12000 şehite mal olan zincir
İstanbul Bizans zamanında her taraftan surlarla çevrelenmişti. Karadaki surlar hem kalın çifte duvarlarla tahkim olunmuş, hem de hendeklerle kuşatılmıştı. Marmaraya bakan surlar da çok mukavimdi. Haliç tarafında ise 5 kilometre uzunluğundaki surlar bilemediniz 10 metre yüksekliğinde ve diğerlerine nazaran daha yufka örülmüştü. 110 adet kulesine mukabil pek çok yerinde de kapıları vardı. Yani Haliç, amiyane tabirle Bizansın yumuşak karnı idi. Bu sebeple Bizanslılar, Haliç girişini bir zincir ile kapatmışlardı.
*Haliçteki zincirin ilk defa 716 yılında Emeviler devrinde halife Süleyman (r. aleyh)ın askerlerinin kuşatmasına karşı kullanıldığını tarih kitapları yazar. İstanbulun fethi esnasında Osmanlı askerlerinin ve donanmasının aşamadığı bu zincir, şehri daha evvel kuşatanların da korkulu rüyası imiş. Çünkü şehrin Haliçten fethi kolay; ama Haliçe girmek zordu.
*1453 Mayısındayız. Hz. Fatih (k.s.)in İstanbulu kuşatması uzadıkça uzamakta idi. Donanmanın başındaki Baltaoğlu Süleyman Paşa bırakınız Haliçe girmeyi, zincire yaklaşmaya bile fırsat bulamıyordu. Bizansın Sarayburnuna yerleştirdiği 500 top ve devasa mancınıklar, zincirin etrafından kuş uçurtmuyordu. Hz. Fatihin deha çapındaki planı ile kadırgalar Haliçe karadan indikleri zamana kadar bu zincirin Osmanlı ordusuna maliyeti, 12 bin şehidin sıcak kanı idi.
*Zincir, Sarayburnunu kuşatan Bizans burçlarından biri ile Galata Kulesinin yanındaki burçlardan biri arasına gerilmişti. Zincirden geriye kalan birkaç yüz metrelik kısım, halen İstanbuldaki Askeri Müze ile Deniz Müzesinde muhafaza edilmektedir. (Osmanlı devrinde bu zincir, Aya İrini mabedine konulmuş ve o günden sonra Aya İrini bir savaş hatıraları müzesi gibi kullanılmıştır.) Her bir halkası yaklaşık yarım metre boyunda ve 20 cm. kalınlığındaki dövme demirden mamul bu zincir, uzun yıllar denizde kalmanın yorgunluğunu çıkarır gibi, şimdi çöreklenerek bağdaş kurmuş vaziyette, gelen geçene ibret dersi vermektedir. Aşınmaktan kimi dikdörtgen, kimi S harfi biçimine dönmüş halkaların bir tanesini kaldırmak için bile, insanın pazularına epeyce güvenmesi gerekir.
*Haliçi kapatan bu zincir, bundan 554 yıl evvel, 12 bin şehidin ruhuna bedel olarak kopmuştu. Hz. Fatih bu zinciri kırarken, yalnız İstanbulu bizlere hediye etmekle kalmamış, topyekün insanlık alemini de yeni bir çağa yönlendirmişti. Diğer ifadesiyle, Hıristiyan dünyanın kapıları bu zincir ile kırılmaya başlamış; Doğu, Batıya hulul etmişti.
Alinti