Secdeler
SECDELER
Secde Allah’a saygı ve O’nu yüceltmenin en ileri ifadesidir; kulun Rabbına
en fazla yaklaştığı haldir. Cenaze namazının dışındaki bütün namazların her
bir rek‘atında iki defa yapılan secdelere “namaz secdesi” denir. Bu secde,
namazın bir rüknünü (farzını) teşkil eder. Namazlarda yanılmalar yoluyla
meydana gelen bazı eksikliklerin telâfi edilmesi için namazın sonunda
yapılan secdelere “sehiv secdesi”, Kur’ân-ı Kerim’de secde ayetlerinin
okunması veya işitilmesi sebebiyle yapılan secdeye “tilâvet secdesi” ve
Allah’a şükür için yapılan secdeye de “şükür secdesi” denir. Namaz secdesi
hakkında önceden bilgi verildiği için burada yalnız sehiv, tilâvet ve şükür
secdeleriyle ilgili bilgi verilecektir.
Sehiv Secdesi Tanımı ve Hükmü
Sehiv secdesi, yanılarak (sehven) farzın te’hîr’inden (geciktirilmesiden) veya
vacibin terk ve te’hîr edilmesinden dolayı namazda meydana gelen
eksiklikleri telâfi etmek ve namazı tamamlamak için namazın sonunda
yapılan secdeleri ifade eder. Mümin bir kişi, farz, vacip ve sünnetlerine
riayet ederek ve huşû içinde yani gönlünü Allah’a vererek, namazını
mükemmel bir şekilde kılmaya gayret eder. Ancak namaz kılan kişi, bazan
dalgınlıkla, unutarak veya yanılarak gizli okunacak yerde açıktan okur,
açıktan okunacak yerde gizli okur, oturulacak yerde ayağa kalkar, ayağa
kalkılacak yerde oturur, okunacak yerde okumaz, okunmayacak yerde okur
ve bunlara benzer davranışlarda bulunabilir veya kaç rek’at kıldığında
şüpheye düşmüş olabilir. Hz. Peygamber: “Sizden biri namazında şüpheye
düşerse, doğrusunu içinden araştırsın ve namazını kanaatine göre
tamamlasın, sonra selam versin ve sehiv secdesi (yani yanıldığı için iki
secde) yapsın yapsın” (Buhârî, “Salât”, 31) buyurmuştur. Böylece
Peygamber Efendimiz bu ve buna benzer hadisleriyle sehiv secdelerinin
namazın eksikliklerini telâfi edip onu mükemmel hale getiren, namaz kılan
kişinin namazını tam kılıp kılmadığıyla, kabul edilip edilmediğiyle ilgili
tereddüdlerini ortadan kaldırıp onu manen rahatlatan bir görev îfâ ettiğini
belirtmiş olmaktadır.
Herhangi bir namazda bir farzın kasden (bilerek) veya sehven (yanılarak)
terk edilmesi, o namazın iade edilmesini yani yeniden kılınmasını gerektirir.
Çünkü bir farz eksikliği telâfi etmek için sehiv secdesi yeterli olmaz. Bir
vacibin kasden yani bilerek terk edilmesi ise, kötü bir iş ve davranış olup,
bundan dolayı sehiv secdesi gerekmezse de, vakit müsaitse böyle bir namazın
yeniden kılınması daha uygundur. Ancak böyle eksik bir namazı yeni baştan
kılmayan kimsenin namaz borcu düşer, ancak sevapta noksanlık söz konusu
olabilir. Bir sünnetin kasden veya yanılarak terk edilmesi ise, bir kusur
olmakla birlikte, bunlar için sehiv secdesi yapmak gerekmez. Sehiv secdesi
sadece bir vacibin sehven (yanılarak) terk edilmesi veya bir farzın
geciktirilmesi halinde yapılır ve yapılacak bu secde ile namazda meydana
gelen eksiklikler telâfi edilmiş olur.
Sehiv secdesi, imama ve tek başına kılana vaciptir. Bir namazda bir veya
birden fazla vacibin sehven terk edilmesinden dolayı, sadece bir sehiv secdesi
yeterlidir. Kendisine sehiv secdesi vacip olup onu yerine getirmeyen bir
kişinin namaz borcu düşer. Ancak kendisine namazının eksikliklerini
giderme fırsatı tanınan bu kişi, bu fırsattan yararlanıp namazının
eksikliklerini gidermediği, onu eksik hali üzere bırakıp vacipleri
tamamlamadığı için günahkâr olmuş olur. Ancak, sehiv secdesini yapmayı
unutan bir kişinin namazı ise sahihtir, fakat sevabı kısmen noksandır. Sehiv
secdesi, vakit namazı kılmaya elverişli olduğu zaman ve durumlarda vaciptir.
Mesela, sabah namazını kılıp selam verdikten sonra güneş doğsa, bu kişiden
sehiv secdesi düşer. İmama uyan kişi, namazda yanılsa bile onun üzerine
sehiv secdesi vacib olmaz. Cuma ve bayram namazlarında kalabalık bir
cemaat varsa, cemaat arasında karışıklığa yol açmamak için imamın sehiv
secdelerini terk etmesi uygun görülmüştür.
Sehiv Secdesinin Yeri ve Yapılış Biçimi
Sehiv secdesi namazın son oturuşunda (ka‘de-i ahîre) yapılır. Tek başına
kılan kişi tahiyyat, salli-bârik dualarını okuyup sağ ve sol taraflara selam
verdikten sonra, imam ise –cemaatin karışıklığa uğrayıp dağılmasına yol
açmamak için- tahiyyatı okuyup sağ tarafa selam verdikten sonra sehiv
secdesini yapar. Sehiv secdesi şöyle yapılır: Namazın son oturuşunda
(ka‘de-i ahîre) selam verilir, daha sonra “Allahu ekber” denilerek secdeye
varılıp üç defa “Sübhâna Rabbiye’l-a’lâ” okunur, sonra “Allahu ekber”
denilerek secdeden doğrulup oturulur, bir tesbih miktarı oturuşdan (celse)
sonra yeniden “Allahu ekber” diye ikinci secdeye varılır, yine üç defa
“Sübhâne Rabbiye’l-a’lâ” okunduktan sonra “Allahu ekber” denilerek
doğrulup oturulur. Tahiyyât, salli-bârik ve rabbenâ âtinâ duaları okunduktan
sonra önce sağ tarafa, sonra da sol tarafa selam verilir. Selam verdikten sonra
namazda yanıldığını hatırlayan bir kimse, yüzünü kıbleden çevirmemiş ve
konuşmamış ise yine sehiv secdesi yapabilir.