Konu Başlıkları: Namaz kavramı ve çeşitleri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Mayıs 2014, 17:35   Mesaj No:5

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:38
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Namaz kavramı ve çeşitleri

NAMAZIN MEKRUHLARI, NAMAZI BOZAN DURUMLAR, NAMAZI KESME (BOZMA) DURUMLARI VE NAMAZ KILMANIN MEKRUH OLDUĞU VAKİTLER


Namazın Mekruhları
İbadet, Allah rızasının kazanılması için yapılır. Allah rızasının kazanılması
ise, yapılacak ibadet için belirlenen esaslara riayet etmekle mümkündür. İşte
bedenî bir ibadet olan namaz da böyledir. Bu ibadet, kendisi için belirlenen
esaslar çerçevesinde yerine getirilir. Peygamberimiz: “Beni namaz kılarken
gördüğünüz gibi, siz de öyle kılın” buyurmuştur. Namazın farz, vacip, sünnet
ve edeplerine tam olarak riayet edilerek kılınan bir namaz mükemmel bir
namazdır. Namaz kılarken, namazı geçersiz yapmamakla birlikte yapılması
dinen hoş karşılanmayan ve namazın faziletini azaltan söz, fiil ve
davranışlara “namazın mekruhları” adı verilir. Namazın mekruhları, tahrîmî
ve tenzîhî olmak üzere iki çeşittir. Namazın vaciplerini terk etmek, harama
yakın bir davranış olup tahrîmen mekruhtur. Bazı müekked sünnetleri terk
etmek de böyledir. Namazın müekked olmayan sünnetlerini terk etmek ve
edeplerine aykırı davranışlar ise tenzîhen mekruhtur. Fakihler mekruh
içerecek şekilde kılınan bir namazın -vakit varsa- yeniden kılınmasının
müstehap olduğunu söylemişlerdir. Hanefîler’e göre mekruh olarak
nitelendirilip namazın faziletini azaltan davranışların başlıcaları şunlardır:

1. Namaz kılarken bir özür bulunmaksızın yere, direğe, duvara, değneğe
dayanmak; tek ayak üzerine durmak veya bir ayağı yerden kesmek
veyahut diğerine dayanmak; bir özür bulunmaksızın bağdaş kurarak
oturmak veya dizleri dikip oturmak; namazda gerinmek, esnemek ve
mecbur olmadıkça öksürmek. Yine, namazda bir şeyi koklamak, gözleri
yummak, sağa sola, arkaya bakmak veya eğilmek. Bir şeye gözü takılarak
dikkatin dağılmaması veya namazda daha fazla huşû meydana gelmesi
için gözleri yummada bir sakınca yoktur.

2. Namazda bir özür bulunmaksızın birkaç adım yürümek. Fakat yılan, akrep
gibi zararlı bir hayvanı uzaklaştırmak veya öldürmek için atılacak birkaç
adım mekruh değildir.

3. Namazdan önce veya namaz esnasında erkekler için elbiselerinin kollarını
dirseklere doğru toplamak.

4. Namazda secdeye giderken dizleri yere koymadan elleri yere koymak veya
secdeden kalkarken dizleri ellerden önce kaldırmak; namaz sona ermeden
terleri veya yüze dokunmuş tozları silmek.

5. Namazda elbise, beden veya sakalla oynamak, eli ağıza koymak; namaz
esnasında birinin verdiği selamı el veya baş işaretiyle almak

6. Cemaatle kılınan namazda imamdan önce rükûya veya secdeye gitmek
veya ondan önce rükû ve secdeden başını kaldırmak.

7. Rükû ve secdede tesbihleri terk etmek veya üçten az söylemek.

8. Kıyamdan rükûya, rükûdan secdeye, secdeden kıyama geçme hallerinde
söylenmesi gereken tekbir ve zikirleri yerli yerince okumayıp gecikerek
okumak. Kıyamdan rükûya vardıktan sonra “Allahu ekber” demek gibi.

9. Başkasına ait bir yerde veya sahibinin iznini almadan onun elbisesiyle
namaz kılmak.

10. Namazı temiz olmayan şeylere karşı veya temiz olmayan şeylerin
yakınında kılmak. Mezarlıkta, yol ortasında, mezbahada, hamamda namaz
kılmak böyledir. Ancak bu gibi yerlerde namaz için ayrılmış temiz bir yer
varsa, orada namaz kılmakta bir sakınca yoktur.

11. Namazı, zihni meşgul edecek, kalbin huzur ve huşûunu kaçıracak
şeylerin bulunduğu bir yerde kılmak
.
12. Bir kimsenin yüzüne karşı arada perde, duvar, korkuluk gibi bir engel
olmaksızın namaz kılmak.

13. Yemek sofrası hazır iken namaza başlamak. Ancak vakit darlaşmış ise
kılmakta bir sakınca yoktur.

14.Sıkışıp da abdesti bozma ihtiyacı varken bu haldeki abdestle namaz
kılmak.

15. Namazı, namazın sıhhatine engel olmayacak miktarda necaset bulaşmış
bir elbise ile veya temiz bir elbise varken, dinen necis sayılmasa da kirli
bir elbise ile kılmak.

16. Elbiseyi, dizlerinin yıpranmasından veya ütüsünün bozulmasından
korumak için rükûya ve secdeye varırken hafifçe yukarı çekmek.

17. Ateşe ve puta tapınmayı çağrıştıracağı sebebiyle kor halindeki ateşe karşı
namaz kılmak, üzerinde insan veya hayvan resimleri bulunan elbise ile
veya böyle bir kumaş üzerinde namaz kılmak. Ancak böyle bir elbisenin
üzerine ceket, pardesü veya cübbe gibi bir şey giyilirse, onunla namaz
kılınmasında bir sakınca yoktur. Yine namaz kılanın başı üstünde, ön
veya yanlarındaki duvar veya tavan üzerine yapılmış kabartmalı yahut
resim halinde canlı tasvirinin bulunması sakıncalıdır ve fakat namaz
kılanın ayakları altında veya oturduğu yerde bulunan veya karşıdan
bakılınca uzuvları fark edilmeyecek kadar küçük olan suretin bulunması
namaz bakımından kerâhet doğurmaz. Kimlik kartı, nüfus cüzdanı,
pasaport gibi belgeler üzerindeki resimlerle, kâğıt paraların üstünde
resmedilmiş bulunan suretler, bu belge ve paralar cüzdan veya çanta
veyahut ceplerde kapalı bulundukları için ne namaz içinde ve ne de
namaz dışında bir sakınca doğurmaz.

18. İkinci rek‘attaki kıraati birinci rek‘attaki kıraatten daha uzun okumak.
Uzun okumanın ölçüsü, üç ayet daha fazla okumaktır. Yine kıraatte,
Kur’ân-ı Kerim’deki sıraya uymamak.




Namazı Bozan Durumlar (Namazın Müfsidleri)

Şart veya rükünlerine uyularak kılınan bir namaza sahih namaz denir.
Namazın şart ve rükünlerindeki bir eksiklik onu geçersiz kılar ve böyle bir
namaz da fâsid veya bâtıl namaz olarak nitelendirilir. Bir de namaz esnasında
yapılmaması yani kaçınılması gereken durumlar vardır ki, bunlara namazın
müfsidleri adı verilir. Bunlardan birinin bulunması halinde de namaz geçersiz
yani fâsid/bâtıl olur. Hanefîler’e göre başlanmış bir namazı bozan durumların
başlıcaları şunlardır:
1. Namazda konuşmak.

2. Huşû halinin dışında ağlamak, inlemek.

3. Geçerli bir özrü olmaksızın boğazı hareket ettirip öksürmeye çalışmak.

4. Yemek, içmek.

5. Dışarıdan bakan kişide namazda olmadığı izlenimi verecek davranışta
bulunmak (amel-i kesîr )

6. Özürsüz olarak kıbleden başka bir yöne dönmek.

7. Kahkaha ile gülmek.

8. Bayılmak, delirmek.



Namaz Kesme (Bozma) Durumları
Başlanılan bir ibadetin herhangi bir mazeret bulunmaksızın kasden bozulması
büyük bir günahtır. Nitekim bir ayette, “Amellerinizi ibtal etmeyin”
(Muhammed 47/33) buyrularak geçerli bir mazeret bulunmadıkça başlanılmış
bir namazın bozulmasının haram olduğu belirtilmiştir. Ancak, namazı
bozmak bazı durumlarda vacip, bazı durumlarda müstehab, bazı durumlarda
da câiz olabilir. Hiç şüphesiz, namaz kılanın kendisi veya başkası için can ve
mal kaybının veya tehlikesinin söz konusu olduğu durumlarda başlanılmış bir
ibadetin bozulması vacip olur. Mesela, bir yangını söndürmek, kalp krizi
geçirmekte olan birini tedavi etmek veya onu hastaneye götürmek,
boğulmakta olan birini kurtarmak, yırtıcı bir hayvanı savmak için namazı
bozmak gibi. Hatta bu gibi hallerde namazın kazâya bırakılmasında da bir
günah bulunmamaktadır. Cemaate katılmak veya malı çalmakta olan hırsıza
engel olmak ve benzeri durumlar için namazı bozmak ise müstehaptır.
Namazın bozulmasının câiz olduğuna, çocuğunun başına bir tehlike
gelmesinden endişelen veya yemeğin yanmasından korkan birisinin namazını
bozması örnek olarak gösterilebilir.

Namaz Kılmanın Mekruh Olduğu Vakitler
Bazı vakitler vardır ki, bu vakitlerde namaz kılmak yasaklanmıştır. Bu
vakitlere “mekruh vakitler” veya “kerâhet vakti” denir ve şunlardır:

1. Güneşin doğmasından bir veya iki mızrak boyu yükselmesine kadar olan
vakit. Güneşin bir veya iki mızrak boyu yani beş derece yükselmesi
demektir ki, güneşin doğuşundan itibaren yaklaşık otuz dakika sürer.
Temkin süresi de buna eklenirse, güneşin doğuşundan itibaren yaklaşık

40-50 dakika kadar bir süre namaz kılınmamalıdır. Bu süreden sonra
kerâhet vakti çıkmış olur. Artık istenilen nâfile veya kazâ namazları
kılınabilir. Kerâhet vaktinin çıkıp çıkmadığı basit bir usûlle de
belirlenebilir. Şöyle ki, çeneyi göğse dayayarak güneşe doğru bakılır; eğer
güneş ufuktan yükselmiş olduğu için görülmezse, kerâhet vakti çıkmış
demektir.

2. Güneşin tam tepe noktasında bulunduğu zamandan zevâlin bitimi vaktine,
yani öğle namazı vakti girdiği zamana kadar olan vakit. Hatırlanacağı
gibi, bazı fıkıh bilginleri şer’î gündüzü esas alarak kerâhet vaktinin
başlangıcını zevâlden yaklaşık 40-50 dakika öncesi olarak kabul
etmişlerdir.

3. Güneşin sararıp gözleri kamaştırmaz bir hale gelmesinden batmasına kadar
olan vakit.
Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Üç vakit vardır ki, Resûlullah bize bu
vakitlerde namaz kılmamızı ve ölülerimizi defnetmemizi yasakladı: Güneş
doğduğu zaman yükselinceye kadar, güneş tepe noktasına geldiği zaman
zevâline kadar, güneş batmaya meylettiği zaman”
Bu sebeple bu üç kerâhet
vaktinde ne kazâya kalmış farz veya vacip namazlar, ne de cenaze namazı
kılınır. Söz konusu vakitlerde bunları kılmak haramdır. Daha önce okunmuş
bir secde ayetinden dolayı tilâvet secdesi de yapılamaz. Yapılırsa iâde edilir.
Bu üç vakitte nâfile namaz da kılınamaz. Ancak kılınırsa mekruh olmakla
birlikte geçerli olur ve iâdesi gerekmez. Tam zevâl anına rastlayan bir namaz,
farz veya vacip ise fâsit, nâfile ise mekruh olur. Ancak Ebû Yusuf’tan bir
rivayete göre cuma günü zevâl vaktinde nâfile namaz kılmak mekruh
değildir. İmam Şâfiî de bu görüştedir. Diğer taraftan, bu üç vaktin, ateşe
tapanların ibadet vakitleri olduğu ve ibadet ederken onlara benzememenin
dinimizin prensiplerinden biri olduğu bilinmelidir.

Bu üç vaktin dışında, aşağıda zikredeceğimiz vakitlerde ise sadece nâfile
(buna sünnetler dahil) namaz kılmak mekruhtur.
1. İkinci fecrin yani fecr-i sâdığın doğmasından güneşin doğacağı zamana
kadar olan vakit. Bu vakitte nâfile namaz olarak sadece sabah namazının
iki rek‘at sünneti kılınabilir.
2. İkindi namazının farzı kılındıktan sonra güneşin batımına kadar geçen
sürede nâfile namaz kılmak mekruhtur.
3. Akşam namazının farzından önce nâfile namaz kılmak mekruhtur. Ancak
Şâfiî mezhebine göre akşam namazının farzından önce iki rek‘at namaz
kılmak, sünnet-i gayri müekkede olup müstehaptır.
4. Bayram namazlarından önce ve sonra nâfile namaz kılmak mekruhtur.
Ancak Ebû Hanife’ye göre bayram namazından sonra evde nâfile namaz
kılmak mekruh değildir.
5. Farz namaz için kâmet getirilirken sabah namazının iki rek‘atlık sünneti
dışında nâfile namaz kılmak mekruhtur.
6. Hac esnasında Arafat ve Müzdelife’de namazlar cem‘ edilirken aradaki
sünnetleri kılmak mekruhtur.
7. Hatip hutbeye çıktığı zaman ve hutbe esnasında nâfile namaz kılmak
mekruhtur. Ancak hatip hutbeye çıkmadan önce başlanılan sünnet
tamamlanır.
8. Farz namaz için vakit daraldığı halde nâfile namaz kılmak mekruhtur
Alıntı ile Cevapla