Cevap: Din Bilimleri-Ünite5: Eğitim ve Din Eğitim-Öğretim ve İnanç İnanç ve eğitim kavramları ilk bakışta tarihsel süreç içinde yaşanan çatışmaların yaptığı çağrışımlarla ilişkisiz kavramlar gibi algılanır. Ancak, eğitim etkinliklerinin kurumlaşmasından inanma eğilimi belki de en önemli faktör olarak karşımızda durmaktadır. Gerek İslam Dünyasında gerekse Avrupa’da önemli eğitim kurumlarının ilk teşekkülünde doğrudan dini kurumların etkisi bulunmaktadır. Dinin, toplumsal hayatta sınırlarının daralması eğitimin de bağımsız disiplin haline gelmesini sağlamıştır. Ancak, eğitimin bağımsız disiplin olması dinle ilişkisi olmadığı anlamına da gelmemektedir. Çünkü bu iki olgu, toplumların insanca birlikte yaşama içinde birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve içice geçmiş kavramlardır. İnançlar arasındaki ayrılıklar, davranış biçimlerinde değişiklikler meydana getirdiği gibi, eğitim etkinliklerinde de değişiklikler meydana getirebilmektedirler. Eğitimin hedefi, hareket noktası, yürütme biçimi inançlardan belirli oranda etkilenmektedir. Bu demek değildir ki, inançlar eğitimi her zaman için apayrı yönlere ve biçimlere götürür. Aksine eğitim sistemleri arasında her zaman, her yerde, şaşılacak derecede benzerlikler vardır. İnsan her yerde insandır ve insan davranışlarının etkilenmesi benzer özellikler gösterir. Fakat meselâ Müslüman bir çevre ile Müslüman olmayan bir çevrede veya ideolojik olarak farklı iddialara sahip bir çevrede eğitim, ayırt edilebilir özellikler gösterebilmektedir. İnancın eğitici davranışı etkilemesi ve değişikliğe yol açması tabii bir olaydır. Mekke Döneminde Eğitim Peygamberler, peygamberi oldukları dinin ilk öğretmenleri olmuşlardır. Bu durum beraberinde ilk kurulan öğretim kurumlarının dinlerle sıkı ilişki içinde gelişmelerini de beraberinde getirmiştir. İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (A.S.) de İslâm dininin ilk öğretmenidir. Müslümanlar vahyin ilk dönemlerinde öğrenirken aynı zamanda öğretmek durumundadır. Öğretimin konusu ise, Kur'an ayetlerinin ezberlenmesi, anlaşılması, hedeflerinin ve uygulanışının gösterilmesidir. Bu öğretim, ibadetlerle birlikte aynı mekanda yapılmıştır. İslâm peygamberi Müslümanlara, ibadet için özel bir yer şartı koşmamıştır. Allah katında her yer bir kabul edilmiş, namazın her yerde kılınabileceği önerilmiştir. Mekke döneminde ilk Müslüman cemaatinin özel bir ibadet yeri olmamıştır. Hz. Peygamber, tek başına veya birkaç Müslüman’la birlikte, herhangi müsait yerde namaz kılabilmektedir. Ancak müminler kalabalıklaşıp cemaat halinde namaz kılmak söz konusu olduğunda, evlerde toplanmışlardır. Hz. Peygamberin kendi evi, Erkam'ın evi ve Hz. Ebubekir'in evinin avlusunda özel olarak yaptığı mescit bunlardandır. Öğretim buralarda sohbetler ve vaazlar şeklinde gerçekleştirilmiştir. İlk öğretmen gönderme faaliyeti de Mekke döneminde başlamıştır. Hicretten iki yıl önce Medine'den gelen bir topluluk İslâm dinini kabul edince, İslâm Peygamberi onlara Kur'an ayetlerini ve Müslümanlığın prensiplerini öğretmek üzere Mus’ab b. Umeyr’i öğretmen olarak görevlendirmişti. Bu yöntem Medine döneminde Mu’az b. Cebel’in Yemen’e göndirilmesi ile devam ettirilmiş ve takiben bir çok ünlü sahabe Hz. Peygamber’in sağlığında öğretim görevi üstlenerek Arabistan’ın çeşitli yörelerinde görev yapmıştır. Medine Döneminde Eğitim Hz. Muhammed (A.S.) Medine'ye göç edince, ilk iş olarak bir mescit yapılmasını istemiştir. Bu mescit yapılıncaya kadar namazları Medineli Ebu Umame Es'ad'ın özel mescidinde kıldığı anlatılır. Hz. Peygamber Medine'ye gelmeden önce Müslümanlar burada toplanır, Hz. Peygamberin gönderdiği öğretmenin vaazlarını dinler ve birlikte namaz kılarlardı. Hicret sırasında Medine yakınlarındaki Kuba mevkiinde inşa edilen mescit İslam’da ilk kabul edilir. Hicretten sonra Mescid-i Nebevi inşa edilmiştir. Medine'de Hz. Peygamber'in emriyle yapılan mescit üç kısımlıydı. Birinci kısım namaz ve diğer toplantılar için geniş bir mekân, ikinci kısım eğitim için Suffa adı verilen bir salon, üçüncü kısım ise Hz. Peygamberin ailesine ait olup kapıları mescidin avlusuna ayrı ayrı açılan küçük evlerdir. İslam Eğitim Tarihinde Cami Merkezli Eğitim Hz. Peygamber’in vefatından sonra da İslam âleminde öğretim yeri olarak medrese ve mektepler yapılıncaya kadar cami ve mescitler öğretim yeri olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Başlangıçta bilimler Kur'an, Hadis ve Fıkıh'tan ibaret olduğu için bunların camilerde öğretilmesinde bir sakınca görülmemiştir. Bununla birlikte camiler sadece sadece dini bilgilerin öğretimine de tahsis edilmemiştir. Dil ve edebiyat, fıkıh ve felsefe dersleri için de, camiler bünyesinde uzmanların çevresinde öğretim halkaları oluşturulmuştur. Öğretim halkaları, öğretim elemanlarının imkânlarına göre sabah, öğle veya ikindi namazlarının sonunda veya önünde kurulurdu. Anlatma metoduna dayanan bu sistem öğreticinin (müderris) bilgisine, görgüsüne ve sanatına, ölçme ve değerlendirme de doğrudan doğruya müderrisin kanaatine bağlı idi |