Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15 Nisan 2009, 10:46   Mesaj No:1

_bülbül_

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:22
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İman ve haya birbirine bağlıdır

İman ve haya birbirine bağlıdır

İman Hafife Alınamaz


İman, insanın en büyük sermayesi, kendisine bahşedilen en muazzam nimettir İnsan o sayede bir üveyk gibi Cennet’e kanatlanabilir, Cemâlullâl’ı müşahede edebilir ve Cennet’te Rabbin “Ben bugün sizden razı oldum” hitabına mazhar olabilir Bu dünyada insanın elde edeceği ve kaybetmekten ölürcesine korkacağı bîhemtâ bir elmastır iman Şair-i şehîrimiz bunu ne güzel dillendirir:

“İmandır o cevher ki, ilâhî ne büyüktür,
İmansız olan paslı yürek sînede yüktür”

Evet, “iman insanı insan eder, belki insanı sultan eder” Yâni, insan gerçek insaniyeti de ancak iman sayesinde elde edebilir O sayede, melekleri dahi geride bırakır ve insanlığın sultanlığı mertebesine urûc eder

Cenâb-ı Hak, imana o kadar önem veriyor ki, her insana imanı elde ettikten sonra, onunla bu dünyadan göçmek kaydı ile, eninde sonunda ebedî saadeti lutfedeceğini müjdeliyor Allah’ın Habibi, “Lâilâhe illallah Muhammedün Rasulullah” diyenin nihayet bir gün Cennet’e gireceğini haber veriyor Henüz yeni Müslüman olmuş, belki hiç amel etmemiş olsa bile Huzur-u İlâhîye yüzü parlak bir surette çıkacağını ifade ediyor Hz Cabir’in rivayetindeki şu hadisteki zât buna güzel bir misal teşkil eder: "Uhud günü bir adam Rasûlullah aleyhissalâtü vesselâm'a sordu: "Öldürülecek olsam, nereye gideceğim Ey Allah'ın Rasûlü?" "Cennet’e!" cevabını alınca elindeki hurmaları fırlatıp attı (Kafirlerin içine dalıp) öldürülünceye kadar savaştı" (Buhârî, Meğâzî 17; Müslim, İmâret 143; Nesâî, Cihâd 31) İman, o kadar yüce, o kadar temiz, o kadar ulvîdir ki, imana ait hakikatler ve iman edenleri hafife almak, küçük görmek kimsenin haddi değildir

İki Hatıra
Bir dostumun şu iki hatırası bu mevzuda benim kulağıma birer küpe olmuştur: “Ben yurt dışında hastanede çalışıyorum Görevim, hastaları ziyaret edip onlara moral vermek, onlarla dua etmek, Cumaları namaz kıldırmak vs (Chaplain’lık) Hastaneye ara ara gelen yaşlı birisi vardı Dışardan gelir, bazı işlerini halleder ve giderdi Çok yaşlı olmamasına rağmen konuştuğu zor anlaşılıyordu Her geldiğinde mutlaka benim odama da uğrar, biraz halinden vaktinden dem vurur, bazan da sıkıntılarını açardı Bahsettiğine göre evi ve ailesi yoktu Çoğu zaman da bir bahane uydurur (!) para isterdi Ben de elimden geldiğince yardım ederdim Ancak, artık yavaş yavaş bende bu adamın gerçekten Müslüman olup olmadığı hususunda şüpheler hasıl olmaya başladı Bir ara iyiden iyiye yalan söylediği ve beni kullandığını düşündüm

Yine bir Cuma günü, meslektaşlarımdan bir tanesi, dışarı çıkılmasına izin verilmeyen bölümden birinin ısrarla Cuma’ya gelmek istediğini ve kendisinin bir ilki gerçekleştirip onu çıkarabileceğini söyledi Ben de, “Cuma öncesi gideyim, kimmiş bu zat, bir göreyim” dedim O zat, benim bahsini ettiğim kimse imiş Beni görünce “Cuma namazı Müslümanların en mühim namazı” diyor, mutlaka çıkıp namaza iştirak etmesi gerektiğini söylüyordu Ben yine şüphelenmiş ve endişelenmiştim Nihayet, Cuma’ya geldi, farzı kıldı ve hemen hareket etti Ben de olabilecekleri sezdiğim için, sünnetleri kılmadan hemen arkasına düştüm Zira, namazdan sonra benim onu yerine teslim etmem gerekiyordu İyi ki de, arkasından gitmişim, zira dışarı çıkmaya çalışıyordu Alıp yerine teslim ettim ama o epey homurdandı
Aradan bir hafta geçti, bu sefer onu daha serbest bir bölüme almışlar O hafta Cuma’ya kendisi geldi Namaz sonrası oda arkadaşım bana bir isim verdi ve “Bu şahıs, kayıtlara kendisini “Müslüman” diye yazdırmamış ama bana 4-5 ay önce Müslüman olduğunu, Müslüman görevliyi (Chaplain’ı) görmek istediğini, mümkünse bir Kur’an bir de İncil getirmesini istediğini” söyledi Hemen bir Kur’an bir de İncil aldım, odasına vardım Odaya girince bir de baktım ki, bizim problemli kabul ettiğimiz hasta da onun odasında kalıyor Selamlaştık ve ben yeni hastaya kendimi tanıttım Kur’an’ı verince, bana bir sûrenin ismini anlayamadığını, ne anlama geldiğini sordu Baktım orada bir başka İngilizce meal var O sualine cevap verdikten sonra, bunların Kur’an’ın kendisi olmadığını, bir nevi tercüme olduğunu, mealler arasında ufak tefek farklılıklar olabileceğini, bunlarda hata, kusur bulunabileceğini, oysa Kur’an’ın aslında bir harfin dahi değişmeden günümüze geldiğini söylüyordum ki, o yandaki bizim hasta bana dönerek ve gözleri dolu dolu “Bu Kur’an, Allah tarafından korunmuştur ve bizim Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in bir mucizesidir” deyiverdi Ama ortam o kadar duyguluydu ki, tutamadım kendimi, benim de gözlerim doldu Çıktım, odama gittim Kendimden o kadar utandım ki, kahrettim, levmettim kendimi Düşündükçe perişan oluyor, yer yarılsa da yerin dibine girsem diyordum Mevlâ bana büyük bir ders vermişti Adeta bu hadiseyle bana: “O benim kulum Bana iman etmiş Sen ne bilirsin onun imanı ne seviyede Hem sana ne Onun Rabbi ben değil miyim! Onu kendi kafanda ölçüyor, biçiyor, kritik ediyor bir yere koyuyorsun O bana iman etmiştir O halde azizdir Haddini bil Bak gör, nasıl da Bana ve Habibime sevgi taşıyor” Utanıyorum, Rabbime karşı yaptığım edepsizlikten, o zata karşı taşıdığım şüphelerden dolayı utanıyorum Bir daha kimseyi kritik etmem Benim haddime mi düşmüş, insanların iman seviyeleri, gerçekten iman edip etmedikleri

Bir seferinde de, yine chaplain olarak yıllar önce bir hapishaneye gitmiştik Cuma kıldırıyor, ardından sorusu olanlara yardım etmeye çalışıyorduk Hapishanelerde Müslüman gruplar güçlü oluyordu Bu yüzden bazıları canını kurtarmak için bu gruba giriyordu Zira Müslüman gruba üye olana kimse ilişemiyordu Bunu böyle olduğunu herkes biliyordu Onlar da, diğerleri gibi işin pratik kısmında, namazda oruçta yer almak durumunda idiler Aksi taktirde samimi olmadıkları anlaşılır ve belki de gruptan atılabilirlerdi Bir Cuma sonrası birisi yaklaştı: “Hocam, ben bu haftasonu tahliye olacaktım Çıkmama kesin gözüyle bakılıyordu Ama hakim son duruşmada tahliye yerine, bir sonraki duruşmayı altı ay ilerisine atmaya karar verdi Elbette, Allah’ın bunda da bir hayır muradı vardır, değil mi?” dedi Öyle teslimiyetçi bir eda ile bunu söyledi ki, hala hatırladıkça ürperirim Zira, o berbat atmosferden on dakika önce ayrılmak için insanlar nelerini vermezler Bu çiçeği burnunda Müslüman, teslimiyet ve kadere rıza mevzuunda o kadar yol almış ki, belki onun bu teslimiyetini -Allah başa böyle bir imtihan vermesin- ben gösteremezdim”

Bir keresinde, yaşlı bir zencinin Müslüman olduğunu bir Hakk dostuna söylediğimde, tebessüm ederek “Olsun, yaşlı da olsa Cennete girer” sözleri bugünkü gibi kulaklarımdadır

Evet, herkes kendi imanını kurtarmaya bakmalı Bunun yolu da, okuma, dinleme, öğrenme, öğrendiklerini hayata geçirme, başkalarının imanını kurtarmak için çırpınma ve bütün bunları yaparken de Allah’tan yardım isteyip, ihlas-ı etemme nâil kılmasını dilemedir Bundan ötesi insanın işi değildir İman eden herkesi aziz bilmek, herkesi tebcil etmek, herkesin kadrini âlî tutmak durumundadır Öyle ya, iman eden herkes, Allah’ın kulu, Habibinin de ümmetidir Kimin haddinedir onları ve imanlarını kritik etmek veya hafife almak

Ali Ünsal
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi _bülbül_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Adem olmaktır tek hevesim Şiirler ve Şairler Kara Kartal 4 2733 22 Mayıs 2010 11:27
Dostlarımız........ Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler su damlası 4 2360 09 Mayıs 2010 10:35
İsmailce kurban olabilmek Hacc-Umre-Kurban kurtmehmet 3 3113 21 Kasım 2009 20:58
Ömür seccadesini gönül dergahına serenlere...... Makale ve Köşe Yazıları _bülbül_ 2 2334 12 Kasım 2009 21:52
çarpık çağ..... Şiirler ve Şairler _bülbül_ 2 2060 12 Kasım 2009 21:43