|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 01 Kasım 2007 (16:26), Konuya Son Cevap : 17Haziran 2009 (18:57). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Kasım 2007, 16:26 | Mesaj No:1 |
Haccın tasdik edildiği yere rahmete yolculuk var... Haccın tasdik edildiği yere rahmete yolculuk var... Günler bayrama yaklaştıkça, dünyanın dört bir yanından akın akın Mekke’ye gelen Rahman’ın kullarında başka bir telaş başlar ve ‘tevriye’ denilen günden itibaren yolculuğun istikameti Arafat’a yönelir. İhramlar yeniden giyilmiş ve herkes, birkaç gün dahi olsa ayrı kalacakları Kabe’ye hücum etmiştir. Metafta dönmek için adım atmak bile zordur artık.. kendinizi bırakırsınız insan selinin kollarına ve gözyaşları hıçkırıklara karışıp gider mahşeri kalabalıkta ötelere, ötelerin de ötesine!.. Arefe günü, misafirleriyle beraber Mekke göçer adeta Arafat’a… O gün akşama.. gecenin karanlıklarına, hatta ertesi günün zeval vaktine kadar bir sevk vardır Arafat’a!.. Günlerdir Ka’be’ye akın eden insan seli, yön çevirmiş ve cennetteki sütten ırmaklar misali akar o taraflara!.. Mahşeri kalabalık, artık Arafat yollarındadır… Sıra sıra dizilmiş araçlar yanında adım adım mesafe alanların oluşturduğu manzara dehşet verir ibretlik bakışlara… Onun hariminde yunup yıkandıktan sonra, huzurunda el pençe divan durma telaşındadır insanlar!.. Vedalaşmanın işaretleridir bunlar aynı zamanda… Tatlı bir hüzün sarar her bir yanı… Sokaklar, mevsim öncesi eski ıssızlığına bürünür yeniden.. kanı çekilmiş damarlar gibi solgun ve ölgün!.. Sokaklar boşalmasına rağmen, ‘kimse kalmamıştır’ diye koşsanız bile Kabe’de yine tavaf.. SafaMerve’de de yine sa’y devam edip gider, dur durak bilmeden. Ancak büyük ölçüde yoğunluk, yerini daha bir sadeliğe bırakmış durumda… Onda da bir hazırlık vardır; sabah namazının hemen arkasından örtüsü değiştirilip yıkanmaya başlanır Kabe!.. Huzura çıkmak için yeni elbiselerini giyen Beytullah, misafirlerini Arafat’a uğurlamanın hüznü çökse de üstüne, semtine uğrayanlara gül kokusu takdim eder artık!.. Teşrik tekbirleri.. tehlil ve telbiyelerle devam eder aynı heyecan… Dün gidemeyenlerde arkadan yetişme heyecanı son kertede!.. Ve haşir meydanı Arafat… Adeta herkesi eşitleyen bir panayır!.. Etraf cıvıl cıvıl: Rahman’ın kullarına, ‘rıza’ için yardım dağıtanlar.. kalabalığın tadını çıkarmaya çalışan saflığın temsilcisi çocuklar.. köşe başlarına kurdukları tezgahlarıyla fırsatları ganimete çevirmek isteyen satıcılar ve istemekteki samimiyete misal teşkil eden dilenciler.. hasılı beşer olmanın gereklerini aksettirir enzara!.. Rahmet tepesinde ise ayrı bir izdiham!.. Duaların kabul gördüğü yer.. secde kadar yakın.. fırsat bulup üzerine çıkıldığında mahşeri kalabalık kuş bakışı akseder nazarlara... Okunan Kur’an’lar.. ilahi ve neşideler.. yapılan ibadetin mana ve önemine vurgu yapan vaaz ve nasihatler yankılanır hep tepelerde!.. Uçsuz bucaksız bir insan manzarası.. bir de güneşle aranıza giren ve kalabalıkları gözlerden ırak eden çadırlar olmasa!.. İster istemez mahşer gelir aklınıza!.. İhram da bir nevi kefen değil mi? O güne de, işte böyle bir elbise ile gitmiyor muyuz.!? O gün de yüzü yerde gözyaşı döken birisi var: ‘Ümmetî.. ümmetî!..’ Livasının altında yine aynı renklilik var… Her coğrafya, her ırk ve her milletten rengarenk bir insan topluluğu!.. Her yönü farklı bu renklilik içinde yine bir vahdet söz konusu!.. ‘Allah’ımız bir, kitabımız bir, Rehberimiz bir, kıblemiz bir.. binlerce bir.. bir!..’ Aynı zamanda burası, meşhur hutbesini irad edip ümmetiyle vedalaştığı yer Hz. Peygamber’in… Bir nebze tefekkürle, gözü yaşlı sahabe belirir gözler önünde… Rahmet dağının eteğinde, Kusva’nın üstünde çağları aşıp geçen bir ses yükseliyor… İlk ve son haccı.. ‘Bu seneden sonra belki bir daha sizinle burada buluşamayız…’ İlk vedalaşma daha hutbenin başında: ‘Muhakkak yarın Rabbinize kavuşacaksınız...’ ‘Sözümü iyi dinleyiniz.. iyi belleyiniz…’ Ezberledik ama hayatımıza taşıyamamanın bedelini ödüyoruz… Ve kendini ümmet kabul eden herkese bir vazife: ‘Burada bulunanlar bulunmayanlara aktarsın…’ Belki de aktarmada inkıta yaşadığımız için gecikiyor bayramlarımız. ‘Size iki emanet bırakıyorum: Allah’ın kitabı ve Peygamber’in sünneti…’ ‘Müslüman Müslüman’ın kardeşidir…’ ‘Rabbiniz bir.. babanız da bir; hepiniz Adem’den, Adem de topraktan...’ ‘Üstünlük ancak takvada…’ ‘Yarın beni sizden soracaklar, vazifemi yerine getirdim mi, ne diyeceksiniz?’ Tasdik nâralarıyla yankılanıyor Arafat… Ve eller kalkıyor semaya: ‘Şahid ol ya Rabbi.. Şahid ol ya Rabbi.. Şahid ol ya Rabbi!..’ Ve vuslatta son nokta: ‘Bugün sizin dininizi tamamladım…’ Ebu Bekir.. Ömer’lerin hıçkırıkları düğümlenmiş gırtlaklarında… Din tamamsa vazifesi de bitti demektir.. vazifesi bitmişse, yolculuk var.. gidecektir!.. Ve bundan seksen iki gün sonra.. yüce dostluk.. Tepenin eteklerinde yeniden beliriverir mi diye arıyorsunuz ister istemez O’nu da!.. Şüphesiz orada.. ama görecek göz.. misafir edecek gönül gerek!.. Zikirler dualara karışıp gidiyor açık alanlarda.. her bir çadırdan başka bir ses yükseliyor sürekli… Gün zevale dönünce ezanlar yükseliyor dört bir yandan.. öğle ile ikindi cem edilerek kılınıyor.. ve ardından vakfe duasına duruyor kullar bütünüyle... Arafat, arı kovanı gibi.. inliyor adeta.. yine telbiyeler.. tehliller ve teşrik tekbirleri… Milyonlarca insan, Adem ve Havva’nın tevbelerinin kabul edildiği yerde yakarışa geçiyorlar, en samimi hisleriyle!.. Günahlardan arınıp yunmak, en büyük bayram değil mi? Ufuk kızarıp, gün boyu yakıp kavuran güneş de gurûba yaklaşırken, ayrılığın telaşı başlıyor Arafat’ta… Akşamın karanlığıyla birlikte insanlar bir sel olup akıyor adeta Müzdelife’ye… Mahşeri kalabalığı gölgeleyen çadırlar da yok Müzdelife’de!.. Her yer karanlık.. ve güneşin yakıcılığı da yok artık!.. Ancak karanlığı yırtan beyaz bir vadi karşılıyor arkadan gelenleri… Kar gibi duru ve beyaz mahşeri bir kalabalık… Tam bir eşitlik var burada… Uçsuz bucaksız vadide kefene bürünmüş milyonlar, emredileni yerine getirmenin hassasiyetiyle bekleşiyorlar. Çarpılmamak imkansız bu manzaraya!.. Belki de hac boyunca en çarpıcı manzara burada!.. Gözün takıldığı her bir yönde, beyaz kefenler içinde hareket eden bir ademoğlu var!.. Her birinde, can alıcı hasımlarına karşı bir mücadele azmi var.. vadiye yayılmış, ertesi gün atacakları taşları toplama telaşındalar… Burası da kalıcı yurt değil… Devam edegelen bir yolculuk bu.. ve akşamla yatsı beraber kılınıyor Müzdelife’de!.. Atılan her adım insanı bir basamak daha Kabe’ye yaklaştırıyor… Yolculuk.. yine yolculuk… Derken beyaz örtü, bir bulut gibi sarıyor Mina’yı. Temsilen şeytan hedef alınırken belki de akıllar taşa tutulacak burada!.. Taşa taş atarken damarlarda dolaşanla hesaplaşma adına sözler veriliyor yeniden… Uzaktan O’nu ve yanındakileri, buralarda seyreden Hz. Ebu Bekir geliyor akıllara… kulaklarda şu sözleri yankı bulmakta: ‘Arafat ve Müzdelife yolculuğunu tamamlamış, Mina’da kurbanını kesiyordu. Yanında birisi var.. daha dikkatli bakıyor.. evet, Süheyl bu.. Amr’ın oğlu Süheyl… Hudeybiye’de işi zorlaştıran.. anlaşma metninden ‘Bismillah’ı çıkarıp ‘Rahman’ ve ‘Rahim’i sildiren ve nihayet imzadaki ‘Rasulullah’a bile tahammül edemeyip ‘Abdullah’ın Oğlu Muhammed’ diye değiştiren Süheyl!.. ‘İşte bu zatı ben veda haccında Rasulullah’ın yanında gördüm.’ diyor Ebu Bekir (ra). ‘Kurbanını kesmenin akabinden Efendimiz (sas), saçlarını kısalttırmak için birini çağırmıştı yanına. Avuçlarını açmış başından düşen mübarek telleri topluyordu Süheyl!.. Yere dökülenleri de teker teker alıyor, toz ve toprağını silkeledikten sonra yüzüne gözüne sürüyor.. hıçkıra hıçkıra ağlıyordu… Bir ara Hudeybiye’deki hali aklıma geldi. Hani ‘Bismillahirrahmanirrahim’ ve ‘Muhammedun Rasulullah’ yazdırmamak için inat etmişti ya. Ona İslam’ı bahşedene ne kadar hamdettim, bir bilseniz.’ Ve derken bayram.. sanki yılda bir kez yaşama imkanı olunca, kıymet bir başka ve ona olan rağbet de daha farklı gibi!.. Bugün ise, büyük çoğunluk Müzdelife ve Mina’da kaldığı için Kabe, kısmen sakin yine!.. Velhasıl, zaman ve mekan başkalaştırıyor insanı buralarda!.. Dünya, küçüldükçe küçülüyor adeta!.. Belki de olması gerektiği gibi görünüyor insana!.. Onun dışında ne dünyalar varmış meğer!.. Üç günlük ömürde, ebedi alemin kapılarını aralayıp huzura erdirecek daha çok ter dökülmesi gerekiyor anlaşılan!.. Yarınlarla birlikte günlerimizi de bayrama çevirmek elimizde iken, bayramları başkalaştırmanın bir anlamı yok zaten!.. Süheyl’lerle de bayram yaşayabilmek için gönlün zengin ocağında çok korlar söndürmek gerek anlaşılan!.. REŞİT HAYLAMAZ | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2898 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3640 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3281 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7794 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7261 | 02 Ekim 2012 21:16 |
17Haziran 2009, 18:57 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Haccın tasdik edildiği yere rahmete yolculuk var...
Kar gibi duru ve beyaz mahşeri bir kalabalık… Tam bir eşitlik var burada… Uçsuz bucaksız vadide kefene bürünmüş milyonlar, emredileni yerine getirmenin hassasiyetiyle bekleşiyorlar. Çarpılmamak imkansız bu manzaraya!.. Belki de hac boyunca en çarpıcı manzara burada!.. ne kadar güzel bir yazı..çok etkileyici..tam bir eşitlik var orada...Rabbim bizlere de nasib et o güzelim topraklara gitmeyi... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ölüm Ecel, Rahmete Kavuşma, Allah’ın El-Mümît Güzel İsmi/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 26 Temmuz 2014 15:22 |
Ruh hastalarının Kur'an ve musiki ile tedavi edildiği cami | EyMeN&TaLhA | İslami Haberler | 0 | 24 Temmuz 2014 09:56 |
yolculuk | ayücel | Hadis-i Şerif | 0 | 11 Mayıs 2013 00:25 |
yere çöp atmak günah mı | aliii | Soru Cevap Arşivi | 1 | 04 Aralık 2012 14:53 |
Risale-i Nuru Tanıyalım Sikke-i Tasdik-i Gaybi | Aysima | Risale_i Nur (Said Nursi) | 0 | 17 Şubat 2009 20:25 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|