Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > İslam/Dinler/Mezhepler

Konu Kimliği: Konu Sahibi Belgin,Açılış Tarihi:  13 Eylül 2008 (12:55), Konuya Son Cevap : 13 Eylül 2008 (12:55). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 13 Eylül 2008, 12:55   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:17
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kurayzaoğullar

Kurayzaoğullar

KURAYZAOĞULLARI VE ONLARLA SAVAŞ
Kurayzaoğullari Medine'de yaşamışbir Yahudi kabilesidir.
Resûlullah (s.a.s.) Medine'ye hicret ettiği zaman Yahudiler, küçük nüfus toplulukları halinde Suriye'den güneyde Yemen ve Umman bölgelerine kadar yerleşik halde yaşıyorlardı. Fakat onların en kuvvetli oldukları yer Hayber bölgesiydi. Aynı insan kitlesi Medine (Yesrib)'de de mevcuttu. Ancak anlaşıldığına göre bunlar, daha ziyade bir göz yumma ve müsamaha sayesinde buralarda barınmaktaydılar. Zira Hz. Peygamber'in Medine'de yürürlüğe koyduğu anayasada, insan unsurunu tayin ve tesbit eRoman]den maddeler, Yahudileri, meydana gelen konfederasyonun müstakil ve otonom kabile toplulukları değil, Evs veya Hazrec gibi çeşitli Arap kabilelerine mensup, onların himayesine sığınmış insan toplulukları olarak tavsif edip göstermektedir (M. Hamidullah, Rsûlüllah Muhammed, Terc. Salih Tuğ, İstanbul 1973 s.174; Salih Tuğ, İslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, İstanbul 1969, s.31-40 vd.).
Bunlar üç ana kümeden ibarettiler: Kaynukalılar, Nadîrliler ve Kurayzalılar. Fakat bunların arasında kan davaları bulunduğundan, ayrıca kendi dost ve müttefikleri arasında da bölünmüşlerdi. Bunlardan Kaynukaoğulları Hazrec'in müttefiki, Nadîroğulları ile Kurayzaoğulları ise Evs'in müttefiki idiler (İbn Hişam, es-Sıretü'n-Nebeviyye, Nesr. M.es-Sekâ, İ.el-Ebyârî, A.eş-Şiblı,Mısır 1375/ 1955, l, 540).
Evslilerle Hazrecliler arasında savaş olduğu zaman, Kaynukaoğulları, Hazrecle; Nadîroğulları ve Kurayzaoğulları, Evsle beraber çıkar ve her grup, kardeşlerine karşı, kendi müttefiklerine yardım ederler ve karşılıklı olarak birbirlerinin kanlarını dökerlerdi. Halbuki Tevrat ellerindeydi ve içinde (gerek lehlerinde gerekse aleyhlerinde) ne yazılı olduğunu biliyorlardı. Evs ve Hazrec ise müşriktiler; putlara tapıyorlar, ne Cennet ne Cehennem, ne ölümden sonra dirilme, ne kıyamet, nekitab, ne helal ne de haram tanıyorlardı (İbn Hişam, a.g.e., II, 540).
Savaş sona erince, biribirlerinden aldıkları esirleri, gûya Tevrat'a uyarak fidye karşılığında serbest bırakıyorlardı. Kaynukalılar; Evslilerin elinde olan esirlerini, fidye vererek serbest bıraktırdıkları gibi, Nadîroğulları ve Kurayzaoğulları da, Hazreclilerin elinde bulunan esirlerini fidye ödeyerek bıraktırırlardı. Müşriklere yardım etmek için döktükleri kanlara ve aralarında öldürülenlere karşılık kısas uygulamazlardı. Cenab-ı Allah bu tutumlarından dolayı onları şöyle azarlamaktadır:
"Bir zaman sonra siz, o kimseler oldunuz ki, artık birbirinizi öldürmeye aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarmaya, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşmeye başladınız. Eğer onlar size esir olarak getirilirlerse onlar (fidye karşılığında) esirlikten çıkarmak size haram kılınmışken, esir mübadelesi yapıyordunuz" (el-Bakara, 2/85).
Hz. Peygamber Medine'ye geldiği zaman, müslümanlarla müslüman olmayanlar arasında genel bir antlaşma ve mukavele yapmıştı. Bu mukavele hükümleri arasında; Yahudilerin de Mü'minlerle bir topluluk teşkil ettikleri kabul olunmakta, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in izni olmadıkça kendilerinin herhangi bir askerî harekâtta bulunamayacakları, ne Kureyşlileri ne de onlara yardım ed
nleri hiçbir şekilde korumayacakları, Medine'ye bir saldırı olduğunda elbirliğiyle müdafaada bulunacakları hükmü yer almakta, bu sırada Medine'de yaşayan Kurayzaoğulları da aynı hükme dahil edilmekteydi.
Nadîroğulları ile Kurayzaoğulları, aynı müşrik kabîlenin müttefikleri oldukları halde, Nadîroğulları Yahudileri kendilerini, soydaşları Kurayzadan üstün tutarlardı. Bir Kurayzalı, Nadîrden birini öldürecek olsa tam diyet ödemeye mecbur tutulduğu halde; bir Nadûli Kurayzadan birini öldürdüğünde yarım diyet öderdi. Böyle bir dönemde Nadîroğullarından biri bir Kurayzalıyı öldürmüş her iki taraf Peygamberimize müracaat ederek aralarında hüküm vermesini istemişlerdi. Aşağıdaki âyet bunun iizerine nâzil olmuştur:
"Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen onlardan yüz çevir (kendi hallerine bırak). Onlardan yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Şayet aralarında hükmedersen adaletle hükmet" (el-Mâide, 5/42).
Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s), her iki cemaatı eşit muameleye tabi tutmak suretiyle aradaki imtiyazı kaldırmış, Kurayzalıları, Nadîrlilerin seviyesine yükseltmiştir (İbn Hişam, a.g.e., II, 566).rasûlüllah ile olan muahadeyi bozan ve O'na karşı savaşa kalkışan Nadîrlilere katıldılar. Peygamberimiz, Nadîroğulları Yahudilerini muhasara ederek yurtlarından sürüp çıkardığı halde Kurayzaoğulları Yahudilerini affetti. Yeni bir muahede ile onları yerlerinde bıraktı (Buhârî, Meğâzî, 14; Müslim, Cihad ve Siyer, 20).
Buna rağmen Kurayzaoğulları Yahudileri sinsi düşmanlıklarını sürdürmüşler; Hendek kuşatması sırasında Nadîroğullarına ait casuslar, onları müşriklerle işbirliği yapmaya tahrik ve teşvik etmiş, onlar da bu propagandaya kapılarak şehrin savunma planlarını boşa çıkaracak şekilde içerden harekete geçişlerdi. Fakat Cenab-ı Allah, kâfirlerin tuzağını boşa çıkarmış, Müslümanları bunların şerrinden korumuştu (el-Vakidî, el-Meğâzî, Kahire 1367/1948, s.290).
İslâm düşmanları, Hendek muhasarasını kaldırıp gidince Resûlullah (s.a.s), evine gelerek silahlarını çıkarıp yerine koymuş ve yıkanmıştı. Bu arada Cibrîl (a.s.) Peygamber (s.a.s)'e geldi ve:
"Sen silahını çıkarmışsın! Vallahi biz melekler henüz silahlarımızı çıkarmadık. Haydi onlara doğru yola çık ! " dedi. Peygamber: "Nereye?" diye sorunca; Cibrîl, Kurayzaoğulları yurdunu işaret ederek: "İşte şuraya" dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.s), Kurayzaoğullarına doğru hareket etti (Buhârı, Meğâzî, 32).
Enes İbn Malik der ki; "Resûlullah (s.a.s) Kurayzaoğullarına sefer ettiğinde, Cibril'in melek alayının Ganmaoğulları sokağından geçtikleri sırada yükselen tozunu bugün bile hâla görür gibiyim" (Buhârî, Meğazî, 32; İbn Sa'd, Tabakât, II, 76).
Hz. Peygamber (s.a.s), ordusuyla Kurayzaoğulları yurduna varıp onları kuşatma altına aldı. Kuşatma yirmi beş gece sürdü. Kurayzaoğulları muhasaranın gittikçe uzamasından ve şiddetlenmesinden dolayı büyük bir sıkıntıya düştüler; teslim olmaktan başka çare kalmadığını anladılar. Resûlullah (s.a.s)'e, kendileri hakkında hüküm vermek ve onun vereceği hükme göre teslim olmak üzer bir hakem tayinini istediler. Peygamber de; "Ashabımdan istediğiniz kimseyi hakem seciniz" dedi. Bunun üzerine Sa'd İbn Muaz'ı hakem seçtiler (İbn Hişam, a.g.e., III, 239; Buhârî, Cihad, 32; Taberî, Tarih, Nşr. Muhammed Ebu'l-Fadı İbrahim, Beyrut II, 592
Resûlullah (s.a.s), bunlar hakkında hüküm vermesini Sa'd İbn Muâz'a havale etti. Sa'd da:
"Ben onlar hakkında şöyle hüküm veriyorum: Bunların savaşanları öldürülsün, kadınları ve çocukları esir edilsin, malları da taksim olunsun" dedi (Buhârî, Cihâd, 32; Taberî, a.g.e., II, 592).
Hz. Peygamber (s.a.s), onları Medine'de bir evde hapsettikten sonra, hendekler kazdırmış ve eli silah tutan erkeklerin boynunu vurdurmuş, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını da müslümanlar arasında taksim etmiştir (İbn Hişam, a.g.e., III, 240, 244).
Cenab-ı Allah, bu hususu Kur'ân-ı Mubîninde şöyle dile getirir:
"Allah, Kitap ehlinden kâfirleri destekleyenleri kalelerinden indirmiş, kalblerine korku salmıştı; onların kimini öldürüyor kimini de esîr ediyordunuz" (el-Ahzâb, 33/26).
"Yerlerini, yurtlarını, mallarını ve henüz ayağınızı dahi basmadığınız yerleri Allah size miras olarak verdi. Allah her şeye kâdirdir" (el-Ahzâb, 33/27; Ayrıca İbn Hişam; a.g.e., III, 250; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, VI, 3886).
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ben Sana Gül Diyemem Hz.Muhammed(s.a.v) Belgin 0 2468 29 Eylül 2009 10:25
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? Soru Cevap Arşivi Kara Kartal 21 11079 24 Eylül 2009 10:38
Mahşerde âzâlarımızın konuşması Soru Cevap Arşivi KuM TaNeSi 1 2680 17 Eylül 2009 16:06
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... Zekat-İnfak dua dilencisi 1 2293 17 Eylül 2009 10:56
Yaşlı kadınların tesettürü... Tesettür Konuları Belgin 0 2714 07 Eylül 2009 09:26

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.