Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:38 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Namaz kavramı ve çeşitleri NAMAZIN FARZLARI
Namazın farzları on ikidir. Bunlardan altısı namaza başlamadan önce, altısı
da namazın içinde bulunması gerekir. Namaza başlamadan önce bulunması
gereken farzlara namazın şartları, namazın içinde bulunması gereken farzlara
da namazın rükünleri denir. Namazın şartları ve rükünleri sırasıyla
açıklanacaktır. Namazın Şartları Hadesten Tahâret
Hades, abdestsizlik ve guslü gerektiren durumlar (cünüplük, âdet hali ve
loğusalık hali) demektir. Namaz kılacak kişinin, cünüp ise veya âdet yahut
loğusalık hali sona ermişse boy abdesti (gusül) almadan, bu durumlardan biri
söz konusu değilse abdest almadan namaz kılması geçerli olmaz. Boy abdesti
veya abdest alacak su bulamayan veya bulduğu halde kullanma imkânı
olmayan kişi teyemmüm eder. Necâsetten Tahâret
Namazın geçerli olabilmesi için bedende, elbisede ve namaz kılınacak yerde
necis yani dinen pis sayılan ve namazın sıhhatini engelleyecek miktara ulaşan
necis maddelerin bulunmaması şarttır. Bir kimse, bilmeyerek namazın
sıhhatini engelleyen bir miktara ulaşan necâset bulaşmış bir elbise ile kıldığı
namazı elbisesini temizledikten sonra yeniden kılar. Hanefî mezhebinde
benimsenen görüşe göre namaz kılınacak yerin temizliği ile ilgili asgari şart,
ayakların, ellerin, dizlerin ve alnın konacağı yerlerin temiz olmasıdır.
Üzerinde necâset bulunan halı, kilim gibi bir serginin temiz kalan kısmında
kılınan namaz geçerlidir. Necâset bulunan bir yerin üzerine, necâsetle irtibatı
kesecek ve kokusunu dışarı vermeyecek şekilde temiz bir sergi serilirse veya
temiz toprak dökülürse bunun üzerinde namaz kılınabilir. Setr-i Avret
Setr kelimesi örtmek, avret kelimesi ise örtülmesi gereken yer demektir. Dinî
terim olarak, örtülmesi farz olan, başkalarının bakması câiz olmayan
uzuvlara avret mahalli denir. Hanefî mezhebinde erkeklerin avret yeri sayılan
uzuvları, göbek altından dizlerin altına kadar olan kısımdır. Kadınların ise
yüz ile eller hariç, bütün vücudu avrettir. Namazda ayaklarının avret
sayılması konusunda görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte tercih edileni avret
olmadığı görüşüdür. Giyilen elbisenin vücudun rengini göstermeyecek
şekilde olması, yani, tül v.s. gibi şeffaf olmaması gerekir. Ancak, vücudun
hatlarını belli eden dar ve bedene yapışık elbise ile kılınan namaz -mekruh
olmakla birlikte- geçerlidir. İstikbâl-i Kıble
İstikbâl-i kıble kıbleye yönelmek demektir. Müslümanların kıblesi Mekke’de
Mescid-i Harâm’ın içinde bulunan Kâbe-i Muazzama’dır. Kıbleye yönelmek
namazın şartlarından biridir. Kıbleden başka tarafa bilerek yönelen kişinin
namazı ve tilâvet secdesi sahih olmaz. Bir kimse hasta olduğu için veya
düşman, yırtıcı hayvan korkusu sebebiyle kıble yönüne dönemediği takdirde,
gücü yettiği tarafa doğru yönelerek namazını kılar. Uçak, otobüs gibi bir
vasıta ile yolculuk yapan kişi, gücü yeterse kıbleye dönerek namazını kılar,
vasıtanın yönü değiştikçe yönünü kıbleye çevirerek namazını tamamlar.
Gemi içinde namaz kılınacaksa temel ilke kıbleye dönmek, gemi döndükçe
kıbleye dönmeye devam etmektir. Ancak, bindiği nakil aracının hareketlerini
izleme imkânına sahip olmayan bir kişi, namaza başlarken kıble olarak
belirlediği yöne doğru namazını kılıp tamamlar. Müslümanların namaz
kılarken, yeryüzünün en eski ve en kutsal mâbedi olan Kâbe’ye yönelmeleri,
aralarındaki birliği canlandırmalarının, nizam ve intizamlarını korumalarının,
gönüllerini ortak bir ibadetin ilâhî neş’esiyle ve nuruyla aydınlatmalarının bir
ifadesidir. Vakit
Vakit, namazın farz olmasının sebebi ve edâsının da şartıdır. Farz namazlar
ile bunların sünnetleri, vitir, terâvih ve bayram namazları için vaktin girmiş
olması şarttır. Farz namazlar: sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı
namazlarıdır. Cuma namazı da farz olarak öğle namazı yerine geçer. Belirli
bir şarta bağlanmış nezir namazı da, bu şart henüz gerçekleşmeden kılınırsa
adak vecibesi yerine gelmez. Vakte bağlı bir namaz, vakit daha girmeden
kılınınca muteber olmaz, yeniden kılınması gerekir. Bir namaz kendisi için
belirlenen vakitten sonra kılınanca “edâ” olmayıp “kazâ” olur. Hanefîler’e
göre cuma, bayram ve sünnet namazları, vakitleri çıkınca artık kazâ edilmez. Niyet
Namazlarda niyet şarttır. Niyet, kalbin bir şeye karar vermesi, bir işin ve fiilin
ne için yapıldığının şuuruna vararak onu bilmesi demektir. Namaz hususunda
niyet, sırf Allah rızası için namaz kılmayı istemeyi ve hangi namazı
kıldığının bilincine varmayı ifade eder. Amellerin kıymetleri, sevapları
niyetlere göredir. İnsanın niyeti hâlis olmalı, ibadetini şuurlu bir halde
yapmalı, işlerini Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla gerçekleştirilmelidir.
Niyetin kalp ile yapılması esastır. Bununla birlikte kalp ile yapılıp, “şu
vaktin farz veya sünnet namazını kılmaya niyet ettim” şeklinde dil ile
söylenmesi de iyidir. Dil ile bir şey söylenmese, yine de namaz câiz olur.
Kişinin kalbinden geçirdiği ile dilinden söylediği birbirine uymuyorsa, dil ile
söylenen geçersizdir. Farz namazlarda, vitir, bayram ve adak gibi vacip
namazlarda, hangi farzın veya vacibin kılındığını belirlemek (sabah namazı,
cuma namazı, vitir namazı gibi) şarttır. Kazâ namazı kılarken de hem vaktin
hem de günün belirlenmesi (en son kazâya kalan sabah namazı gibi) gerekir.
Cemaat halinde kılınan namazlarda ayrıca imama uyulduğuna dair niyet
edilmesi gerekir. Sadece erkeklerden meydana gelen bir cemaate imam
olarak namaz kıldıran kişinin imamete niyet etmesi gerekmez. Ancak,
cemaat arasında kadınlar bulunuyorsa, bu takdirde imamın kendisine uyan
erkek ve kadınlara imamlık yaptığına dair niyet etmesi şarttır. Sünnet ve
nâfile namazlar için belirleme şart değildir, sadece “namaza” niyet edilmesi
yeterlidir; fakat belirlemek (terâvih namazına, sabah namazının sünnetine
gibi) daha iyidir
|