Sütsüz peynir var.
Etsiz sucuk var.
Arısız bal var.
Ticari glikozun içine biraz polen, biraz renklendirici ve esans ilave ediyorlar, bal diye satıyorlar.
Baklavaya Antep fıstığı yerine ezilmiş bezelye koyuyorlar.
Kırmızı biberde kiremit tozu var.
Koyu siyah olsun diye zeytini ayakkabı boyasısıyla yıkıyorlar.
Beyaz görünsün diye bayat tavuğu klora batırıyorlar.
Küflenmiş peyniri jel ile harmanlayıp, taze kaşar diye kakalıyorlar.
Beyaz peynire kireç katıyorlar, parlak görünüyor.
Kemik öğütüp salam yapıyorlar.
Sosis horoz ibiğinden.
Dönerde bağırsak var.
Tavuk dönerinde deri var.
Çiğ köftede kiremit tozu var
Bizatihi elleri, kıyafetleri mikrop yuvası olan birbirinden cahil işçiler, kontrolsüz yemek fabrikalarının mutfağında yatıyor, kazanlar leş.
Türkiye Ziraatçılar Derneği tek tek ifşa etti, yoğurda domuz kemiğinden yapılan jelatin katılıyor, yüzde yüz dana eti diye satılan sucuklarda at ve eşek eti bulundu, sucuk-salam imalatında kullanılan sarımsak kireç suyunda soyuluyor, tereyağına patates karıştırılıyor, tulum peynirine nişasta koyuyorlar, sakatatı boyayıp hazır kıymaya katıyorlar, çikolatalarda şekerlemelerde hayvan yemi var, kuru üzüm daha dayanıklı olsun diye kurutulmadan mazota bulanıyor, zeytin çabuk kararsın diye zeytin havuzlarına paslı demir atılıyor, kaçak sigaralarda tütüne talaş ilave ediliyor.
Son kullanma tarihini aseton veya kolonyayla silip, indirim günlerinde promosyon olarak kakalayan marketler var.
İstanbul'da pastane basıldı, çöpten topladıkları bayat ekmekleri kurutarak un haline getirdikleri, pasta ve kurabiye yaptıkları, hatta başka pastanelere ucuz yollu sattıkları ortaya çıktı.
Kakaolu fındık kremasında kakao yerine keçiboynuzu var.
Kepekli-çavdar denilen ekmeklere kakaoyla renk veriliyor.
Çiğ süte, daha fazla peynir elde etmek için şeker gübresi konuluyor, sütün ekşimesini önlemek için hidrojen peroksit ve formaldehit koyuyorlar, ekşimiş sütün ekşiliğini almak için soda, kostik ve trisodyum sitrat koyuyolar, sütün öz yağı alınıyor, yağlı süt izlenimi versin diye margarin katılıyor.
Zeytinyağına kanola karıştırılıyor, eskiden ucuz diye ayçiçeği yağı karıştırılıyordu, şimdi daha ucuz diye kanola karıştırılıyor, yarın öbür gün kullanılmış motor yağı karıştırılırsa şaşma!
Anca sabun üretiminde kullanılan yüksek asitli yağlar, ısıl işlemden geçirilip natürel sızma zeytinyağı diye satılıyor.
Bitkisel baharatların içine kurutulmuş ot karıştırılıyor.
Tahini soyayla yapıyorlar.
Kaçak çayı domuz kanıyla renklendiriyorlar.
Tarım Bakanlığı denetim sonuçlarını açıkladı, İstanbul'da börek salonunda kol böreğinden at eti çıktı, Bursa'da pidecide eşek eti çıktı, Denizli'de pidecide bağırsak çıktı, Ankara'da dana köfte harcında tavuk ayağı çıktı, Kahramanmaraş'ta antep fıstığı ezmesinde boya çıktı, Afyon'da sucukçuda tükrük bezi çıktı, Niğde'de bitkisel doğal üründe ilaç çıktı.
Liste uzayıp gider...
Yaşıyoruz işte...
Bu güne kadar nardan ölen, ıspanaktan zehirlenen yoktu.
En basiti; Rusya'ya giden elma,domates, mandalina, çilek vs. ilaçlı olduğu için her yıl geri gönderiliyor.
Bizler o ürünleri afiyetle içerde tüketiyoruz.
Gıda terörüyle başbaşayız.
Taş kemirmeye başlamadan yaşıyoruz işte...Pardon ilaçlı ıspanagin üstüne GDO lu yumurtayı kırdıkmı ölüyoruz işte...