|
Konu Kimliği: Konu Sahibi nurşen35,Açılış Tarihi: 02 Ağustos 2015 (02:24), Konuya Son Cevap : 19 Kasım 2018 (20:31). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
![]() ![]() |
| LinkBack ![]() | Seçenekler ![]() | Değerlendirme ![]() |
![]() | Mesaj No:1 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]() Mevlid-i Şerif ve Süleyman Çelebi.Medineweb Süleyman Çelebi Hazretlerinin Mevlid'i Yazılış Sebebi... Süleyman Çelebi Hazretleri, Mevlidini Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) Efendimiz’in diğer peygamberlerden üstün olduğunu isbat etmek üzere yazmıştır. Buna lüzüm görmesine Bursa’da İranlı bir vaiz’in Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem)’in diğer peygamberlerden farklı olmadığını ileri süren cahilce sözleri sebep olmuştur. Bursa’da bir vaiz camide vaaz ettiği sırada “Biz onun (Allâh’ın) peygamberlerinden hiç birini öbürlerinin arasından ayırmayız hepsine inanırız.” (Bakara 285) ayetini tefsir ederken, peygamberler arasında hiçbir fark olmadığını kendisinin bu ayet gereğince Muhammed (Sallallâhu Aleyhi Vesellem)’i Hazreti İsa (Aleyhis-selâm)’dan üstün görmediğini söyler. Cemaat arasında bulunan Allah Resulü’nün gerçek aşık ve sadıklarından bilgili ve dini gayret sahibi bir arap buna itiraz eder. Kuvvetli ve kesin deliller ortaya koyarak bu ayete verilen mananın yanlış olduğunu söyler ve derki: “Hey nâdan ve cahil sen tefsir ilminde yayasın. Peygamberler arasında fark yoktur demekten murad, Resullük ve Nebilik bakımındandır. Yoksa mertebe ve fazilet bakımından değildir. Eğer bu bakımdan olsaydı ‘O peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık’ (Bakara 253) ayetinin manası nasıl uygun düşerdi.” Fakat şehir halkı vaiz tarafını tutar. Bunun üzerine bu zat arap vilayetlerine Mısır ve Halep’e giderek kendi görüşünün lehinde altı kere fetva getirse de vaiz sözünde ısrar eder. Ancak vaizi yedincisinde yenmek mümkün olur. Bu tartışma cemaat arasında bölünmelere yol açmış, her iki tarafı da tutanlar olmuştur. Süleyman Çelebi’de bu tartışmalara şahit olmuş, Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem)’ in fazilet ve mertebesinin iyice anlaşılması ve yanlış bazı fikirlerin önlenmesi bakımından bir eser yazmanın yerinde olacağı kanatine varmıştır. İşte onun şu beyitleri bu olayı doğrular boyuttadır. Ölmeyip İsa göğe bulduğu yol Ümmetinden olmak için idi ol Dahi hem Musa elindeki Âsa Oldu anın izzetine oldu ejderha Çok temenniler kıldılar Hakk’dan bunlar Kim Muhammed ümmetinden olalar Gerçi bunlar dahi mürsel durur, Lâkin Ahmed efdal ü ekmel durur Zîra efdallığa ol elyak durur Anı öyle bilmeyen ahmak durur Bu beyitler de Süleyman Çelebi Hazretleri, İsa (Aleyhis-selâm)’ın göğe yükseltilmesini ileride gelecek olan Muhammed (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinden olmak arzusuna bağlamaktadır. Musa (Aleyhis-selâm)’ın Asa’sının yılan haline gelmesi onun şerefi’nin yüceliğine delalet ettiğini ve nice peygamberlerin onun ümmetinden olmak için Allâh’tan temennilerde bulunduklarını hepsinin Allah tarafından gönderildikleri halde Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi Vesellem)’in onlardan daha faziletli ve daha mükemmel olduğunu beyan etmektedir. Bu olay kaynakların ekserisinde belirtilen bir hâdisedir. Ayrıca İranlı vaizin batiniliğinden de bahsedilmektedir. Ehl-i Sünnet olduğu bilinen Süleyman Çelebi’nin ona mal edilen Ehl-i Sünnet inançları dışına düşen parçaları kaleme alamayacağı hususu bu vesileyle belirmiş bulunmaktadır. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i yazmasındaki ikinci gaye: Ehl-i Sünnet akidesini yıkmak isteyenlerin ve bâtinilik propagandası yapanların tesirini azaltmak, hatta ortadan kaldırmaktır. Osmanlı imparatorluğunun zayıf sayılabilecek bir devrinde (Fetretten yeni çıkdığı bir sırada) siyasi, fikri, dini her türlü cereyanların kaynaştığı ve etrafı karıştırdığı bir zamanda Süleyman Çelebi, Ehl-i Sünnet tarafını tutmuş ve devletin yıkılmasını önlemekte yardımcı olmuştur. Süleyman Çelebi, itikat meselelerinde ve diğer hususlarda hep Ehl-i Sünnet görüşünü ortaya koymuş ve eserinde baştan sona Ehl-i Sünnet akîdesinin müdafasını yapmıştır. Tarihçilerin belirttiğine göre, Osmanlı imparatorluğu Ehl-i Sünnet akidesini yaymak ve batıl mezeplerin yayılmasını önlemek için Mevlid’e çok önem vermişler, Osmanlı padişahları, şeyhul islam’lar ve o zamanın meşhur alimleri bizzat bu Mevlid merasimlerine katılmışlar ve kendileride Mevlid cemiyetleri düzenlemişlerdir. Alıntı...
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
![]() | Gündem/ Manşetler | Esma_Nur | 6 | 1539 | 10 Aralık 2020 12:20 |
![]() | DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler | nurşen35 | 4 | 2339 | 08 Aralık 2020 18:40 |
![]() | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | nurşen35 | 1 | 1027 | 08 Aralık 2020 17:46 |
![]() | Serbest Kürsü | nurşen35 | 0 | 906 | 08 Aralık 2020 12:44 |
![]() | Namaz-Abdest-Teyemmüm | nurşen35 | 0 | 1054 | 04 Aralık 2020 13:56 |
![]() | Mesaj No:2 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]() ![]() Söyleşirken Cebrail ile kelam. Geldi Refref , önüne verdi selam... Aldı ol şah-ı cihanı ol zaman, Sidre'ye gitti ve götürdü heman. Gel Habibim sana aşık olmuşam, Cümle halkı , sana bende kılmışam. Ne muradın var ise, edem reva, Eyleyem bir derde , bin türlü deva. Mustafa dedi; Ey Rabbi Rahim, Ey hata püş-ü ve atası çok kerim. Ol za'if ümmetlerin hali no'la.. Hazretine nice anlar yol bula. Gece gündüz işleri isyandır hem, Korkarım yerleri ola Cehennem. Hak Teala'dan erişti nida, Ya Muhammed , Ben sana kıldım ata.. Ümmetini sana verdim, Ey Habib, Cennetimi onlara kıldım nasip.. (Mevlid'den .... Süleyman Çelebi)
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() | Mesaj No:3 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]() Süleymân Çelebi, Mevlid'inde; Allahü Teâlânın mutlak irâdesini, yoktan var ettiğini ve Muhammed aleyhisselâmin hiçbir mahlûkda bulunmayan üstün, yüksek ve emsâlsiz vasiflarini anlatir. Her kelimesinde, gönlü Resûlullah aşkı ile yanan bir müminin engin aşk ve muhabbet kokuları vardır. Hazret-i Muhammed'in diger peygamberlere olan bütün üstünlükleri, en güzel kelimeler ve en vecîz ifâdelerle anlatilmistir. Mevlid; münâcaat (Allahü teâlâya yalvarma), velâdet (Peygamberimizin dogumu), risâlet (Peygamberligin bildirilisi), mîrâc (Göklere çikisi, Cennet'i ve Cehennem'i görmesi), rihlet (Peygamberimizin vefâti) ve duâ bölümlerinden ibârettir. Söze Allahü teâlânin ism-i serîfi ile baslayan Süleymân Çelebi, Âdem aleyhisselâmdan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma kadar bütün dedeleri olan Peygamberlerin alinlarinda nûr parladigini ve bu nûrun Muhammed aleyhisselâma intikâl ettigini anlatir. Peygamber efendimizin dogusuna genis bir yer ayirarak, O dogarken annesinin neler duyup, neler gördügünü, bu ânda bütün varliklarin engin bir nese içinde kaldiklarini, bütün zerrelerin O'nu büyük nese içinde karsiladigini söyler. Mevlid'de bundan sonra, Muhammed aleyhisselâma peygamberliğinin nasıl bildirildiğini ve mi'râc hâdisesinin nasıl olduğunu anlatır. Derin üzüntü içinde yazdığı rihlet ve daha sonra duâ ile Mevlid'ini bitirir. Peygamber efendimizin her varlığın yaratılış sebebi, bütün yaratılmışlarin en şereflisi ve O'nu bütün peygamberlere üstün kılan Allahü Teâlâya şükürler etmektedir. Eserde çok olgun fikirler ve kompozisyon bütünlügü vardir. Mevlid, mesnevî seklinden ziyâde, kasîde seklinde tertiblenmistir. Bâzi yerlere gazel parçalarıda ilâve edilmiştir. Arûz vezni ile yazılmış, (fâilâtün, fâilâtün, fâilün) kalıbıkullanılmıştır. Yalnız bir yerde (Mef'ûlü, fâilâtü, mefâîlü, fâilün) kalıbına yer verilmiştir. Kâfiyeler güzel ve saglamdir. Süleymân Çelebi, Mevlid'in mısralarının mükemmel olması için çok titizlik göstermiş, bu sebeple Mevlid, üstün sanat sâhibi dîvan şâirlerince dahî sevilip beğenilmistir. Mevlid'de hem olaylarin, hem de düsüncelerin anlatıldığı yerlerde, en kısa, en uygun ve mümkün olan en sâde anlatım şekli kullanılmıştır. Mevlid'de, hemen her türlü söz ve ifâde sanatina rastlanır. En çok cinâs, tesbîh ve tekrîr gibi sanatlara önem verilmistir. Bölümlerin ve kitabin bütünlügüne titizlik gösterildiği kadar, her mısra'in ayrı ayrı güzelliği de gözden kaçmamaktadır. Mevlid, lirizm (içlilik) ve ögreticiligi (didaktizmi) iyice kaynastırmış bir şiir kitabıdır. Kuruluktan uzak olduğu gibi, sırf coşkunluktan da ibâret değildir. Görünüşte kolay, fakat denendiğinde benzerinin yazılmasının çok zor olduğu görülür. MUHAMMED ALEYHISSELÂMI SEVMEK Süleymân Çelebi hazretleri, Mevlid'ine Arabî olarak bir önsöz yazarak, söyle buyurmaktadir: "Rahmân ve Rahîm olan Allahü Teâlâ'nın ismiyle baslarim. Muhammed aleyhisselâmı (sav) bütün yaratilmislarin sebebi, en sereflisi ve en azîzi yapan, makâm-i Mahmûd ile sefâat hakkini vererek O'nu bütün Peygamberlerden üstün kilan, ismini O'nun ismiyle yanyana yazarak, hasedci seytanin burnunu sürtüp, O'nun sânini yücelten Allahü Teâlâya hamd-ü-senâlar olsun. Muhammed aleyhisselâm, Allahü Teâlâ'nın indinde çok makbûldür. Allahü Teâlânın melekleri O'nun yardimcilaridir. Agaçlar, toprak ve taslar, O'nunla konustular. O'nu sevenler dünyâda ve âhirette sevilip kurtulurlar. O'na düsman olanlar kovulup, Cehennem'e atilirlar. Bizi Muhammed aleyhisselâmın ümmeti yapmakla sereflendiren AllahüTeâlâya hamd ederim. Şerîki ve benzeri olmayan, mekândan münezzeh bulunan Allahü Teâlâ'nın bir olduguna sehâdet ederim. O, herkesin kendisine muhtâc oldugu, ibâdet ettigi ve yöneldiği Allahü Teâlâ'dır . O, Şânı yüce, kullarını merhametle bağışlayandır. Güzel ahlâk ve cömertlik gibi pekçok meziyetleri ortaya çikaran, vâdedilen kiyâmet gününde, her tarafta şefâati kabûl edilir bir şefâatçi olan Muhammed aleyhisselâmın (sav) , Allahü Teâla'nın kulu, resûlü ve habîbi olduğuna şehâdet ederim. Allahü Teâlâ, O'na seçilmislerin en üstünleri olan temiz âline ve Eshâb-i kirâmina sonsuz rahmet etsin." Alıntı...
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() | Mesaj No:4 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]()
Tevhid bahri Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem Muhammed Mustafâ râ Salevât Allah âdın zikredelim evvelâ Vâcib oldur cümle işde her kulâ Allah âdın her kim ol evvel anâ Her işi âsân ider Allah anâ Allah âdı olsa her işin önü Hergiz ebter olmaya ânın sonu Her nefesde Allah âdın di müdâm Allah âdıyle olur her iş tamâm Bir kez Allah dese aşk ile lisân Dökülür cümle günah misl-i hazân İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen Her murâda erişür Allah diyen Aşk ile gel imdi Allah diyelim Dert ile göz yaş ile âh îdelim Ola kim rahmet kıla ol pâdişah Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh Birdir ol, birliğine şek yokdürür Gerçi yanlış söyleyenler çokdürür Cümle-âlem yoğ iken ol var idi Yaradılmışdan ganî cebbâr idi Vâr iken ol, yok idi ins-ü melek Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek Sun' ile bunlârı ol, vâr eyledi Birliğine cümle ikrar eyledi Kudretin izhâr edüp hem ol celîl Birliğine bunları kıldı delîl "Ol !" dedi bir kerre vâr oldu cihân "Olma !" derse, mahv olur ol dem hemân Pes Muhammeddir bur varliğa sebeb Sıdk ile ânın rızasın kıl taleb Ey azizler, işte başlarız söze Bir vasıyyet kılarız illâ size Ol vasıyyet ki direm her kim tuta Misk gibi kokûsu canlardâ tüte Hak-Teâlâ rahmet eyleye anâ Kim beni ol bir dua ile anâ Her kim ki diler bu duada buluna Fâtiha ihsân ede ben kûluna El-Fâtiha * Mevlid-i Şerif-in müellifi Merhum Süleyman Süleyman Çelebi Hazretleri'nin ruhu için ve bu satırları okuyan, dinleyen, okumasına sebep olanlardan yaşayanların ruhu makamlarına, ahirete göçmüş olanlarınında ruhlarına El-Fatiha Veladet bahri Âmine hâtun Muhammed ânesi Ol sadeften doğdu ol dür dânesi Çünkî Abdullah'tan oldu hâmile Vakt erişdi hefte vü eyyam ile Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn Çok alâmetler belirdi gelmeden Allâhümme salli alâ Muhammediv Ve alâ âli Muhammed Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi On ikinci gîce isneyn gîcesi Ol gîce kim doğdu ol hayrûl-beşer Ânesi anda neler gördü neler Dedi gördüm ol habîbin ânesi Bir acep nûr kim, güneş pervânesi Berk urup çıktı evimden nâgehân Göklere dek nûr ile doldu cihân Gökler âçıldı ve feth oldu zulem Üç melek gördüm elinde üç âlem Bîri meşrik bîri mağribde anın Bîri dâmında dikildi Kâbenin Bildim anlardan kim ol halkın yeği Kim yakîn oldu cihâna gelmeği İndiler gökden melekler sâf sâf Kâbe gibi kıldılar evim tavaf Hûriler geldi bölük bölük Buğûr yüzleri nûrundan evim doldu nûr Çevre yânıma gelip oturdular Mustafâ'yı birbirine muştular Dediler oğlun gibi hiç bir oğul Yâradılâlı cihân gelmiş değil Bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl Bir anâya vermemiştir ol Celîl Ûlu devlet buldun ey dildâr sen Doğiserdir senden ol hulk-ı hasen Bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır Bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf Nûr ile âlemleri eyler latîf Allâhümme salli alâ Muhammediv Ve alâ âli Muhammed Bû gîce şâdân olur erbâb-ı dil Bû gîceye can verir eshâb-ı dil Yâ Resulâllah Rahmeten lil'âlemindir Mustafâ Hem şefîal müznibîndir Mustafa Vasfınî bû resme tertib ettiler Ol mübârek nûru terğib etdiler Âmine eder çü vakt oldu tamâm Kim vücûda gele ol hayrül enâm Sûsadım gâyet harâretden katî Sundular bir câm dolusu şerbeti Allâhümme salli alâ Muhammediv Ve alâ âli Muhammed Şerbeti sunduk tâbânâ hûriler Bûnu sana verdi Allâh dediler Kardan ak îdi ve hem soğuk idi Lezzeti dâhi şekerde yok idi İçdim ânı oldu cismim nûra gark İdemezdim kendimi nûrdan fark Geldi bir akkuş kanâd ile revân Arkamı sığâdı kuvvetle hemân Doğdu ol sâatde ol sultân-ı dîn Nûra gark oldu semâvât-ü zemîn Sallû Aleyhi ve Sellimû teslimâ Hatta tenâlû cenneten ve naîmâ Essalâtü vesselâmü aleyke Ya Resûlallah Esselâtü vesselâmü aleyke Ya Habîballah Essalâtü vesselâmü aleyke Ya Seyyidel-evvelîne velâhirin. Merhaba bahri Yâradılmış cümle oldu şâdümân Gam gidûp âlem yenîden buldu cân Cümle zerrat-ı cihân idûb nidâ Çağrışûben dediler kim merhabâ Merhabâ ey âli sultân merhabâ Merhabâ ey kân-ı irfan merhabâ Merhabâ ey sırr-ı fürkân merhabâ Merhabâ ey nûru râhman merhabâ Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı Cemâl Merhabâ ey âşinâ-yi Zülcelâl Merhabâ ey cân-ı bâki merhabâ Merhabâ uşşâkâ sâki merhabâ Merhabâ ey cân-ı cânan merhabâ Merhabâ ey derde dermân merhabâ Merhabâ ey cümlenin matlâbu sen Merhabâ ey Hâlikın mahbâbu sen Merhabâ ey Pâdişah-i dû cihân Senin için oldu kevn île mekân Merhabâ ey rahmeten lil-âlemîn Merhabâ sensin şefîa'l-müznibîn Ey gönüller derdinin dermânı sen Ey yarâdılmışların sultânı sen Sensin ol sultân-i cümle enbiyâ Nûr-i çeşm-i evliyâ vü asfiyâ Yâ habîballâh bize imdâd kîl Son nefes didârın ile şâd kîl Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn Ve erseltehû rahmetel lil âlemin Mirac bahri 1-2 Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem Muhammed Mustafâ râ Salevât Söyleşürken Cebrâil ile kelâm Geldi Refref önüne verdi selâm Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân Sidre'den gitti ve götürdü hemân Bir fezâ oldu o demde rûnümâ Ne mekân var anda ne arz-u semâ Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb Her birisinden geçerken îlerû Emr olundu Yâ Muhammed gel berû Gel habîbim sâna aşık olmuşam Cümle halkı sâna bende kılmışam Ne murâdın vâr ise îdem revâ Eyleyem bir derde bin türylü devâ Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe'r-Rahîm Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola Hazretîne nîce anlar yol bula Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul Her ne kim dîledin oldu kabul Ümmetini sâna verdim ey habîb Cennetîmi anlara kıldım nasîb Ey habîbim nedir ol kim dîledin Bir avuç toprağa minnet meyledin Zâtıma mir'at edindim zâtını Bîle yazdım âdım ile âdını Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni Bilûrem görmeğe doymazsın beni Avdet edûp davet et kullarımı Tâ gelûben göreler dîdârımı Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz Ümmetin mîrâcını kıldım namâz" Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân Ümmühân'ın evine geldi hemân Her ne vâki oldu ise serteser Cümlesin eshâbına verdi haber Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın Ümmetin olduğumuz devlet yeter Hizmetin kıldığımız izzet yeter !" Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn Ve erseltehû rahmetel lil âlemin Münacat bahri İlâhî cennete evine girenlerden eyle bizi Cennet içre cemâlini görenlerden eyle bizi Yâ Hayyûl Yâ Kayyûm Sâmed İhsanınâ yoktur adêt Firdevs bahçesinde ebet Kalanlardan eyle bizi Yâ İlâhî, ol Muhammed hakkı çün Ol şefâat kân-ı Ahmed hakkı çün Sırr-ı fürkân nûr-i âzam hakkı çün Kuds ü Kâbe Merve Zemzem hakkı çün Aşk odundan ciğeri püryân içün Derd ile kan ağlayan giryan içün Yâ İlâhi, saklagıl îmânımız Verelim îman ile tâ cânımız Sâna lâyık kullarınla hemdem et Ehl-i derdin sohbetine mahrem et Hem Süleymân-ı fakîre rahmet et Yoldaşın îmân makâmın cennet et Yâ İlâhi, kılma bizi dâllîn Bu dûâya cümleniz deyin âmîn âmîn Ümmetinden râzı olsun ol muîn Rahmetullâhi aleyhim ecmâin (Mevlidi Şerif )
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
![]() | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Mevlid Kandilimiz Mübarek Olsun Medineweb Ailesi | vertyucek | Üç Aylar / Kandiller | 13 | 15 Eylül 2024 11:56 |
merhum ismail biçer yasin i şerif medineweb.net | alperkara | Medineweb.net Videolar | 1 | 01 Ocak 2017 23:35 |
Evliya Çelebi'den Sözler | KEVİR | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 1 | 05 Kasım 2009 23:58 |
Hutbe:Mevlid-i Nebi (s.a.v.) | Arasat | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 20 Mart 2009 21:36 |
Pek hazin bir mevlid | _bülbül_ | Şiirler ve Şairler | 5 | 03 Mayıs 2008 01:19 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
أعوذ بالله من الشيطان الرجيم , بسم الله الرحمن الرحيم Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır. (Kalem-34) | عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال İnsanın Cehenneme girmeye en çok sebep olan ağzı ve avret yeridir. |
Allah'ın ipinden kopan,İnsanlıktan kopar.. Muhsin Arslan |
|