Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:1 Cinsiyet: Yaş:44 Mesaj:
1.277 Konular:
640 Beğenildi:20 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: Kader hakkında soru ve cevaplar
Soru-Madem Allah benim ne yapacağımı biliyor Öyleyse benim ne suçum var?
Madem Allah kimin cennete kimin cehenneme gideceğini biliyor Öyleyse bizi niye bu dünyaya gönderdi?
Cevap: Dördüncüsü: Kader, ilim nev'indendir İlim, malûma tâbidir Yani nasıl olacak, öyle taalluk ediyor Yoksa malûm, ilme tâbi değil Yani ilim desâtiri; malûmu, haricî vücud noktasında idare etmek için esas değil Çünki malûmun zâtı ve vücud-u haricîsi, iradeye bakar ve kudrete istinad eder Hem ezel; mazi silsilesinin bir ucu değil ki, eşyanın vücudunda esas tutulup ona göre bir mecburiyet tasavvur edilsin
Belki ezel; mazi ve hal ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine-misaldir Öyle ise, daire-i mümkinat içinde uzanıp giden zamanın mazi tarafında bir uç tahayyül edip, ona ezel deyip, o ezel ilmine, eşyanın tertib ile girmesini ve kendisini onun haricinde tevehhüm etmesi, ona göre muhakeme etmek hakikat değildir Şu sırrın keşfi için şu misale bak: Senin elinde bir âyine bulunsa, sağ tarafındaki mesafe mazi, sol tarafındaki mesafe müstakbel farzedilse; o âyine yalnız mukabilini tutar Sonra o iki tarafı bir tertib ile tutar, çoğunu tutamaz O âyine ne kadar aşağı ise, o kadar az görür Fakat o âyine ile yükseğe çıktıkça, o âyinenin mukabil dairesi genişlenir Gitgide, bütün iki taraf mesafeyi birden bir anda tutar
İşte şu âyine şu vaziyette onun irtisamında, o mesafelerde cereyan eden hâlât birbirine mukaddem, muahhar, muvafık, muhalif denilmez İşte kader, ilm-i ezelîden olduğu için; ilm-i ezelî, hadîsin tabiriyle "Manzar-ı a'lâdan, ezelden ebede kadar herşey, olmuş ve olacak, birden tutar, ihata eder bir makam-ı a'lâdadır" Biz ve muhakematımız, onun haricinde olamaz ki, mazi mesafesinde bir âyine tarzında olsun
Yani, Kader, Cenâb-ı Hakk’ın ilminde eşyaya biçilen bir plân ve projedir Bir şeyi bilmek ise o şeyi vücuda getirmek, demek değildir Meselâ, siz kafanızda bin tane binanın plânını tutsanız, yüzlerce fabrikanın fizibilitesini tasarlasanız bunlardan hiçbiri sırf kafanızda tuttuğunuzdan dolayı vücuda gelmez Onların vücuda gelmesi için, irâde ve kudrete ihtiyaç vardır Aksi halde, kafanızda tasarladığınız bina veya fabrikayı sadece siz bilirsiniz Hayalen onun içinde dolaşır durursunuz ve hayalinizdeki en küçük bir kesinti de o fabrika veya o binayı ortadan kaldırıverir Hatta, muhayyileniz yardımını kestiğinden dolayı hiç düşünmemiş ve tasarlamamış gibi olursunuz
Kader ilim nev’indendir İlim ise daima ma’lûma tâbidir Yani birşey nasılsa ve nasıl olacaksa öyle bilinir Yoksa, ma’lûm ilme tâbi değildir Durum böyle olunca, bizim ne yapacağımızı, iradelerimizi nasıl kullanacağımızı Cenâb-ı Hakk biliyor ve takdirini de bildiği istikamette yapıyor O’nun ilmi muhittir, herşeyi kuşatmıştır “Cenâb-ı Hakk’ın ilmine, maluma tâbidir” şeklinde bir ifade kullanmak sû-i edeptir Biz bu tâbiri sadece meseleyi akla ve anlayışımıza yaklaştırmak için kullanıyoruz
Cenâb-ı Hakk’ın ilmi, manzarı a’lâdan (çok yüksek bir nokta) olmuş ve olacak bütün eşyaya bir anda ve bir noktaya baktığı gibi bakar O’nun ilminde, sebep-netice, illet - ma’lûl, başlangıç ve sonuç iç içedir ve hepsi tek noktanın içine sıkıştırılmıştır O’nun için orada evvel-âhir, önce ve sonra diye bir şey yoktur Yani Cenâb-ı Hakk’ın ilmi herşeyi, bütün yönleriyle kuşatmıştır Takdirini de bu ilmiyle yapmaktadır Öyleyse bu takdir, iradî fiillerde, irade devre dışı tutularak yapılmamıştır
İnsanın bütün yaptıkları, daha önce Levh-i Mahfuz’a kaydedilmiş şeylerdir Daha sonra onun boynuna takılan kader bu Levh-i Mahfuz’dan istinsah edilmiştir
“Her insanın amelini boynuna doladık” (İsra suresi,13) âyeti de bize bu hakikati anlatmaktadır
Evet, insanın yapacağı her şey önceden yazılmıştır İnsan yaptıklarıyla sadece kendi hakkında yazılmış olanı yerine getirmektedir Ancak bu yazılma, insanın yapacakları önceden bilindiği içindir Yoksa insanı zorlayıcı bir güç ve kuvvet değildir İnsanın boynuna asılan bu defterle, insanın fiillerinin melekler tarafından yazıldığı defter yan yana getirildiğinde görülecektir ki, insan teker teker kendisi için daha önce yazılandan başka bir şey yapmamıştır Sonra Cenâb-ı Hakk, bu defteri insana okutacak ve hesabı da bu deftere göre görecektir
|