|
Konu Kimliği: Konu Sahibi _bülbül_,Açılış Tarihi: 10 Nisan 2009 (15:43), Konuya Son Cevap : 10 Nisan 2009 (15:43). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Nisan 2009, 15:43 | Mesaj No:1 |
Peygamberimizin mucizeleri olmadığını iddia ediyorlar. Bu iddialara nasıl cevap verme Peygamberimizin mucizeleri olmadığını iddia ediyorlar. Bu iddialara nasıl cevap verme Peygamberimizin mucizeleri olmadığını iddia ediyorlar Bu iddialara nasıl cevap vermeliyiz? Akâid ve Kelâm ilmine ait muteber ana kaynaklarda mucizeler iki ana gruba ayrılmış, sonra her gruba giren mucize(erin çeşitleri beyan edilmiştir Bunlardan birincisi, "hissî ve kevnî mucizeler"; diğeri ise, "aklî (manevî) mucizeler" dir Birinci gruba giren hissî ve kevnî mucizeler de, mahiyet ve keyfiyet bakımından iki büyük grupta toplanır Birinci grup; Hak Teâlâ'nın elçileri olarak seçtiği üstün vasıflı şahsiyetler olan peygamberlerin mümtaz zatları ve kâmil sıfatları ile ilgili fevkalâde haller, üstün meziyetler, yüce tecellî ve özelliklerdir İkinci grupta ise; peygamberlerin zat ve sıfatları dışında meydana gelen ve her peygambere verilen, o zamanki insanların duyu organları ile müşahade ettikleri tabiat üstü olaylar hissî ve kevnî mucizeler grubuna girer Bunlar her peygamberin peygamberliğini ispat etmek için Allah'ın izniyle gösterdiği, o zamanki insanları âciz ve hayran bırakan ve o devirde en inandırıcı görünen fevkalâde eşsiz hâdiselerdir Bazı alimler, özellikle Peygamber (sas) tarafından vahye ve Kur'an âyetlerine dayanarak haber verdiği, geçmişe ve geleceğe ait hadiselere, "Mu'cizât-ı Haberiyye" adı vererek bunları aynı türde mucizeler olarak mütalaa etmişlerdir Başta Hâtemül-Enbiya Hz Muhammed (sas) olmak üzere, Allah'ın sevgili ve mümtaz kulları, insanlığın hidâyet rehberleri ve gerçek eğitici ve öğreticileri olan ve bizzat Allah (cc) tarafından terbiye edilen peygamberlerin mümtaz zat ve kâmil şahsiyetleri, onlar hakkında her müslümanın inanması gereken kemal sıfatlar, onların peygamberliğini ispat eden zâtî mucizelerdir Gerçek şudur ki; başta Hz Muhammed (sas) olmak üzere, bütün peygamberlerin herkese güven ve emniyet veren güçlü ve dürüst şahsiyetleri, sağlam karakter, güzel ahlâk, cesâret ve istikametleri, parlak zekâ ve dirayetleri, elde ettikleri eşsiz başarılar, sahip oldukları belağât ve fesahatları gösterdikleri, hissî mucizelerden daha tesirli ve açık olarak, herbirinin, Allah'ın Rasûlü olduğuna kesinlikle delâlet etmektedir Hissî ve Kevnî Mucizeler Peygamberlerden bahsedilince akla gelen ve Kur'ân-ı Kerim'de bazı peygamberlerin gösterdiği bildirilen mucizeler, genellikle bu çeşit hissî ve kevnî mucizelerdir Her peygamber, Hak Teâlâ'nın elçisi olduğunu ispat etmek için genellikle göze hitap eden hissî mucizeler göstermiştir Bu fevkalâde hadiseler, her peygamberin içinde yaşadığı dönem gereği ve insanların anlayışına göre emsalsiz sayılan ve başkalarının benzerini yapmakta aciz kalarak hayret edecekleri türden mucizelerdir Mahiyet ve keyfiyeti bakımından hissî ve kevnî olan bu mucizelerin çoğu Kur'ân-ı Kerim'de açıklanmıştır Hz İbrahim, Hz Musa ve Hz İsâ ve Peygamberimiz Hz Muhammed (sas)'in gösterdiği ve Kur'ân-ı Kerimle sâbit olan bu tür mucizelerden bazılarını şöyle özetlemek mümkündür: 1- Hz İbrahim (as)'ın, Bâbil hükümdarı Nemrut tarafından-mancılıkla-ateşe atıldığı halde yanmayarak kurtulması 2- Musa Peygamberin elindeki asanın, Firavunun sihirbazlarının yaptıklarını yutan bir ejderha haline girmesi, sonra eski haline dönmesi Aynı asayı Hz Musa'nın Kızıldenize vurmasıyla, denizin yarılması Böylece Hz Musa, yanındaki İsrâil oğullarıyla karşı sahile geçerek kurtulmuşlar, deniz eski haline dönmüş ve Firavn yanındakilerle beraber boğulmuştur 3- Hz İsa (as)'nın, Allah'ın izniyle ölüleri diriltmesi, hastalara dokunarak onları iyi etmesi gibi fevkalâde hadiseler, birer hissî mucizedir Rasulullah (sas) Efendimizin pek çok hissî ve kevnî mucizeleri vardır Bunlardan Kur'ân-ı Kerim'de zikredilen ve tevâtür derecesine ulaşan sahih hadislerle sâbit olan ikisi şunlardır: 1- İsrâ ve Mirac mucizesi: Kur'ân-ı Kerim, İsrâ sûresinde; "Kulunu (Muhammed'i), ona âyetlerini göstermek üzere, bir gece Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah'ın şânı ne yücedir" (el-İsrâ, 17/1) buyurulmuştur Peygamberimiz (sas) Efendimiz, ilâhî emir üzerine Cebrail (as)'ın refakatinde bir gecenin belirli bir kısmında, Mekke-i Mükerremedeki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'te bulnan Mescid-i Aksa'ya süratle götürülmüş; oradan da, yedi kat gökyüzüne yükseltilerek "sidre-i Müntehâ" ya ve diğer yüce makamlara çıkarılmış; bir çok ilâhî lütuflara (Füyuıâtı Rabbâniyeye) mazhar olduktan sonra, tekrar Mekke-i Mükerreme'ye ulaştırılmıştır, Buharî ve Müslim'in Sahihlerinde mevcut meşhur bir hadise göre; bu mucize, Hicret'ten bir buçuk yıl önce Receb ayının yirmiyedinci gecesi vuku bulmuştur İsrâ'nın, ruh ve ceset birlikte tahakkuk ettiğinde icmâ vardır İsrâ hadisesi, yukarda kaydedilen âyetle sâbit olduğundan, inkâr eden kâfir olur Mirac hadisesinde de, icmâ-ı ümmet varsa da, keyfiyetin de, yani oluş şeklinde ittifak olunmamıştır Ancak âlimlerin büyük çoğunluğuna göre, Mi'rac ta, ruh ve ceset birlikte ve uyanık olarak tahakkuk etmiştir Bu hadise, Rasulü Ekrem Efendimiz'in en büyük hissî mucizesi olarak kabul edilmiştir (Ayrıca bk İsrâ ve Mirac maddesi) 2- İnşikâk-ı Kâmer, Ay'ın ikiye bölünmesi mu'cizesi: Peygamber (sas) Efendimizin bu büyük hissî mucizesi de Kur'an'la sâbittir Nitekim; Kamer sûresinde (54/1): "(Kıyâmet)saat(i) yaklaştı, ay (ikiye) bölündü (yarıldı)" buyurulmuştur Bazı sahih hadislerde nakledildiğine göre; müşriklerden bir grup, bir mucize olarak, ayın iki kısma ayrılmasını, Rasul-i Ekrem (sas)'den istediler Hz Peygamber (sas) da, Allah'u Teâlâ'ya yönelerek niyazda bulundu Ay, Allah'ın kudret ve izniyle derhal ikiye ayrıldı; bir kısmı Hıra dağı üzerinde, diğer kısmı ise, aşağıda ve tam karşısında görüldü Müşrikler, inat ve tekebbürlerine kapılarak bu büyük mucizeyi inkâr ettiler ve "Bu, ancak bir sihirdir" dediler Şayet bu mucize, diğer Mekkelilerce de görülmemiş olsaydı, ona delâlet eden âyetle tekzip edilmiş olur ve kimse Hz Muhammed (sas)'e iman etmez, hattâ inananlardan irtidat edenler bile olurdu Halbuki böyle bir şey olmamıştır (bk Ay mucizesi mad) Aklî Mucizeler Aklî mucize, akla ve vicdana hitab eden ve her devirde geçerli olan olağanüstü eşsiz bir harikadır Bu tür mucizeye en canlı örnek, yalnız Rasulullah (sas) Efendimiz'e verilen ve onun en büyük mucizesi sayılan Kur'ân-ı Kerim'dir Çünkü o, her zaman ve mekanda onun peygamberliğini simgeleyen en etkili mucizedir Daha önceki peygamberlere verilen hissî mucizelerin fonksiyonu Kur'anla sona ermiş; onların, hatıralarda anılan tarihî fevkalâde bir olay olmaktan öte, artık bir etkisi kalmamıştır Böyle bir aklî mucizenin, peygamberimiz Hz Muhammed (sas) Efendimize verilip, daha önceki peygamberlerin hiç birine bir benzerinin verilmemesinin hikmeti; onların peygamberliklerinin bir sonraki peygamberin gönderilişine kadar ki belirli zamana ve belirli bir millete mahsus olmasıdır Hz Muhammed (sas)'in peygamberliği ise, kıyamet gününe kadar bâki olduğu için, ona; bütün insanların peygamberi olduğuna tanıklık edecek Kur'ân-ı Kerim gibi, her devirde geçerli, aklî ve eşsiz bir mucize verildi Kur'an'ın pek çok olan icaz yönleri, genel olarak şu iki kısımda toplanarak özetlenebilir: 1- Bütün insanları hedef alan i'câzı: Kur'an'ın o zamana kadar duyulmayan, adı sanı bilinmeyen gaybî hakikatlerden haber vermesi ve bunların aynen çıkması Aynı şekilde, geçmiş ümmetlerden ve onların kıssalarından bahsetmiş olması da, Kur'ân'ın icazına örnek sayılır Ayrıca, bütün devirlerde, her yerde ve her millete uygulanabilen genel ve eşsiz bir hukuk sistemi ortaya koyması da, ilmî bir mucizedir Çünkü Hz Muhammed (sas) ümmî idi, okuması yazması yoktu Onun herhangi bir âlim ve mürşidden ders almadığı, hukuk ve kanun okumadığı tarihen sâbittir O halde, böyle ümmî bir zâtın, Kur'ân-ı Kerim gibi, Arap belâgat ve fesâhatının zirvesinde olan ilahî hikmetlerle dolu eşsiz bir hukuk sistemini, kendi karihâsından meydana getirebilmesi mümkün müdür? İşte Kur'ân-ı Kerim'in bu yöndeki icazını ve onun büyük bir mucize olduğunu aklı selim sahibi herkes rahatlıkla kavrayabilir 2- Kur'ân-ı Kerim'in Araplara yönelik bulunan icazına gelince; bu Kur'ân'ın ilâhî lâfzının, "nesir"in alışılmış uslub ve yöntemleriyle tam tamına uyuşmayan; "şiir" in bilinen vezinleriyle de bağdaşmayan kendine mahsus üstün ve parlak nazmıdır Bunun yanında, Kur'an'ın hayret verici, insanı teshir eden yüce bir belağatı ve eşsiz bir fesahatı vardır O öyle yüce bir usluba sahiptir ki; ondan, avam olsun, kültürlü olsun veya ihtisas sahibi bir âlim olsun, herkes mutlaka faydalanır ve manevî zevk alır Eşsiz bir uslup, geniş ve engin bir manâ hazinesi olan Kur'ân-ı Kerim, asırlardır tekrar tekrar meydan okuduğu halde, Arap edebiyatı, belağat ve fesahat üstadları bu güne kadar Kur'ân'ın bir benzerini yapmaktan âciz kalmışlardır Nitekim bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Eğer kulumuz (Muhammed)'e indirdiğimiz (Kur'ân)'dan şüphe ediyorsanız, haydi siz de ona benzer bir sûre getirin Allah'tan başka bütün şâhitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın; eğer doğru iseniz (bunu yapın) yok eğer yapamadınızsa, ki yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının" (el-Bakara, 2/23-24) Başka bir âyette; "Deki: Andolsun eğer bütün insan(lar) ve cin(ler) şu Kur'an'ın bir benzerini meydana getirmek için (biraraya gelip) toplansalar yine onun bir benzerini yapamazlar" (el-İsrâ, 17/88) diye meydan okumuyor ve "Yoksa Onu uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar inanmıyorlar Doğru iseler, haydi onun gibi bir söz meydana getirsinler" (et-Tur, 52/33-34) buyuruluyor Fakat bütün bu meydan okumalara rağmen onlar, hiç bir şey yapamadılar ve Kur'ân'a cevap verme cesareti gösteremediler Bu âyetler ve bütün Kur'an, asırlardır, değişik anlayış ve inançta bulunan belâğat üstadlarına, şair ve edebiyatçılara meydan okumaya devam ettiği halde, onunla kıyaslamaya yarayacak güzellikte herhangi bir çalışma yapılamamıştır İşte bu, gözlem ve deneye dayalı ilmî delillerle ortaya konmuş bulunan gerçek, Kur'an'ın ilâhî icazını ve en büyük mucize oluşunu ispat eden belgedir Alıntı | |
Konu Sahibi _bülbül_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Adem olmaktır tek hevesim | Şiirler ve Şairler | Kara Kartal | 4 | 2743 | 22 Mayıs 2010 11:27 |
Dostlarımız........ | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | su damlası | 4 | 2364 | 09 Mayıs 2010 10:35 |
İsmailce kurban olabilmek | Hacc-Umre-Kurban | kurtmehmet | 3 | 3118 | 21 Kasım 2009 20:58 |
Ömür seccadesini gönül dergahına serenlere...... | Makale ve Köşe Yazıları | _bülbül_ | 2 | 2353 | 12 Kasım 2009 21:52 |
çarpık çağ..... | Şiirler ve Şairler | _bülbül_ | 2 | 2066 | 12 Kasım 2009 21:43 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Peygamberimizin Mucizeleri, Üstün Kişiliği, Seçkin Şahsiyeti/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 11 Kasım 2013 19:47 |
Bir erkeğin şiddete eğilimi olup-olmadığını nasıl anlarız? | Esma_Nur | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 0 | 09Haziran 2012 14:44 |
Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Aişe nasıl yaşamıştır? | _bülbül_ | Soru Cevap Arşivi | 0 | 10 Nisan 2009 20:44 |
Peygamberimizin vefatı nasıl olmuştur? | _bülbül_ | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 10:52 |
Peygamberimizin Mucizeleri | NUR | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 23 Mart 2009 16:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|