|
Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi: 27 Aralık 2012 (10:46), Konuya Son Cevap : 27 Aralık 2012 (11:36). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme: |
27 Aralık 2012, 10:46 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Bir Annenin Günlüğünden... Bir Annenin Günlüğünden... Bir Annenin Günlüğünden... Sisli bir güz gecesi… Gece soğuk; duyarsız insanlığın yürekleri gibi. Dışarı buz kesiyor taşlaşmış yürekler misali. Puslu hava nasıl saklıyorsa etrafı öylece saklı duygular, insanlıklar içinde berraklığı arıyoruz. Sehere yakın bir zaman diliminde, yüreğimin en nadide yerini kaplayan minicik varlığın, gecenin soğuğunu kırmaya yetiyor bile. Zaman geçtikçe büyürken kalbinin derinliklerindeki olgularda yeşermeye başlıyordu. Seni kucağıma alıyor, naçizane aklen yardımcı olmaya çalışıyordum. Yaratılan ilk insan Âdem peygamberi öyle özümsemiştin ki çocuklarını sorduğumda ‘birisi iyi insan’ diğeri ‘kötü insan’ diye ekliyordun her defasında. Ardından yorumluyordun o minik dünyanın heyulasında. Kimler iyi insandır, iyi insan nasıl olur, iyi insan Habil, kötü insan Kabil olur diye anlatıyordun birer birer. ‘Beni seviyor musun?’ demiştim. ‘Seviyorum anneciğim!’ dedin. ‘Peki, sevgi nerede? Bana sevgini gösterir misin?’ demiştim. Ellerinle ‘bilmiyorum’ işaretini yaparken tebessümle ‘sevgi görünmez ama ifade edilir az önce söylediğin gibi’ dedim sana. Sonra ‘karanlık olduğunda korkuyor musun?’ diye sordum. ‘Evet’ dedin usulca. ‘Başka nelerden korkarsın?’ dediğimde ufacık dünyanda büyüttüğün ‘böceklerden’ yanıtını verdin. ‘Peki, korku nerede, gösterir misin?’ Soruma yine vücut dilinle cevap verdin. ‘İşte korku da hissedilir ama görünmez. Yani korkarsın, korktuğunu bilirsin ama göremezsin o duyguyu. Sana elini, gözünü, bacağını her şeyini veren Rabbimizi de göremiyoruz’ dedim. ‘Anne gözüm olmasaydı göremezdim, kulağım olmasaydı seni duyamazdım değil mi?’ kelamınla Allah’ın seni, insanı ne güzel yarattığını anlattın bana. Seninle beraber teşekkür ettik Rabbimize bizi sağlam bir vücutla yarattığı için ve niyazda bulunduk akidemizi, imanımızı da sağlamlaştırması için… O ufacık dünyanda bu diyalogu yapmak özgür dünyanda sana itiraz dahi sundurmamıştı. Her şeyi sorgulayan belleğin yaratılış ve yaratıcıyı sana inkâr ettirmiyordu. Aksine betimlemeye çalışıyordun kareleri. Ama büyüdüğünde göreceksin ki kimi insanlar gereksiz mantık oyunlarıyla –aslında mantık dışı olan- bizim inandığımız değerleri inkâr etmekle kalmayacak senin de aynı safta yer alman için aklını her daim karıştırmaya çalışacaklar. Şimdilik haberlerden, dizilerden, magazinden uzaksın. Açıp önüne oturtsam kadınların ahlak dışı giyimine ‘ anne ayıpsız giyinmiş’ tepkisini verirken anlattıklarını duymayacaksın… Senin dünyanda iffetsizliğin, hayâsızlığın, taşkınlığın tarifiydi ‘ayıpsız’. Bilemiyorum gençliğinin baharında ruhunu kirletmek için hangi edebi yazarın eserine yozlaşma hedefinde katkılar ekleyerek sizlere sunacaklarını. Televizyon izlemesen bile haberlere bile konuk olabilen o sahte dünyalardan ne kadar uzak olacaksın bilemiyorum. Bilemiyorum cep telefonuna kadar ulaşan internetin sizlere hangi kirli bağlantılarla bağlanacağını. Facebook’da kimlerle dost olacağını. Senin yeni açacak baharını nasıl kuruturum diye neler çıkaracaklarını inan bilemiyorum yavrucuğum. Ama dua ediyorum kanayan yüreğimle her daim. Kaybedilen gençliğin içinde yer almamanız için. Yaşar da görürsem o yıllarını senin, ola ki seversen bir diziyi, bakmak istersen, yanına oturur, izler, bittiğinde din dışı, ahlak dışı, İslam dışı yayınların müzakere ve tebliğini yaparım ruhunu incitmemeye özen göstererek. Senin de rızanla. Kumandamızın benliğimizi ele geçirmesine bizi kumanda etmesine izin vermeyiz. Şu an gündemde olan dizilerin verdiği ilişkilerin olumsuz etkilediği kişiliğin yanı sıra böyle hayâdan uzak yaşayanların bizi yaratana karşı ettikleri en büyük hakaret olduğunu anlatmaya çalışırız herkese. Birbirine güvenin yıkıldığı zaman dilimini aile içine çekerek normal görüntüsü verilen bu dizilerin artık yaşandığına şahit oluyoruz. İstisnasız her dizide -inanca aykırılığı bir yana- içimize kadar gelen hemen yanı başımızda -işlenen günaha- ahlaki duyarsızlığı okuyoruz evlerde. Hayâsını kaybeden her şeyini kaybeder, seni var edenin emrinde yaşamamak hayâsız yaşamaktır. Zararsız görünen gizli hayâsızlığın bedenle değil beyinle de olduğunu her fırsatta hatırlatmalıyız dünyaya, insanlara… ‘Mü’min erkeklere söyle gözlerini sakınsınlar ve ırzlarını muhafaza etsinler. Bu kendileri için daha temizdir. Şüphesiz ki Allah her şeyden haberdardır.’ ‘Mü’min kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler…’(Nur Suresi 30–31) Canım yavrum Rabbimize şükür basamakları oluştururken senli dünyam bakmışım ki ufkumun rehberi olmuş. Rabbim masumiyetinizi bozmasın. Rabbim hiçbir uzvun hayâsızlığını yaşatmasın. Rabbim bizleri bir an nefsimizle baş başa bırakmasın. Rabbim bizleri kendine dost kıldıklarından eylesin inşallah. O’nun rızası doğrultusunda yaşamak ve haşr olabilmek duasıyla… Büşra Alim |
Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
En Pratik Sağlık Bilgileri | Pratik / Faydalı Bilgiler | enderhafızım | 0 | 175 | 14 Ekim 2023 13:10 |
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... | Serbest Kürsü | su damlası | 3 | 2570 | 24 Kasım 2016 14:16 |
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2101 | 23 Kasım 2016 12:06 |
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... | İlahiler/Ezgiler | Esma_Nur | 1 | 2832 | 23 Kasım 2016 11:44 |
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2415 | 23 Kasım 2016 11:10 |
27 Aralık 2012, 11:08 | Mesaj No:2 | |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Bir Annenin Günlüğünden... Alıntı:
Teşekkürler aysesan. gerçekler var yazıda güzel bir dille anlatılmış, paylasalım ki herkes okusun, yayılsın ki herkesde birseyler olussun;) | |
27 Aralık 2012, 11:36 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Bir Annenin Günlüğünden... Sarp kayaların arasından geçerken çizilen yüreğimin kanayan yerlerine aldırmadan yürüdüğüm bu dar sokakların değişen mevsiminde seninle olan yolculuğuma başlamak istedim. Biliyor musun güzel bebeğim? Senli dünyanın kapıları ardında öyle huzur doluyum ki tüm kötülükler iyilik burada, tüm düşmanlar köle. ‘Bu gün yazmanı gerektiren olgu ne idi anneciğim?’ der gibi bakıyorsun, artık alıştın değil mi? Bak buna sevindim. Büyüdüğün zaman senin de yapmanı istediğim özelliklerden birisi olan meal okuma faslında bazen kendime diyorum ki ‘ya Büşra bu gün sana hangi ayet nazil oldu?’ inanır mısın çoğu zaman isabet ediyor. Hüzün rüzgarlarının galebe çaldığı bir zaman diliminde “işte kurtuluşa erenler onlardır” ayeti yüreğimi öyle ferahlattı ki kurtuluşun anahtarı ne ola ki diye daldığım hülyaları seninle paylaşmak istedim. Bir macera ile anlatmamı ister misin? Maceralarda senin rolün var ya biliyorum hoşuna gidiyor. Bulunduğumuz odada ben kitap okurken sen üzerinde Kur’an alfabesini öğreten kare şeklindeki destelerle oynuyordun. Bir yandan öğrendiğin nesnelerin ismini söyleyerek dikkat çekmek istiyordun. Bazen göz ucuyla bakarken bana kızıyordun bunu ses tonundan anlamak mümkündü. Henüz dilin dönmediği için okumayı da bilmiyorsun doğal olarak üzerinde ki resimleri öğretmiştim sana. Mısır, bebek, taşan dediğin tavşan… Gözlerimiz buluştuğunda tatlı gülücüğünle beni de güldürüyordun. Bu bakış ve gülücük sana yetmemiş olacak ki yerinden kalktın ve kitabımı kapatmak istedin. Ben açtıkça sen kapatıyordun. Bir iki azarladım nafile kitap kapanmalıydı kurtuluş yok! Her zaman olduğu gibi yine sen kazandın. Kitabı kapattım ve seni evimizin mescid olan bölümüne kadar kovaladım. Benim ayağa kalkışım kovalamaca oyunumuzun başlangıcıydı. Minik adımlarına karışan kahkahanın beni nerelere götürdüğünü anlatmaya kelimeler yetmez biriciğim benim. Bu vakıa kurtuluş kelimesi için oldukça basit bir olay. Yeryüzünü incelediğimiz zaman bazen düşmanından kaçmaya çalışan hayvanlar görürüz. Ya da büyüdüğünde fark edeceksin örümcek ağına takılıp çırpınan bir böceğin tek arzusunun kurtulmak olduğunu! Ve yahut insanlar hasta olurlar hani… Yatakların da acı ile kıvranırken tek arzuları tek temenni ve duaları vardır belki o an için kurtulmak! Kim bilir taziyelerde “kurtuldu” sözcüğüne de şahid olacaksın. Hayatımızın birçok yerini işgal eden bu kelime acaba neyi temsil ediyordu? Gecenin sessizliğinde âdemoğlu uykuya dalmış biz seninle yeni maceraların kollarındayız. Karşımıza aldığımız hayatın içinde yol almaya çalışırken heybemize elimizi atıyoruz bakalım bu gün ki nasibimiz ne imiş diyoruz? Dünya telaşesi ile bir oyana bir bu yana koşuştururken minarelerden yükselen sesin farkında bile olamayız çoğu kez... Yaşadığımız coğrafyanın bizden uzak bir çok yöresinde bu çağrıya muvaffak olamayan kardeşlerimiz dahi varken Rabb ile olan sözleşmenin metnine kulak kabartamayız gerek bilerek gerekse bilmeden.. Oysa bir nida ile yer gök sarsılıyordu. Bir nida ile yenilen, zafer elde edebiliyordu. Bir nida ile hayata sıkıca bağlanılabiliyordu. Bir nida bir haykırış, bir kurtuluş olabiliyordu. Bu nida ne idi! Allah-u Ekber!.. Bir çağrı bir kıyam hayata karşı bir başkaldırış, bir direniş, bir secde idi Allah-u Ekber! Bir buluşma idi. Rahmani bir sözleşme. Ne yazık ki insani antlaşmaların gün be gün karpuz kabuğuna sığmaz nedenlerle ifsad edildiği bu zamanda Rabbiyle olan sözleşmesini imzalamadan bozanlar olduğu gibi buluşmasını aksatanlarında olduğunu görüyoruz. Her şeye vakit bulurken zaman yetiremediğimiz bir sözleşmede bizlere haiz güzel evladım. Biz günde beş vakit kulağımıza duyurulan çağrıya çoğu kez riayet ediyoruz belki ama sabah ve yatsıyı kılmak ağır geliyor nedense. Halbuki değil mi gecenin nısfı dediğimiz uykunun en tatlı en derin yerinde naz dahi yapmadan ağlamalarına yanıt veririz. Tüm anneler kurgulu saat gibi gecenin belli aralığında ağlayan bebeğine kalkarlar. Üstelik seve seve. Sordu hayata Yaşamak nedir diye? Cevabı bekledi ve durdu öylece Masum bir çocuk diliyle yaşamak gülmekti belki de Sınırsız isteklerine erişebilmek Kontrolsüz davranışlarına hakim olmaktı Yaşamak sorgusuz an’larda olmaktı Çocuk diliyle yaşamak Sınırsızca oynamaktı Bir anneye baktı sonra… Gözlerinde yaş olsa da Elleri nasırlaşma mayasında Yıllar bükse de dik omuzlarını Çökmüşse de gençliğin baharında Anne için yaşamak Çocuğuyla olduğu an’dı. Çocuğunu paylaştığı asırda Gülücüklerini gözyaşıyla sildiği Her mücadeleyi zafere götürdüğü Anne için yaşamak Çocuğuyla hemhal olmaktı… Peki ne idi yaşamak? Neden soluyorduk? Neden yakardı hava ciğerimizi? Neden bir dili olsun isterdik yüreğimizin En saklı duyguları gömdüğümüz bu gerilla Nelere gebeydi. Sahi ne içindi yaşamak?.. Hangimizin daha iyi amel yapacağını görebilmek için ölümü ve hayatı yaratan Rabbe hamd olsun… Kurtuluşa erenler onlardır ki Rabbinin yap dediklerini yapan yapma dediklerinden kendini beri tutandır…[Kuran-ı Kerim] Ey hüzün çiçeğim sen sen ol hiçbir sözleşmeni bozma! Değil mi ki asıl hayat, asıl huzur Rable olmaktı. Bilesin ki her sözleşme tüm nidalarının duyulacağı ve boşlukta kalan anların yakalanamayacağı bir durakken aman ha biriciğim dünyanı sat tüm beşeriyeti la silahınla devir, tüm oyuncaklarını seni oyalayan dünyanın heybesine bırak ve O’na yönel içtenlikle istediğinde göreceksin “kun” emriyle dilediklerin önüne verilmiş işte o zaman sen “kurtuluşu” yakinen hissedenlerden olmuşsun. Ne mutlu rahmani sözleşmesine riayet edenlere hiç aksatmayanlara… Ne mutlu kurtuluşa erenlere nasıl kurtulacağını neden yaşadığını bilenlere ne mutlu yerini dünyada da ahirette de cennete çevirenlere! Büşra Alim |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Annenin ilk 11'i | Ene Garip | Komik Paylaşımlar | 4 | 15 Kasım 2016 20:24 |
Kör Bir Annenin Oğluna Son Sözleri | Allahın kulu_ | Kişisel Gelişim ve Psikoloji | 3 | 28 Ağustos 2014 15:45 |
ÇaLışaN Annenin Çocuğu | Nesli_Nur | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 19 Şubat 2013 20:43 |
Bir annenin teslimiyeti | CaferTayar | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 27 Eylül 2012 11:09 |
Annenin yıkıldığı an.... | talibetün | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 2 | 28 Mart 2012 14:58 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|