Savaşların Görevi : Yüksek Şiddetli Farkındalık
Bismillahirrahmanirrahim
Savaşlar yüksek şiddetli farkındalık yaratır. İnsanları hayatlarındaki en ufak özel ayrıntılarından toplumsal-evrensel olayları fark etmeye sorgulamaya iter. Eğer ortada bir katliam mevcutsa.
Misal, İsrail saldırısına karşı yapılan eylemlerde ne kadar geç kalındığını fark ettirir size. Şimdi yapmayı planladığınız ama aslında zamanında yapmadığınız bir çok şeyi getirir aklınıza.
Farkedersiniz ki aslında İsrail uzun zamandır Filistinde illegal bir katliam yapıyordurda sadece medya yollu böylesi gözünüze gözünüze sokulmuyordur.
Farkedersiniz ki aslında İsrail Filistine yeni ambargo uygulamıyordur. Barış anlaşmasına atılan imzada on gün içinde kaldırılması gereken ambargoyu 6 aydır kaldırmamıştır farkedersinizki bu süre zarfında yine yeniden bir çok Filistinli şehid edilmiştir.
Farkedersiniz ki ülke olarak ayağa kalksanızda diplomasi olmadan bir ülkeye moralden başka destek veremezsiniz. Farkedersiniz ki elinizle yolladığınız yardımları Gazzeye birilerine rüşvet vermeden sokamazsınız.
Sonra insanların duyarsızlığını fark edersiniz. Çıldırma safhasına gelene kadar irdelemeye başlarsınız. O nasıl eğlenir bu nasıl bu kadar rahat uyur şu nasıl gamsız gamsız kahkaha eder bunlar nasıl hala cocacola içer gibisinden yüzlerce irdelemeye kalkışırsınız.
Savaşlar ve katliamlar sonra insanlarda içi fos bir saman alevi yaratır. Gözyaşına kana şiddete alışık olmayan kalpleriniz idmansız bir koşuya hızla başlamış bedenleriniz şahlandıkça şahlanır. Gözünüz kararır sınırsız eylemlere kalkışır beklenmedik cümleler sarfedersiniz.
Farkedersiniz meded umduğunuz evrensel kuruluşların saftını. Bu sizi tarih okumaya iter ve irdelemeye başlarsınız ufacık bir ülkenin kimseyi sallamamasının nedenleri. Buradan hareketle görmeye başlarsınız aslında tarihi biraz irdelediğinizde her yüzyılda korkunç katliamlara şahid olduğunu evrenin. Gerek Müslüman gerek ehli kitap tüm toplumlarının hemen hemen bir soykırım bir katliam sınavından geçirildiğini.
( BULGARİSTAN: 1970-89 yılları arasında Bulgar hükümeti Bulgarlaştırma adı altında ülkede yasayan 1.5 milyon Türk, Pomak ve Çingeneye karşı bir asimilasyon kampanyası başlattı. Ülkede yaşayan 310 bin Türk’ün isimleri polis zoruyla Bulgar ve Hıristiyan isimleriyle değiştirildi. Bin Türk Belene’deki toplama kampına gönderildi. Baskıların giderek artması sonucu 360 bin Türk zorunlu olarak Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı.
SIRPLAR ve HIRVATLAR bütün avrupanın ÖRTÜLÜ destegiyle)100 binlerce BOŞNAGI vahşi yöntemlerle sistematik olarak katlettiler 10 binlerce kadın ve çocuga tecavüz ettiler…
İNGİLTERE: 1788-1938 tarihleri arasında sömürge amacıyla gittikleri Avustralya’da Aborjinleri sistematik olarak yok ettiler. 750 bin siyah derili aborjinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi. İngiliz askerleri Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdı. Bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. 200 bin kişi öldü.
ALMANYA: 1891 yılında Namibya’da yerel Herero ve Nama halklarından yaklaşık 132 bin yerliden geriye 15 bini sağ kalabildi. 1933-45 Yahudiler başta olmak üzere diğer milletlerden veya etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırım yaptı. Çingenelerin yüzde 94’ünü kısırlaştırdı.
İTALYA:Yüzbinlerce Libyalıyı Ve Afrikalıyı katletti.
DANİMARKA: Sovyet Ordusu’nun Alman topraklarına doğru ilerlemesinden kaçan 250 bin Alman mülteci toplama kamplarına alındı. Binlerce çocuk ve yetişkin tifüs, barsak iltihabı, ishal sonucu hayatlarını kaybettiler. )
Sonra fark edersiniz zulum kavramının altının ne kadar dolu yığılı halkasının ne kadar geniş olduğunu ve sizin bundan ne kadar bihaber olduğunuzu. Dünyadaki en önemli sözün çağımızda DENGE sözcüğü olduğunu. Aslında bir söylemin hatta bir sloganın dahi altını doldurmanın o kadarda kolay olmadığını fark edersiniz.
Filistini anlamak istersiniz belki. Geçmişi 1930 lara uzanan bu tozlu güncel davanın ayrıntılarına inersiniz. Gerisin geri Selahattin Eyyubiyi ararsınız bu topraklarda. Nadirde olsa barış ve huzur ortamı kullanılabilmişti nede olsa Filistin keliminesinin halkasında. Filistin nadirde olsa nefes alabilmişti bazı kutlu zaferlerle. Sonra Filistine yaftalanan kutsal topraklardan ziyade Satılmış topraklar tamlamasını eşersiniz. Görürsünüz ki satılmış değil tıpkı günümüzdeki gibi İsrailin İngiliz versiyonları tarafından farklı yöntemlerle (İngiliz işgalciler Filistin topraklarına ağır vergiler koyuyorlar ödeyemeyen Filistinlilerde topraklarını alıyorlardı. Sonra bunları Yahudilere bağışlar gibi sembolik rakamlarla satmışlardır. ) illegal olarak işgal edildiğini görüyoruz. Günümüzde evin salonuna girip kirleten ve çıkmayan domuzun geçmiştede milliyeti farklı olarak aynı işlemi yaptığını görürsünüz.
Bihaber kaldığınız daha nice şeylerin peşine takılırsınız. Gece uykunuz kaçmaya başlar. Ayağından sonra karnında vurulan minicik Muhammed Durra’nın halini boğazınıza düğümlersiniz. 5 çocuğu başında divane olan babanın sizin ne kadarda kardeşiniz ölenlerin ne kadarda yiğenleriniz olduğunu hissetmeye başlarsınız. Mahalle fırınında hiç un kalmamasının o mahalleye yaşatacağı açlık duygusunun analizinden akşam yemeği yiyemezsiniz. Her dakika şu an biri ölüyor hissiyatı ile yaptığınız her şeyin içini boşaltan matem havasına bürünürsünüz.Her yanınızı saran hamaset duygusu ile içinizde ne varsa haykıran bir müslümana dönüşürsünüz.Şehadeti tadan dün itibari 630 kardeşinin annenin babanın abinin çocuğunun nice geç kaldığın şehitlerin sızısından beli bükük dolaşmaya başlarsın. Hesap verileceklerin utancıyla rabbine yakarırsın.
Her direniş haberinde gülümser her şehadet haberinde vurulursun. Mutluluk ve hüznün hiç bu kadar evrensel hiç bu kadar başkalarına bağlı hiç bu kadar manidar olmadığını fark edersin. Tüm pasifist yanlarından soyunup en aksiyonel yanlarınla vahdeti bir hizmete dahil olursun.Ümmetin varolan sorunlarını yeni fark ediyormuş gibi her açılımda ayrı bir hüzün yeni bir fark etme heyecanı yaşarsın.
Savaşlar katliamlar soykırımlar zulme dair ne varsa;
Duyarlı Müslümanlar için yüksek şiddetli farkındalık yaratır.
Diğer halka içinse sönmesi mutlak bir saman alevi yaratır.
Siz ey Müslümanlar
Davalarınızın içini boş bırakmayın ki sızılarınız sizi terkeylemesin.
Yarın ateşkes olduğunda Filistini unutmayın. Tarihini tarihinizi okuyun. Milletleri tanıyın. Ve inandığınız davanın üzerine bastığınızda Allah rızası için ayağınız içeri çökmesin.
Bu sadece bir örnektir. Dünyada hala nice zulumler yaşanmaktadır. Yeterki zulme duyarsız kalmayalım. Zulumleride geçici sızılarla pansuman etmeyelim.
RABBİM BİZLERİ ÜMMETE HAYRI DOKUNANLARDAN EYLESİN….
08/01/2009 BANU AKSOY