|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 23 Mart 2009 (16:48), Konuya Son Cevap : 04 Kasım 2019 (18:18). Konuya 8 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23 Mart 2009, 16:48 | Mesaj No:1 |
Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi Peygamberimiz (sav)'in Ay'ı İkiye Yarması Peygamber Efendimiz (sav)'in mucizelerinden bir diğeri de Ay'ın yarılması olayıdır. Allah, bu olağanüstü olayı Kuran'da bildirmiş, bu büyük mucizeyle ilgili pek çok hadis günümüze ulaşmıştır. Kamer Suresi'nde şöyle bildirilir: Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: "(Bu,) Süregelen bir büyüdür" derler. Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.' (Kamer Suresi, 1-3) Ayet-i kerimede geçen "inşikak-ı kamer" terimi inşikak ve kamer kelimelerinden meydana gelen bir tamlamadır. İnşikak'ın türediği Arapçadaki kök fiilinin kelime anlamı "yarmak, dişin eti; bitkinin, toprağı yarıp çıkması" gibi anlamlara gelmektedir. İnşikak ise "yarılmak, parçalanmak, bölünmek" manalarına gelir. Siret Ansiklopedisi'nde Ay'ın yarılması mucizesiyle ilgili bütün hadislerin toplamından çıkarılan bir özet şu şekilde aktarılmaktadır: Medine'ye hicretin beş yıl öncesinde, Kameri ayın 14. gününde bir akşam vaktiydi. Ve tam o zamanda yeni doğan ay birdenbire ikiye bölündü. Bir parçası karşıdaki tepenin bir tarafına, ikinci parçası da öteki tarafına gitti. Bu bir saniyelik bir hadiseydi. Sonra ayın iki parçası birleşiverdi. Hz. Peygamber (sav) o sırada Mina'da bulunuyordu. Hz. Peygamber (sav) orada hazır bulunanlara hitap ederek, "bakın ve şahit olun!" dedi. Kafirler, Hz. Muhammed (sav)'in kendilerini büyülediğini öne sürdüler, bu sebepten gözlerinin iyi görmediğini söylediler. Orada bulunan diğer kimseler, "Muhammed (sav) bizi büyüleyebilirdi, ama burada olmayanları değil. Biraz bekleyin, bu tarafa gelmekte olanlara soralım. Acaba onlar bu hadiseyi görmüşler midir?" Dışarıdan gelenler bu olaya şahit olduklarını kabul ettiler.30 Ay yarılması mucizesi başta Buhari ve Müslim olmak üzere Tirmizi, Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud et-Tayalisi, Hakim en-Nisaburi, Beyhaki, Ebu Nuaym el İsfehani ve Kadı Iyaz gibi büyük hadis alimlerinin eserlerinde yer alır.31 Bu hadislerden bazıları şu şekildedir: ... Abdullah ibn Mes'ud (ra) şöyle demiştir: Biz Mina'da Peygamber'in beraberinde iken Ay ikiye bölündü de, Peygamber (sav): "Şahit olunuz!" buyurdu. Ve Ay'dan bir parça Hira Dağı tarafına gitti. Ebu'd-Duha Müslim ibn Subayh da Mesruk'tan; o da Abdullah ibn Mes'ud'dan: Ay Mekke'de ikiye bölündü, diye söylenmiştir... ... Abdullah ibn Abbas (ra)'dan: Rasulullah (sav) zamanında Ay ikiye ayrıldı, diye tahdisi etmiştir (anlatmıştır). ... İbrahim en-Nahai, Ebu Ma'mer'den tahdis etti ki, Abdullah ibn Mes'ud (ra): Ay ikiye yarıldı, demiştir.32 Buhari ve Müslim, İbn-i Mes'ud (ra)'dan şunu nakletmişlerdir: "Resulullah (sav) zamanında Mekke'de Ay ikiye bölündü. Ve Allah Resulü şöyle buyurdu: "Bakın ve görün!"33 Ay'ın yarılması olayının Mekke'de gerçekleştiği hadislerde bildirilmektedir. Ayrıca bu mucizenin gerçekleşmesini Mekkelilerin Peygamberimiz (sav)'den bizzat istedikleri de hadislerde nakledilmektedir: Buhari ve Müslim, Enes (ra)'dan şunu nakletmişlerdir: "Dedi ki: "Mekkeliler Allah Resulü'nden bir mucize göstermesini istediler. Bunun üzerine Ay'ın iki kez ikiye bölündüğünü gösterdi."34 Rivayetlere göre, Kureyşli müşriklerin isteği üzerine Ay'ı ikiye bölen Hz. Muhammed (sav)'e inkarcılar yine de iman etmemişlerdir. Kamer Suresi'nin 2. ve 3. ayetlerinde bu gerçeğe dikkat çekilmektedir: Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: "(Bu,) Süregelen bir büyüdür" derler. Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.' (Kamer Suresi, 2-3) Ancak böyle büyük bir mucize karşısında söyleyecek birşey bulamayan müşrikler bu sefer de Peygamberimiz (sav)'in kendilerini büyülediği iftirasını atmışlardır. Ay'ın ikiye yarıldığını kendi gözleriyle gördükten sonra artık Peygamberimiz (sav)'in hak peygamber olduğuna vicdanen kanaatleri gelmiş olması gerekirken nefislerinin kibiri, istek ve tutkuları yüzünden Allah'ın ayetlerini kabul etmemişlerdir. Bu, hangi mucizeyi görürlerse görsünler iman etmeyen ve Kuran'da "...Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" (Hicr Suresi, 15) ayetiyle bildirilen iman etmeyenlerin ortak özelliğidir. Bediüzzaman Said Nursi de Mektubat'ında Ay'ın yarılması mucizesinden bahsetmiştir. Bu olayın pek çok sahabeden de ayrıntılı olarak nakledildiğini anlatan Üstad, olay karşısında müşriklerin ne kadar aciz duruma düştüklerini şu şekilde açıklamıştır: Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam'ın mütevatir (güvenilir) ve kat'i bir mu'cize-i kübrası (en kesin ve büyük mucizesi), şakk-ı Kamer'dir (Ay'ın yarılmasıdır). Evet şu inşikak-ı Kamer (Ay'ın ikiye yarılması); çok tariklerle (yollarla) mütevatir bir surette, İbn-i Mes'ud, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, İmam-ı Ali, Enes, Huzeyfe gibi pek çok eazım-ı sahabeden (sahabelerin ileri gelenleri) müteaddid (tekrarlanan) tariklerle (yollarla) haber verilmekle beraber, nass-ı Kur'anla (Kuran'ın şüpheye yer bırakmayan hükmü) "Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve Ay yarıldı." ayeti, o mu'cize-i kübrayı (büyük mucizeyi) aleme ilan etmiştir. O zamanın inatçı Kureyş müşrikleri, şu ayetin verdiği habere karşı inkar ile mukabele etmemişler (karşılık vermemişler), belki yalnız "sihirdir" demişler. Demek kafirlerce dahi Kamer'in inşikakı kat'idir (Ay'ın bölünmesi kesindir).35 Bediüzzaman Peygamber Efendimiz (sav)'in mucizelerinin bir hikmetinin de Ebu Cehil gibi zalim biriyle Ebu Bekir gibi üstün ahlaklı bir insanın arasındaki farkı iyice ortaya çıkarmak olduğunu bildirmiştir. Bediüzzaman Mektubat'ında bu konuda şunları söylemektedir: Mu'cize, dava-yı nübüvvetin (peygamberlik davası) isbatı için, münkirleri (inkar edenleri) ikna etmek içindir, icbar etmek (mecbur etme) için değildir. Öyle ise dava-yı nübüvveti (Peygamberlik vakasını) işitenler için, ikna edecek bir derecede mu'cize göstermek lazımdır. Sair (diğer) taraflara göstermek veyahut icbar (zorlama) derecesinde bir bedahetle (açıklık) izhar etmek (meydana çıkarma), Hakim-i Zülcelal'in hikmetine münafi (zıt) olduğu gibi, sırr-ı teklife (dünyaya gelip vazife sahibi olmanın sırrı) dahi muhaliftir. Çünki "Akla kapı açmak, ihtiyarı elinden almamak" sırr-ı teklif (teklif sırrı) iktiza ediyor (gerektiriyor). Eğer Fatır-ı Hakim (Benzeri bulunmayan şeyi yaratan, Hüküm sahibi), inşikak-ı Kamer'i (Ay'ın ikiye yarılmasını), feylesofların(filozofların) hevesatına (heveslerine) göre bütün aleme göstermek için bir-iki saat öyle bıraksa idi ve beşerin umum tarihlerine geçse idi, o vakit sair hadisat-ı semaviye (gökyüzünde meydana gelen olaylar) gibi ya dava-yı nübüvvete delil olmazdı ve risalet-i Ahmediyeye (A.S.M.) hususiyeti kalmazdı veyahut bedahet (açıklık) derecesinde öyle bir mu'cize olacaktı ki, aklı icbar (mecbur) edecek, aklın ihtiyarını elinden alacak, ister istemez nübüvveti tasdik edecek. Ebucehil gibi kömür ruhlu, Ebubekir-i Sıddık gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif zayi' (teklif sırrı kaybolacaktı) olacaktı...36 Kainattaki diğer tüm varlıklar ve cisimler gibi Rabbimiz'in kudretinde olan Ay, Allah dilediği takdirde dilediği şekilde görülebilir. Birşeyin gerçekleşmesi için Kuran'da bildirildiği gibi, Allah'ın "Ol" demesi yeterlidir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82) Tüm bu bilgiler bir kez daha göstermektedir ki, Allah kutlu elçisi Hz. Muhammed (sav)'i bütün insanlar üzerinde seçkin kılmış, kendisine son hak kitap olan Kuran-ı Kerim'i vahyetmiş, ona insanların kalplerini yumuşatacak ve imanlarına vesile olacak mucizelerle lütufta bulunmuştur. Kimi insanlar ahiret hayatlarını kurtaracak şekilde imana kavuşmuş, kimileriyse inkarda direnerek sonsuz hayatlarında kayba uğrayanlardan olmuşlardır. Allah, Peygamber Efendimiz (sav)'i dediklerinden dolayı her zaman haklı çıkarmıştır.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2583 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2991 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2989 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6799 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2596 | 07 Ağustos 2009 23:03 |
09Haziran 2012, 20:33 | Mesaj No:2 |
Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi
Öncelikle çok teşekkür ediyorum. Emeğinize sağlık. Ancak Pek çok ateist otorite bu olayı geçersiz bir delil olduğunu iddia ediyor. Ve şöyle bir soru soruyorlar: "Madem ay gerçekten yarıldı neden sadece müslüman araplar gördü. Öyle ya tüm dünyanın bu olayı görmesi ve tarih kitaplarına yazması gerkir. Böyle bir olay Dünyada'ki tüm ülkelerde büyük bir şaşkınlık endişe ve korku ile karşılaşırdı. Çin'den Hindistan'a Roma'dan İngiltere'ye Aztek'lerden Kızıldereli'lere kadar tüm toplumları etkilerdi. Sonuç olarak Tüm bu ülkelerin tarihi kayıtlarında bulunurdu. Ama hiçbir ülkede böyle bir olaydan bahseden bir kayıt yok." Hocam bu soruya verilebilecek en güzel cevabı ancak siz verebilirsiniz. Rica etsem ilgilenirmisiniz. şimdiden çok teşekkür ediyorum. | |
09Haziran 2012, 23:13 | Mesaj No:3 | |
Durumu: Medine No : 17525 Üyelik T.:
23 Mart 2012 | Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi Alıntı:
| |
10Haziran 2012, 17:51 | Mesaj No:4 | |
Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi Alıntı:
| ||
10Haziran 2012, 19:02 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 17525 Üyelik T.:
23 Mart 2012 | Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi
RİSALE İ NUR-on dokuzuncu mektup- üçüncü nokta: mucize, dâvâ-yı nübüvvetin ispatı için, münkirleri ikna etmek içindir, icbar için değildir. öyle ise, dâvâ-yı nübüvveti işitenler için, ikna edecek bir derecede mucize göstermek lâzımdır. sair taraflara göstermek veyahut icbar derecesinde bir bedâhetle izhar etmek, hakîm-i zülcelâlin hikmetine münâfi olduğu gibi, sırr-ı teklife dahi muhaliftir. çünkü, akla kapı açmak, ihtiyarı elinden almamak, sırr-ı teklif iktiza ediyor. eğer fâtır-ı hakîm, inşikak-ı kameri, feylesofların hevesatına göre bütün âleme göstermek için bir iki saat öyle bıraksaydı ve beşerin umum tarihlerine geçseydi, o vakit sair hâdisât-ı semâviye gibi, ya dâvâ-yı nübüvvete delil olmazdı, risalet-i ahmediyeye (a.s.m.) hususiyeti kalmazdı; veyahut bedâhet derecesinde öyle bir mucize olacaktı ki, aklı icbar edecek, aklın ihtiyarını elinden alacak, ister istemez nübüvveti tasdik edecek; ebu cehil gibi kömür ruhlu, ebu bekr-i sıddık gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif zayi olacaktı. işte bu sır içindir ki, hem âni, hem gece, hem vakt-i gaflet, hem ihtilâf-ı metâli, sis ve bulut gibi sair mevânii perde ederek umum âleme gösterilmedi veyahut tarihlere geçirilmedi.... ...................................... Ayrıca hindistan'da bulunan bir heykel üzerinde "ayın ikiye ayrıldığı sene yapılmıştır" yazışının bulunması (bkz. on. bilmen, müvezzah ilmi kelam, 3. baskı, s.161).. 1967 yılında fırlatılan orbiter-4 uydusundan alınan 67-1805 seri numaralı fotoğraflarda, ayın dünyadan görünmeyen ara yüzeyinin, uzunluğu 240, kalınlığı işe 8 km olan bir yarık tarafından kuşatıldığı belirtilmişti. bu yarığın barız bir şekilde yükselmiş yan kenarları, ayın ayrıldıktan sonra tekrar birleşmesi sırasında oluştuğuna bir delildi.çünkü meteor çarpasıyla böylesine düzgün bir yarığın olması mümkün değildir.ancak malumdurki başında böyle şeyler sansürlüdür hemen üzeri örtülür.ama nereye kadar gözlerini kapayabilirler karanlık ancak inkarcıların karanlığıdır eller göze kapanınca görmeyen sadece kendileri oluyor allahın kudretini görmek isteyenlere milyonlarca delil var. aynı yazıda ilk defa ortaya atılan bir delil de, modern astronomi ile uğraşan bütün ilim adamlarınca fevkalade önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmi yönü tartışılmayan birçok kitapta yer alan 311 yıllık ay haritasıydı. italyan gök bilimcisi cassini tarafından çizilen bu ay haritasında, dünyamızdan görülen ay yüzeyinin tamamını kuşatan tesadüflerle meydana gelemeyecek kadar muntazaman olan bir çizginin varlığı, son derece net bir şekilde müşahede edilmekteydi... |
11Haziran 2012, 23:40 | Mesaj No:6 |
Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi Aradığım cevaptan çok daha fazlasını buldum. Emeğinize sağlık. Bu bilgiler İslam nedir bilmeyen, islamı diğer batıl dinlerle aynı olduğunu zanneden pek çok insanın ufkunu açmaya İNŞALLH vesile olacak. İyiki varsınız. teşekkürler.
| |
11Haziran 2012, 23:49 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 17525 Üyelik T.:
23 Mart 2012 | Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi ALLAH heppimizden razı olsun inşaallah...
|
29Haziran 2012, 19:46 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: Peygamberimizin Eli İle Ayı İkiye Ayırma Mucizesi Bir damla sudan insan yaratan Allah c.c. Kaf ile Nun arasında yarattığına değil ayı kainatı bile böldüremezmi ... |
04 Kasım 2019, 18:18 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 |
PEYGAMBERİMİZ (SAV) İN MUCİZELERİ 1)Kur’an-ı Kerim: Kur’an-ı Kerim bütün zamanlara hitab eden en büyük ve ebedi bir mucizedir.Hz.Peygamberimiz bir hadislerinde ‘’hiçbir peygamber yoktur ki,onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları bir mucize verilmemiş olsun.Hepsine mucizeler verilmiştir. Bana mucize olarak verilen ise Allah’ın bana vahyettiği Kur’an-ı Kerimdir.’’ Buyurmuştur.(Buhari, İ’tisam, 1). Kur’an, lafzı(sözü) ile ve manasıyla mucizedir. Kur’an’ın i’cazının (mucize oluşunun) tarifi şöyledir: ‘’Kur’an, Allah kelamı olan ve benzerini meydana getirmekten beşer gücünün aciz kalacağı çok yüksek bir mertebede bulunan Kitabtır. Kur’an ayetlerinin Peygamberimizin doğruluğunu gösteren birer delil olduğunu kabul etmeyen müşrikler; ‘’İşittik,eğer istersek biz de onun gibisini (yani Kur’an gibisini) söyleriz. Bu evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.’’(Enfal:31) dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Allah,inanmayanlara karşı Kur’an’la meydan okumasını Peygamberimize tavsiye buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim, müşriklere meydan okurken, çoktan başlayıp aza doğru birbirini kuvvetlendi-ren şöyle bir yol takip etmiştir: Bu konuda ilk inen ayet Kasas:49. ayettir. Sonra, yani ikinci olarak inen ayet ise: ‘’Yoksa Kur’anı kendisi mi uydurup söyledi diyorlar. Hayır, onlar inanmazlar. Eğer doğru sözlü iseler Kur’anın bir benzerini getirsinler.’’(Tur:33,34). Üçüncü olarak inen ayet ise; ‘’Yoksa Kur’anı o (peygamber) mu uydurdu diyorlar.De ki,öyle ise onun gibi uydurma olacak şekilde on sure getirin.Ve sözünüzde doğru iseniz, Allah’tan başka gücünüzün yettiği kimseleride çağırın.’’(Hud:13). Dördüncü safhada ise, tehaddinin yani meydan okumanın zirvesi teşkil edilmiştir;’’Yoksa onu uydurdu mu diyorlar.De ki eğer doğru sözlü iseniz,onun benzeri bir sure getirin. Ve de Allah’tan başka da çağırabileceklerinizi de çağırın.’’(Yunus:38). Ayrıca (bkz. Bakara:23,24). 2)Ayın Yarılması Mucizesi (Ay’ın İkiye Bölünmesi): Ayın ikiye bölünmesi mucizesini Kur’anı Kerim Kıyamet zamanının yaklaşma alametlerinden sayar. Ve şöyle buyrulmuştur:’’(Kıyamet) Saat(i) yaklaştı, Ay yarıldı. Fakat onlar (Kureyş müşrikleri), herhangi bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve;’’Bu , süregelen bir büyüdür’’derler.’’(Kamer:1-4). Şakkı Kamer Mucizesi, Risaletin sekizinci senesinde Mekke’de vuku bulmuştur. Kureyşin ileri gelenleri toplandılar ve Peygamberimizden bir mucize istemeye karar verdiler. Efendimiz (SAV) ay ışığı altında Hz.Ali,Abdullah İbni Mesut,Abdullah İbni Abbas,Abdullah İbni Ömerin de bulunduğu bir toplulukla konuşuyordu. Kureyş, Peygamberimizden mucize istedi. Peygamberimiz de mübarek elini gök yüzündeki Ay’a doğrulttu ve bir işaretiyle ay ikiye bölündü. Ve Efendimiz (SAV) etrafındakilere ‘’Şahid olun,şahid olun’’ buyurdular. Ve hemen peşinden de yukarıdaki zikredilen ayetler nazil olmuştur. Kureyşten biriside ‘’Muhammed bize büyü yaparak Ay’ı ikiye bölmüş olmalı, durumu dışarıdan gelen kervan ve kafilelere soralım’’dedi. Gelen kervanlardan da hepsi ayın ikiye bölündüğünü gördüklerini söylemişlerdir. Fakat hala müşrikler’’Muhammed’in sihri semaya da tesir etti’’ diyerek, ayeti kerimenin haber verdiği gibi inkar etmeye devam ettiler. 3)İsra ve Mirac Mucizesi: İsra;Gece yolculuğu demektir. Ayette ise ‘’ba’’harfi cerriyle kullanıldığı için ‘’Gece yürütmek’’demektir. Mirac ise ‘’Yükseğe çıkmak,merdiven’’demektir. Konu ile ilgili olarak;’’Noksanlıklardan uzak olan O Allah ki,bir gece kulunu (Muhammed AS) Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüttü.O’na ayetlerimiz-den birkısmını gösterelim diye.Gerçekten O Allah işiten ve görendir.’’(İsra:1) Mirac Mucizesi Risaletin onbirinci yılında Receb ayının 27.gecesinde ve İkinci Akabe Görüşmelerinden sonra,Hicretten de 19 ay önce,Miladi 621.yılda vuku bulmuştur.Hadis,fıkıh ve kelam alimlerinin çoğuna göre bu olay bir gecede (yatsı namazı ile sabah namazı arasında), uyanıkken,ruh ve bedenle ve bir defa vuku bulmuştur. Ebu Hureyre’den rivayet edilen bir hadiste Rasülullah (AS) şöyle buyurmuştur:’’Kureyş, bana seyahat ettiğim yerlerden soruyordu.Bilhassa Mescid-i Aksa’ya dair öyle şeyler sorulmuştu ki, ben İsra Gecesi onlarla ilgilenip tespit edememiştim.Bu durumda sıkıldım ki,hiçbir zaman öyle sıkılmamıştım.Bunun üzerine Allah Teala aradaki mesafeyi kaldırdı.Ben de ne sorarlarsa ona bakarak cevap vermiştim.’’(Müslim,Sahih,1,156) İsra ve Mirac Mucizesini anlatan Malik b.Sa’sa’dan rivayet edilen hadiste Rasülullah (SAV) şöyle buyurmuştur:’’Bir kere ben Hatim’de bulunuyordum.Cebrail geldi göğsümü yardı,kalbimi de zemzemle yıkadı.Sonra katırdan küçük beyaz bir binit getirildi ki adı Burak idi, adımını gözün görebildiği yerin sonuna kadar atardı.Ben ona bindirildim.Cebrail’de benimle yollandı.Beyti Makdis’e vardık.Orada namaz kıldım.Bütün peygamberler benimle namaz kıldılar.Sonra Mirac/merdiven getirildi,Cebrail ile buna bindirildik ve yükseltildik. Nihayet Dünya semasına vardık.Cibril,gök kapısını çaldı. Kim O? Denildi. Cibril:Cibrilim dedi Yanındaki kimdir? denildi.Cibril:Muhammed,dedi.Semanın bekçisi:Ya Muhammed’e Miracın daveti gönderildimi? Dedi. Cibril:Evet, dedi. Bekçi:Merhaba gelen zata, bu gelen ne güzel yolcudur. Denildi ve kapı açıldı.Birinci kat semada Adem(as)la karşılaştık.Cebrail bana,bu senin baban Adem’dir.Ona selam ver dedi.Ben de selam verdim.Selamımı aldı ve:Merhaba iyi oğlum,merhaba Salih peygamber,dedi. Sonra İkinci kat semaya vardık.Oradada Yahya ve İsa ile karşılaştık.Onlarada selam verdim.Selamımı aldılar. Sonra Üçüncü kat semaya vardık. Orada Yusuf (as) ile karşılaştık. Sonra Dördüncü kat semaya vardık.İdris(as) ile karşılaştık. Sonra Beşinci kat semaya vardık.Orada Harun (as)ile karşılaştık.Sonra Altıncı kat semaya vardık.Orada Musa (as) ile karşılaştık.Sonra Yedinci kat semaya vardık.Orada İbrahim (as) vardı. Cebrail: Bu gördüğün baban İbrahim’dir,Ona selam ver,dedi. Ben de selam verdim ve selamımı aldı. Sonra karşıma Sidre-i Münteha sahası açıldı.Cebrail bana: işte bu Sidre-i Müntehadır,dedi.Sonra bana Beyt-iMamur gösterildi.Gördümki her vakit(gün) yetmişbin melek Orayı ziyaret(tavaf) ediyor. Sonra benimle ümmetim üzerine elli vakit namaz farz kılındı.Sonra Musa(as)ile konuşmam neticesinde,ümmetim için namaz vakitleri hususunda hafifletmesini Allah’tan istedim. Böyle böyle her gün ve gecesinde beş vakit namazla emrolundum.’’(Buhari, Sahih,1,91-93). Sahih rivayetlere göre,Sidre-i Münteha’ya kadar Peygamberimize refakat eden Cebrail burada kaldı ve daha sonraki yolculuk Necm Suresi:6-18.ayetlerinde belirtildiği üzere devam etti.Rasülullah Sidre-iMünteha ve ötesi yolculuğunu Refref ile yaptı.Allah Teala Habibini kudsi canibine çekti.Ve kuluna vahyedeceğini vahyetti.Ve Sidre’nin yanında Cennetü’l-Me’va vardır. Burak:Yeryüzünde Peygamberimizin binmesine mahsus bir vasıta olduğu gibi, Refref de Cenab-ı Hakk’a yakın ve Miraca mahsus bir binittir. Yine Kurtubinin rivayetine göre Miracta Rasülullah Sidre-i Müntehaya varınca Refref gelerek Onu Cebrail’den almış ve Kab-ı Kavseyn Makamına getirmiştir.Sidre-i Münteha ise:Yaratılmışları temsil eden son ağaç.Yani mahlukat aleminin son noktasıdır. İsra ve Mirac Mucizesi en az kırkbeş sahabiden rivayet olunan,Peygamberimiz(SAV)in en büyük mucizelerinden birisidir. 4)Peygamberimizin Mübarek Ellerinden Suların Akıtılması mucizesi: Peygamberimizin (SAV) parmaklarından suyun akması mucizesi bir defa değil, pek çok defa meydana gelmiştir. Cabir b.Abdillah şöyle demiştir:’ Hudeybiye günü insanlar susuz kaldı.Peygamberimiz deriden bir su kabından abdest alıyordu. İnsanlar O’ndan tarafa koşuşmaya başladı.Peygamberimiz: ‘Size ne oluyor’dedi.Onlar da’Yanımızda hiç su yoktur.Abdest alamıyor ve su içemiyoruz’ dediler.Peygamberimiz hemen elini su kabının içine koydu ve su pınar gibi akmaya başladı.Biz hem içtik hem de abdest aldık.’’ (Ravi Salim b.Ebil-Ca’d dedi ki):Ben Cabir’e ,o gün kaç kişi idiniz diye sordum, da Cabir bana:’Eğer yüzbin kişi olsaydıkta muhakkak o su bize yetecekti. Biz o gün binbeşyüz kişi idik’ dedi. (Buhari,Kitabü’l-Menakıb,83) 5)Yemeğin Bereketlenmesi- Çoğalması Mucizesi: Rasülullah (SAV)in bu yöndeki mucizeleri de bir defa değil müteaddit defalar vuku bulmuştur. Bir tanesi şöyledir: Enes İbni Malik’ten: ‘Ebu Talha Ümmü Süleym’e hitaben ‘Yanında yiyecek bir şey var mı? Dedi. Ümmü Süleym :’Evet var.’ Dedi.ve arpadan yapılmış birkaç ekmek külçesini bir bohça ile dürdü ve bohçayı da elimin altına sardı.Beni, Rasülullah’a gönderdi.Ben de bunu götürdüm, Rasülullah’ı Mescidde buldum.Beraberinde insanlar vardı.Bana’’Seni Ebu Talha mı gönderdi? Diye sordu.Ben’’Evet’’dedim. Rasülullah(SAV)’’Yemek sebebiyle mi?’’dedi. Ben de’’Evet’’ dedim. Rasülullah(SAV) beraberindekilere hitaben ‘’Kalkınız’’buyurdu.ve yürüdü.Nihayet evimize geldik.Ben, durumu Ebu Talhaya hemen bildirdim. O’da,Ümmü Süleym’e ‘’Ya Ümme Süleym Rasülullah insanları getirmiştir.Halbuki onları doyurabileceğimiz bir şey yoktur.’’dedi. Ümmü Süleym de’’Allah ve Rasülü en iyi bilendir.’’dedi. Rasülullah,Ebu Talha ile geldi ve ‘’Ya Ümme Süleym,yanınızda ne varsa getir.’buyurdu.O’da ekmekleri getirdi, küçük bir yağ tulumuyla yağ sıkarak katık yaptı.Sonra Rasülullah duada bulundu ve’On kişi için izin ver’ dedi. Böyle böyle topluluk yetmiş yahut seksen kişiydiler,hepsi doydular,yemek de hiç eksilmedi.’’(Sahih-i Buhari Terc.Kitabü’l-Menakıb,c,7;s,3358) 6)Yağmurun Hemen Yağması Mucizesi: Enes(ra) şöyle demi,ştir.:Rasülullah zamanında Medine’de bir kıtlık(yağmursuzluk) oldu.Bir Cuma günü Rasülullah hutbe irat ederken bir adam geldive;’’Ya Rasülellah atlarımız,koyunlarımız helak oldu. Allah’a dua etseniz de bize yağmur verse’’dedi. Rasülullah(SAV) hemen ellerini açtı dua etti.Gökyüzü açık iken birden rüzgar esti,bulutlar toplandı ve hemen yağmur yağdı.evlerimize zor gittik.Ertesi Cumaya kadar yağdı.Sonra aynı adam yahut başka birisi:’Ya Rasülellah duada bulunsanız da yağmur dursa’ dedi. Rasülullah gülümsedi ve ‘’Ya Rabbi,üzerimize değil etrafımıza yağdır’’diye dua etti de bulutlar Medine üzerinden tac gibi sıyrılıp gitti.’’(Sahihi Buhari Terc.Kitabül Menakıb s,3363) Burada iki mucize birlikte çok açık ve bariz bir şekilde zuhur etmiş. Önceki Cumada yağmurun yağması,bir sonraki Cumada yağmurun kesilmesi şekliyle meydana gelmiştir. 7)Hurma Kütüğünün İnlemesi (Ağlaması) Mucizesi: Cabir(ra) den rivayet edilen bir hadis şöyledir.:’’Rasülullah Cuma günleri bir hurma kütüğüne dikelir öyle hutbe verirdi. Ensardan bir kadın ‘’Ya Rasülullah, size bir minber yaptırayımmı?Dedi. Rasülullah:’’İsterseniz yaptırın’’ Dedi.Rasülullaha minber yapıldı,Cuma olunca Peygamberimiz minbere çıkınca Hurma Kütüğü bir çocuk gibi ağladı.Rasülullah minberden inip onu kucakladı.Böylece sustu.Rasülullah :’’O, Yanında edildiğini işittiği Zikrullah için ağlıyordu’’buyurdular.(Buhari Terc.Kitabül Menakıb) Diğer bir rivayette de’’Ben onu kucaklayıp teselli vermeseydim,ağlaması hep devam edecekti’’ (Darimi, Mukaddime,6) Darimi, Abdullah b. Büreyde tarıkıyla şu haberi nakleder:’’….(Bu olay yukarıda zikredildiği gibi devamla)…Peygamberimiz elini kütüğün üzerine koyarak susturdu ve kütüğe hitaben:’’İstersen seni eski yerine dikeyim,orada eskisi gibi meyve verirsin, istersen seni yere defnedelim, Allah’ın izni ile Cennette meyve verir,Cennetin nehirlerinden sulanırsın.’’buyurunca ,Kütük Cennette dikilmeyi kabul etmiş, hatta sahabe :’Kütük neyi kabul etti ya Rasülellah ‘’dediklerinde,Peygamber(SAV):’’O, Cennette olmayı seçti’’buyurdular. Neticede Hurma Kütüğü ,Minberin altına gömüldü. Hem zaten, Minber ile Peygamberimizin evi arası dünyadaki Cennet Bahçesidir. İbni Ebi Hatim, Menakıb’ında naklettiğine göre, İmam Şafii:’’Allah, Peygamberimize verdiği mucizeyi başka hiçbir peygambere vermemiştir.’demiştir.Kendisine, İsa(as)a ölüleri diriltme mucizesi verildi,denilince;İmam Şafii:’’Allah, Hz.Muhammed’e Kütüğün İnlemesi Mucizesini verdi de onun sesi işitildi.Bu, ölüleri diriltmekten daha büyük bir olaydır.’’dedi.(Kastalani). Hasn-ı Basri bu hadisi okuyunca kendini tutamaz ağlarmış. 8)Zehirlenmiş Keçi Etinin, Zehirli Olduğunu Haber Vermesi Mucizesi: Şam yolunda stratejik öneme sahip olan Hayber,Hicretin yedinci yılında(M.628) fethedildi.Yahudiler, Peygamberimi- zi zehirleyerek öldürmeyi planladılar.Bu işi Sellam b.Mişkemin karısı üstlendi.Kadın bir dişi keçiyi kızarttı ve Rasülullah ile arkadaşlarına buyur etti. Rasülullah çok sevdiği kürek kısmın- dan bir lokma almıştı ki,yutmadan; arkadaşlarına :’’Ellerinizi yemekten çekiniz. Şu kürek kemiği,etin zehirlenmiş olduğunu bana haber verdi.’’buyurdu.Peygamberimiz kadını çağırdı ve kadın suçunu itiraf etti. Etten yemiş olan Bişr b.Bera hemen orada vefat etti. Peygamberimiz, kadına:’’Bunu nedn yaptın’’dedi.Kadın:’’Eğer sen, gerçek bir peygamber isen,sana bildirilir ve sen zarar görmezsin.Eğer bir peygamber değilsen,senden kurtulmuş oluruz.(İ.Kesir:Siret:3,397) Dedi.Bazı rivayetlere göre Rasülullah (SAV) bu kadını affetmiştir.(Kastalani,M.Ledünniye,c,1) 9)Savaşta Gözü Çıkan Sahabiye,Gözünü Yerine Koyarak Şifa Bulması Mucizesi:Uhud Savaşına katılan Katade b. Numan Ensari,Birinci Akabe Biatına katılmış.Bedir,Uhud ve Hendek savaşlarında bulunmuştur. Uhutta Peygamberimizin yanından hiç ayrılmadı.ve gözüne isabet eden bir okla gözü yerinden çıktı.Çıkan gözünü elinde tutarak Peygamberimize geldi. Peygamberimiz,Ona‘’dilersen gözün olmadan yaşa,mükafatını Ahirette alırsın.Dilersen gözünü yerine takayım şifa bulursun.’dedi.Katade gözünün görmesini istiyordu.Peygamberimiz, gözünü yerine koydu ve dua etti. Katade’nin gözü daha güzel oldu.(Mektubat,s,139). 10)Emre İtaat Eden Ağaç Mucizesi:Kadı Iyad’ın Şifa-i Şerif adlı eserinde,Abdullah b.Ömerden Rivayet edilen bu olay şöyledir:’’Bir sefer sırasında Peygamberimizin yanına bir bedevi geliyor. Peygamberimiz ona ‘’Nereye gidiyorsun’’diyor. O,da ‘’ailemin yanına’’diyor. Rasülullah(SAV)’’Ondan daha güzel bir hayır istemez misin?’’buyurdu. Adam :’’Nedir O?’’ Peygamberimiz cevap verdiler:’’Allah’tan başka ilah olmadığına,O’nun eşi ve ortağı olmadığına,ve Muhammed’in, O’nun kulu ve Rasülü olduğuna şehadet etmendir.’’ Bedevi:’’Buna kanıt ,şahit nedir’’dedi. Peygamberimiz(SAV) :’’Vadi kenarındaki şu ağaçtır, git o ağaca’ Rasülullah seni çağırıyor’ de. Sonra işaret etti ve ağaç, kökleriyle srünerek geldi. Ve ‘’Selam sana ey Allah’ın Rasülü’’dedi.Sonra bedevi, ağacın yerine gönderilmesini istedi. Rasülullah (SAV),ağaca emretti ve ağaç yerine gitti.’’ Bu mucize üzerine bedevi Rasülullah’a secde etmek istedi. Rasülullah(SAV):Kendisine secde etme hususunda kimseye izin olmadığını söyledi ve bunun üzerine Bedevi:’’İzin verin elinizi,ayağınızı öpeyim’’deyince,Rasülullah (SAV) buna izin verdiler.(Şifa,1,299,Kadı Iyad) Mucizeleri binleri geçen Peygamberimizin(SAV) sadece on tane mucizesini bu yazımıza aldık. Ki, Onun mucizeleri sayılamayacak kadar çoktur. Kur’an-ı Kerim’de diğer peygamberlerin bazı mucizeleri anlatılmıştır. Önceki Peygamberlere gönderilen Kitaplarda da Ahir Peygamberin Hz.Muhammed Mustafa (SAV)in özellikleri,hatta mucizeleri,ve hatta ümmetinin özellikleri zikredilmiştir. Peygamberimizin mucizeleri kısmen Kur’an’da zikredilmiş, fakat binlerce mucizesi zikredilmemiştir. Zikredilseydi ne olurdu ? : a)Buna ihtiyaç yok, zaten Peygamberimizin hayatı bir toplumun huzurunda geçmektedir. b)Yazı biliniyor, olayların (kaydedilip) aktarılması kolaylaşmıştır. c)Binlerce mucize Kur’an-ı Kerim’de yer alsaydı o zaman ,Allah Teala iyi bilir,belki de, Kur’an sadece bir mucize kitabı olurdu ve belki de o zaman; Kur’an, mucize olmazdı. d)Buna gerek yok, bütün Peygamberler Allah’ın Peygamberleridir.Ve bütün mucizeler Allah Teala’nın fiilidir.Mucizelerin, Peygamberlere nispet edilmesi mecazidir. e)Bazen de, müşrikler Peygamberimizden mucize istemişler, Peygamberimiz(SAV) de,ancak Cenab-ı Hakk’ın bir elçisi olduğunu, tebliğ etmekle ve uyarmakla görevli olduğunu, açıklamıştır.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
198.saat 9.gün mucizesi | Kara Kartal | Gündem/ Manşetler | 6 | 18 Şubat 2023 12:06 |
Zakir Tama & Ayırma Bizi 2014 | enderhafızım | İlahiler/Ezgiler | 0 | 22 Nisan 2014 17:23 |
Su mucizesi | İnceSızı | Serbest Kürsü | 0 | 19 Mart 2012 18:16 |
Bir Kur'ân mucizesi: Ebu Leheb | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 0 | 08Haziran 2011 13:24 |
Peygamberimizin ölüleri diriltmekle ilgili mucizesi var mıdır? | _bülbül_ | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 19:55 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|