlar onu çarmıha geren Yahudiler ona tekrar işkence yapmayı ve onu öldürmeyi arzulamayacakmıydı?. İnsanlar gerçekten inandı ki mayasız ekmekler kiliseden çalındı ve daha sonra onların dini uygulamasının parçası olarak mayasız ekmeği delen Yahudilere satıldı.

Resmi olarak “kutsal ekmeğe hürmetsizlik” olarak bilinen bu inanılmaz yanlış suçlama, binlerce masum Yahudi insanın ölümüyle sonuçlandı.[10]


HAÇLI SEFERLERİ

Daha sonra Haçı seferleri daha çok acıya neden oldu. Haçlı seferlerine katılan bazı kişilerin ruhsal yönden motive edilmesine ve şövalyelik ideallerini takip etmelerine rağmen katılanların çoğu maceracı, yağmacı ile ölümden ve kölelikten kurtulma fırsatını kullanan kimselerdi. Çok geçmeden şu düşünce ortaya çıktı ki şayet tanrının isteği kutsal topraklardaki imansızları öldürmek ise o bu kafirleri evde ve yol kenarında cezalandırmayı isteyecektir.

1096 yılının ocak ayından temmuz ayına kadar 10.000’dan fazla Yahudi kadın, çocuk ve erkek haçlılar tarafından harekete geçirilen gruplar tarafından kuzey Fransa ve Almanya’da katliama uğradılar. Daha sonra aynı yıl, Leiningen kontu Emerick, Rhine ve Mosel vadileri arasında Alman Haçlılarını Yahudi karşıtlığına sevketti. Bu alanda Alman haçlılar 12.000 den fazla Yahudiyi öldürdüler.

Haçlılar 1099’da Kudüs’ü ele geçirdiler. Şehri savunan bütün Müslümanlar idam edildikten sonra Kudüsteki Yahudileri bir sinagoga götürdüler. Ateş içinde canlı canlı yanan Yahudiler çığlıklar atarken Haçlılar ilahiler söylüyordu.


ORTA ÇAĞLARDA ANTİSEMİTİZM

1144 yılında Paskalya arifesinde bir genç adamın bedeni Norwich /İngiltere yakınlarında bir korulukta bulundu. Söylenildiğine göre Yahudi cemaati, onu çarmıh anısına öldürüldüğü yer olan sinagoga kandırıp götürmekle suçlandılar. Yahudi cemaatinin 98 suçsuz lideri asıldı. Bu, “rituel ölüm” diye bilinen, kilisenin bir diğer resmi suçlamasıydı. Bu komik suçlama 1000’lerce kişinin katledilmesine sebep oldu. Bu inanılması zor düşünceye göre Hıristiyanlar ritüel olarak sinagoglarda öldürüldü ve onların kanı Passover[11] için kullanıldı.

1215’de IV. Luteran Konsili, Yahudilerin Hıristiyanlarla aynı ticareti ve mesleği yapmasını yasakladı ve Hıristiyanlarla ayırt edilebilsinler diye Yahudilere farklı elbiseler giymelerini ve nişanlar takmalarını emretti. Yahudiler, seyyar satıcı, rehinci ve tefeci olmaya zorlandılar. Dönemin Hıristiyan teolojisi, kötü bir meslek olarak ilginç bir suçlamadan dolayı tefeciliği uygunsuz buldu. Fakat şehirlerin büyümesiyle ve artan sayıda kişinin ticaretle ilgilenmesiyle tefecilik iş görmek için topluma gerekli oldu. Avrupa’nın büyük katedralleri Yahudi tefeciler tarafından sağlanan paralarla yapıldı. Çoğu Yahudi tefeci ise Yahudi karşıtı öfkeleri daha da tutuşturarak aşırı faiz oranları talep etti. Fakat, kendilerine zulmedenlere karşı bu tefecileri küçük bir eziyet ettikleri için suçlayabilir misin?


Vienna Konsili, onların, şeytanın çoluk çocuğu olduğuna dair yanlış düşünceyle onları uygun hale getirmek için bütün Yahudilerin boynuzlu şapkalar giymelerini emretti.

1298’de Rottingen’de bir mayasız ekmekten kanın fışkırdığı şaibesini içeren “kutsal ekmeğe saygısızlık” haberi ortaya atıldı. Küçük bir ordu Bavaria, Austria ve Franconia yolu üzerindeki 100.000’den fazla Yahudiyi katlederek 6 ay boyunca ilerledi.

1347 ve 1350 yılları arasında Bubonic veba (siyah ölüm) Avrupa nüfusunun üçte birini öldürdü. Şu anda kenar mahallelerde yaşamaya sevketti. Yüksek hijyen ölçütleri emreden perhiz kurallarına bağlı kalmak suretiyle Yahudi halkı vebadan çok fazla acı çekmedi. Bu yüzden onlar şüpheli oldular ve Hıristiyanları imha etmek için su kuyularını ve su pınarlarını zehirlemekle suçlandılar.[13]

Güney Fransa’da, bütün bir Yahudi cemaati canlı canlı yakıldı. Aynı şey Zürih’de oldu. Strasburg’da kazığa bağlamak suretiyle 3000 kişi yakıldı. Mainz’de 6000, Brealu’da 3000 liste böyle devam etmektedir.

Veba, Avrupa’dan uzaklaştıktan sonra Yahudiler Yahudi olmayanlarla birlikte Engizisyonunun şiddetiyle karşı karşıya geldiler. Papa V. Nikolas Yahudi halka özel bir dikkat gösterilmesini emretti.

Ruhban sınıfı tarafından liderlik edilen bir grup Almanya, Nordligen’in bütün Yahudi cemaatini öldürdü. Prag’da Yahudi topluluğuna bir grubun saldırısı 24 saat devam etti. 1000lerce kişi öldürüldü. Sevilla’da /İspanya Yaklaşık olarak 4000 Yahudi erkek öldürüldü. Kadınlar ve çocuklar köle olarak Araplara satıldı.

Bu tarz olayların hepsini anlatmak saatler alacaktır. Burada şuna dikkati çekmek gerekir ki bütün kilise liderleri Yahudi karşıtı değildi. Bazı rahipler, piskoposlar ve papalar Tanrının gerçek insanlarıydı. Yahudi halkı çete şiddetinden korumak için çalıştılar fakat onların çabaları Dünyada ortaya çıkarılmış olan Yahudi karşıtı dalgayı durdurmaya muktedir olamadı.


REFORMASYON DÖNEMİ

Eski Ahit’e ilgi duyan Protestanlıkla 1500’lü yılların Reformasyonu Avrupa’da Yahudi halkının negatif imajını değiştirmeye yardım etti. Fakat başlangıçta Katolik zulmüne karşı Yahudilerin bir savunucu olan Martin Luther yaşlılık döneminde Yahudi karşıtına dönüştü. Bu dönemde Luther sinagogların ve Yahudi evlerin yakılması gerektiğini, rabbilerin öğretim yaptırmalarının yasaklanmasını, Yahudilerin seyahat etmelerine izin verilmemesini… zenginliklerinin haczedilmesini ve Hıristiyanların yaşadığı şehirlerden kovulmaları gerektiğini savundu.

DOĞU AVRUPA’DA DURUM

Haçlılardan ve Engizisyondan kurtulmak için doğuya hareket eden Yahudi halkı Rusya ve Polonya’da daha korkunç zulümle karşı karşıya kaldılar.

Bir yüzyıl boyunca Polonyalı krallar ve soylular zalim bir şekilde Ukrayna’nın Dnieper ve Denister vadilerini kendi çıkarına kullandı. Yerel halk Polonya soylular sınıfının mal varlığını desteklemek için aşırı çalışma ve ağır vergilendirmenin dayanılmaz acısından bunalmıştır. Çoğu Yahudi olan Kahyalar araziyi, değirmenleri, mandıraları, ve içki fabrikalarını işletti ve yönetti, vergileri topladı, Bu durum Yahudi karşıtı tutumları daha da ateşledi. 1648 de Polonya ordusu Cossack’lar ve Tartar’lar tarafından bozguna uğratıldığında köylü çeteleri önlerine çıkan özellikle de Yahudi 1000’lerce kişiyi öldürerek Polonya topraklarını yağmaya katıldı.

Tarih de Naziler Hariç Cossack olan Bogdan Zeimavi Khmelnitzki’nin liderliği altında 1648 ve 1649’da Yahudi halkı üzerinde yapılan acımasız işkenceyle karşılaştırılacak çok az örnek vardır. Görgü tanıkları, derilerin sırttan kazınıp köpeklere yedirildiği, kollar ve bacakların kesildiği olayları haber vermiştir. Çocuklar ailelerinin önünde balık gibi ikiye bölündü. Gebe kadınların karınları kesildi. Doğmamış bebekler öldürüldü ve hala yaşayan canlı annelerin karnının içine tırmalayan canlı kediler koyularak dikildi. 1648-1656 yılları arasın da Polonya ve Ukrayna’da 300.000 veya 500.000 arasında bir Yahudi halkın öldürüldüğü tahmin edilmektedir.

Yahudi halka yönelik şiddet 1700 ve 1800’lerde azaldı. Fakat nefret yüzyıllarca öğretildi ve Yahudi karşıtı tutumlar ortadan yok olmadı.

Sanayileşme ve kentleşme girişimci yahudi halka çokça fırsatlar sundu. Sıkı çalışmaya ve devamlı mücadeleye alışkın olan Yahudiler, yahudi olmayan nüfusun çoğunda kıskançlık ve kızgınlık yaratarak şehir hayatının getirdiği bütün önemli alanları işgal ettiler.

Yahudi karşıtı tutumlar sonraki nesillere geçmeye devam etti. Bir Fransız Yahudi polis memuru olan Dreyfus’un iğrenç olayında işlemediği bir güvenlik suçu yüzünden yahudi karşıtı memur arkadaşları tarafından saptırılan ifade doğrultusunda Dreyfus askeri mahkemede yargılandı.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Emekdar Üye 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hz. Ali ile Fatıma'nın Aç Kalmaları İslam/Dinler/Mezhepler Emekdar Üye 0 2507 31 Temmuz 2008 02:53
Seleme bin el-Ekvâ'nın Hz Peygambere Ölüm Üzerine... Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader Emekdar Üye 0 2324 31 Temmuz 2008 02:52
Mekke, Savaşılmadan Nasıl Fethedildi? İslam/Dinler/Mezhepler Emekdar Üye 0 2748 31 Temmuz 2008 02:51
Hz. Peygamber'in Hac Esnasındaki Hutbeleri Hacc-Umre-Kurban GÖKCEN_AZRA 1 3087 31 Temmuz 2008 02:49
Bu Mübarek Zat kimdir ?? Hz.Muhammed(s.a.v) Mihrinaz 4 2916 31 Temmuz 2008 00:27