Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Bilgi Dağarcığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi Belgin,Açılış Tarihi:  10 Nisan 2009 (08:19), Konuya Son Cevap : 10 Nisan 2009 (08:19). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 10 Nisan 2009, 08:19   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:20
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Başörtüsü esaret midir?

Başörtüsü esaret midir?

Başörtüsüne esaret diye bakanların sayısı -şaşılacak bir durum ama- hiç de az değil Bunu diyenler, başörtülü kadınların hâlihazırdaki durumlarını tasvir ederek bir açıklama getiriyorlar Diyorlar ki, "İşte bakın, başı açık kadınlar üniversite okuyor, bir meslek sahibi oluyor ve kendi ayakları üzerinde duruyorlar Kocaları ya da babalarının emri altına girmek zorunda kalmıyorlar Ya başörtülüler? Onlar bunların hiçbirini yapamıyor Başörtüsü, onları evde yaşamaya mahkûm ediyor Dolayısıyla başörtüsü bir esarettir" Ve şu çağrıda bulunuyorlar: "Ey başörtülü hanımlar! Siz de başınızdaki örtüyü çıkarın ve özgür olun!"

İddianın özeti bu Peki başörtülüler ne diyorlar: "Biz başörtüsünü dinin bir emri olduğu için takıyoruz Ve başörtüsünün bizi esir ettiğini düşünmüyoruz Çünkü biz başörtümüzle evde oturmak değil, üniversitede okumak istiyoruz" Nitekim üniversiteye girişte başörtüsü yasağı uygulanmaya başladığından beri, maddi durumu iyi olan başörtülü kızlar, evlerinde oturmayı değil tahsillerine devam edebilmek için yurt dışına çıkmayı tercih ettiler Bu nasıl bir esaret ki, mağdur ettiği kişinin değil evini, ülke dışına çıkıp tahsil görmesine onay veriyor?

İşin ‘yaygara’ kısmını bir kenara bırakırsak, bunda anlaşılmayacak bir şey yok aslında: Kadınları esir eden, başörtüsü değil başörtüsünü yasaklayanlar ve yasaklanmasını savunan kimse onlardır Özellikle başörtülü kızların nispi rahatlık döneminde elde ettiği başarı, bu kimseleri fena halde korkuttu Ve kendi yasakçı zihniyetlerini gizlemek için suçu başörtüsüne atmaya sevk etti

İlginçtir, tesettür emrinin geçtiği Ahzâb Sûresi’ndeki ifade de, "…dış örtülerini üstlerine almalarını söyle" (Ahzâb, 59) şeklindedir Yani örtünün kadını eve kapattığı iddiası, boş bir iddiadır Çünkü örtü, esas olarak, mümin bir kadının evinin dışında uyması gereken bir ilâhî emirdir En önemli hikmeti de, kadının serbestçe hareket edebilmesini sağlamaya dönük olmasıdır

"Mümin hanımlara söyle…"

Tesettürle ilgili bir kafa karışıklığı da, İslâm’ın emrinin bütün kadınları kapsadığı gibi bir izlenim oluşturulmaya çalışılmasından doğuyor Oysa, hüküm sadece “mümin hanımları” kapsıyor Ayet, "Mümin hanımlara söyle!" (Nur Sûresi, 31) buyuruyor Demek ki kadın ile örtü meselesini, ‘iman faktörü’nü bir kenara bırakıp konuşamayız Kur’ân, sadece iman etmiş hanımlara örtünmelerini emrediyor Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanan hanımlar, tüm bunlara iman ettikten sonra herhangi bir zorlama olmaksızın örtünme emrine uyarlar Nitekim on dört asırdır bu böyle olmuş ve bugün de böyle

Kur’ân’da muhatabın bu şekilde sadece ‘mümin hanımlar’ ile sınırlı tutulması, aslında rahatlatıcı yönde bir ifadedir Ama vakıa, öyle olmuyor Çünkü en çok da başörtüsüne veya genel olarak tesettüre karşı olanlar, Müslümanlığı kimseye bırakmıyorlar Ve "Ne yani, biz Müslüman değil miyiz şimdi?" diye çıkışıyorlar Haşa, "Ben Müslümanım" diyene "Hayır, sen Müslüman değilsin!" demek kimsenin haddi değil Ama Kur’ân’da açık bir hüküm varken ve on dört asırdır bu hüküm mümin hanımlar tarafından uygulanmakta iken, "Kur’ân’da örtünme emri yoktur" demek de kimsenin haddi değil! Neticede din, hatır-gönül ilişkisine dayanan bir kurum değil ki, ona göre aramızda uzlaşmayla keyfî düzenlemelere gidilebilsin Bununla birlikte, başörtüsünü hafife almak kadar, onu bir tarafgirlik duygusu içinde dinin her şeyiymiş gibi göstermenin de doğru bir tutum olmadığını açıkça ifade etmekten çekinmemeliyiz

İstatistiklerin dili olsa…

Başörtüsü tartışmalarında dikkati çeken hususlardan biri de, örtünme-karşıtlarının dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinden çok emin bir duruş sergilemeleridir İlericilik, çağdaşlık gibi klişe sözcüklerden kurulu gözbağcı bir söylemle, özellikle Batı medeniyetinin bugün içine düştüğü girdap bir okus-pokusla yokmuş farz edilmeye çalışılıyor Ama Batı toplumlarına ilişkin istatistikler hiç de bu gözbağcı söylemi destekler veriler sunmuyor bugünlerde

Özellikle Batı toplumlarında ‘aile’ ile ilgili çok önemli bir çöküş yaşanıyor Arnold Toynbee gibi Batılı düşünce adamları, ailenin çöküşünü Batı medeniyetinin çöküşünün işaretleri olarak okuyor ve kendi toplumlarını bu konuda uyarıyorlar Bugün AB ülkelerindeki boşanma oranı % 40 civarında Bu oran, Almanya’da % 52, İngiltere’de % 60, Rusya’da % 65, Belçika’da ise % 75 Avrupa’nın diğer ülkelerinde de çok iç acıcı bir tablo yok bu konuda

Boşanma, bugün Batı toplumlarında evlenme kadar yerleşik bir olay haline geldi İki ay önce Avusturya’nın başkenti Viyana’da yapılan ‘boşanma fuarı’nın ana fikri, boşanmanın tarafların psikolojik bunalıma sürüklenip hayatlarının kalan kısmını bu sıkıntıyla yaşamalarının önüne geçmekti Anlayacağınız, ‘muasır medeniyet’ bugünlerde, "Madem aileyi ayakta tutamıyoruz, biz de boşanmayı tatsız bir şey olmaktan çıkarırız" hesabında Bizde ise, onca çalkantıya rağmen, boşanma oranı % 6 civarında seyrediyor

Burada soru şu: Peki ne oldu da Batı medeniyeti bu noktaya geldi? Şimdi modern düşüncenin öte dünyasız, sadece bu dünya hayatına gözünü dikmiş, bireyci ve bencil tabiatını hesaba katmadan, toplumun temel birimi olarak ‘aile’yi silip yerine ‘birey’i koyduğunu göz önüne almadan, bu bakış açısıyla evlilik gibi bir kurumu bile menfaatlerin çatışma alanına çevirdiğini görmeden, mevcut tabloyu açıklamanın bir imkânı var mı?

Ya, bizim toplumumuzda boşanma oranının onca çalkantıya rağmen % 6 civarında seyretmesini, evlenme konusuna hala iki ayrı insanın ‘ebedi refika’ inancı içinde yaklaşması ve bu samimi inanca yönelecek her türlü güven giderici duruma bir önlem olarak (dinin emri olan) örtünmeye itibar etmesini hesaba katmadan, gerçekten doğru bir şekilde anlayabilir miyiz?

Örtünme yaratılışın gereğidir

Örtünme, insanı zinaya götüren yolları kesen en önemli etkenlerden birisidir Örtünme fıtridir, yaratılışın gereğidir Bakınız Bediüzzaman Hazretleri bu meseleyi mealen nasıl izah ediyor

Örtünme, kadınlar için gayet tabiidir ve fıtratları bunu gerektirir Çünkü kadınların kendilerini sevdirmeye, nefret ettirmemeye ve aşağılanmaya maruz kalmamaya karşı tabii bir meyilleri vardır Sonra kadınların % 60-70’i ihtiyarlık ve çirkinlik gibi sebeplerden dolayı kendisini herkese göstermek istemez Veya kıskançlık sebebi ile kendinden daha güzellere nispetle çirkin düşmemek ister Tecavüz ve suçlamalardan korktuğundan, saldırıya maruz kalmamak ve kocası nazarında hainlikle suçlanmamak için fıtraten örtünmek isterler

Malumdur ki, insan sevmediği kimselerin bakışından sıkılır, rahatsız olur Hem ahlaken bozulmamış güzel bir kadın nazik ve hadiselerden çabucak etkilendiğinden bakışlardan elbette sıkılır, hatta bu dikkatli bakışlardan “Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp rahatsız ediyorlar” diye şikâyette bulunan pek çok hanım vardır

Demek ki, medeniyetin örtünmeye karşı çıkması, bir manada kadınlık âlemine ait tabii ve fıtri kanunlara karşı çıkmasıdır Halbuki Kur’an örtünmeyi emretmekle birer şefkat âbidesi, sonsuz ve kıymetli bir hayat arkadaşı olabilecek kadınları küçük düşürmekten, aşağılanmaktan, esirlik ve sefillikten kurtarıyor

Hem kadınlarda yabancı erkeklere karşı fıtraten bir çekingenlik vardır Çekingenlik ise örtünmeyi gerektiriyor Ayrıca kadının tabiatı örtünme ile yabancı erkeklerin şehevi arzularını açmamayı ve tecavüze meydan vermemeyi emreder Bu gibi kötü düşüncelere dur diyecek aşırılıklara set çekecek olan şey, kadının kalesi hükmündeki tesettürüdür

Günümüzde kadının içinde bulunduğu içler acısı durum, gençlerimizin içine düşmüş olduğu ahlaki bunalım ve bu durumun meydana getirmiş olduğu pek fena yan tesirler, tesettür aleyhinde olanların, örtünme emrine “esirliktir” diyenlerin yüzüne karşı şamar gibi iniyor

Kadın ve erkek arasındaki gayet şiddetli olan muhabbet ve alaka sadece dünyaya ait bir ihtiyaçtan dolayı kaynaklanmaz Bir kadın kocasına yalnız dünya hayatına mahsus bir hayat arkadaşı değildir Ebedi hayatta da kadın yine kocasına ebedi bir hayat arkadaşı olacaktır

Öyleyse kadının ileride kendisine ebedi bir arkadaş olarak kalmaya devam edecek kocasından başkasına ilgi, alaka ve samimiyet duymaması, kocasından başkasının bakışlarını kendi güzelliğine çekmemesi, kocasını bu hususta darıltmaması ve kıskandırmaması gerekmektedir

Çünkü mü’min bir kocanın, kendisinde bulunan iman sebebi ile hanımıyla olan alakası yalnız dünya hayatına ve güzellik vaktine mahsus değil ve geçici bir sevgi de değildir Bu alaka kadının ahirette kocasına ebedi bir hayat arkadaşı olması yönü ile esaslı ve ciddi bir sevgi, bir hürmetle alakalıdır Hem yalnız gençlik ve güzellik vaktinde değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik zamanında dahi o ciddi sevgi ve hürmeti taşır Elbette buna karşılık kadının da kendi güzelliklerini kocasının nazarına has kılması ve sevgisini sadece ona göstermesi insanlık gereğidir

Bir ailenin mutluluğu bey ve hanımın birbirine emniyet duyması, samimi bir hürmet ve sevgi göstermesi ile meydana gelir Tesettürsüzlük ve açık saçıklık ise bu emniyeti bozar, karşılıklı hürmet ve sevgiyi de kırar

Neslin çoğalması herkesçe istenen bir şeydir Hiçbir millet ve idare bunun aksini savunmamıştır Peygamber Efendimiz, “Evlenin, çoğalın Ben kıyamette sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim” (İbn Mace, Nikâh 1) buyurmuştur Halbuki açık saçıklık evlenmeyi çoğaltmıyor, azaltıyor (Bugün için bazı Avrupa ülkelerinde evlenme primleri verilerek evlilik müessesesinin diriltilmesine çalışıldığı bir gerçektir)

Üstelik memleketimiz Avrupa’ya kıyas edilemez Çünkü Avrupa ülkeleri soğuk tabiatlı yerlerdir Asya âlem-i İslam kıtası ise ona nispeten sıcak memleketlerdir Bilindiği gibi çevrenin insan ahlakı üzerinde tesiri vardır Hassas ve alıngan mizaçlı olan sıcak ülke insanlarının şehevi hislerini de devamlı tahrik edecek olan açık saçıklık elbette pek çok suiistimale, israflara ve neslin zayıflığına sebeptir Bir ayda veya yirmi günde olabilecek fıtri ihtiyaca karşılık her birkaç günde kendini israfa mecbur zanneder O zaman her ayda on beş gün kadar hayız gibi arızalar münasebeti ile kadına yaklaşmamaya mecbur olduğundan nefsine mağlup ise fuhşiyata da meyleder (Lem’alar, 24 Lem’a, s 318-323)

Sonuç

Batı toplumlarında bugün gözüken tablo, bizim yüzeysel çağdaşlaşmacılarımız hoşlanmasa da, açık saçıklığın aile içindeki güven ve saadet ortamını zehirlediğini gösteriyor Açık saçıklığın insan psikolojisinde yol açtığı etki gereği, sürekli daha güzelini gören gözler, aynı cinsiyet içinde kıskançlık ve çekememezliğe; karşıt cinsler arasında ise gayrimeşru çekimlere sebep oluyor Bu ise, aile birliğinin ihtiyaç duyduğu sevgi ve güven temelini, kökünden sarsıyor Böylece toplum genel olarak huzursuzluk ve değersizlik ortamına sürüklenerek, aile kurumunu ayakta tutamayacak bir sefahat ve sukût düzeyine iniyor

Buna karşılık, nazik bir tabiata sahip olan kadınların, hem kendilerini hem çocuklarını himaye edecek bir erkeğe fıtraten ihtiyaç duymaları ve ‘ebedî bir hayat arkadaşı’ inancı çerçevesinde karı-koca arasında sevgi ve güvene dayalı ilişkinin tesis edilmesi adına örtünmesi ve bunun bir parçası olarak başörtüsü takması, elbette hem onların fıtratına uygundur, hem toplum ahlâkına uygundur, hem de iman edildiği söylenen dinin emridir

Gerçek medeniyet ölçüleri içinde bakmadan, sadece bir taraf olmanın getirdiği hastalıklı bir ruh haliyle ve sırf “Dinin emridir” diye baştan kesip atmayı marifet bilmek ise ne bilimle, ne izanla, ne hukukla, ne empatiyle, ne de ilerici olmanın temel ölçüsü olması gereken ‘medenîlik’ ile örtüşür
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ben Sana Gül Diyemem Hz.Muhammed(s.a.v) Belgin 0 2481 29 Eylül 2009 10:25
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? Soru Cevap Arşivi Kara Kartal 21 11221 24 Eylül 2009 10:38
Mahşerde âzâlarımızın konuşması Soru Cevap Arşivi KuM TaNeSi 1 2698 17 Eylül 2009 16:06
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... Zekat-İnfak dua dilencisi 1 2311 17 Eylül 2009 10:56
Yaşlı kadınların tesettürü... Tesettür Konuları Belgin 0 2739 07 Eylül 2009 09:26

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Başörtüsü Ravza'm Serbest Kürsü 3 03 Nisan 2013 19:52
Esir,Esaret MERVE DEMİR İslami Kavramlar 1 13 Mayıs 2009 21:01
Gebelikte grip aşısı yaptırmak tehlikeli midir ? Yoksa gerekli midir ? MERVE DEMİR Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri 0 11 Nisan 2009 23:44
Balık yumurtası helal midir? Balık havyarı yenilmesi dinen caiz midir? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 01:49
Evde muhabbet kuşu beslemek caiz midir? Güvercin Beslemek Caiz midir? Belgin Soru Cevap Arşivi 0 22 Mayıs 2008 09:34

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.