|
Konu Kimliği: Konu Sahibi melis,Açılış Tarihi: 27 Ağustos 2008 (14:20), Konuya Son Cevap : 19 Kasım 2018 (20:29). Konuya 10 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
27 Ağustos 2008, 14:20 | Mesaj No:1 |
Peygamberimizin Şakaları-Medineweb Peygamberimizin Şakaları-Medineweb Peygamber Efendimiz, 'ın elçisi olması dolayısıyla ciddi, vakarlı, ağırbaşlı, heybetli bir insandı. Bu hali zaten normaldi. Çünkü taşıdığı görev, üstlendiği vazife bunun gereğiydi. Ancak her haliyle o da bir insandı. Hem de çok cana yakın... Herkese samimi ve içten davranırdı. Zaman olur, şakalaşır, tatlı ve güzel bir hava oluştururdu. Çünkü başka türlü olsaydı, insanlar Peygamberimize yanaşamazlar, ona soru bile soramazlardı. Zaten insan her zaman ciddi ve ağır meseleleri konuşamaz, bazen ortamın yumuşatılması, insanların rahatlatılması gerekir. Herkes gibi Peygamberimiz de şaka yapar, lâtifeli konuşur, ama hiçbir zaman yalan söylemezdi. Çünkü şaka yollu da olsa, yalan yalandır. Ebû Hüreyre'nin rivayetine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: "Kul şaka ile de olsa yalanı, doğru bile olsa lüzumsuz tartışmayı bırakmadıkça tam inanmış bir mü'min olamaz." Peygamber Efendimiz bir yandan yeri geldikçe şaka yaparken, diğer yandan da Sahabîlerin yersiz şaka yapmamaları konusunda uyarıda bulunurlardı. "Arkadaşlarınla ağız kavgası yapma, bir söz verip de tutmamazlık etme." Etrafındakiler sordular: "Yâ Resulallah, siz de şaka yapıyorsunuz." Çelişkili gibi görünen bu durumu Peygamberimiz şöyle cevapladı: "Evet, ben de şaka yaparım, fakat şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim." Bunun yanında, Peygamberimiz insanlarla alay etmez, hafife almaz, dalga geçmez, küçük düşürmez, mahcup etmez, zor durumda bırakmaz, "işletme" gibi olumsuz tavırları hoş karşılamazdı. Peygamberimizin yaptığı şakalar yerli yerinde ve mesaj doluydu. Lüzumsuz ve yersiz değildi. Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı. Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi. Peygamberimiz çocukları çok severdi. Onlarla ilgilenir, sevindirirdi. Çocuklar Peygamberimizden hiç kaçmazlar, nerede görseler hemen yanına gelirler, çevresini sararlardı. Enes bin Mâlik anlatıyor: "Peygamber Efendimiz insanların en güzel ahlâklısı idi. Benim Ebû Umeyr adında küçük bir kardeşim vardı. Peygamber Efendimiz bizim eve gelerek onu gördüğünde, "Ebû Umeyr'i üzgün görüyorum, sebebi nedir?" "Babam, 'Yâ Resulallah, oynadığı nugayr kuşu öldü' dedi. (Nugayr, serçeye benzeyen kırmızı gagalı bir kuştur.) "Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Ebû Umeyr'i ne zaman görse; "Ebû Umeyr ne oldu senin nugayr?' diye takılırdı." Hazret-i Enes'in kendisi de Peygamberimizin hizmetine on yaşlarında iken girmişti. Bir defasında Efendimiz kendisine: "Ey iki kulaklı adam" diye takılmıştı. Peygamberimiz aile içinde mükemmel bir eş, şefkatli ve sevimli bir babaydı. Zaman zaman eşleriyle de şaka yapar, onlarla olan samimiyetini geliştirirdi. Peygamber Efendimizin kendi aile içindeki bir latifesini de Numan bin Beşir rivayet ediyor: "Bir gün Hazret-i Ebû Bekir, Peygamber Efendimizin huzuruna girmek için izin istedi. Kızı ve Peygamberimizin hanımı Âişe'nin Efendimize bağırdığını işitti. "Resulullaha nasıl bağırırsın?' diye elini kaldırarak bir tokat atmaya davrandı. Fakat Peygamberimiz bırakmadı. Ebû Bekir kızgın olarak ayrıldı, çıktı. "Ebû Bekir çıktıktan sonra Peygamber Efendimiz Âişe' ye: "Gördün mü, seni nasıl kurtardım adamın elinden...' dedi. "Aradan birkaç gün geçtikten sonra Ebû Bekir tekrar müsaade isteyerek Peygamberimizin huzuruna girdi. Bu sefer Efendimizle Âişe'yi barışmış görünce sevindi ve Peygamberimize dönerek şöyle dedi: "Beni nasıl kavganıza kattıysanız, barışınıza da katar mısınız?" "Peygamberimiz: "Kattık, kattık' buyurdu." Peygamberimizin aile içinde şöyle bir latifesi de olmuştu: Adamın biri Peygamberimizin amcasıoğlu Abdullah bin Abbas'a sordu: "Peygamber Efendimiz şaka yapar mıydı?" "Evet, yapardı." "Şakalarından bir örnek verir misiniz?" "Bir gün hanımına bol bir elbise giydirdikten sonra; "Güle güle giy, 'a şükret ve gelinler gibi yerde sürü' diye takıldı." Peygamberimiz kimsesiz, fakir, yoksul, herkesin yüz vermediği, ilgilenmediği insanlarla küçük şakalar yapar, kalplerini kazanırdı. Enes bin Mâlik anlatıyor: "Bir gün adamın biri Peygamber Efendimizin huzuruna geldi ve kendisinden bir binek hayvanı istedi. "Peygamberimiz ona, 'Peki, sana bir dişi deve yavrusu vereyim mi?' diye takıldı. "Adamcağız, 'Yâ Resulallah, ben sizden bir binek istiyorum, dişi deve yavrusunu ne yapayım?" "Peygamber Efendimiz gülerek: "Bütün develer dişi deve yavrusu değil midir?' buyurdu." Peygamberimizin dadısı ve Zeyd bin Hârise'nin hanımı Ümmü Eymen, bir gün Peygamber Efendimize gelir ve onu evine davet eder: "Yâ Resulallah, beyim sizi davet ediyor." "O da kim, hani şu gözlerinde beyazlık olan adam mı?" "Beyimin gözlerinde beyazlık yok yâ Resulallah!" "Evet, gözlerinde beyazlık var." "Vallahi yok yâ Resulallah." "Hiçbir insan yoktur ki, gözlerinde beyazlık bulunmasın." Peygamberimizin buna benzer bir latifesini Hasan-ı Basrî Hazretleri rivayet ediyor: Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize gelerek: "Yâ Resulallah! Cennete girmem için bana dua eder misiniz?" dedi. Peygamber Efendimiz: "Yaşlı kadınlar Cennete giremez" diye ona takıldı. Bunun üzerine kadın ağlayarak oradan ayrıldı. Peygamber Efendimiz, Sahabîlere: "Gidin ona söyleyin, 'Sen Cennete yaşlı olarak giremezsin.' Cenab-ı Hak, 'Biz onları yepyeni bir yaratılışla yarattık da, eşlerine sevgi ile düşkün hep aynı yaşta genç kızlar yaptık' buyurmuyor mu?" (Vakıa Sûresi, 36.) Peygamberimizin bir başka latifesini de Enes bin Mâlik'ten dinleyelim: "Çöl halkından Zahir adında bir adam vardı. Zahir Peygamberimize her gelişinde kendi yetiştirdiği ürünlerden hediyeler getirirdi. Şehirden çöle döneceği zaman da, Peygamber Efendimiz ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldururdu. Gelen hediyelere bu şekilde karşılık verdikten sonra da şöyle buyururdu: "Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz." "Peygamberimiz Zahir'i çok severdi. Halbuki Zahir hiç de güzel değildi. Fizikî olarak son derece çirkin bir adamdı. "Bir gün pazarda çölden getirdiği malları satmaya çalıştığı bir sırada Peygamber Efendimiz gitti, sessizce yaklaştı, Zahir'i arkasından kucakladı ve elleriyle gözlerini kapadı. "Zahir tutanın kim olduğunu göremiyordu. Tutan kimse bıraksın' diye çabalamaya başladı. Bu arada göz ucuyla arkasından tutanın Efendimiz olduğunu anlayınca sırtını Peygamberimizin göğsüne iyice dayamaya başladı. "Zahir'in bu neşeli hareketinden hoşlanan Peygamber Efendimiz yüksek sesle: "Bu köleyi satıyorum, var mı alan?' diye seslenmeye başladı. "Zahir boynu bükük, mahzun bir halde: "Yâ Resulallah, benim gibi değersiz bir köleye vallahi kuruş veren olmaz' deyince Peygamber Efendimiz: "Hayır, yâ Zahir, sen katında hiç de değersiz değilsin' buyurdu." | |
Konu Sahibi melis 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Güzel bir hikaye... | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | melis | 0 | 2270 | 01 Ocak 2009 15:34 |
Filistinli Küçük Kızın İsrail i Lanetleyen... | Videolar/Slaytlar | Mihrinaz | 6 | 2369 | 28 Aralık 2008 15:20 |
Ruhumun hicran damlaları... | Şiirler ve Şairler | Mihrinaz | 25 | 14018 | 26 Aralık 2008 12:58 |
^^İsTaNbuL^^ | Şiirler ve Şairler | Mihrinaz | 19 | 7682 | 18 Aralık 2008 14:21 |
--BeSMeLe-- | Allah(c.c) | Mihrinaz | 14 | 8727 | 18 Aralık 2008 13:50 |
27 Ağustos 2008, 14:27 | Mesaj No:2 | |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Peygamberimizin Şakaları** Alıntı:
Hepsi biribirinden güzel Allah razı olsun melis. | |
28 Ağustos 2008, 16:06 | Mesaj No:3 |
Cvp: Peygamberimizin Şakaları** Sahâbe'den Nüeyman el-Ensarî (r.a) şakacı bir kimseydi. Medine'ye tâze meyve ve süt gelince hemen onlardan alıp Rasûlüllah'a getirerek "Ey Allahın Rasûlü, bunu senin için satın aldım ve sana hediye ettim" derdi. Birkaç gün sonra malın sahibi Nüeyman'dan malının bedelini istediği zaman, o kişiyi Resûlüllah'a getirip: "Ey Allah'ın Resûlü, şu adamcağızın mallarının bedelini versene" derdi. Rasûlüllah da "Ey Nüeyman, sen onu bize hediye etmedin mi?" diye sorduklarında, Nüeyman: "Ya Rasûlüllah, alırken onun parası yanımda yoktu. Senin de ondan yemeni istiyordum, onun için alıp getirdim" deyince, Rasûlüllah güler ve parasını verirdi . Bedevînin biri, Peygamber Aleyhisselâm;ı ziyarete gelmiş, mescid avlusunda devesini çöktürdükten sonra içeriye girmişti. Ashabdan birileri de, çok şakacı bir kişi olan Nuayman İbn-i Amr (R.A.)’a latife olsun diye şöyle bir teklifte bulundu: - Sen şu deveyi kesiversen de onu yesek! Çünkü gerçekten et yemeyi çok özledik. Nasılsa Rasulullah Aleyhisselâm onun bedelini öder. Nuayman da kalkıp deveyi kesiverdi! Adamcağız dışarı çıkınca, devesinin kesildiğini gördü ve feryadı bastı: - Eyvah, devem kesilmiş! Nebi Aleyhisselâm da dışarı çıktı ve sordu: - Kim yaptı bu işi? - Nuayman yaptı, dediler. Peygamber Aleyhisselâm, Nuayman’ın peşine düşerek onu aramaya başladı. Nihayet bir evde saklandığını öğrendi. Nuayman bir hendeğin içinde gizlenmiş, üstüne hurma dalları ve yaprakları örtmüştü. Adamın biri, onun saklandığı yere doğru işaret ederek, yüksek sesle şöyle bağırıyordu: - Ben onu görmedim, ya RasulAllah! Rasulullah (A.S.) onu buldu, tutup hendekten çıkardı. Bulaşan toz ve topraktan yüzünün rengi değişmişti. Sordu ona: - Bu yaptığını sana yaptıran nedir? Nuayman boynunu büktü: - Benim yerimi sana gösterenler var ya, ey Allah’ın Rasulü! İşte onlar bu işi bana yaptırdılar. Allah Rasulü Aleyhisselâm, bir yandan şakacı Nuayman’ın yüzündeki tozları siliyor, bir yandan da gülüyordu. Sonra deve sahibini çağırarak devesinin bedelini ödedi. | |
28 Ağustos 2008, 16:20 | Mesaj No:4 |
Cvp: Peygamberimizin Şakaları**
bir tene de ben ekleyeyim: Hazret-i Âişe anlatıyor: "Ben zayıf, ince belli genç bir hanımdım. Bir seferde Peygamberimizle birlikte bir yolculuğa çıktım. Peygamberimiz bir yerde Sahabîlere: "Siz ilerleyin" dedi. Onlar gidince ikimiz arkada yalnız başına kaldık. Bana: "Gel seninle yarışalım" dedi ve koşmaya başladık. Ben kendisini geçtim. "Aradan birkaç yıl geçmişti. Yine onunla birlikte bir yolculukta iken bir yerde Sahabîlere: "Siz ilerleyin" dedi ve ikimiz yalnız kaldık. "Gel yarışalım" dedi. O zamanlar ben kilo almıştım. Önceki yarışmayı da unutmuştum. Koşmaya başladık. Fakat bu sefer de o beni geçti. Gülümseyerek: "Bu defaki benim seni geçişim, o gün beni geçişine bedel olsun' buyurdu."
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
28 Ağustos 2008, 16:27 | Mesaj No:5 |
Cvp: Peygamberimizin Şakaları** HZ.EBUBEKİR BİRGUN PEYGAMBER EFENDİMİZ SAV İLE HAZRETİ EBU BEKRİNİSSIDDIK R.A KARŞILIKLI HURMA YİYORLAR..VE O ESNADA SAHABE-İ KİRAMDAN BİR ZAT EFENDİMİZ SAV BİR SORU SORMAK İSTİYOR..FAHRİ KAİNATIN KONUŞTUĞU KİŞİYE SADECE BAŞI İLE DEĞİLDE BUTUN VUCUDUYLA DONMEK O GUZEL ADETLEİRNDE OLDUĞU İÇİN ARKASINI DÖNDUĞU ESNADA ... HAZRETİ EBU BEKİR R.A KENDİ ONUNDEKİ HURMA ÇEKİRDEKLERİNİ PEYGAMBER EFENDİMİZİN ONUNE KOYUYOR..VE RASULULLAH EFENDİMİZ MUBAREK VECİHLERİNİ VE MUTAHHER VE MUAZZAM VUCUTLARİ İLE DONDUKLEİRNDE,EBU BEKR R.A ŞÖYLE DİYOR YA RASÜLAllah O KADAR ACIKMIŞSINIZ Kİ BUTUN HURMALARI YEMİŞSİNİZ... LATİFEDE DAHİ ÜSTÜNLÜK SAĞLIYAN FAHRİ KAİNAT EFENDİMİZN CEVABI İSE ŞOYLE... YA EBA BEKR! BEN YİNE ÇEKİRDEKLERİNİ ÇIKARMIŞIM AMA BAK SEN ÇEKİRDEKLERİ İLE BİRLİKTE YEMİŞSİN )) | |
28 Ağustos 2008, 16:30 | Mesaj No:6 |
Cvp: Peygamberimizin Şakaları**
Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashabının yaptığı bu tür şakalar, kırıcı ve yalan cinsinden olmayan şakalardır. Böylesi şakalar ise insanlar arasında muhabbeti arttırır. Ancak her işte olduğu gibi şakada da aşırı gitmemelidir. El şakaları ve öldürtücü, yaralayıcı aletlerle yapılan şakalar tehlikeli olabileceğinden yasaklanmıştır. "Her kim kardeşine -isterse ana baba bir kardeşi de olsa- (korkutmak üzere) demirle işaret ederse, onu bırakmaya kadar melekler o kimseye lanet ederler. " Sakın sizden biriniz (din) kardeşine silah ile işaret etmesin. Çünkü işaret eden kimse bilmez ki belki Şeytan o silahı elinden kaydırır, işaret edilen adamı vurur da bu yüzden cehennemden bir çukura yuvarlanır (Riyâzu's-Salihîn, III, 293).[/B] Kocanın eşi ile şakalaşması ve oynaşması, aralarındaki sevgiyi arttıracağı için tasvip, hatta teşvik edilmiştir (Ebû Davud, Edeb, 84,85,149,7; İbn Mâce, Cihad, 40; Ahmed b. Hanbel, II, 352, 364, 3/67, 5/32). | |
28 Ağustos 2008, 16:32 | Mesaj No:7 |
Cvp: Peygamberimizin Şakaları** Hz Aişe çok esprili biriydi. Peygamberimizle birlikte olduğu dönemler yaşının en genç olduğu dönemlerdi. Bir gün yemek yapmıştı. Peygamberimize yemeği ikram etti. Orada bulunan Hz. Sevde’yi de yemeğe davet etti. Hz. Sevde yemek istemedi. Hz. Aişe ısrar etti. Hz. Sevde tüm ısrarları geri çevirdi. Yemeyecekti. Son davetinde tehdidini yaptı Hz. Aişe. “Ye, yoksa yemeği yüzüne sürerim!” Sevde pek aldırış etmedi Hz. Aişe’ye. Hz. Aişe kendisinden çok küçüktü. Ama Hz. Aişe dediğini yaptı. Yemek kabını tuttuğu gibi Sevde’nin yüzüne döktü. Bu duruma hiç müdahale etmeyen peygamber, Hz. Aişe’nin 17-18 yaş döneminin verdiği çocuksu davranışına güldü. Hz. Sevde’ye ne yapması konusunda yardımcı oldu. “Ya Sevde! Sen de al, onun yüzüne sür.” Peygamberin yol göstermesi ile Hz. Sevde de misliyle mukabelede bulundu. Oda yemeği Hz. Aişe’nin yüzüne sürdü. Hep birlikte gülüştüler. Hz. Aişe ile Sevde arasındaki yaş farkı, aynı şeyi düşünmelerini, ya da aynı şeyden mutlu olmalarını engelleyecek kadar çoktu. Aynı davranışlarda birleşmeleri de beklenemezdi. Fakat Peygamber iki farklı yaş grubunu aynı ortamda tartışmasız idare ediyordu. Uyumlu geçinmelerini sağlıyordu. Tarafsız davranıp hem kısas uygulatıyor, hem de olayı mizah boyutuna çekiyordu. Başka ailelerde kavga sebebi olacak bir olayı Peygamber, yumuşaklığı ile eğlenceye çevirmişti. ------------------------------------------------------------------- Peygamberimiz Kadınlara Nasıl Davranırdı? adlı kitaptan alıntıdır.. | |
28 Ağustos 2008, 16:34 | Mesaj No:8 |
Cvp: Peygamberimizin Şakaları** Peygamberimizin son günleriydi. Her gece bir eşinin yanına götürülmesinin onu yoracağını düşünen şefkatli eşleri bir teklifte bulundular. “Ey Allah’ın Resulü isterseniz artık Aişe’nin odasında kalınız. Peygamberimiz bu teklifi kabul etti. Onu Aişe’nin odasına getirdiklerinde Hz Aişe’nin başı ağrımaktaydı. Odada oturmuş “vay başım” diye sızlanıyordu. Kendisine artık vefatı bildirilen Peygamberimiz, Aişe’nin yanına yaklaşarak: “Asıl ben vay başım demeliyim.” diyerek kendi hastalığının ciddiyetini belirtti. Daha sonra da Aişe’ye dedi: “Sen benden önce ölsen, seni elimle yıkasam, kefene koysam, namazını kıldırsam ve ellerimle seni defnetsem olmaz mı?” Hz. Aişe peygamberimizin bu sözlerine alındı. “Vay benim başıma gelenlere! Vallahi sen benim ölmemi istiyorsun. Eğer ben ölürsem sen o günün akşamı eşlerinle olursun.” Eşinin yaptığı şakayı anlamayan Hz. Aişe’nin bu hali ve kıskançlığı peygamberimizin çok hoşuna gitti. Onun bu haline güldü. Öyle ki oğlu İbrahim’in ölümünden sonra ilk defa böyle güldüğünü gördü etrafındakiler. Son anlarında, bile eşiyle şaka yapmaktan geri kalmıyordu Allah’ın Sevgilisi.... ------------------------------------------------------------------- Peygamberimiz Kadınlara Nasıl Davranırdı? adlı kitaptan alıntıdır.. | |
15 Şubat 2014, 22:37 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Peygamberimizin Şakaları**
Deve Şakası Enes (r.a.) anlatıyor: "Bir adam Peygamber (s.a.s.)'e gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Beni bir deveye bindir!" dedi. Resûlullah da: "Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim!" buyurdu. Adam: "Ya Resûlallah, ben deve yavrusunu ne yapayım (ona binilmez ki)!" deyince Hz. Peygamber: "Acaba deveyi deveden başka bir mahlûk mu doğurur? (Her deve, bir devenin yavrusu değil midir?)" buyurdular" (Tirmizî, Birr 57; Ebû Dâvud, Edeb 84, 92). Peygamberimiz, bu sözüyle hem şaka yapmakta, hem de insana bir söz işitince iyice düşünüp derinliğini, muhtevasını kavramadan reddetmemesi, itirazda acele etmemesi gerektiğini göstermektedir. ****** Yine bir gün Âişe validemizle Hz. Sevde annemiz Peygamberimizle birlikte hane-i saadetlerinde yemekte bulamaç aşını yerken Sevde (r.a.): "Bu yemeği sevmiyorum" dedi. Âişe (r.a.): "Yemezsen yemeği yüzüne sürerim" diyerek Hz. Sevde'nin yüzüne, sonra da Hz. Sevde, Hz. Âişe'nin yüzüne birer parmak bulamaç sürerek şakalaşmışlar, Hz. Peygamber de bunları devamlı bir gülümsemeyle izlemişti. Resûlullah çokça tebessüm etmeyi ve nezaketle şaka yapmayı severdi. Ebû Hureyre (r.a.)'nin rivayetine göre Peygamberimiz, şakalaşmak derecesine varan samimi söz ve davranışlarla ashabının içine, onlardan biri gibi karışırdı. Latif latifeler yapar, şakalarında yanlış ve yalan söz bulunmazdı. (Şâmil İslâm Ansiklopedisi, 6/326-328)
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
18 Ocak 2016, 15:33 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Peygamberimizin Şakaları**
Ne çok zeytin yemişsin!’ Allah Resûlü, ailesiyle de sık sık şakalaşırdı. Bir gün Hz. Ali (ra) de, Efendimiz’in bu şakalarından nasiplenir. Hz. Ali ile beraber kahvaltı ederken, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yüzünde bir gülümseme ile yediği zeytinlerin çekirdeklerini Hz. Ali’nin önüne yığar. Kahvaltının bitiminde ise Hz. Ali’ye önündeki zeytin çekirdeklerini göstererek, “Ey Ali, ne kadar da çok zeytin yemişsin?” diye sorar. Hz. Ali (ra), son derece ciddi bir şekilde, “Evet, ey Allah’ın Elçisi! Fakat Siz de çekirdekleriyle beraber yemişsiniz. Baksanıza önünüzde hiç çekirdek yok.” diyerek Resûl-i Ekrem’in latifesine başka bir latife ile cevap verir. alıntı
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Rahmet Peygamberi’nin Şakaları, Tebessüm Dolu Çehresi ve Biz | enderhafızım | Peygamberler(a.s) | 0 | 01 Kasım 2012 01:31 |
Peygamberimizin mektubu | SONSUZNUR | Hz.Muhammed(s.a.v) | 3 | 05 Ağustos 2009 17:59 |
Peygamberimizin s.a.v Nesebi | nuryuzlum | Hz.Muhammed(s.a.v) | 2 | 20 Nisan 2009 15:22 |
Peygamberimizin Mucizeleri | NUR | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 23 Mart 2009 16:40 |
Peygamberimizin(s.a.v)**Mi'racı | Emekdar Üye | Hz.Muhammed(s.a.v) | 2 | 10 Ağustos 2007 15:03 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|