Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Çocuk ve Aile Sağlığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi İmamHüseyin,Açılış Tarihi:  13 Nisan 2009 (17:35), Konuya Son Cevap : 13 Nisan 2009 (17:35). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 13 Nisan 2009, 17:35   Mesaj No:1
Medineweb Usta Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:İmamHüseyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7571
Üyelik T.: 20 Mart 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 279
Konular: 242
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Çocuk terbiyesi ve din eğitimi

Çocuk terbiyesi ve din eğitimi

Soru
Aile cocuklarina dogru yolu gostermelidir,bunu inkar eden yokAma ondan sonra secim cocugun degil midir?Cocuga tekrar tekrar ayni seyi soylemek,kafasina kakmak,asagilamak,uzmek,aglatmak,umudunu kirmak onu hem ailesinden hem de dinden sogutmaz mi?Bir kiz ortunecekse ve ailesinin baskisi yuzunden ortunurse bu kabul olur mu?En dogru zamani kendisi secmemeli midir?Sunun bunun kzi yaptigi veya anne babanin zoruyla degil bunu Allah dedigi icin yapmali ve karari kendisi vermemeli midir?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Deneysel psikoloji, okul çağına kadar çocukta sanatsal bir düşünce biçimi olduğunu ileri sürmektedir Buna göre çocuk gördüğü her şeyin bir insan eliyle yapıldığını; güneş, ay, yıldızlar, denizler vs gibi zor şeylerin de daha güçlü ve daha büyük bir insan tarafından yapıldığını düşünmektedir

Çocuktaki bu "büyük işleri büyük insan yapar" düşüncesi ileride, soyut zekanın gelişmesi ile birlikte, "Allah, yoktan var eden, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, kainatın tek sahibidir" inancını kolay kabul etmesini sağlamaktadır

Deneysel psikolojiye göre bir çocuğa Allah inancı verilmese bile, bu sanatsal düşünce yeteneği sayesinde kainatın bir yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu kolayca bulabilecektir Çocuk ayrıca soyut zekanın işlemeye başladığı okul yaşına kadar - her şeyi canlı kabul eden - bir dünya görüşüne sahip olduğu için Allah'ı büyük bir insana benzetmekten kurtulamaz Bu yüzden çocukların "Allah nerede oturuyor? Allah'ın evi var mı? Allah'ı neden göremiyoruz?" gibi sorularını anlayışla karşılamalı, onlara kızmamalıyız

Bazı anne ve babaların "Allah gökyüzünde oturur Allah cennette oturur" şeklinde cevaplar verdiğini duyuyoruz Allah mekandan münezzeh olduğu için bu cevaplar İslam itikadına aykırıdır

Çocukların en çok sordukları sorular " Allah nerede", " Allah'ı niçin göremiyoruz" sorularıdır Bu soruya klasik cevabımız, "Allah'ın bizim gibi maddî bir varlığı yok Bu yüzden Allah hiç bir yerdedir Ancak, Allah'ın yarattığı varlıklar her yerdedir ve yarattığı bu varlıklardaki görünen güzellik, mükemmellik gibi özellikleriyle de her yerdedir" şeklinde olabilir

Bir ailenin aktardığı şu örnek bizim de işimize yarayabilir O sıralarda çocukları baba ve anneye Allah nerede, niçin göremiyoruz sorularını sormaktadır Bir gün başka bir ilde oturan babaanne torunlarına özel bir su böreği yapar ve bir akrabalarıyla yollar Su böreğini yerken babanın birden aklına gelir
"Çocuklar, şimdi babaannemiz nerede?" diye sorar
Çocuklar babaannenin oturduğu ili söylerler
Babanın "Bu börekleri kim yaptı ve yolladı bize?" sorusunu çocuklar "Babaanne" diye cevaplarlar Baba yine sorar:
"Nerden biliyorsunuz onun yaptığını?" "Çünkü bu güzel su böreğini babaanne yapıyor" diye cevap verir çocuklar Baba burada şu yorumu ekler: "Biz babaanneyi göremiyoruz gözümüzle Ancak onun yaptığı bu börek yoluyla onu tanıyor ve biliyoruz Ayrıca o İstanbul'da olmasa da, yaptığı börekle şimdi bizim yanımızda Yaratıcımızı da gözümüzle göremiyoruz Ancak yaratmış olduğu çiçeklerle, rüzgârla, çilekle bizim yanımızda O da"

Allah'ın çok büyük olduğunu, bizim O'nu göremeyecek kadar küçük olduğumuzu söyleyebiliriz Allah bizi görüyor fakat biz O'nu göremiyoruz Tv de görünenleri biz görürken, onlar bizi göremiyorlar Vazifemiz Allah'ı görmek değil, bilmek, tanımak ve sevmektir Sevdiğimiz herşeyi O verdi bize Öyle ise O'nu çok sevmeliyiz O'nu sevdiğimizi göstermek için, O'nun istediklerini yapmalıyız, O'nun istediği gibi olmalıyız, yani Peygamberimiz gibi Kim o? Allah'ın elçisi, O'nun en çok sevdiği insan Çocuğun
merakını, nazarını Peygambere çevirirsek, O'nu düşünmesini temin edersek işimiz daha da kolaylaşır O'nun gibi yaşadıkça Allah bizi sevecek, daha sonra (öldükten sonra) kendisini bize gösterecek

Çocukların sıkça sordukları diğer bir soru da "Allah Nasıl Bir Varlık?"

"Nasıl" sorusu iki farklı anlamı ima eder İlki maddî varlık anlamındadır Büyük-küçük, uzun-kısa gibi İkinci anlam ise o varlığın hususiyetlerini ima eder

Allah maddi bir varlık olmadığı için, maddi varlıklar için geçerli olan özellikleri olamaz Bu aynen bu şekilde çocuğa aktarılabilir

İkinci anlamdaki Allah'ın nasıl bir varlık olduğu ise çocukların gerçek ihtiyaç duyduğudur Çocuğun duygularını sadece "Bir Allah var Herşeyi O yarattı" şeklindeki bir yaklaşım tatmin edemez Yaratıcı öyle bir yaratıcıdır ki: Rahmetli, şefkatli, hayatı ve ölümü veren, rüzgârı harekete geçiren, ölen kuşunu cennete yollayan, güzel, mükemmel
yaratan, adaletli, anlamsız iş yapmayan, insanı çok seven ve değer veren, kocaman her şeyi, küçücük her şeyi yaratan, hamamböceklerini, yılanları, fareleri, koyunları en güzel ve en biçimli şekilde yaratan, annenin kalbine kek yapma isteği koyan, anneye güzel yemekler yapma ilhamı veren, insanların iyiliğini isteyen bir Yaratıcıdır Yaratıcının
nasıl bir varlık olduğu her fırsat değerlendirilerek anlatılabilir "Rabbimiz ağaçları ne güzel yaratmış, demek ki O çok güzel," "kediye
süt verme isteği koyuyor içimize, ne kadar şefkatli O," "Bulutları ne kadar düzenli yaratıyor Ne kadar adaletli", "İnsanların elinin
değmediği her yer ne kadar temiz, O Kuddûs olmalı" gibi

Çocukların Allah'ın maddî varlığına ait sorularında ısrarcı olmalarının bir nedeni, çocuğa özellikleriyle Allah'ın nasıl bir varlık olduğunu anlatmaktaki eksikliktir Eğer bu eksiklik giderilirse, çocuklar, Allah'ı neden göremiyoruz, maddî olarak nasıl bir varlık şeklindeki sorularında ısrarcı olmayacaktır

Çocuk doğruyu yanlışı farkedene kadar ailesi tarafından yönlendirilmeli ve eğitilmelidir Eğitimi ileride doğruyu seçmesine yönelik olmalıdır Çocukluğunda hiç dini eğitim almamış bir kızdan 20 yaşında örtünmeyi seçmesini beklemek zordur Çocuk bu yönde eğitilmeli ama bunu yaparken nefret ettirmemeye azami gayret etmeli ve sevdirerek gerekli eğitimi vermeli

Çocuğun Dini Eğitimi Ne Zaman Başlar?

Çocuk terbiyesi çocuğun doğumundan önce başlayan, peder ve validenin ortak bir misyonuyla kendilerinin vefatlarına kadar devam eden oldukça uzun bir zaman dilimine ihtiyaç duyulan bir süreçtir

Bu konuda örnek göstermemizi istediğiniz Bediüzzaman Hazretleri en önce kendi anne ve babası tarafından doğumundan önce terbiye edilmeye başlanmıştır Validesi ona hamile olduktan sonra abdestsiz yere basmamakta ve doğumundan sonra da abdestsiz onu emzirmemektedir Pederi de aynı inceliği gösterip, geçim kaynağı olan büyükbaş hayvanlarını otağa götürürken başkalarının bağ ve bahçelerinden ot yiyip rızıklarına haram bulaşmasın diye ağızlarını bağlamıştır

Bu örnekte de görüldüğü gibi, doğumdan önce peder ve valide en önce kendilerini bir terbiyeye tabi tutmuşlardır Bir peder ve valide, çocuğunun doğumundan önce kendi ibadet hayatına çeki düzen vermeli, kötü alışkanlıklarından vazgeçmeye azmetmelidir Unutulmamalıdır ki çocuğun doğumundan sonraya bırakılacak bir iş değildir Bir çocuk hayatı boyunca öğrenip öğreneceklerinin hemen hemen yarısını 1 ile 5 yaş arasında öğrenmektedir Bu döneme ailenin iyi hazırlanması gerekir

Çocuk terbiyesinde diğer bir önemli hususu Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade etmektedir :

“… bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir Âdetâ gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: "Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız? ” (EL)

Ayrıca çocukların küçük yaşta namaza başlatılması hususunda ise yedi yaşından sonra vefat edenler büyük insanlar gibi hesaba çekileceklerinden “vildanun muhalledun” ayetinin ifadesine dahil olmadıklarını bu yüzden şeriatın “zamanında namaza başlamayan çocukların hafifçe dövülebilecekleri” ni söylemesinin hikmetlerini ifade etmektedir

Çocuk Ruh Sağlığı Açısından Din Eğitimi

Bazı eğitimciler çocuklara küçük yaşlarda din eğitimi vermenin laikliğe aykırı olduğunu, ancak ergenlik çağına geldiğinde hür iradesi ile buna kendisinin karar vermesi gerektiğini ileri sürüyorlar Bu görüş, gerçekçi bir yaklaşım değildir Ateist bir anne veya baba din eğitimine karşı olsa bile çocuğunu içinde yaşadığı toplumdan soyutlayamaz Zira çocuk, yetişkinler gibi peşin yargılara sahip değildir Çevresinde gördüğü herşeyle ilgilenir, öğrenme isteğiyle doludur, tarafsız bir gözlemcidir İlk defa duyduğu ezan sesini yahut ilk defa gördüğü caminin ne olduğunu sorup öğrenmek isteyecektir
Psikolog Antonie Vergote, Din Psikolojisi isimli eserinde, çocukların doğuştan din duygusuna sahip olduklarını söyler İnsan sadece etten, kemikten ve kandan ibaret maddî bir varlık değildir Onu diğer canlılardan ayıran doğuştan sahip olduğu ruh ve duygu zenginliğidir İnsan sosyal bir varlıktır Sevmek, sevilmek, bir inanca sahip olmak, kendisini değerli ve güçlü hissetmek ister Bu da ancak bir aileye, bir topluma, bir vatana ve bir dine bağlı olmakla mümkündür
Kuralsız toplum yoktur Bir toplumu ayakta tutan kurallar bütününe hukuk diyoruz Hukukun olmadığı yerde anarşi, kargaşa ve kaba güç vardır Hırsızlığı, haksız kazancı, zayıfı ezmeyi, adam öldürmeyi, kısacası cana-mala-namusa tecavüzü yasaklayan hukuk maddeleri kaynağını dinden almaktadır Allahın elçisi bütün peygamberler bu kuralları insanlara bildirmek ve toplum düzenini sağlamak için gönderilmiştir Helâl-haram, sevap-günah kavramlarını kullanmadan, yani dinî kaynaklara başvurmadan çocuklara ahlâkî davranışlar kazandırmamız çok zordur

Çocuklarımıza Allahı Nasıl Anlatacağız?

Çocuklar hikaye ile anlatılan konuları daha kolay ve daha istekli öğrenirler Allahı ve sıfatlarını öğretirken Lokman(as) ile oğlu arasında geçen konuşmaları hikaye şeklinde anlatabiliriz Ben çocuklarıma Peygamberimizi anlatırken çocukları ne kadar çok sevdiğini torunları Hz Hasan ve Hüseyin efendilerimizden ve kızı Fatıma anamızdan örnekler vererek hikaye şeklinde anlatmıştım Keza gösterdiği mucizeleri anlatırken de hikaye yolunu seçmiştim Meselâ, sevgili Peygamberimiz ve Hz Ebu Bekir hicret için Sevr mağarasına gizlendiklerinde yaşanan örümcek ve güvercin mucizesini hikaye suretinde anlattığımda, oğlum dört yaşındaydı O kadar hoşuna gitmişti ki,- Babacığım, bir daha anlat demişti

Lokmanın(as) oğluna yaptığı öğütlere baktığımızda ilk sırada -Allahtan başka ilâh yoktur inancının geldiğini görüyoruz Lokman oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum, dedi, Allaha ortak koşma, çünkü bu büyük bir haksızlıktır (bkz Kurân, 31:13) Biz de, bu âyetten hareketle, çocuklarımıza Allahın büyüklüğünü anlatacağız -Kâinatı, güneşi, yıldızları, ayı, dünyayı ve üzerindeki bütün canlıları yaratan Odur Dünyanın en güçlü kralına da, küçücük sineğe de can veren Odur Allahtan başka ilâh yoktur İbadete ve duaya lâyık ancak Odur Ancak Allahın önünde eğilir (namaz kılar) ve gücümüzün yetmediği şeyleri Ondan isteriz Eğer Allahı unutur, mal, para ve makam elde etmek için başkalarının önünde eğilirsek Allaha ortak koşmuş, büyük bir haksızlık yapmış oluruz

Lokman(as) öğüdüne devamla, -Yavrucuğum, dedi, yaptığın en küçük bir iş (iyilik veya kötülük) bir kayanın içinde, göklerde veya yerin derinliklerinde olsa dahi Allah onu görür Doğrusu Allahın her şeyden haberi vardır (bkz Kurân, 31:16) Biz de Lokman(as) gibi, çocuklarımıza Allahın yaptığımız herşeyi gördüğünü, aklımızdan ve kalbimizden geçen en gizli duyguları bildiğini, Ondan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğimizi, iyi şeyler yaptığımızda çok hoşuna gideceğini ve bizi seveceğini anlatmalıyız
Sonraki âyetlerde, Lokman (as): -Yavrucuğum, der, -namazı kıl, (insanlara) iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret İnsanları küçümseyerek onlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez Konuşurken sesini yükseltme, unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir Doğrusu bunlar üzerinde durulmaya değer şeylerdir (bkz Kurân, 31:17-19) Bu âyetlerde hem Allaha, hem de Onun yarattığı insanlara karşı görevlerimiz sıralanmakta; adab-ı muaşeret kurallarının bir özeti verilmektedir Bunları çocuklarımıza anlatırken kelime ve açıklamalarımızı onların yaşına ve anlayışına göre seçmemiz gerekir

Sorulara Çocuk Mantığı ile Yaklaşmalıyız

Çocukların her konudaki sorularına cevap verirken yetişkin mantığı ile değil, çocuk mantığı ile düşünmeliyiz Yapacağımız küçük bir hata onların zihinlerini karıştırmaya yetecektir Çocuklar dört yaşına kadar ben-merkezci bir düşünceye sahiptir Canlı cansız ayırımı yapamazlar; onlara göre herşey canlıdır Bu sebeple masallarda geçen olayların tamamına inanırlar, uydurma olduğunu düşünmezler

Okul öncesi eğitimde masalların ve dinî hikayelerin rolü büyüktür Masal kahramanlarının şahsında doğru davranışları öğretmek kolaylaşır Çocuk kendisini kahramanın yerine koyar, onunla özdeşleşir

Çocuklar yaptığımız basit açıklamalarla yetinir, fazlasını merak etmezler Bir anne anlatmıştı: -Dört yaşındaki çocuğum bana, Anne, dedi, neden Allahı göremiyoruz? Ben de, gözlerimiz küçük olduğu için Allahı göremeyiz, dedim Kendi kendine mırıldandı: Evet, gözlerimiz küçük olduğu için Allahı göremeyiz Bu cevap ona yetti, başka soru sormadı Büyük çocuklara bu açıklama yeterli olmayabilir

-Niçin Allahı göremiyoruz, Allah nerededir, ne kadar büyüktür? gibi soruların cevabını vermemiz ve onların şüphelerini ve zihinlerindeki yanlış imajları düzeltmemiz gerekir Ben, on yaşında bu soruları soran oğluma karşılıklı diyalog yoluyla cevap vermiştim Önümüzde duran masayı göstererek sordum:
- Bu masa kendi kendine olur mu?
- Olmaz
- Yani bunu yapan biri var, diyorsun
- Evet
- Şu giydiğimiz terlikler ve ayakkabılar da kendi kendine olmaz, değil mi?
- Olmaz
- Onları kim yapıyor?
- Adamlar
- Evet, adamlar yapıyor Biz onlara ayakkabıcı diyoruz
- Ayakkabı kendisini yapan ayakkabıcıya hiç benziyor mu? Ayakkabıcının ağzı, gözü, kulağı, ayağı, kolu var, yürüyor ve konuşuyor Ayakkabıya bakıyoruz, kendisini yapan ustaya hiç benzemiyor, ne gözü var ne de kulağı, ne yürüyebiliyor ne de konuşabiliyor, değil mi?
- Evet
- Basit bir masa ve ayakkabı kendi kendine olmazken, gökyüzünde gördüğümüz güneş, ay, yıldızlar ve üzerinde yaşadığımız şu dünya kendi kendine olur mu?
- Olmaz
- Demek onları yapan, yani yaratan biri var Kimdir O?
- Allah
- Evet, dünyayı ve üzerinde yaşayan canlıları yaratan yüksek bilgi ve güç sahibi Biri var ve biz Ona Allah diyoruz Nasıl ayakkabıcı yaptığı ayakkabıya hiç benzemiyorsa, Allah da yarattığı varlıklardan hiçbirine benzemez Yemek, içmek, uyumak, bir evde oturmak bize mahsus şeylerdir Allah, bize benzemediği için bunlardan hiçbirine ihtiyacı yoktur Allahın varlığını biliyoruz, ama Onu göremiyoruz Duyularımız, aklımız ve bilgimiz sınırlı olduğu için herşeyi göremez, herşeyi duyamaz ve herşeyi bilemeyiz Allah melekleri nurdan yarattığı için onları da göremiyoruz

Çocuklarımızı İbadete ve Duaya Nasıl Alıştırabiliriz?

Sembollerle düşünme, yani soyut düşünce tam gelişmediği için çocuklar yedi yaşına kadar herşeye inanırlar Dört yaşındaki bir çocuk için imkânsız diye birşey yoktur, her şey mümkündür -Dün gece, sen uyurken, gökten bir yıldız indi; seni öpüp gitti deseniz hemen inanır, bunun mümkün olamayacağını düşünmez

Dört yaşındaki çocuklara ibadetler ve dua çok ilginç gelir, bizi taklit etmeye çalışırlar Bizimle birlikte namaz kılmak, dua etmek, oruç tutmak, camiye gitmek çok hoşlarına gider Yemeklerden önce ve sonra Allaha verdiği nimetlerden dolayı sesli olarak şükretmek, namazlardan sonra yine sesli olarak dua etmek; kendimiz, eşimiz, aile büyüklerimiz ve çocuklarımız için iyi dileklerde bulunmak yavrularımız üzerinde büyük tesir bırakır ve onları Allaha yaklaştırır

Küçük çocukların dil ve zihin gelişimi henüz yeterince olgunlaşmadığı için soruların amacını tam olarak ifade edemezler Bir gün çarşıda dolaşıyordum Annesinin kucağında, iki-üç yaşlarında bir erkek çocuğu parmağıyla camiyi göstererek sordu:
-Bu ne? Annesi, -O bir cami, dedi Çocuk tekrar sordu: -Bu ne? Annesi yine aynı cevabı verdi: -O bir cami Çocuk istediği cevabı alamadığını anlatmak için yine sordu: -Bu ne? Anne sesini yükselterek ve kelimelerin üzerine basarak, -O bir cami, dedi Anneye yaklaştım, -Hanımefendi, dedim, -çocuk caminin adını sormuyor; eve benzemediği için ne işe yaradığını soruyor

Eğitimci yazar Cezmi Tahir Berktin, Okul Öncesi Eğitim isimli kitabında kendi başından geçen bir olayı anlatıyor:

-Dört yaşındaki kızım, açlık grevine başlamış gibi, birdenbire yemek yememeye başladı Bizimle sofraya oturmuyor, ağzına bir lokma koymuyordu Bütün çabalarımıza rağmen sebebini öğrenemedik Gece olmuş, yatma saati gelmişti Kucağıma alıp yatağına götürdüm Başını okşayarak, Seni seviyorum, yemek yemeyişin beni üzüyor, dedim Ağlayarak boynuma sarıldı: Babacığım, ne olur sen de yeme! dedi ve çocuk diliyle sebebini anlatmaya başladı Meğer eşim, farkında olmadan, bir eğitim hatası yapmış Her anne gibi, bizim hanım da çocuğun beslenmesini aşırı önemsediği için kızım soruyor:
- Anne, neden yemek yiyoruz?
- Büyümek için
- Büyüyünce ne olacak?
- Yaşlanacağız
- Yaşlanınca ne olacak
- Her yaşlı gibi bir gün biz de öleceğiz
Kızım, o küçük mantığı ile, ölümden kurtulmanın çaresini yemek yememekte buluyor Yemek yemesem büyümem, büyümezsem yaşlanmam, yaşlanmazsam ölmem gibi basit bir mantık geliştiriyor

Berktin hocanın da ifade ettiği gibi, biz ne kadar saklasak da çocuk er veya geç ölüm gerçeği ile yüzleşecektir Çok sevdiği büyükannesi, büyükbabası veya arkadaşı öldüğünde bize sormayacak mı: -Büyükannem (veya arkadaşım) nereye gitti? Vereceğiniz cevapta ahiret (cennet) inancı yoksa, ayrılık acısıyla dolu o küçük yüreği nasıl teselli edeceksiniz? Omuzlar üzerinde taşınan bir tabutu görüp sorduğunda ne cevap vereceksiniz?

Korkutarak Değil, Sevdirerek Eğitmeliyiz

Çocuklar dört-beş yaşına kadar rüya ile gerçeği birbirinden ayıramaz, düşüncelerin ve hayallerin gerçekleşebileceğine inanırlar Kardeşini kıskandığı ve içinden ölmesini arzuladığı zaman, bunun gerçekleşeceğini düşünerek korkar, suçluluk duygusuna kapılır
Çocuğun yaramazlığından bıkan bir anne, -Beni çok üzüyorsun, bir gün üzüntüden öleceğim diye yakınsa veya -Allah annelerini üzen çocukları sevmez, cehenneminde yakar diye korkutsa çocuk bunun gerçekleşeceğini zannederek paniğe kapılır
Çocuklara din eğitimi verirken çoğu aileler farkında olmadan korku objesini kullanırlar Salzman tarafından kaleme alınan ve Yengeç Kitap olarak bilinen bir eğitim klasiğini Çocukları Kötü Eğitmenin Yolları adıyla çevirmiştim -Çocukları Dinsiz Yapmanın Yolları başlığı altında şu tavsiyeler yer alıyordu:
" Zorla dua ezberletin, ezberleyemediği zaman cezalandırın
" Yaramazlık yaptığı zaman Allahın onu cehennemde yakacağını söyleyerek korkutun
" Din adamlarını, dindar akrabalarınızı ve komşularınızı çekiştirin, yaptıkları hataları sayarak gözden düşürün

Salzman, çocuklarına söz geçiremeyen beceriksiz bir annenin hikayesini anlatırken de şöyle der: Bu ahmak kadın çocuklarını üç şeyle korkutarak sindirmeye çalışırdı: öcü, baba ve Allah Çocukları yatmaya zorlamak için, -Yatın çabuk, kapatın gözlerinizi, yoksa öcüler gelir sizi yer, derdi Yaramazlık yaptıkları zaman, -Allah annesini üzen çocukları cehenneminde yakar, diye korkuturdu Bir suç işleyen veya yalan söyleyen çocuğu tehdit eder, -Baban akşam gelsin görürsün sen, temiz bir dayak ye de aklın başına gelsin, derdi
Çocuk eğitiminde davranışlarımız sözlerimizden daha etkilidir Namaz kılacağı zaman çocukları odadan dışarı çıkaran anne babalar var Camide çocuk azarlayan ve dışarıya kovalayan yaşlılar görürsünüz Sebebini sorduğunuzda, -Yaramazlık yapıp namazımızı bozuyor, derler Davranışlarıyla çocukları dinden soğuttuklarının farkında değildirler
Bir gün ailece yaşlı bir akrabamızı ziyarete gitmiştik Hoş beş ve çay faslından sonra sıra namaz kılmaya geldi Biz namazda iken dört yaşındaki oğlum gelip sırtıma çıktı, kollarıyla boynuma tutundu İkimiz de buna alışığız Peygamberimizin çocuk sevgisini anlatırken Hz Hasan ve Hüseyin efendilerimizin dedeleri namazda iken sırtına tırmandıklarını, Peygamberimizin buna ses çıkarmadığını, böyle birlikte namaz kıldıklarını anlatmıştım O günden sonra, kimbilir belki de kendisini Hz Hasan veya Hüseyin yerine koyarak, ben namazda iken gelip sırtıma tırmanır, elleriyle boynuma tutunur, böylece birlikte secdeye varırız -Ne yapıyorsun? diyenlere de -Babamla namaz kılıyorum der Biz oğlumla son rekatta iken, namazını bitiren yaşlı akrabamız hışımla çocuğu sırtımdan alıp odadan dışarı çıkardı ve kapıyı kapattı Bana, -Bu namaz olmadı, yeniden kılacaksın! dedi Güldüm -Yapma Hacı Amca, dedim, Peygamberimizin namazını bozmayan birşey neden benim namazımı bozsun Ne demek istediğimi anlamadı tabiî -Neymiş Peygamberimizin namazını bozmayan şey? dedi kızarak Ben de anlattım, ama aklı yatmadı -Olmaz öyle şey, nereden uyduruyorsun bunları! dedi

Çocuklara Cenneti Olan Allahı Anlatmalıyız

Bir akşam bir komşumuz telefon etti -Ali bey, bizim çocuğa bir haller oldu, nazara geldi herhalde, şeytan ağza alınmayacak şeyler söylettiriyor dedi -Hayırdır, hele anlat bakayım dedim Anlatmaya başladı: -Ah sormayın, benimle birlikte namaz kılan, camiye giden bu güzel çocuğa neler oldu anlamıyorum Gerçi yaşı daha küçük, dört yaşında, ama söylediği şeyler aklımı başımdan aldı, ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırdım Ben namaz kılmayacağım! diye tutturdu Olur mu, Allah namaz kılmayanları cehenneminde yakar dedim Ben de onu yakarım! demez mi? Şaşırdım kaldım Aklıma bir hocaya götürüp okutmak geldi, ama gitmeden önce size bir danışayım dedim
Komşuyu dinledikten sonra güldüm
- Hocaya filan götürmenize gerek yok, dedim, çocuk haklı
Böyle bir cevap beklememiş olacak ki, tepkisi sert oldu
- Ne diyorsunuz siz, Ali bey?
- Küçük çocukları cehenneminde yakan Allahı hangi çocuk sever ve içinden gelerek namaz kılar? Çocuğu cehennemle korkutmaya ve Allahtan soğutmaya ne hakkınız var? Çocuklara cehennemin kapalı olduğunu bilmiyor musunuz? Peygamberimiz buyuruyor ki: Buluğa erinceye kadar çocuktan ve akıl hastasından kalem kaldırılmıştır Çocuğu cehennemle korkutarak hem Allaha, hem çocuğa haksızlık ediyorsun Çocuğun tepkisi gerçek Allaha değil, senin uydurduğun Allaha Bu vebalin altından nasıl kalkacaksın?
Çocuk adına çok üzüldüğüm için sözlerim sert olmuştu, bunun farkındaydım, ama kendimi tutamamıştım Adam bir müddet sustuktan sonra:

- Ali bey, kusura bakmayın, aklım iyice karıştı dedi Ben hocalardan Peygamberimizin
- Çocuklarınızı yedi yaşından itibaren namaza alıştırın, dediğini duydum
- İyi de kardeşim, cehennemle korkutarak alıştırın dememiş ki!
- Haklısınız galiba Peki, ne olacak şimdi? Hatamı nasıl tamir edeceğim?
- Çocuğunuzun terapiye ihtiyacı var, gelin de bunu nasıl yapacağımızı konuşalım
Baba iyiniyetli ve söz dinleyen biri olduğu için verdiğim tavsiyeleri yerine getirdi ve çocuğun bozulan itikadı kısa zamanda düzeldi

Çocuklarda Ölüm Korkusu

Araştırmalar, okul öncesi çocuklarda ölüm korkusunun çok baskın olduğunu göstermektedir Öncelikle anne babasının, daha sonra kendisinin öleceğinden korkar Ölüm korkusunun tek çaresi ahiret inancıdır Ölümü öldürüp kabir kapısını kapatamadığımıza göre, -Nereden geldik, nereye gideceğiz? sorusuna cevap bulmak zorundayız Bu sorunun cevabı da İslâm inancında vardır
Bir gün bir hanım okuyucum telefonla beni aradı Ağlamaklı bir sesle,
- Ali bey, annemi kaybettik, dedi
Başsağlığı ve sabır diledim
Konuşmaya devam etti:

- Annemin öldüğüne fazla üzülmüyorum, iyice yaşlanmıştı, kendini zor taşıyordu Namazında, niyazında, iyi bir insandı Çok defa, Allahım beni çocuklarıma yük etme, yatağa düşürmeden emanetini al, beni Hasanıma kavuştur diye dua ettiğini duydum Hasan derken ölen babamı kastediyordu Babamı üç sene önce kaybettik Sözü fazla uzatıp başınızı ağrıtmak istemiyorum Dört yaşındaki kızım için arıyorum Büyükannesini çok severdi Annem ölünce, kızımı hemen götürüp teyzesine bıraktım Annemin hasta olduğunu söyledik, öldüğünü bilmiyor Uzun süre saklamamız imkânsız, bir şekilde bir yerlerden duyacak veya nereye gittiğini soracak Ne cevap vereceğimi, nasıl anlatacağımı bilemiyorum; bana yardımcı olun lütfen
Tekrar başsağlığı ve sabır diledim

- Siz inançlı bir insansınız, dedim Bir-iki gün sonra acınız hafifleyince çocuğunuzu yanınıza alın Ona büyükannesinin öldüğünü, fakat cennete gittiğini, orada daha güzel bir hayat yaşayacağını anlatın
Anne biraz tereddüt geçirdikten sonra:
- Ben de buna benzer şeyler anlatmayı düşünmüştüm, dedi Ancak, -Büyük annemi bir daha göremeyecek miyim? derse ne cevap vereceğim?
- Çocukların sorularına cevap verirken dürüst olacağız Detaylara girmeden, kısaca, anlayacağı kelimelerle cevap vereceğiz Nasıl inanıyorsak öyle anlatacağız İnancımıza göre, ahirette yine biraraya geleceğiz, akrabalık ve dostluk ilişkilerimiz devam edecek Siz de çocuğunuza bunları anlatın Büyükannesiyle cennette buluşacağını, yine kendisini seveceğini söyleyin

Çocuğun din eğitimini bir makaleye sığdıramayacağımızı siz de takdir edersiniz Çocuklardan gelen, cevaplamakta zorluk çektiğiniz soruları elektronik posta adresime gönderebilirsiniz; elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağımdan emin olabilirsiniz

Konu ile alakalı detaylı bilgi edinmek isterseniz Ali Çankırılı'nın Çocuğun Manevi Eğitimi isimli kitabından faydalanabilirsiniz
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi İmamHüseyin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
MUHAMMED MUSTAFÂ'SIN Şiirler ve Şairler AŞK'ÜL İSLAM 1 2400 09 Mayıs 2009 14:06
Rahmetli İmam Humeyni’den bir şiir Şiirler ve Şairler İmamHüseyin 0 2728 09 Mayıs 2009 14:04
MÜSLÜMAN COĞRAFYASINA AĞIT Şiirler ve Şairler namzet davadar 1 2123 09 Mayıs 2009 14:03
MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR Şiirler ve Şairler Yitiksevda 3 2624 09 Mayıs 2009 14:01
MÜSLÜMANLIK NEREDE! Şiirler ve Şairler Mahru 3 2353 28 Nisan 2009 23:39

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi EyMeN&TaLhA Çocuk Ve Gençlik Eğitimi 112 21 Ocak 2022 20:18
Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi? Hazan Mevsimi Çocuk ve Aile Sağlığı 3 13 Mayıs 2016 22:22
Çocuk Terbiyesi enderhafızım Çocuk ve Aile Sağlığı 1 06 Aralık 2012 02:20
Efendimiz (s.a.v.)'e göre cocuk terbiyesi iklimya Çocuk ve Aile Sağlığı 0 21 Aralık 2010 16:02
Hutbe:Çocuk Terbiyesi ve Sevgisi Arasat Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 22 Mart 2009 19:59

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.