|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Belgin,Açılış Tarihi: 10 Nisan 2009 (16:05), Konuya Son Cevap : 10 Nisan 2009 (16:06). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Nisan 2009, 16:05 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Kader hakkında soru ve cevaplar Kader hakkında soru ve cevaplar Soru - 1 Kaderin Lügat ve Istılah Ma’nâları Nasıldır ve Kader ile İlgili Ayet-i Kerimeler Nelerdir? Kader, kelime olarak, ölçme, takdir etme, biçime koyma ve şekillendirme gibi ma’nâlara gelir Arapça’da (Ka-de-ra), takdir etti, hisselere ayırdı ve herkese payını bölüştürdü ma’nâsına gelirken bir de aynı kelimenin, “güç yetirdi, muktedir oldu” gibi manaları vardır Kelime “Tef’il” babına nakledilince (Kad-de-ra) olur ki o zaman manası “hükmetti, hükmünü geçirdi ve kazada bulundu” şeklinde olur İşte kelimenin bu lügat manasından çıkış yaparak “Kader”e ıstılah olarak şöyle bir tarif getirilebilir “Kader, Allah (cc)’ın plan ve program olarak takdir ve hükmettiği şeydir” Aşağıda kaydettiğimiz âyet-i kerimeler de bu tarifi te’yid eder mahiyettedir: “Gaybın anahtarları O’nun katındadır, onları ancak O bilir Karada ve denizde olan her şeyi bilir Düşen yaprağı, yerin karanlıklarında olan taneyi O bilir Yaş kuru ne varsa hepsi “Kitab-ı Mübin”dedir” (En'am suresi, 59) “De ki: “Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bir zarar ve fayda verecek durumda değilim Her ümmet için bir süre vardır; süreleri sona erince bir saat bile geciktirilmezler ve öne de alınmazlar” (Yûnus suresi, 49) “Gökte ve yerde, görülmeyen her şey şüphesiz Kitab-ı Mübin’dedir” (Neml suresi, 75) “Şüphesiz ölüleri dirilten, işlediklerini ve eserlerini yazan Biz’iz Her şeyi apaçık bir kitapta saymışızdır” (Yasin suresi, 12) “(Ey şânı yüce Nebi!) Doğrusu sana vahy edilen bu Kitap Levh-i Mahfuzda bulunan şanlı bir Kur’ân’dır”(Bürûc suresi, 21-22) “Doğru sözlü iseniz bildirin, bu azap sözü ne zamandır?” derler De ki: “Onu bilmek ancak Allah’a mahsustur Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım” (Mülk suresi, 25-26) |
Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ben Sana Gül Diyemem | Hz.Muhammed(s.a.v) | Belgin | 0 | 2468 | 29 Eylül 2009 10:25 |
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? | Soru Cevap Arşivi | Kara Kartal | 21 | 11079 | 24 Eylül 2009 10:38 |
Mahşerde âzâlarımızın konuşması | Soru Cevap Arşivi | KuM TaNeSi | 1 | 2680 | 17 Eylül 2009 16:06 |
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... | Zekat-İnfak | dua dilencisi | 1 | 2293 | 17 Eylül 2009 10:56 |
Yaşlı kadınların tesettürü... | Tesettür Konuları | Belgin | 0 | 2714 | 07 Eylül 2009 09:26 |
10 Nisan 2009, 16:05 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Kader hakkında soru ve cevaplar
Soru - 2- Kader Ve Cüz’i İhtiyari, Akli ve İlmi Meseleler mi Yoksa Vicdani midir? İzah eder misiniz? Cevap: BİRİNCİ MEBHAS: Kader ve cüz'-i ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüz'lerindendir Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir Yani mü'min herşeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenab-ı Hakk'a vere vere, tâ nihayette teklif ve mes'uliyetten kurtulmamak için "Cüz'-i ihtiyarî" önüne çıkıyor Ona "Mes'ul ve mükellefsin" der Sonra, ondan sudûr eden iyilikler ve kemalât ile mağrur olmamak için, "Kader" karşısına geliyor Der: "Haddini bil, yapan sen değilsin" Yani, kader ve cüz’i ihtiyari meseleleri bilimsel ve ilmi olarak başka birilerine anlatılacak bir mesele değildir Laboratuvar ortamında herkesin gözlerine hitap eden meseleler ve ilimler nevinden değildir Belki, bu konular tamamıyle hali meseleler olup, vicdanen tasdik edilen konular sınıfına girer |
10 Nisan 2009, 16:06 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Kader hakkında soru ve cevaplar
Soru-Madem Allah benim ne yapacağımı biliyor Öyleyse benim ne suçum var? Madem Allah kimin cennete kimin cehenneme gideceğini biliyor Öyleyse bizi niye bu dünyaya gönderdi? Cevap: Dördüncüsü: Kader, ilim nev'indendir İlim, malûma tâbidir Yani nasıl olacak, öyle taalluk ediyor Yoksa malûm, ilme tâbi değil Yani ilim desâtiri; malûmu, haricî vücud noktasında idare etmek için esas değil Çünki malûmun zâtı ve vücud-u haricîsi, iradeye bakar ve kudrete istinad eder Hem ezel; mazi silsilesinin bir ucu değil ki, eşyanın vücudunda esas tutulup ona göre bir mecburiyet tasavvur edilsin Belki ezel; mazi ve hal ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine-misaldir Öyle ise, daire-i mümkinat içinde uzanıp giden zamanın mazi tarafında bir uç tahayyül edip, ona ezel deyip, o ezel ilmine, eşyanın tertib ile girmesini ve kendisini onun haricinde tevehhüm etmesi, ona göre muhakeme etmek hakikat değildir Şu sırrın keşfi için şu misale bak: Senin elinde bir âyine bulunsa, sağ tarafındaki mesafe mazi, sol tarafındaki mesafe müstakbel farzedilse; o âyine yalnız mukabilini tutar Sonra o iki tarafı bir tertib ile tutar, çoğunu tutamaz O âyine ne kadar aşağı ise, o kadar az görür Fakat o âyine ile yükseğe çıktıkça, o âyinenin mukabil dairesi genişlenir Gitgide, bütün iki taraf mesafeyi birden bir anda tutar İşte şu âyine şu vaziyette onun irtisamında, o mesafelerde cereyan eden hâlât birbirine mukaddem, muahhar, muvafık, muhalif denilmez İşte kader, ilm-i ezelîden olduğu için; ilm-i ezelî, hadîsin tabiriyle "Manzar-ı a'lâdan, ezelden ebede kadar herşey, olmuş ve olacak, birden tutar, ihata eder bir makam-ı a'lâdadır" Biz ve muhakematımız, onun haricinde olamaz ki, mazi mesafesinde bir âyine tarzında olsun Yani, Kader, Cenâb-ı Hakk’ın ilminde eşyaya biçilen bir plân ve projedir Bir şeyi bilmek ise o şeyi vücuda getirmek, demek değildir Meselâ, siz kafanızda bin tane binanın plânını tutsanız, yüzlerce fabrikanın fizibilitesini tasarlasanız bunlardan hiçbiri sırf kafanızda tuttuğunuzdan dolayı vücuda gelmez Onların vücuda gelmesi için, irâde ve kudrete ihtiyaç vardır Aksi halde, kafanızda tasarladığınız bina veya fabrikayı sadece siz bilirsiniz Hayalen onun içinde dolaşır durursunuz ve hayalinizdeki en küçük bir kesinti de o fabrika veya o binayı ortadan kaldırıverir Hatta, muhayyileniz yardımını kestiğinden dolayı hiç düşünmemiş ve tasarlamamış gibi olursunuz Kader ilim nev’indendir İlim ise daima ma’lûma tâbidir Yani birşey nasılsa ve nasıl olacaksa öyle bilinir Yoksa, ma’lûm ilme tâbi değildir Durum böyle olunca, bizim ne yapacağımızı, iradelerimizi nasıl kullanacağımızı Cenâb-ı Hakk biliyor ve takdirini de bildiği istikamette yapıyor O’nun ilmi muhittir, herşeyi kuşatmıştır “Cenâb-ı Hakk’ın ilmine, maluma tâbidir” şeklinde bir ifade kullanmak sû-i edeptir Biz bu tâbiri sadece meseleyi akla ve anlayışımıza yaklaştırmak için kullanıyoruz Cenâb-ı Hakk’ın ilmi, manzarı a’lâdan (çok yüksek bir nokta) olmuş ve olacak bütün eşyaya bir anda ve bir noktaya baktığı gibi bakar O’nun ilminde, sebep-netice, illet - ma’lûl, başlangıç ve sonuç iç içedir ve hepsi tek noktanın içine sıkıştırılmıştır O’nun için orada evvel-âhir, önce ve sonra diye bir şey yoktur Yani Cenâb-ı Hakk’ın ilmi herşeyi, bütün yönleriyle kuşatmıştır Takdirini de bu ilmiyle yapmaktadır Öyleyse bu takdir, iradî fiillerde, irade devre dışı tutularak yapılmamıştır İnsanın bütün yaptıkları, daha önce Levh-i Mahfuz’a kaydedilmiş şeylerdir Daha sonra onun boynuna takılan kader bu Levh-i Mahfuz’dan istinsah edilmiştir “Her insanın amelini boynuna doladık” (İsra suresi,13) âyeti de bize bu hakikati anlatmaktadır Evet, insanın yapacağı her şey önceden yazılmıştır İnsan yaptıklarıyla sadece kendi hakkında yazılmış olanı yerine getirmektedir Ancak bu yazılma, insanın yapacakları önceden bilindiği içindir Yoksa insanı zorlayıcı bir güç ve kuvvet değildir İnsanın boynuna asılan bu defterle, insanın fiillerinin melekler tarafından yazıldığı defter yan yana getirildiğinde görülecektir ki, insan teker teker kendisi için daha önce yazılandan başka bir şey yapmamıştır Sonra Cenâb-ı Hakk, bu defteri insana okutacak ve hesabı da bu deftere göre görecektir |
10 Nisan 2009, 16:06 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Kader hakkında soru ve cevaplar
Madem katli halkeden Hak'tır Niçin bana katil denilir? Elcevab: Çünki İlm-i Sarf kaidesince ism-i fâil, bir emr-i nisbî olan masdardan müştaktır Yoksa bir emr-i sabit olan hasıl-ı bilmasdardan inşikak etmez Masdar kesbimizdir, katil ünvanını da biz alırız Hasıl-ı bilmasdar, Hakk'ın mahlukudur Mes'uliyeti işmam eden birşey, hasıl-ı bilmasdardan müştak kılınmaz |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Münafıkların değişimi ile gerçek müminlerin değişim hakkında soru ve cevaplar | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 0 | 14 Nisan 2009 11:09 |
Hanefi mezhebinde hastaların oruç tutması hakkında soru ve cevaplar | MERVE DEMİR | Oruç-Ramazan | 0 | 11 Nisan 2009 21:29 |
Kur'an-i Kerİm hakkında soru ve cevaplar | Belgin | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 16:25 |
Yolcu iken kazaya kalan namazlar hakkında soru cevaplar | MERVE DEMİR | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 10 Nisan 2009 10:37 |
Hırsızlık hakkında soru ve cevaplar | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 09:55 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|