Adette Bi'dat... İbadette Bi'dat

[nurşen35]

Adette Bi'dat... İbadette Bi'dat

Önce bi'datı tarif edelim: Bi'dat , sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya adette olur veya ibadette olur. Sevap beklenilmeden , dünya menfaati için yapılan şeyler ''adette bi'dattır''. Adette bi'dat , bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bie şey değilse günah olmaz. Adette olan bi'dat , gömlek ve ceket giymek , çay, kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise , günah değildir.
Peygamber Efendimiz (sav) papaz ayakkabısı ve Rum cübbesi giydiği hadisi şerifte bildirilmiştir. (Tirmizi)
Fen ve Fen bilgileri dinde bi'dat değildir. Fenni buluşlara sahip çıkmak dinimizin emridir. '' İlim Çin'de de olsa alın! Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın'' hadisi şerifleri , kafirlere uymaya değil, fenni onlarda bile olsa arayıp bulmayı emrediyor. (Mevduat-ül-ulum)
Resulallah'ın (sav) ve dört halife zamanında bulunmayıp da , dinimizde sonradan meydana çıkarılan uydurulan inanışlar, sözler , işler , şekiller ve adetler ''ibadette bidattır''
İbadetlere bi'dat karıştırmak büyük günahtır. Bi'datı sünnet diye işlemek haramdır. Bunların hepsini din diye , ibadet diye uydurmak veya dinin önem verdiği şeyleri dinden ayrıdır , din buna karışmaz demek de bi'dattır.
Bi'datların bazıları küfür , bazıları büyük günahtır. Hadisi şerifte, '' Her bi'dat sapıklıktır'' buyuruldu. (Müslim)
Bi'dat çıkaran , dinde noksanlık görüp bazı hükümleri değiştirmeye yeni hükümler koymaya çalışır. Sahih hadisleri uydurma zanneder , İslam alimlerini beğenmez.
Bi'dat ehli kibirlidir. Kibirlenmek ise Allah'ın (cc) emrini yapmamak gibi bir suç değil , bizzat ilah olmak gibi büyük suçdur.
Bi'datın da hırsızlık , katillik ve içki içmek gibi haramlardan daha büyük olmasının sebebi budur. Günah işleyen kimse Allah'ın emrine isyan etmiş olur , büyük günah işler . Fakat bi'dat çıkaran kimse Allah'ın (cc) Resulünün (sav) ve Resulullah'ın varisleri olan alimlerin bildirdiği hükümleri beğenmeyip yeni hükümler koymaya bizzat dinin sahibi olmaya çalışıyor. Yani Allah (cc) adına, Resulü (sav) adına hareket ediyor , hatta onları beğenmeyip kendi görüşünü din gibi ortaya koymaya çalışıyor.
Bu bakımdan bi'dat ehli , hırsızdan , eşkiyadan , katilden daha büyük günah işliyor. İşte bu sebeplerden dolayı Peygamber Efendimiz (sav) '' Ben onlardan değilim, onlarda benden değildir. Onlara karşı cihad , kafirlerle cihad gibi önemlidir '' buyuruyor. (deylemi)







Mustafa Doğrusöz ( Alıntıdır )

[GÖKCEN_AZRA]

nurşen35 Üyemizden Alıntı

Bu bakımdan bi'dat ehli , hırsızdan , eşkiyadan , katilden daha büyük günah işliyor. İşte bu sebeplerden dolayı Peygamber Efendimiz (sav) '' Ben onlardan değilim, onlarda benden değildir. Onlara karşı cihad , kafirlerle cihad gibi önemlidir '' buyuruyor. (deylemi)
Mustafa Doğrusöz ( Alıntıdır )
[/I]

Allah esirgesinuzgn

[Lalü Aşk]

Soru: Muharrem ayının ilk günlerinde hicri yılbaşı kutlamak bid’at mıdır?

Cevap: Dinimizin emirleri arasında bir YILBAŞI DEĞERLENDİRME emri yoktur. YAŞANAN HAYATIN MUHASEBESİNİ YAPMA emri vardır. Her geçen yıl, bir adım daha kabre yaklaşma, büyük hesaba biraz daha yakın olma sinyalidir. Bizden önceki ümmetlerin ihdas ettikleri ve din ile kılıflandırdıkları bid’atlerden olan yılbaşı bid’ati bizimle alakalı değildir. Onlarda miladi yılbaşı varsa bizde de hicrisi olmalı diyemeyiz. Onlar yaşadıklarını kâr sayan bir anlayış sahibi olabilirler. Biz ise yaşadığımızın hesabını vermek üzere endişelenen bir anlayış sahibi olmak zorundayız. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, bir ağacın altında gölgelenen yolcu kimliğimizi unutmamamıza işaret buyurarak gitmiştir. Asıl kimliğimiz de o kimliğimizdir. Bir ağacın altında dinlenen yolcular gibiyiz. Yılbaşı anlayışını abartmanın bir anlamı yoktur. Son yıllarda yaygınlık kazanan ‘bizim yılbaşımız da 1 Muharrem’dir ’ şeklindeki uygulama, ibadet içerikli değildir. İbadet içerikli tutulursa bid’at olur. Siyasi bir duruş sergileme, tarihi şuuru yükseltme açısından değerlendirilebilir. Daha öteye gidilmesi, asıl yapmamız gerekenlerden koparabilir bizi.
İlk ay olan Muharrem ayının dokuz ve onuncu günlerini ya da on ve on birinci günlerini oruçlu geçirmeyi ihmal etmeyerek önemli bir Sünnet yaşamış oluruz biiznillah.
Ümmetimizin içinde bulunduğu ağır badireyi düşünmemize ve çareler üretmeye bir vesile olursa yılın başı da sonu da iyi demektir. Bunun dışında törenler içinde yoğrularak yapabileceğimiz bir şey olmaz.
Selamünaleyküm.

Nureddin YILDIZ