|
Konu Kimliği: Konu Sahibi sessiz23,Açılış Tarihi: 06 Mayıs 2008 (20:43), Konuya Son Cevap : 06 Mayıs 2008 (22:05). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Mayıs 2008, 20:43 | Mesaj No:1 |
İmamı Azam Ebu Hanife Hazretlerin Şehidlik Yıldönümü İmamı Azam Ebu Hanife Hazretlerin Şehidlik Yıldönümü Salı, 06 Mayıs 2008 Bu gün İmam Ebu Hanefi(rah.a.)"in şahadet yıl dönümü. Birçok Hanefi mezhebine mensub mü"min"in İmam"ın şehid olduğundan haberi bile yok. Genel rivayetlere dayanarak miladi takvime göre bu gün(06-Mayıs)) İmam Ebu Hanefi(rah.a.)"in şahadet yıl dönümü. Evet, maalesef birçok Hanefi mezhebine mensub mü"min"in İmam"ın şehid olduğundan haberi bile yok. Çünkü İmam Ebu Hanefi(rah. a.)"de tıpkı birçok ehli fazilet, ehli ilim gibi tarih şuursuzluğuna kurban edilmiştir. Mallarını ve canlarını kutlu davaya harcadıkları gibi sahte mensubları tarafından dava adamlıkları ve taraflılıkları da tarih şuursuzluğu içerisinde heder edilmek istenmiş ve kısmen de başarılı olunmuştur. Âlim, abid, muttaki, mütevekkil v.s. Ebu Hanefi(rah. a.)"den bahsetmek, coşkulu vaazlarda kıssalarından bahsedip makam yükseltmek kolay ve hoş olsa da İmam"ın siyasi tercih ve duruşundan bahsetmek ve aynı tavrı serdetmek bu gün dahi bela gömleğini giymeye hazır olmak demektir. Tarih şuursuzluğu nemalanıcılarının hep yapa geldiği bu entrikadan sıyrılmanın en kestirme yolu; konuyla ilgili tarihi en az birkaç farklı kaynaktan konuyu sonuna kadar sorgulayarak okumaktır. Böylesi bu okuma tarzı ile kıymetli önder şahsiyetlerimizin bizlere bırakmak istediği mesajı da gereği gibi kavrayarak, Onlar"ı tarih gardiyanlarının elinden kurtarıp tarihsel özgürlüklerine de kavuşturma hizmetine de ermiş oluruz. Misal, Hz. Veysel Karani(r.a.)"yi sadece Medine"ye gelip anne kaygısından dolayı Resulullah(s.a.v.) ile görüşmeden geri Yemen"e geri dönüş yapan şahsiyet olarak okumuşsak veya sadece nebevi övgüye ve “cübbe-i Resul"e” kavuşması ile zihnimizde misafir etmişsek O hazretin tarihsel mirasındaki bilinçliliğinin zindana atılmasına farkında olmadan vesile olmuşuz demektir. Veysel Karani(r.a.)"nın nerede kimle kime karşı savaşırken şehid olduğunu henüz niçini ile kavramamışsak tarih gardiyanları eliyle hasıraltı edilmesi tuzağına düşmüşüz demektir. Veya O mübareği dinamizm ve kıyam ehli, İmam Şeyh Şamil, Şeyh Ömer Muhtar gibi sufi kanadın yanına kondurmak yerine, pasifize edici saray entrikalarına kurban gitmiş göstermelik sofizme kaptırmışız demektir. Hiç şüphesiz İmam Ebu Hanefi(rah.a.)"yi böylesi haklı bir şöhrete ulaştıran sebebi fakihliği olsa da O"nun siyasi mezhebi de bir o kadar etkendir. Zira İmam"ın şehadetinden sonra sistematize edilen gerek akaidi mezhebi gerekse ameli mezhebi ancak İmam"ın siyasi mezhebi anlaşıldığı ve pratize edildiği an daha bir anlam kazanacaktır. Yani, kendisini “hanefiyim” diye tanımlayan bir mü"minin siyasi bilinçlilik açısından da kendisinin nerede olduğunu sorgulaması gerekmektedir. Ancak bu sorgulamada elzem olan bir şey vardır ki o şey sadece akıl ve bilgi ile elde edilebilecek bir şey değildir. O şey: Her şeye rağmen şahsiyetli ve ilkeli olup, tavırsızlık ve tarafsızlığın zilletin ta kendisi olduğu idrakine eriştirebilecek melekeye sahip olabilmektir. Bu meleke ise ancak Resulullah(s.a.v.)"in gereği gibi anlaşılması ile mümkündür. Sadece doğmuş, büyümüş, etrafa kırmızı güler dağıtmış, hep dostları olan hiç düşmanı olmayan bir peygamber tanımlamasından öte “kâfirlere şedit, mü"minlere müşfik” bir Resul"e(s.a.v.) inandığımızın farkında olarak… Bu manada Resulullah(s.a.v)"in Mekke"nin reisliği teklifini elinin tersi ile itip hicrete ve zorlayıcı tüm zorlukları göze almışlığı ameliyesinin tarihsel torunlarından biri de İmam Ebu Hanefi(rah.a.)"in Baş kadılığı(Şeyhül İslamlık) elinin tersi ile itip zindanı ve şahadeti göze alışıdır. Zaten yeri geldiğinde sünnet-i nebeviyenin tarihsel torunu olunmadan “varis ulema” olunamayacağı açık ve nettir. Zira varislik sadece ilim, ibadet ve kisve ile değil aynı zamanda küfre ve zulme nebevi siyaset ile karşı duruş serdetmek ile mümkündür. Evet, Ebu Hanefi(rah.a.) saltanatı ve zulmü hilafet cübbesi ile gizleyerek kutsal devlet imajı ile devamiyet sağlamaya çalışan Emevi devletine destek vermediği gibi Abbasi devletine de destek vermez. İmam"ın Ehl-i Beyt"e yakınlığı ve desteği, ilim ve irfanı ile şöhret bulmuşken bu durumdan nemalanarak kendi kutsal devlet imajını güçlendirmek isteyen dönemin siyasi otoritesine “LA” diyen İmam geridekilere yığınlarca mesaj göndermiştir. Aşılması ve takibatı feragat gerektiren siyasi bir mezheb(yol) açmıştır. İşte, sadece itikaden ve amelen değil aynı zamanda siyaseten de Hanefi olunsaydı tarih seyrinin değişmesine vesile olunabilecek birçok fiiliyat olabilirdi. En azından kendi ideolojik “kutsal” devletlerini halk nezdinde meşrulaştıran gerek soy saltanatları gerekse bürokrasi saltanatları Yezidi bedenlerine ve anlayışlarına hilafet cübbesi giydiremezlerdi. Yine eğer İmam"ın ameli ve itikadi mezhebi anlaşıldığı kadar siyasi mezhebi de anlaşılıp takip edilse idi bu gün için İslam içerisindeki muhalif görüşü veya farklı düşünceyi karşı taraf, öteki taraf hatta katli vacip taraf görme hastalığı da en aza indirgenecekti. Arap olmadığı halde Ehli Beyt"e bu derece sadıklığının bedelini Abbasi soyuna mensup birileri tarafından şehid edilişi bu gün için Filistin davasındaki siyaset ve entrikaları çok daha bariz hale dönüştürecekti. Çünkü en başından beri İslam siyaseti Hilafet ve saltanat etrafında dönüp duran bir çarktan ibarettir. Bu günkü kukla Arap rejimlerinin Hamas"ın nebevi siyaset rüzgârından korkup Hamas ve İran aleyhine ABD ve İsrail ile işbirliğine girebilmesi ırk, din, hilafet ve saltanat dörtgeninde İmam Ebu Hanefi(rah.a.)"in duruşunun ne de güzel güncel tezahürlerinden biridir. Bu vesile ile Şehid İmam Ebu Hanefi(rah.a.)"i rahmetle anıyor, İmam Ebu Hanefi gibi diğer mutlak müctehid ve mezhebde müctehid ve diğer varis ulemamızı rahmetle anıyor, Cenab-ı Hak"tan bizlere ehli şefaatin şefaatine nail olacak niyet ve amel bahşetmesini niyaz ediyoruz. | |
Konu Sahibi sessiz23 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
11 Ayın Sultanı ramazan | Oruç-Ramazan | sessiz23 | 0 | 2035 | 22 Ağustos 2009 23:40 |
Etkili Öğretmenlik Eğitimi | Çocuk ve Aile Sağlığı | sessiz23 | 1 | 2505 | 27 Nisan 2009 01:29 |
Çocuğun Gelişim Çağları | Çocuk ve Aile Sağlığı | sessiz23 | 0 | 2270 | 27 Nisan 2009 01:25 |
Çocuk eğitimi-Duygusal Gelişim | Çocuk ve Aile Sağlığı | sessiz23 | 0 | 2080 | 27 Nisan 2009 01:21 |
Çocuğu Tanımanın Eğitimdeki Yeri ve Önemi | Çocuk ve Aile Sağlığı | sessiz23 | 0 | 1954 | 27 Nisan 2009 01:18 |
06 Mayıs 2008, 21:06 | Mesaj No:2 |
Cvp: İMAMI AZAM EBU HANİFE HAZRETLERİN ŞEHİDLİK YILDÖNÜMÜ
Bu güzel yazı için Allah razı olsun. Allah bizlere de O mübarek insanlar gibi şahsiyetli ve ilkeli olmayı, tavırsızlık ve tarafsızlığın zilletin ta kendisi olduğunu idrak edebilmeyi nasib etsin. | |
06 Mayıs 2008, 22:05 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: İmamı Azam Ebu Hanife Hazretlerin Şehidlik Yıldönümü Amin Allah razı olsun sessiz23 İmam Ebu Hanife İmam Ebu Hanife âbid, zâhid, Allah'ı bilen, Allah'tan korkan ve ilmiyle sadece Allah'ın rızasını murad eden bir zât idi. Onun büyük bir âbid olduğu şu menkıbesinden açıkça anlaşılmaktadır: İbn Mübârek107 şöyle der 'Ebu Hanife büyük bir mürüvvete sahip ve çokça ibadet eden bir zât idi'. Hammad b. Ebi Süleyman108 Ebu Hanife'nin (ömrünün son günlerinde) bütün geceyi ibadetle geçirdiğini rivayet etmiştir. İmam A'zam, hayatının ilk devrelerinde gecelerinin yarısını ibadetle ihya ederdi. Bir gün yoldan geçerken bir adam kendisini yanındakilere göstererek şöyle söyledi: İşte bu zat bütün geceyi ibadetle ihya eden bir kimsedir'. Bu sözü duyan İmam A'zam o günden itibaren kendisi hakkında bu bilgiyi taşıyan adamı yalancı çıkarmamak için bütün gecelerini ibadetle ihya etmeye başladı ve 'Ben halkın beni bende olmayan vasıflarla övmesinden dolayı Allah Teâlâ'dan utanırım' dedi. Rebî b. Asım109 şöyle anlatır: 'Yezid b. Ömer b. Hubeyre, beni Ebu Hanife yi onun huzuruna getirmem için gönderdi. Vezir, Ebu Hanife ye Beytülmal nâzın (Mâliye Vekili) olması için teklifte bu lundu. Ebu Hanife vezirin bu teklifini reddetti. Teklifini reddettiği için vezir ona yirmi değnek vurarak cezalandırdı. İmam A'zam'ın işkence çekmek pahasına makam ve mansıbdan nasıl kaçtığına çok iyi dikkat edilmelidir. Hakem b. Hişam Sakafi110 'Şam'da bulunduğum bir sırada bana, Ebu Hanife'nin devrimizin en emin insanı olduğunu söyledi ler' demiş ve şu menkıbeyi anlatmıştır: "Devrin sultanı Ebu Hanife'ye Beytülmal nâzırlığı teklif etmiş ve 'Şayet benim bu tekli fimi kabul etmezsen seni kırbaçlatırım' diyerek onu tehdit etmeyi de ihmal etmemişti. Ebu Hanife ise, onun vuracağı kırbaçların acısını Allah'ın kendisine vereceği azabın acısından daha hafif bulduğu için dünya azabını tercih etti ve hükümdarın kendisine teklif ettiği görevi reddetti". İmam A'zam hakkında İbn Mübârek'in yanında bir söz açılınca İbn Mübârek şöyle der: 'Siz öyle bir kişiye kötülük yakıştırıyorsunuz ki, bütün dünya ona ait olmak istedi, fakat o, Allah'tan korkarak kendisini isteyen bu dünyadan kaçtı'. Muhammed b. Şücâ'dan ve bir kısım arkadaşlarından rivayet edildiğine göre, Ebu Hanife'ye 'Emîr'ul-Mü'minin Ebu Cafer Mansur size on bin dirhem verilmesini emretmiştir' denildiği za man Ebu Hanife 'Ben bu parayı kabul etmem' diye razı olmadığını izhar eder. Fakat sultanın bu parayı kendisine göndereceği günün sabahı, namazını kılar ve sonra elbisesine bürünerek sessiz se dâsız yatağına girer ve kimseyle konuşmaz. Bu esnada Hasan b. Kahtebe'nin111 bir adamı, yanında bahsi geçen parayı getirerek Ebu Hanife'nin huzuruna girer. İmamın yanında bulunanlardan bazıları devletin gönderdiği elçiye 'Ancak arada sırada ve pek az konuşabiliyor' derler ve ilâve ederler:'Sizin anlayacağınız kendisine bir hastalık ârız olmuştur; bu hastalık ârız olduğundan bu yana hâli hep böyledir'. Parayı ge tiren elçi 'O halde getirdiğim parayı şu keseye koyup evin bir ke narına bırakın ve iyileştiği zaman da kendisine teslim edin' der, Bu hal karşısında İmam A'zam, terekesi hakkında oğlu Hammad'a şu vasiyette bulunur: 'Öldüğüm zaman beni defneder etmez bu paraları al, Hasan b. Kahtebe'ye götür ve ona de ki: 'Ebu Hanifenin yanında emanet olarak bıraktığınız şu paranızı geri alın. Oğlu Hammad şöyle anlatır: 'Babamın vasiyetim aynen tatbik ettim. Bunun üzerine Hasan bana dedi ki: 'Allah'ın rahmeti ba banın üzerine olsun. O, dini hakkında çok sıkı idi...' Ebu Hanife Kadı'ul-Kudal (Şeyhülislâm) olmaya dâvet edildiğinde şunları söylemiştir: 'Ben bu vazifeye lâyık değilim'. Neden lâyık olmadığı sorulduğu zaman da şu cevabı vermiştir: 'Eğer doğru isem bu vazife için ben işe yaramam; şayet yalancı isem bir yalancının kadı olması yanlış bir iş olur'. Âhiret yolunu, din işlerim ve Allah Teâlâ'nın sıfat-ı ilâhîyele rini bilmesine gelince, dünyadaki zühd ve takvâsı ve Allah'tan şiddetle korkar olması bunun açık bir delilidir. İbn Cüreyh112 şöyle der: 'Sizin şu Kûfeli Nûman b. Sâbit'ten bahsedenler, hep onun Allah'tan şiddetle korktuğunu söylüyorlar'. Şerik en-Nehaî113 şöyle demiştir: 'Ebu Hanife çok susardı, da ima düşünceliydi ve halk ile az konuşurdu'. Bu durumu, onun Bâtınî İlim e sahip olduğunun en bariz deli lidir. O, dinin en mühim ve "hayatî konularıyla ilgili meseleleri üzerinde düşünür ve netice çıkarmaya çalışırdı. Çünkü susmasını bilip, sükût eden kimseye ilmin tamamı verilmiştir. Yukarıda zikrettiğimiz menkıbeler sözü edilen üç büyük imamın hallerinden sadece birer küçük bölümdür. 107) Künyesi İbn Mübârek b. Vadih el-Hanzelî'dir. Muhaddislerin Sultanı kabul edilir. Hicretin 181. yılında ve 63 yaşında vefat etmiştir. Ebu Hanife'nin talebelerindendir. Hocasının ilminden birçok bilgiler nakletmiş ve onun rahle-i tedrisinde uzun zaman kalmıştır, 108) Asıl ismi Müslim'dir, Kûfelidir. Sahabe'den Ebu Musa el-Eş'ari'nin azadlısıdır. 109) Bazı nüshalarda er-Rebî b. İsmail Ebu Asım diye geçmektedir. 110)Aslen Kûfelidir, Bilahare Şam'a yerleşmiştir. 111) Abbasî devletinin hükûmet erkânından biridir. 112) Mekkelidir. Büyük âlimlerdendi ve ünlü bir fakihti. Hicretin 149, yılında vefat etmiştir. İlâ) Künyesi Şerik b. Abdullah b. Ebi Şerik'tir. Aslen Kûfelidir. Buhara şehrinde hicrî 95 yılında doğmuş, hicretin 177. yılında vefat etmiştir |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ebu Hanife’den Hazır Cevaplar | FECR | Serbest Kürsü | 2 | 11 Temmuz 2018 15:07 |
FIKH-UL EKBER / İmam-ı Azam Ebu Hanife | AŞK'ÜL İSLAM | Fıkıh | 7 | 17 Kasım 2010 23:34 |
Ebu Hanife | NUR | Alimler(Rh) | 3 | 31 Ağustos 2008 17:03 |
Vaaz:Efendimizin Ölüm Yıldönümü | Seleme | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 09Haziran 2008 14:38 |
Rasullah sav efendimizin in vefat yıldönümü | Faruk | Hz.Muhammed(s.a.v) | 4 | 08Haziran 2008 23:01 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|