Durumu: Medine No : 20781 Üyelik T.:
10 Ekim 2012 Arkadaşları:13 Cinsiyet: Yaş:39 Mesaj:
1.326 Konular:
73 Beğenildi:19 Beğendi:6 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: inkılap tarihi 1 ders notları
C-II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ YENİLİKLERİ
Tanzimat reformlarından beklenen sonuç alınama¬yınca; siyasi rejimin değişmesini savunan kadrolar ortaya çıktı. Tanzimat reformcuları merkezi idareyi güçlendir¬mekle kurtuluşa gidileceğine inanırken; Tanzimat’ın yetiştirdiği aydınlar ise batı uygarlığının üstünlüğünü, halkın geniş hürriyetlerine ve parlamentolu demokratik rejimine bağlıyordu.
Tanzimat bürokratlarına baş kaldıran yenilikçiler şairler ve yazarlardı. 1856’da çıkarılan basın kanunu ile hükü¬met basını denetim altına alınca; fikir yoluyla başarılı olamayacaklarını anlayan meşrutiyet yanlıları “Yeni Osmanlılar“ adlı gizli cemiyet kurdular. İlk alternatif görüş getiren muhalefet oldular. İlk örgütlü muhalefeti oluşturdular. Tanzimat paşaları ise meşrutiyetin çok milletli Osmanlı’yı parçalayacağına inanıyorlardı.
Yeni Osmanlılar hareketi ile Osmanlı siyasi-İdari dü¬zeninin değiştirilmesine yönelik reform teşebbüsleri devletin tekelinden çıktı. Artık düzenin değişmesini isteyen kadrolar oluştu.
Yeni Osmanlıları Avrupa’da parası ile yaşatan siyasi çıkarlarını düşünen, Mustafa Fazıl Paşa idi. Bu adam Mısır hıdivliğini amaçlıyor ve kendisine sadrazamı hedef alıyordu. Abdülaziz’i ise mücadelesinin dışında tutmaya çalışıyordu. Abdülaziz’in gönlünü aldıktan sonra ise “Yeni Osmanlılar”’a sırt çevirdi.
Mustafa Fazıl’ı kaybeden Genç Osmanlılar bir süre daha faaliyete devam etti. Fakat tek ortak yönleri meşru¬tiyet yanlısı olmalarıydı. Yegane ortaklıkları onları bir arada tutmaya yetmedi. Aralarında tam bir fikir birliği olmadığı gibi toplumun desteğini de alamamışlardı. II. Mahmut dönemine kadar padişahları ulema ile yeniçe¬rilerin ittifakı tahttan indiriyordu. II. Mahmut’un Yeni¬çeri Ocağını kaldırması ve batılı aydınların yetişmesi darbe kadrolarını değiştirdi. Abdülaziz ise Bab-ı Ali tarafından, yani kendisinin kurmuş olduğu devlet kad¬rosu tarafından, tahttan indirildi.
Bu olay kendi alanında ilkti. Abdülaziz’e karşı yürütü¬len muhalefette askeriyenin de desteği alınınca ilk askeri darbe de gerçekleşmiş oldu. Fakat bu kadro, güç olarak, olaydan habersiz olan orduyu kullanmıştı. Abdülaziz’i tahttan indiren 63 kişi (liderleri Hüseyin Avni Paşadır). “Seni millet tahttan indirdi” diyerek bir darbeyi ilk kez halka mal etmişlerdi.
Padişahın tahttan indirilmesi için ya deli, ya da dinsiz olması gerekirdi. Abdülaziz’in deli olduğunu ileri sür¬müşlerdir. İlginçtir ki yerine getirmiş oldukları 5. Murat raporlu deliydi.
Mithat Paşa ve devrin muhalif grubu padişahların keyfi davranışlarına son vermek için anayasa istiyordu. Mithat Paşa, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın öncülük ettiği Meşrutiyet yanlıları II. Abdülhamit’le anlaşarak onu Kanun-i Esasiyi ilan etmesi şartıyla tahta getirdiler.
1- Meşrutiyetin İlan Edilme Sebepleri ve Amaçlar:
1-Osmanlı devletini yıkılmaktan kurtarmak
2-Azınlıkları devlete ısındırmak
3-Avrupa devletlerinin sempatisini kazanmak
4-İstanbul konferansı kararlarını etkilemek
5-Batıyı yakından tanıyan aydınların çalışmaları (Jön Türkler, Genç Osmanlar)
6-Azınlık haklarını bahane ederek, Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmasını önlemek
7-II. Abdülhamit’in tahta geçerken, anayasalı yönetimi kabul edeceğine dair söz vermesi.
23 Aralık 1876’da II.Abdülhamit’in Kanun-i Esasiyi kabul etmesi ile I. Meşrutiyet dönemi başladı. Meşrutiyet İstanbul Konferansı toplantı halinde iken ilan edildi; Fakat İstanbul Konferansı kararlarında pek değişiklik olmadı.
2- Kanuni Esasinin Özellikleri ve Kurduğu Sistem:
1-Osmanlı devletinin yönetim şekli meşrutiyettir.
2-Padişahın yanında yönetime katılan iki meclis vardır. Ayan meclisinin üyeleri padişah tarafında atanırken, Mebusan meclisinin üyeleri seçimle belirlenir.
3-Bakanlar Kurulu (Vekiller heyeti) meclise değil, padi¬şaha karşı sorumludur.
4-Yasama yetkisi Ayan ve Mebusan Meclisine aittir.
5-Yürütme yetkisi padişah ve bakanlar kuruluna aittir.
6-Yargı yetkisini bağımsız mahkemeler kullanır.
7-Ayan Meclisinin üyeleri ömür boyu görevde kalır.
8-Mebusların görev süresi 4 yıldır.
9-Kişi özgürlüğü, basın özgürlüğü, din özgürlüğü, eğitim özgürlüğü ve mülkiyet hakkı devlet tarafından garanti edilmiştir.
10-50 bin vatandaş bir mebus seçer.
11-Padişah, meclisi açma kapama ve anayasayı askıya alma yetkisine sahiptir.
12-Padişah ülke bütünlüğü için basına sansür uygulaya¬bi¬lir.
13-Padişah devletin emniyetini bozan kişileri sürgüne gönderebilir.
Değerlendirmeler:
1-Halk Osmanlı tarihinde, ilk defa yönetime katılmaya başladı.
2-Padişah iradesi hala, halk iradesinin üstündedir.
3-Padişahın yetkilerinde önemli kısıtlamalar olmamıştır.
4-Türk tarihinde ilk kez anayasal yönetime geçildi.
5-Osmanlıcılık düşüncesi uygulanmaya çalışıldı (Tanzi¬mat Fermanı ve Islahat Fermanında da aynı fikir etkili¬dir).
6-Bu anayasa padişahın seçtiği bir grup tarafından hazır¬lanmıştır.
7-Padişahın halka bir lütfü gibidir.
8-Milletvekillerince hazırlanmaması ve halkın oyuna sunulmaması anayasanın eksikliklerinden biridir.
9-Anayasanın ilan edilmesinde dış sebepler iç sebepler¬den daha etkili olmuştur.
10-Anayasa Fransız İhtilalinin etkisi ile hazırlanmış olma¬sına rağmen; Belçika, Prusya ve Polonya anayasa¬ları örnek alınmıştır.
11-Bu anayasa ile bir grup aydın (Yeni Osmanlılar) padişa¬hın yetkilerini sınırlamayı düşünmüştü.
12-Kanunları meclis değil; Şura-yı devlet hazırlayacaktı. Meclis sadece, hazırlanan kanunları, görüşecekti.
13-Müsaderenin geçersizliği, angaryanın yasaklanışı da anayasanın içeriğindedir.
14-Kamu hizmetine girişte eşitlik kabul edilmiştir.
15-Anayasa 119 maddeden; meclis 131 üyeden (1/3’ü ayan) oluşuyordu. Mecliste 69 Müslüman, 46 gayri Müslim vardı.
Meclisin yapısı etnik bakımdan homojen olmadığı gibi; mecliste azınlık haklarını savunan vekiller dahi vardı. Meclis sağlıklı çalışamıyordu. Bu durumu gören II. Abdülhamit, 93 harbini bahane ederek meclisi dağıttı (13 Şubat 1878). Böylece I. Meşrutiyet dönemi sona erdi.
3- II. Abdülhamit Döneminin Diğer Özellikleri
1-Bu döneme bazı tarihçiler tarafından istibdat dönemi (baskı dönemi) de denir.
2-Mecelle hazırlanmıştır (İlk medeni kanun).
3-1881’de Duyun-ı Umumiye kurulmuştur.
4-Her vilayette sanayi ve ticaret odası kuruldu.
5-1881’de güzel sanatlar okulu kuruldu.
6-Ziraat bankası kuruldu (1888).
7-Darulelhan adıyla bir batı tipi konservatuar kuruldu (1908).
1878 yılında Mektebi Hukuku Şahane adıyla hakim yetiştirmek üzere bir hukuk fakültesi açıldı.
1879 yılında çıkarılan bir kanunla savcılık ve noterlik gibi kurumlar kuruldu.
Hicaz ve Bağdat demiryolu ( Almanların yardımıyla) kuruldu.
Yetimleri eğitmek için Darüşşafaka, sakat, yoksul ve kimsesizler için de Darülâceze açıldı.
4- II. Meşrutiyetin İlanı (1908) Sebepleri:
1-1889’da kurulmuş olan İttihat ve Terakki örgütünün çalışmaları.
2-Balkanlarda ayaklanmalar çıkması.
3-İngiltere ve Rusya’nın balkanlardaki karışıklıkları, görüşmek için Reval’de bir araya gelmesi.
4-İstibdat dönemine son vermek düşüncesi.
Abdülhamit Meşrutiyeti ilan ettikten sonra, İttihat ve Terakkiciler; Abdülhamit’i tahttan indirmek için planlar hazırlamaya başladılar. İttihat ve Terakki Parti¬cilerinin içinde İngiliz ve Alman yanlılarının iç mücade¬lesi İstanbul’da entrikalara ve cinayetlere sebep oldu.
Derviş Vahdeti adlı gazetecinin kışkırtmaları sonucu İstanbul’da 13 Nisan 1909’da meşruti yönetime karşı ayaklanma (31 Mart Olayı) çıktı. Selanik’ten gelen hare¬ket ordusu isyanı bastırmayı başardı. İttihat ve Terakki Partisi yönetimi kontrol altına aldı. Ayaklanmada rolü olduğu gerekçesi ile II. Abdülhamit tahttan indirildi. Ve yerine V. Mehmet Reşat getirildi.
31 Mart ayaklanması, rejime karşı olan ilk ayaklanma¬dır. Sonuçta meşruti yönetim daha da güçlendi.
5- 1909’da Kanun-i Esaside Yapılan Bazı Değişiklikler:
1-Haklar halk lehine değiştirildi.
2-Halkın yönetime katılımı güçlendirildi.
3-Hükümdarın tarafsızlığı artırıldı.
4-Parlamenter sisteme geçişte bir adım daha atıldı.
5-Anayasa vekillerce hazırlanıp padişahın onayına su¬nuldu.
6-Vekiller ile padişah arasında bir sözleşme gibidir.
7-Padişahların düzeni koruyacağına dair yemin etmesi geleneği getirildi.
8-Meclis padişahın izni olmadan kanun teklifi getirebilir.
9-Padişahın, meclisi kapama yetkisi ve kanunları veto etme hakkı zor şartlara bağlandı.
10-Parlamentonun hükümeti denetlemesi ve hükümetin meclisten güvenoyu alması kabul edildi.
11-Bakanlar meclise karşı sorumlu oldu.
12-113. Madde (Padişahın sürgüne gönderme yetkisi) kaldırıldı.
13-Toplanma ve cemiyet kurma hakkı kabul edildi.
OSMANLIYI KURTARMAYA YÖNELİK DÜŞÜNCE AKIMLARI
Osmanlıcık:
Fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik düşüncesi Os¬manlı sınırları içinde yaşayan azınlıkları harekete geçir¬mişti. Tanzimat döneminin sonlarına doğru örgütlenen Genç Osmanlılar, Fransız ihtilalinin Osmanlı üzerindeki yıkıcı etkisini kırmak için Osmanlıcılık düşüncesini ortaya attılar. Bu düşüncenin temel felsefesi; “Osmanlı ülkesinde etnik benlik değil, Osmanlı olma düşüncesi vardır” düşüncesine dayanır. Bütün halkın bu düşünceyi kabul edebilmesi için ise Müslim-Gayri Müslim eşitliği olması gerekiyordu ki bunun içinde yeni düzenlemeler yapıldı (Islahat Fermanı ve Anayasalı meşruti yönetim kurmak gibi). Meşruti yönetime geçilip gayrimüslimlerin meclise alınması ile Osmanlıcılık düşüncesi kesin olarak yürürlüğe girdi; Fakat bu uygulama da bek¬lenen sonucu vermedi.
II.Abdülhamit’in, meclisi kapatması Osmanlıcılık dü¬şüncesi için olumsuz bir gelişme idi. Berlin Antlaşma¬sından sonra Balkanlarda meydana gelen kopmalar ve Balkan savaşları Osmanlıcılık düşüncesinin iflas ettiğini gösterdi. Milliyetçilik güçlendikçe Osmanlıcılık düşün¬cesi tarihin derinliklerine gömüldü.
Ümmetçilik (İslamcılık):
Müslümanlar arasında birlik ve dayanışmayı esas alır. II. Abdülhamit döneminde ortaya çıkan bu düşünce Os¬manlıcılık düşüncesine alternatif olarak kullanıldı. Fran¬sız İhtilalinin İslam dünyası üzerindeki olumsuz etkisi kırılmaya çalışıldı. Bu düşünce sadece sınırlar içindeki değil; sınırlar dışındaki Müslümanları da kapsamına almıştır. II. Abdülhamit halifelik makamını da kullanarak İslam alemini emperyalist güçlere karşı zinde tutmayı amaçlamıştır. İngilizler bu düşünceyi geçersiz kılmak için Arap topraklarında milliyetçilik düşüncesini yay¬mıştır. Kuzey Afrika’daki emperyalist işgaller İslamcılık için olumsuz olmuştur. I. Dünya savaşında Hicaz ve Yemen cephelerindeki gelişmeler İslamcılık düşüncesi¬nin iflas ettiğini göstermiştir.
Almanya, İngiltere’ye olan düşmanlığından dolayı, İslamcılığı desteklemiştir (Pan-Germenizim ile Panislamizmi, Almanya İngiltere’ye karşı kullanmak iste¬miştir).
İslamcılık, hilafetin kaldırılması ile temel dayanağından da yoksun kalmıştır.
Turancılık:
Kültür hareketi olarak başlayan Türkçülüğün siyasi yönüdür. Bu fikri Ziya Gökalp’in “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan” sözü en iyi şekilde açıklamaktadır.
Bu fikir bütün Türklerin bir bayrak altında toplanma¬sını hedef almaktadır.
Dünya savaşındaki gelişmeler “Turancılık” düşünce¬sine olumsuz etki yapınca; Turancılar sadece Türkiye Türklüğünü ölçü almıştır. Enver Paşa Turancılık fikri doğrultusunda I. Dünya savaşından sonra Türkistan’a gitmiş ve orada Ruslara karşı savaşırken, 1922’de şehit olmuştur.
Misak-ı Milli ve TBMM’nin milli egemenlik anlayışı Turancılık anlayışının fikri yönünü zayıflattı. Kurtuluş savaşı ise Turancılık anlayışının sonu olmuştur. Os¬manlı’yı I. Dünya savaşına sokan düşünce Turancılık düşüncesidir.
Türkçülük:
XIX. Yüzyılın ortalarında kültür faaliyeti olarak baş¬lamıştır. Osmanlıcılık ve İslamcılığın revaçta olduğu dönemde, Türkçülük, Türk tarihine yönelik devam etti. Türkçülüğün hız kazanmasında Rusya’dan kaçan Türkler etkili oldu. Türkçülüğe ilmilik kazandıran Ziya Gökalp, bir milleti dil, din, soy ve ülkü birliği oluşturur diyordu. Ziya Gökalp’e göre, din ile devlet ayrılmalı, batı mede¬niyeti benimsenmeli; İslam ümmetinden olunmalıdır. Yani kültürde Türk olmayı; medeniyette batılı olmayı savunmuştur.
Bu düşüncenin ortaya çıkıp yaygınlaşmasında Rusya’nın işgalleri ve baskıcı tutumu da etkili olmuştur.
Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı makalesi Türkçülüğe siyasi mahiyet kazandırdı.
İttihat ve Terakki Partisi Türkçülüğü, II. Meşrutiyet döneminde devlet politikası haline getirmiştir.
Mustafa Kemal modern Türkiye’nin kuruluşunda Türk¬çülüğü; çağdaşlaşmasında ise batıcılığı esas almıştır.
NOT: Genç Kalemler Dergisi Türkçülük doğrultusunda yazılar yazmıştır.
Batıcılık:
Batıya yöneliş ilk önce askeri sahada başlamıştır. II. Meşrutiyet döneminde ise Batıcılık düşünce akımı ol¬muştur. Batıcılar 2’ye ayrılmaktadır: Bir grubu, batıyı bütün yönleri ile almak isterken; diğer grubu batının sadece ilim ve teknik yönünü almak istemiştir.
Federalcilik (Adem-I Merkeziyetçilik):
Prens Sabahattin tarafından savunulan ve II. Meşrutiyet döneminde taraftarları artan bir düşüncedir. Bu düşün¬ceye göre Osmanlı devleti bölgelere ayrılmalı, her böl¬geye saptanacak ölçüler içerisinde özerklik verilmelidir. Üretici ve girişimci kişiliğe önem vermiş¬lerdir. “Devlet kişi ve toplum için çalışmalıdır” fikrini savunmuşlardır.
|