Bütün hüzünlerin adını “insan” koyuyoruz, sabrın adını “zorluk”, ferahlığın ise “uzak”... Bunca mükemmel yaratılmış kâinâttan ilham alamadan umutsuzluğa kapılıyoruz. Yaratan’ın “Gel!” çağrısını unutuyor, O’nunla muhabbet ederek kudretin tek sahibine sıkıntıları emanet etmeyi erteliyoruz. O huzurun lezzetini, rûh bizden daha iyi biliyor, ancak mühürlü dilimizle mânevî tedavilere setler çekiyoruz.
Yanlış numara ararsaniz ( huzuru başka yer/şeylerde) ulaşamazsiniz. Ya meşgul yada ulaşılmazdir. Halbuki ki;
بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Dikkat edin, kalbler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur.(Rad 28)