|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 04 Ocak 2008 (17:28), Konuya Son Cevap : 19 Kasım 2008 (23:58). Konuya 8 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
04 Ocak 2008, 17:28 | Mesaj No:1 |
İblis. İblis. İblis, [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...][COLOR=#000000][I]'te bir cin. İblis bir melek değil, cindir (Kehf 50) ve dumansız ateşten yaratılmıştır (Araf 12, Sad 76). Cinler, meleklerde olmayan özgür iradeye sahiptirler. Allah yeryüzünde bir halife yaratacağını söylediğinde, melekler O'na yeryüzünde fesat çıkartıp, kan dökecek birini mi yaratmak istediğini sorarlar. Fakat, Âdem'e secde etmeleri istendiğinde secdeye kapanırlar. İblis ise secde etmez. Onun secde etmediğini gören melekler, Allah kendilerini onun gibi yaratmadığı için şükrederler ve bir kez daha secdeye giderler. Müslümanların namazda üst üste iki kez secdeye gitmesi de bu olayı hatırla(t)mak içindir. Bunun ardından, İblis'e neden secde etmediği sorulur. O kendisinin ateşten, Âdem'in ise topraktan yaratıldığı söyler. Tövbe etmeyi seçmez ve cevabına kibir bulaştırır. Kendisini bu duruma düşüren Âdem oğullarını, aynı duruma düşürebilmek için Allah'tan kıyamaet gününe kadar izin ister. Ve o izin kendisine verilir. Şeytan genel bir kavramdır. Meleklerden, cinlerden, insanlardan.. vs biri şeytan diye adlandırılabilir. Kelime anlamı kovulmuş, lanetlenmiş ve taşlanmıştır. Mesela, Kur'an'da İblis'in cennetten kovulmasına kadar geçen zamanı anlatan ayetlerde İblis için şeytan kelimesi kullanılmamaktadır. Şeytanlarıyla beraber İblis cennetten kovulduktan sonra, Âdem ve Havva bir şeytanın vesvesesiyle yasak elmanın tadına bakarlar. İblis kovulduğu için zaten cennette değildir ve Kur'an'ın doğrulayıcısı ve tamamlayıcısı olduğu eski ahitte bu şeytanın bir yılan olduğu görülebilir. İblis, cennet halkının "tek"liğe en çok inanan ve tapınan bireyidir: Meleklere öğüt verir ve cennet üzerinde secde edilmedik tek bir nokta bırakmadığı için Azazil diye anılır. Âdem için <<Secde et>> denildiğinde, o şöyle der: <<Senden başkasına secde etmem!>> Allah'ın <<Lanetim senin üzerine yağsa bile mi?>> sorusuna da şöyle cevap verir: <<Benim için, bu bir ceza değil. Karşı çıkmamla, senin katıksızlığını onaylıyorum. Aklım seni anlamıyor. Âdem'in sana benzerliği nedir ve ben ki İblis'im, senden farkım nedir?>> Bunları söylerken aslında görkem denizine düşer ve kendi içinde O'na çok yaklaştığı için, özgür iradesininin varlığını unutur. Ona göre secde etmesi gerçekten gerekli olsa, Allah onun secde etmesini sağlayacaktır. Bu yüzden, cennette melekleri iyiliğe yöneltmek yerine, dünyada insanları kötülüğe yöneltmeyi ister. Ateş ile toprağın iki zıt varlık olduğunu ve anlaşamayacaklarını düşünür. "Tek"liği bir anlık kavrayamaz ve inancına kibir düşürür. Ona göre kendisine ceza verilmemiştir. Önceden kendi mutluluğu için Allah'a hizmet ederken, artık Allah için Allah'a hizmet edecektir.
__________________ İmanı olanın, imkanı tükenmez. | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7699 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7199 | 02 Ekim 2012 21:16 |
04 Ocak 2008, 17:56 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: İblis.
[COLOR=red]İBLİS Şeytanın özel ismi. Bir çok ismi bulunan şeytanının isimlerinden biri. Şeytan; cinnilerden ve insanlardan şerli yaratıkları nitelemek için kullanılan bir cins isimdir. Hz. Adem (a.s)'in cennetten çıkmasına sebep olan, Kur'an'da anlatılan şeytanın birçok isimleri vardır. Meselâ; el-Adüvv, Aduvullah, Azazil ve İblis bunlardandır. İblis kelimesinin türediği "Eblese" kökü şu anlamları ifade eder: Hayırsız oldu, hüsrana uğradı, şaşkınlığa düştü, Allah'ın rahmetinden ümidini kesti.[B] İblis kelimesinin çoğulu "Ebalis" ve "Ebalise" ölçüsündedir. Kelimenin türediği fiil kökünün şeytanın özelliklerini nitelemesinden dolayı İblis şeytana özel isim olmuştur (Alusi, Ruhû'l-Meânî, Beyrut (t.y.), I , 229). İblis Ruhânî isabet ettiğini zehirleyen bir ateşten (nar-ı semûm) yaratılmış cinlerin ve şeytanların atasıdır. Yaratılış mayasının nefsi isteklerle yoğrulduğu bunun için meleklerin içinde iken bile büyüklenmiş ve nefsinde bulunan meziyetler kendisini aldatmıştır (bk. Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, IX, 55). İbn Abbas'a dayanan rivayetlere göre İblis'in adı Azâzil* olup kendisi meleklerin en şereflisi idi. Cennetin muhafızı olduklarından cin denen bir melek grubunun başkanı idi. bilgisinin çokluğundan dolayı kendisine kibir ve gurur geldi (İbn Kesir, Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azim, Mısır, (ty.) I, 73; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1948, I;, 320). İblis kelimesinin türediği kök Kur'an'da lugat manasıyla da kullanılmıştır. Lugat anlamındaki; "Allah'ın rahmetinden umut kesmek, umutsuz kalıvermek" anlamlarında Kur'an-ı Kerim'in çeşitli surelerinde kullanılmıştır: er-Rum; 30/12, el-En'âm, 6/44; el-Mü'minun, 23/77; el-Zuhruf, 43/75 (bk. Râgıb el-İsfahani, el-Müfredat fi Garibi'l-Kur'an, Beyrut (ty.) s. 60; İbn Manzur, Lisanü'l Arab, Beyrut (ty.), VI, 29). Kur'ân-ı Kerim'de bildirildiğine göre Allah meleklere: "Ben, balçıktan işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım; onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti. Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi. Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi. O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi. "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi. İblis: "Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi. Allah: "Sen bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi. İblis: "Rabbim beni saptırdığın için and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım " dedi Allah söyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır ve cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir" dedi (el-Hicr, 15/28-43; el-İsra, 17/61). Böylece İblis, "Adem (a.s)'e secde etmekten kaçındı, büyüklük tasladı ve inkar edenlerden oldu" (el-Bakara, 2/34; el-A'raf, 7/11). İblis'i böbürlendiren, Adem (a.s)'e secde etmekten alıkoyan hususlardan biri de, onun ateşten yaratılış olmasıdır. Ona göre ateşten yaratılmış olmak bir üstünlük vesilesidir. Bunu, onun şu sözlerinden anlıyoruz: "...Allah: "Ey İblis, kudretimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Böbürlendin mi? yoksa gururlananlardan mısın?" dedi. İblis: "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın?" dedi. Allah:"Defol oradan, sen artık kovulmuş birisin, ceza gününe kadar lanetim senin üzerinedir." dedi..." (Sad, 38/7 1 -85). Yine Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine göre İblis, yalnız Allah'a isyan etmekle kalmamış; Adem (a.s)'ın ve eşinin Cennet'ten çıkarılmalarına sebep olmuş ve böylece insanoğluna en büyük düşmanlığını da yapmıştır. Şöyle ki: Allah: "Ey Adem! Doğrusu bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi Cennet'ten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu Cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın, orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın." dedik ama şeytan ona vesvese verip: "Ey Adem (a.s) sana susuzluk ağacını ve çökmesi mümkün olmayan bir saltanatı göstereyim mi?" dedi. Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem, Rabbine başkaldırdı ve yolunu şaşırdı. Rabbi yine de onu seçip tövbesini kabul etti, ona doğru yolu gösterdi. Onlara şöyle dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (Cennet'ten) inin" (Taha, 20/117-123). İblis'in genel karakteri, büyüklük taslamak ve inkar, insanlara kötü şeyleri iyi göstermek ve onları doğru yoldan saptırmak ve insanlara vesvese vermektir. İşte bunun içindir ki Yüce Allah: [HIGHLIGHT=#ffff00]"Ey insanoğulları! Siz beni bırakıp İblis'i ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir" (el-Kehf, [/HIGHLIGHT]18/50). Bu son ayette İblis'in "Cinlerden olduğundan ve onun soyundan" bahsedilmektedir. Diğer bir ayette de: "onlar azgınlar ve İblis'in adamları hepsi tepetakla oraya (cehenneme) atılırlar" (eş-Şuarâ, 26/94-95) buyurulmak suretiyle, İblis'in ordularının olduğuna da dikkat çekilmektedir. İnsanların beraberlerinde onlara vesvese veren bir şeytanın bulunduğunu bir başka hadis-i şerifte de görüyoruz. Hz. Âîşe (r.a) şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (s.a.s) bir gece yanımdan çıkıp gitti. Ben bundan dolayı kıskançlık duydum. Biraz sonra geldi ve benim kıskandığımı hissetti. Bana: "Neyin var ey Âîşe, kıskandın mı?..." diye sordu. Ben: "-Bana ne olacak, benim gibisi, senin gibi bir zatı kıskanmaz mı? dedim. Resulullah: "-Sana, şeytanın mı geldi?" dedi. Ben: "-Ey Allah elçisi, benimle beraber bir şeytan mı var? dedim. O da: "-Evet..." dedi "-Her insanın yanında bir şeytan var mıdır? dedim." O da: "-Vardır", buyurdular, Ben yine: "Seninle de mi ey Allah'ın Resulu?" diye sordum. şöyle buyurdu: "-Evet. Fakat, Rabbim ona karşı bana yardım etti de o da müslüman oldu" (Müslim, Münafıkun, 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 115). Bu hadisten, İblis olarak bildiğimiz şeytandan başka, her insanın yanında, onu doğru yoldan saptırmak için bir şeytanın da bulunduğunu öğreniyoruz. Ancak bununla insan kalbinde lümme-i şeytaniyye denilen şeytanın ahizesi gibi vazife gören parçanın kastedilmesi de mümkündür. Şeytana karşı alınacak tedbirleri şöyle sıralayabiliriz: Her insanın yanında bir şeytan olduğuna göre, ondan nasıl emin olacağız ve onun bizi doğru yoldan saptırmak için başvuracağı hilelerden kendimizi nasıl koruyacağız? Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetlerde şöyle buyurulur: "Kur'an okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın. "(Eûzü billahi mineşşeytanirracim) Doğrusu şeytanın, inananlar ve yalnız Rablerine güvenenler üzerinde nüfuzu yoktur. Onun nüfuzu (etkisi) sadece onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlar üzerinedir" (en-Nahl, 16/98-100). Şeytanın telkinlerine uyanlarla, şeytan hakkında ise bir ayette şöyle buyuruluyor: "Onlar azgınlar ve İblis'in adamları, hepsi tepe taklak oraya (cehenneme) atılırlar" (es-Şuarâ, 26/94-95). Yukarıda anlamını verdiğimiz ayetlerden de anlaşılıyor ki, Allah'a içtenlikle inanarak ibadet eden insanlar üzerinde, -kurşuna karşı çelik yelek giyilmiş gibi şeytanın hiçbir etkisi olamamaktadır. Allah'a inanıp emirlerine uyan ve Peygamber efendimiz (s.a.s)'in gösterdiği yoldan giden kişiler, şeytana galip gelmişler demektir. O halde, şeytana boyun eğmemenin tek yolu, [HIGHLIGHT=#92d050]Allah'a samimi olarak inanmak ve ibadetleri tam yapmak Hz. Peygamber (s.a.s)'in gösterdiği yoldan ayrılmamaktadır. Her işimize başlarken de: "Euzü besmele" ile başlamaktır.[/HIGHLIGHT][HIGHLIGHT=#92d050] [/HIGHLIGHT] |
04 Ocak 2008, 20:30 | Mesaj No:3 |
Cvp: İblis. ondan değiiiiiiiil, 2 ayaklılardan korkmalı....... bir; ا عو ذ با ا ا لله من ا لشيطا ن ا لر ا جيم derim, küllisini başımdan def ederim uççururum... emme 2 ayaklılarından kurtulmak öyle kolay mı?? hele bi de 2 kaşımın ortasında nefis denen melet var ki sorma Allah Allah Ya Muhammed __aleyhis salatu ves selam__ Ya Hızır Ya Selamet Eyle Ya Rabbi şu acize medet......... Amin........... | |
04 Ocak 2008, 21:19 | Mesaj No:4 |
Cvp: İblis. ''İbn Abbas'a dayanan rivayetlere göre İblis'in adı Azâzil* olup kendisi meleklerin en şereflisi idi. Cennetin muhafızı olduklarından cin denen bir melek grubunun başkanı idi. bilgisinin çokluğundan dolayı kendisine kibir ve gurur geldi''... Gurur ve kibirin zararları...Huzur-u ilahiden kovulma...Değer mi?
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
04 Ocak 2008, 21:35 | Mesaj No:5 | |
Cvp: İblis. Alıntı:
meleklerden değill. ama meleklerin hocası... melekler nurdan yaratılmıştır.. ancak iblis ve şeytanlar dumansız ateşten.... __meleklerde isyan asla yoktur. sürekli taat vardır...meleklerin nefsi yoktur. __ancak ibliste de nefis vardır... meleklerde uyuma yeme içme çoğalma gibi insanlarda da mevcut olan özellikler yoktur ancak ibliste & cinlerde vardır........ | ||
14 Ocak 2008, 02:47 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: İblis.
[CENTER]İBLİS [B]Allah buyuruyor ki: - De ki: ‘’ Allah’a ve Peygambere (sallallahütealaaleyhivessellem) itaat edin!’’ Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz ki, Allah da o imansızları sevmez. (Al-i İmran Suresi, ayet:32) Allah imansızları sevmez demek; onları affetmez, tevbelerini kabul etmez demektir. Nitekim küfründen ve kibirlenmesinden dolayı iblisi affetmemiş ve tevbesini kabul etmemişti. Halbuki Hz.Adem’i affederek tevbesini kabul buyurmuştu. Çünkü Hz.Adem (aleyhisselam) nefsinin suçluluğunu kabul etmiş ve nedamet duyarak kendi nefsini kötülemişti. Hz.Adem’in işlediği şey her ne kadar gerçekte günah değilse de – Çünkü Peygamberler günah işlemekten masumdurlar. Doğru inanca göre onlar, ne peygamberlikten önce ve ne de peygamberlikten sonra günah işlemezler- görünürde günah suretindedir. Bunun için Hz.Havva ve O, beraberce şöyle dediler: - Dediler (Hz.Adem ve Hz.Havva) : ‘’Ey Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her halde zarara uğrayanlardan olacağız.’’ (Araf Suresi, ayet:23) Hz.Adem pişman oldu. Süratle tevbe ederek Rabbinin affını istedi. Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmedi. Nitekim Rabbimiz buyurur: - De ki: ‘’Ey nefslerine karşı hadden aşırı hareket edenler, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü, Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcı ve esirgeciyidir. (Zümer suresi, ayet:53) Halbuki iblis kendi nefsinin suçluluğunu asla kabul etmedi, nedamet duymadı ve nefsini tekdir etmedi. Hızla tevbe edip, Allah’ın affını talep etme yoluna gitmedi. Tersine, Allah’ın rahmetinden ümidini kesdi, kibirlendi. Kim ki iblis gibi hareket ederse onun tevbesi kabul edilmez. Kim de Hz.Adem gibi hareket ederse, Allah onun tevbesini kabul eder. Çünkü nefsin şehevi heva ve hevesinden ileri gelen her günahın affedilmesi umulur. Kibir ve azametten ileri gelen bir günahın affedilmesi ise umulmaz. Hz.Adem’in günahı nefsin şehevi arzusundandı. İblisin günahı ise kibir ve azamettendi. [CENTER][B]Bir gün iblis gelip Hz.Musa’ya (aleyhisselam) gelip der ki: -Allah sana peygamberlik vermek ve seninle konuşmak suretiyle seni has kullarından yaptı. Hz.Musa: -Evet, ne murat ediyorsun, sen kimsin? İblis: -Ey Musa, Rabbına ‘Mahlukatından birisi tevbe etmek istiyor’ diye söyle. İblisin bu sözleri üzerine Allah vahiy yoluyla Hz.Musa’ya bildirir ki: -Ey Musa, sana gelen o yaratık’a, çağrısına icabet ettiğimi, Hz.Adem’in kabrine secde etmesini, secde ettiği takdirde tevbesini kabul ederek kendisini affedeceğimi söyle! Hz.Musa, Allah’ın bu vahyini iblise bildirir, fakat iblis öfkelenir ve şunları söyler: -Ey Musa, ben cennette O’nun (Hz.Adem) dirisine secde etmedim, şimdi ölüsüne mi secde edeceğim.... [CENTER][B]Bir gün iblis dedi ki: -Ey Rabb, Ademin yüzünden beni cenneten kovdun, ben ancak senin musallat kılmanla O’na tasallut edebilirim. Hz.Allah buyurur: -Sen Adem oğulları üzerine musallatsın! (Peygamberler şeytanın tasallutundan masumdur..) iblis: -Daha ver! Rabb: -O’nun (Hz.Adem) doğan herbir çocuğuna karşılık senin de bir çocuğun olacak! İblis: -Daha ver! Rabb: -Kalblerine vesvese verebileceksin! İblis: Daha ver! Rabb: -Bütün avanelerinle onların (Hz.Adem oğullarının) üzerine saldırıp haram kazanç ve haram harcama yapmaları, batıl ve hurafe inançlara meyletmeleri, kötü amellerde bulunmaları ve uzun emeller peşinde koşarak tevbeyi terketmeleri için vesveselerde bulunabileceksin! Allah’ın iblise şunu şunu yapabileceksin buyurması tehdit yoluyladır. Yani ‘yap bakalım istediğini, sonra göreceksin!’ kabilinden. Nitekim: - Bizim ayetlerimiz hakkında sapıklığa düşenler şüphesiz bize gizli kalmazlar. O halde ateşin içine atılacak olan mı hayırlıdır, yoksa kıyamet günü korkusuzca gelecek olan mı? SİZ DİLEDİĞİNİZİ İŞLEYİN. Çünkü O, ne yaparsanız hakkiyle görendir. (Fussılet suresi, ayet:40) Mealindeki ayetin, ‘siz dilediğinizi işleyin!’ cümlesini teşkil eden parçası da bu kabildendir. Bundan sonra Hz.Adem şöyle dedi: -Ey Rabbim, iblisi benim (oğullarım) üzerine musallat ettin. Ben onun vesvesesinden kendimi ancak senin yardımınla koruyabilirim. Allah buyurur: -Her doğan çocuğuna bir muhafız melek tevkil edeceğim. Hz.Adem: -Daha ver! Rabb: -Bire on sevap vereceğim! Hz.Adem: -Daha ver! Rabb: -Canları tenlerinde bulundukça tevbelerini kabul edeceğim. Hz.Adem: -Daha ver! Rabb: -Onları affedeceğim! Hz.Adem: -Kafi ya Rabb! Bu sırada iblis tekrar dedi ki: -Ya Rabb, Adem oğullarına peygamberler gönderdin, kitaplar indirdin. Hani benim peygamberlerim? Rabb: -Kahinler. İblis: -Kitaplarım nedir? Rabb: -Döğme yapmak ! iblis: -HADİS’im nedir? Rabb: -Yalan. İblis: -Kuran’ım nedir? Rabb: -Şiir. İblis: -Müezzinim nedir? Rabb: -Çalgı iblis: -Mescidim neresi? Rabb: -Sokaklar. İblis: -Evim neresi? Rabb: -Hamamlar. İblis: -Yiyeceğim nedir? Rabb: -Besmelesiz kesilen, hazırlanan yiyecekler. İblis: -İçeceklerim nelerdir? Rabb: -Sarhoş edici şeyler. İblis: -Tuzaklarım nelerdir? Rabb: -KADINLAR. (Cenab-ı Allah cümlemizi muhafaza buyursun. Amin...) İKTİBAS: İmam-ı Gazali (Rahmetullahialeyh) ‘’İLAHİ NİZAM’’ Cilt: 1 <!-- / message -->
|
14 Ocak 2008, 13:36 | Mesaj No:8 |
Cvp: İblis.
Ben de İmam Gazali Hazretlerinin bir kitabında okuduğum bir rivayeti aktarıyim dedim. Hesap kitap bittiği ve İblis cehennemdeki azap yerinde azabını çekmektedir. Azabı esnasında Hazreti Allah ona der ki ; Ey İblis ! '' Eğer Sen şimdi Adem 'e secde edersen, üzerine olan azab derhal kalkacaktır.Kararın nedir ? '' İblis şöyle diycektir ; '' Azabımın şişddeti ne derecede olursa olsun, yine de asla ve asla o Adem'e secde etmiycem...'' ___Rabbimiz esmaları ile ona yaklaşılmasını murad eder.Ancak Kibriya sıfatı bir istisnadır.O sıfatı kimseyle paylaşamaz.. ___Bizleri de aczini bilen ve her an emrine itaat eden mübareklerden kıl Ya Rabbi !! Amin... | |
19 Kasım 2008, 23:58 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 176 Üyelik T.:
15 Eylül 2007 | Cvp: İblis.
ŞEYTANIN HİLELERİ Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun... Salat ve selam, efendimiz Emin Peygamber Muhammed'e... Sonra, onun ak aline... ve ashabının tümüne olsun. İbn-i Abbas (r.a.) Hz.'inden naklen Mu-az b. Cebel rivayet ediyor - Bir gün Resülullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi; - Ev sahibi... İçerdekiler.. Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var. Görülecek bir işim var. Bunun üzerine, herkes Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin yüzüne bakmaya başladı. Orada ve her zaman büyük oydu... izin ondan çıkacaktı. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve: - "Bu seslenen kimdir, bilirmisiniz?.." Buyurdu... Biz hep birden şöyle dedik: - En iyi bilen Allah ve Resulüdür. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz: - "O, laîn İblistir. -Şeytandır-. Allah'ın laneti onun üzerine olsun..." Buyurunca; hemen Hz. Ömer: - Ya Resülullah, bana izin veriniz onu öldüreyim. Dedi... Resülullah (s.a.v.) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu: - "Dur ya Ömer, bilmiyor musun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir.. Öldürmeyi bırak." Sonra şöyle buyurdu: - "Kapıyı ona açın gelsin... O, buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz..." * * * Bundan sonrasını ondan dinleyelim; yani Ravi'den. Şöyle anlattı: - Kapıyı ona açtılar, içeri girdi ve bize göründü. Bir de baktık ki, şekli şu: Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu. Sonra, selam verdi, onun bu selamına Resulullah (s.a.v.) Efendimiz şu mukabelede bulundu: - "Selam Allah'ındır ya laîn..." Sonra ona şöyle buyurdu: - "Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş?" Şeytan şöyle anlattı: - Benim buraya gelişim, kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz sordu: - "Nedir o mecburiyet?" Şeytan anlattı: - İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki: - Allah-ü Teala sana emir veriyor: Muhammed'e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl al*dattığını söyleyeceksin bir bir ona. Sonra o; sana ne sorarsa doğrusunu di*yeceksin. Sonra... Allah-ü Teala buyurdu ki: - Söylediklerine bir yalan katarsan, doğruyu söylemezsen... seni kül ederim; rüzgar savurur.. Düşmanların önünde, seni rüsvay ederim. İşte... böyle; ya Muhammed, o emir üzerine sana geldim. Arzu ettiğini bana sor. Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem; düş*manlarım benimle eğlenecek. Şu muhak*kak ki, düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur. * * * Bundan sonra, Resüiullah (s.a.v.) Efen*dimiz şöyle sordu: - "Madem ki, sözlerinde doğru olacak*sın. O halde bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir?" Şeytan şu cevabı verdi: - Sensin, ya Muhammed... Allah'ın ya*rattıkları arasında senden daha çok sevme*diğim kimse yoktur. Sonra, senin gibi kim olabilir ki? Resulullah (s.a.v.) Efendimiz sordu: - "Benden sonra, en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?.." Şeytan anlattı: - Müttaki bir gence ki... varlığını Allah yoluna vermiştir. Bundan sonra, sual cevap aşağıdaki şe*kilde devam etti. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz sordu; şeytan anlattı: - "Sonra kimi sevmezsin?" - Kendisini sabırlı bildiğim, şüpheli iş*lerden sakınan alimi... -"Sonra?.." - Temizlik işinde... yıkadığı yerleri üç defa yıkamaya devam eden kimseyi. -"Sonra?.." - Sabırlı olan bir fakiri ki; ihtiyacını hiç kimseye anlatmaz... Halinden şikayet et*mez. - "Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu ne*reden bilirsin?.." Ya Muhammed, ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı, onun sabrını; halinden, tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım. - "Sonra kim?.." - Şükreden zengin. - "Peki, ama o zenginin şükreden oldu*ğunu nasıl anlarsın?.." - Onu görürsem ki, aldığını helal yol*dan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki: O şükreden bir zengindir. * * * Resülullah (s.a.v.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sor*du: - "Peki, ümmetim namaza kalkınca, se*nin halin nice olur?.." - Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar. Titrerim. - "Neden böyle olursun; ya laîn?.." - Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir. - "Peki, ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun?.." - O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar. - "Peki, ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun?.." - O zaman da, çıldırırım. - "Peki, ya Kuran okudukları zaman nasıl olursun?.." - O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eri*yen bir kurşun gibi eririm. - "Peki, ya sadaka verdikleri zaman ha*lin nasıldır?.." - Ha, işte... o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren, bir testere alır eline ve beni ikiye böler. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz sebebini sordu: - "Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Eba mürre?" Bunun üzerine İblis: - Onu da anlatayım... Dedikten sonra anlatmaya başladı: - Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki: 1- Allah-ü Teala, sadaka verenin malına ihsan eyler. 2- O sadaka, veren kimseyi halkına sev*dirir. 3- Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı, cehennemle arasında bir perde yapar. 4- Allah-ü Teala, belayı, sıkıntıyı ve ah*ları ondan defeder. * * * Bundan sonra, Resülullah (s.a.v.) Efen*dimiz ashabı hakkında ona bazı sorular sor*du: - "Ebubekir için ne dersin?.." İblis buna şu cevabı verdi: - O bana, cahiliyet devrinde bile itaat etmedi... İslam’a girdikten sonra nasıl bana itaat eder? - "Peki, Ömer b. Hattab için ne der*sin?.." İblis buna da şu cevabı verdi: - Allah'a yemin ederim ki, her gördü*ğüm yerde ondan kaçtım. - "Peki Osman b. Affan için ne dersin?.." - Ondan utanırım... hem de çok... Na*sıl ki, Rahman'ın melekleri de ondan uta*nırlar. .. - "Peki, Ali b. Ebutalib için ne dersin..."İblis onun için de şöyle dedi: - Ah, onun elinden bir kurtulsam... O, kendi başına kalsa; ben de kendi başıma kalsam... O, beni bıraksa... ben de onu bıraksam... Ben onu bırakırım; ama o beni bırakmaz. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz, yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği ce*vaplar da kısmen bittikten sonra, şöyle buyurdu: - "Ümmetime saadet ihsan eden; seni de taa, belli bir vakte kadar şaki kılan Al*lah'a hamd olsun." Resülullah (s.a.v.) Efendimiz o cümlesini duyan laîn İblis şöyle dedi: - Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldık*ça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın?.. Ben, onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar, benim bu halimi göremez ve bilemezler, beni yaratan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve alimlerini... Ümmilerini ve okumuşlarını... Facirlerini ve abidlerini... Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat... Allah'ın halis kullarını... Evet, bunları azdıramam. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) Efen*dimiz sordu: - "Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir?.." Bu suale İblis şu cevabı verdi: - Bilmez misin? ya Muhammed, bir kimse ki, dirhemini ve dinarını sever... O Allah için bir ihlasa sahip değildir. Bir kimseyi görürsem ki; dirhemini ve dinarını sevmez; övülmekten, medh edilmekten hoşlanmaz... bilirim ki o: İhlas sahi*bidir... Hemen onu bırakır kaçarım. Bir kul, malı ve övülmeyi sevdiği süre, kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müd*det, o size vasfım yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki; mal sevgisi, büyük gü*nahların en büyüğüdür. Bilmez misin ki; ya Muhammed, baş ol*ma sevgisi yine büyük günahların en büyük*leri arasındadır. İblis, anlatmaya devam etti: - Ya Muhammed, bilmez misin?.. Be*nim yetmiş bin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir. Sonra... o her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır. Onların bir kısmını ulemaya gönderdim. Bir kısmını gençlere yolladım. Bir kısmını da, meşayiha saldım. Bir kısmını da, ihtiyar kadınlara musal*lat ettim. Gençlere gelince; aramızda hiçbir anlaş*mazlık yoldur. Onlarla gayet iyi geçiniriz. Çocuklara gelince... onlarla da, bizim*kiler istedikleri gibi birlikte oynarlar. Bizimkilerin bir kısmını da, abidlerin ba*şına dert ettim. Bir kısmını da zahidlerin. Onlar, bunların yanına girer; halden ha*le sokarlar. Bir tepeden öbürüne... hep dolaştırıp dururlar. Öyle bir hal alırlar ki; baş*larlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye... İşte... böylece, onlardan ihlası alırım... Onlar, bu haller ile, yaptıkları ibadeti, ihlassız yaparlar gayrı... Ama, bu hallerinin farkında olamazlar. İblis, bundan sonra, aldattığı bir rahibin hikayesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi; - Bilmez misin, ya Muhammed, Rahip Barsisa; tam yetmiş yıl ihlas ile Allah'a iba*det etti. Bu ibadetleri sonunda, ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki: Her dua ettiği hasta, duası bereketi ile şifayap oluyordu. Onun peşine takıldım; hiç bırakma*dım... Zina etti. Katil oldu. Sonunda da küf*re girdi. Bu o kimsedir ki; Allah-ü Teala aziz kitabında, ona şöyle anlatır: - "... Şeytanın hali gibidir ki; o insana: -Kafir ol... Dedi. Vaktaki o kafir oldu; bu defa ona şöyle dedi: - Ben, senden uzağım... Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (59/16). * * * İblis, bundan sonra, bazı kötü huylar üzerinde durdu. Ve onların her birinden na*sıl istifade ettiğini anlattı... YALAN: - Bilmez misin ya Muhammed, yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse... o benim dos*tumdur. Her kim yalan yere yemin ederse... o da benim sevgilimdir. Bilmez misin ya Muhammed, ben Adem'e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim. - "Muhakkak, ben size nasihat edi*yorum." (7/16). Dedim... Bunu yaparım; çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir. GIYBET- KOĞUCULUK: Gıybet ve koğuculuğa gelince... Onlar da, benim meyvelerim ve şenliğimdir. NİKAH ÜZERİNE YEMİN ETMEK: - Her kim, talak üzerine yemin eder*se... günahkar olacağından endişe edilir. İsterse bir defa olsun. İsterse doğru bir şey üzerine olsun. Her kim, talakı ağzına alırsa... taa, ha*kikat belli oluncaya kadar karısı ona haram olur. Onlar bu halleri ile, kıyamete kadar meydana getirecekleri çocuklar, hep zina çocuğu olur. Ağza alınan o talak kelimesi yüzünden, hepsi cehenneme girer. NAMAZ: - Ya Muhammed, namazı an bean tehir edene gelince... onu da anlatayım. O, her ne zaman ki, namaza kalkmak ister; tutarım. Ona vesvese veririm. Derim ki: - Henüz vakit var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak. Sonra kılarsın. Böylece o: Vaktinin dışında namazını kılar... Ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır. Şayet o kimse, beni mağlup ederse... ona insan şeytanlanndan birini yollarım... Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan alı koyar. O, bunda da, beni mağlup ederse... bu sefer onun hesabını namazından görmeye bakarım. O namazın içinde iken: - Sağa bak... sola bak... Derim... O da, bakar... O ki böyle yap*tı... yüzünü okşar alnından öperim. Bundan sonra ona: — Sen, ebedi yaramaz bir iş yaptın. Derim ve böylece onun huzurunu boza*rım. Sen de bilirsin ki ya Muhammed, her kim namazda sağa ve sola çokça bakarsa, Allah onun namazını kabul etmez. Bunda da ona mağlup olursam. Yalnız başına namaz kıldığı zaman yanına gide*rim. Ve ona: Çabuk namaz kılmasını emre*derim. O da, başlar; namazını çabuk çabuk kılmaya. Tıpkı horozun, gagası ile, yerden bir şeyler topladığı gibi... Bu işi, ona yaptırmakta da, başarı kaza*namazsam; bu sefer cemaatle namaz kılar*ken onun yanma varırım. Orada onun başına bir gem takarım... Başını imamdan evvel secdeden ve rukû'dan kaldırırım... İmamdan evvel de, secde ve rukû yaptırırım. işte... o böyle yaptığı için, kıyamet gü*nü Allah onun başını eşek başına çevirir. O kimse, bunda da beni yenerse... Bu defa, ona namazda parmaklarını çıtlatmasını emrederim. Böylece o: Beni teşbih edenlerden olur. Ama bu işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam. Bunda da, ona mağlup olursam. Bu se*fer ona tekrar giderim. Namaz içinde iken burnuna üflerim. Ben üfleyince, o esnemeye başlar. Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa... onun içine küçük bir şey*tan girer, dünya hırsını ve dünyevî bağlarını çoğaltır. İşte... bundan sonra o kimse: Hep bize itaat eder. Sözümüzü dinler. Dediklerimizi yapar. * * * Şeytan bundan sonra, konuşmasına de*vam etti: - Sen, ümmetin hangi saadetinden fe*rah duyarsın ki?.. Ben onlara, ne tuzaklar kurarım... ne tuzaklar. Miskinlerine, çaresizlerine ve zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrede*rim. Ve onlara derim ki: - Namaz size göre değil... O, Allah'ın afiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir. Sonra da hastalara giderim: - Namaz kılmayı bırak. Derim... Çünkü Allah-ü Teala: - "Hastalara zorluk yok..." (24/61) Buyurdu... İyi olduğun zaman çokça kı*larsın. Ve böylece o, namazını bırakır. Hat*ta küfre de gidebilir. Şayet o, hastalığında namazını terk ederek ölüp giderse... Allah'ın huzuruna çıkarken, .Allah-ü Teala'yı öfkeli bulur. Sonra şöyle dedi: -Ya Muhammed, eğer bu sözlerime yalan kattımsa, beni akrep soksun... Sonra... eğer yalan varsa... Allah (CC) beni kül eylesin. İblis bundan sonra, konuşmalarına de*vam etti ve şöyle dedi: -Ya Muhammed, sen ümmetin için fe*rah mı duyuyorsun? Halbuki ben onların al*tıda birini dininden çıkardım. * * * Bundan sonra... Resulullah (s.a.v.) Efendimiz ona, yani İblis'e aşağıdaki şekilde kısa kısa bazı sorular sordu. O da bunlara cevap verdi: - Ya laîn, senin oturma arkadaşın kim?" - Faiz yiyen. - "Dostun kim?" - Zina eden. - "Yatak arkadaşın kim?" - Sarhoş. - "Misafirin kim?" - Hırsız. - "Elçin kim?" - Sihirbazlar. - "Gözünün nuru nedir?" - Karı boşamak. - "Sevgilin kim? - Cuma namazını bırakanlar. * * * Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bu defa başka bir mevzua geçti ve şöyle sordu: - "Ya laîn, senin kalbini ne kırar?" - Allah yolunda cihada koşan atların kişnemesi... - "Peki, senin cismini ne eritir?" - Tevbe edenlerin tevbesi. "Peki, ciğerini ne parçalar, ne çürütür?" - Gece ve gündüz, Allah'a yapılan bol bol istiğfar. - "Peki, yüzünü ne buruşturur?" - Gizli sadaka. - "Peki, gözlerini kör eden nedir?" - Gece namazı. - "Peki, başını eğdiren nedir? - Çokça kılınan cemaatle namaz. * * * Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz tekrar bir başka mevzua geçti ve şöyle sordu: - "Sana göre insanların en saadetlisi kimdir?" - Namazlarını bilerek kasten bırakan*lar. - "Peki, sana göre insanların en şakisi kim?" - Cimriler. - "Peki, seni işinden ne alı koyar?" - Ulema meclisleri. - "Peki, yemeğini nasıl yersin?" - Sol elimle parmaklarımın ucu ile. - "Peki, sam yeli estiği zaman ve ortalı*ğı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin?" - İnsanların tırnakları arasında. * * * Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bundan sonra, bir başka mevzuu sordu. İblis de ce*vap verdi. - "Rabbinden neler talep ettin?" - On şey talep ettim. - "Nedir onlar, ya laîn?" - Şunlardır: 1- Allah'tan diledim ki, beni adem-oğullarının malına ve evladına ortak ede... Bu, ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu: - "Onlara ortak ol... Mallarına ve çocuklarına. Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara en çok gurur vaad eder..." (17/64) Ayet-i Celilesi ile sabittir. Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim faiz ve haram karışan yemekten de yerim. Şeytandan Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım. Cinsi münasebet anında; Allah'a şey*tandan sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim... Ve o birleşmeden hasıl olan çocuk, bize itaat eder. Sözümüzü dinler. Her kim hayvana binerken, helal yola gitmeyi değil de, aksini isteyerek binerse, ben de onunla beraber binerim. Yol arka*daşı ve binek arkadaşı olurum. Bu da Ayet-i Kerime ile sabittir. Allah-ü Teala bana şu emri verdi: - "Onlar üzerine süvarilerinle, piyadelerinle yaygara çıkart..." (17/64) 2- Allah-ü Teala'dan diledim ki: Bana bir ev vere... Bu dilediğim üzerine hamam*ları bana ev olarak verdi. 3- Diledim ki; bana bir mescid vere. Pa*zar yerlerine bana birer mescid yaptı. 4- Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim. Şiirleri bana okuma kitabı yap*tı. 5- İstedim ki; benim için bir ezan vere. Mezmurları verdi. 6- Diledim ki; bana bir yatak arkadaşı vere... Sarhoşları verdi, 7- Diledim ki; bana yardımcılar vere... Bunun için de kaderiye mensuplarını verdi. 8- İstedim ki; bana kardeşler vere. Mal*larını boş yere israf edenleri verdi. Bir de masiyet yoluna para harcayanları. Bunlar da şu Ayet-i Kerime ile sabittir: - "O kimseler ki; mallarını boş yere har*carlar... Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlar*dır..." (17/27) Bir ara Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: - "Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabın*daki ayetlerle isbat etmeseydin. Seni tasdik etmezdim." Bundan sonra İblis devam etti: 9- Ya Muhammed, Allah'tan diledim ki, ademoğullarını ben göreyim; ama onlar be*ni göremeyeler. Bu dileğimi de yerine ge*tirdi. 10- Diledim ki; ademoğullarının kan mecralarını bana yol yapa... Bu da oldu. Böylece ben, onlar arasında akıp gide*rim... gezerim... hem nasıl istersem... Bütün bu isteklerimi verdi. - Hepsi sana verildi. Buyurdu... Ve ben bu hallerimle iftihar ederim. Sonra... Şunu da ekleyelim ki; benimle beraber olanlar, seninle beraber olanlardan daha çoktur. İşte... böylece kıyamete kadar, ademoğullarının ekserisi benimle beraber olurlar. Bundan sona İblis şöyle anlattı: - Benim bir oğlum vardır... Adı: ATEME'dir. Bir kul, yatsı namazını kılmadan uyursa... gider; onun kulağına bevl eder... Eğer böyle olmasaydı; imkan yok, in*sanlar, namazlarını eda etmeden uyuyamazlardı. Benim bir oğlum daha vardır ki; onun adı da; MÜTEKAZİ'dir... Bunun vazifesi de; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır. Mesela: Bir kul, gizli bir taat işlerse... ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa... MÜTEKAZÎ onu dürter... En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya mu*vaffak olur. Böylece: Allah-ü Teala o amel sahibinin yüz sevabının doksan dokuzunu imha eder... biri kalır. Çünkü, bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir. Sonra... benim bir oğlum daha vardır ki; onun adı da KÜHAYL'dir. Bunun işi de insanların gözlerini sürmelemektir. Bilhassa, ulema meclisinde ve ha*tip hutbe okurken.' Bu sürme onların gözüne çekildi mi uyuklamaya başlarlar. Ulemanın sözlerini işitemezler. Böylece hiç sevap alamazlar. Bundan sonra İblis şöyle anlattı: - Hangi kadın olursa olsun... Onun kalktığı yere şeytan oturur. Sonra... her kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur... Ve onu, bakanlara güzel gösterir. Sonra o kadına bazı emirler verir. Mesela: - Elini kolunu dışarı çıkar; göster. Der... O da, bu emri tutar... Elini, kolu*nu açar, gösterir. Bundan sonra, o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar. iblis, bundan sonra Resûlullah (s.a.v.) Efendimize kendi durumunu anlatmaya başladı: - Ya Muhammed, bir kimseyi delalete sürüklemek için elimde bir imkan yoktur. Ben, ancak vesvese veririm ve bir şeyi güzel gösteririm... o kadar. Eğer delalete sürüklemek elimde olsay*dı; yeryüzünde: - Allah'tan başka ilah yoktur ve Mu*hammed Allah'ın resulüdür. Diyen herkesi, oruç tutanı ve namaz kı*lanı hiç bırakmazdım. Hepsini dalalete düşürürdüm. Nasıl ki, senin elinde de, hidayet nevin*den bir şey yoktur. Sen ancak Allah'ın resûlüsün. Ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı; yeryüzün*de tek kafir bırakmazdın. Sen, Allah'ın halkı üzerinde bir huccet*sin... ben de, kendisi için ezelde şekavey yazılan kimselere bir sebebim. Said olan kimse, taa, ana karnında iken saiddir. Şaki olan da, yine ana karnında iken şakidir. Saadet ehli kılan Allah... Şekavet ehli kılan da Allah. Bundan sonra... Resülullah (s.a.v.) Efendimiz şu iki Ayet-i Kerimeyi okudu: - "Bunlar, taa, sonuna kadar böyle de*ğişik şekilde devam edecek... Ancak Rabbın esirgedikleri hariç..." (11/119) - "Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir..." (33/38) Bundan sonra, Resülullah (s.a.v.) Efen*dimiz, İblis'e şöyle buyurdu: - "Ya Ebamürre, acaba senin bir tevbe etmen ve Allah'a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum... Söz veririm..." Bunun üzerine İblis şöyle dedi: - Ya Resûlullah, iş verilen hükme göre oldu... Kararı yazan kalem de kurudu... Kıyamete kadar olacak işler olacaktır. Seni peygamberlerin efendisi kılan, cennet ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah'tır. Ve o: Bütün noksan sıfatlardan münezzeh*tir. Ve İblis, cümlelerini şöyle tamamladı: - İşte... bu söylediklerim, sana son sözümdür... Ve bütün söylediklerimi de doğru söyledim. Evvel, ahir, zahir, batın, alemlerin Rabbı olan Allah'a hamd olsun. Efendimiz Muhammed Nebiye Allah salat eylesin. Keza onun aline de... ashabına da... Amin! Bütün peygamberlere selam... Alemlerin Rabbı olan Allah'a da, -tekrar- hamd olsun... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Adem (as) ve İblis İslamirap | Boykotrani | İlahiler/Ezgiler | 0 | 23 Mart 2021 23:48 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|