İbadet ve duada aracı olmaz (Tevessül ve şirk)
Duâ ve ibâdette bir başka varlığı aracı koyma sapıklık olduğu gibi buna ihtiyaç da yoktur. Allah (c.c.) kullarına, kendilerinden daha yakındır. Allah’tan istenebilecek şeyleri, Allah’ın dışında başka kişilerden, ölülerden, mezarlardan, yatırlardan, şeyhlerden ve somut veya soyut putlardan istemek, bu anlamdaki sıkıntıların onlar tarafından giderilmesini beklemek Tevhid inancına aykırıdır. Allah’tan istenebilecek bir şey kesinlikle ne sağ ne de ölmüş kullardan istenir. Ölmüş kişilerin kendisi için Allah’a duâ etmelerini istemek de aynıdır. Bilindiği gibi ölenlerin böyle şeylere güçleri yetmez. Çünkü dünyada iken fani ve gücü çok sınırlı olan insan, öldükten sonra çürüyüp toprak olur. Kendisine bile bir hayrı olmayan kemiklerin, dirilere ne faydası dokunabilir? Ölmüşlerden medet umanların bu anlayışlarını anlamak mümkün değildir. Böyle bir tavır Allah’a ortak koşmaktır ve İslâm’la bağdaşmaz.
İbâdette ve duâda zaten aracı olmaz. İslâm inancı buna izin vermemektedir. İbâdetlerinde herhangi bir şeyi, ölmüşleri veya putlarını aracı kılanlar, onlarla Allah’a yaklaşmak isteyenler müşriklerdir. Onlar, Allah’ın dışındaki birtakım varlıklardan, ya da tanrı edindikleri şeylerden istekte bulunurlar, onlara duâ ederler. Bir kulun Allah’tan istemesi gereken şeyleri onlardan isterler. Şüphesiz bütün bunlar şirk olan ‘tevessül’ yollarıdır. Kur’an şöyle diyor: “De ki: Allah’ı bırakıp da O’nun yerine kendinize ilâh edindiklerinizi çağırın yardımınıza. Onlar sizin herhangi bir sıkıntınızı gideremeyecekleri gibi, size gelecek herhangi bir belâyı da savamazlar.” (17/İsrâ, 56)
Duâ ve ibâdette bir başka varlığı aracı koyma sapıklık olduğu gibi buna ihtiyaç da yoktur. Tekrar edelim ki Allah (c.c.) kullarına, kendilerinden daha yakındır. Duâ veya ibâdet edenin duâsını işitir, ibâdetini bilir ve karşılığını verir. İhlâsla ibâdet edenlerden haberi vardır ve onların yaptıkları sâlih amellerin mükâfatını fazlasıyla onlara öder (2/Bakara, 186)...