|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Emekdar Üye,Açılış Tarihi: 29 Nisan 2008 (12:28), Konuya Son Cevap : 10 Kasım 2023 (08:35). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Nisan 2008, 12:28 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Birr Birr BİRR İyilik, hayırda genişlik, güzel davranış. Birr, müslümanların gerek kendi aralarında gerekse İslâm devletinin gayr-i müslim vatandaşlarına karşı güzellik ve adaletle davranmaları anlamında kullanıldığı gibi, Müslüman'ın Allah'a karşı olan görevlerini ifa ederken işlediği sâlih amellerin bütünü anl----- da gelmektedir. Birr takvanın kendisidir. Allah'ın emrine uyup, ilâhî mürakâbeyi yakînen kavramaktır. Tasavvuru, şuuru, ameli ve Allah'a yönelişi birleştirmek demektir. Ferdin ve toplumun vicdanına hükmeden tasavvur ile ferdin ve toplumun hayatını düzenleyen amel, Allah'ın istediği ölçüler dahilinde birleşirse işte o zaman birr gerçekleşir. Çünkü Kur'an genel olarak toplum hayatında hakkaniyet ve sevgiyi özellikle vurgulamaktadır. Yani başkalarına karşı hakkı gözetmek ve sevgi göstermek, Kur'an'ın insanlar için emridir. İşte bu, birr ile açıklanabilen geniş, bol ve sürekli olan bir hayırdır. Be-r-ra', "iyilik etti, iyi davrandı, hayırda bol ve geniş oldu" demektir; kelime Kur'an'ı Kerîm'de bu anlamda değişik şekillerde kullanılmıştır: "Allah sizi din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik ve adaletle davranmaktan alıkoymaz, Allah adaletle davrananları sever" (el-Mümtehine, 60/8). 'Adele' fiilî ism-i fâilinin "adl" ve "âdil" şeklinde geldiği gibi "Berra" fiilinin ism-i faili hem "berr", hem de "bârr" olarak gelir. Adl, âdilden daha beliğ ve daha öte bir anlam ifade ediyorsa, berr de bârr'dan daha beliğ ve daha geniş bir anlam ifade eder. Berr öncelikle Hakk Teâlâ hakkında kullanılır. "Biz bundan önce O'na dua ederdik; muhakkak O berr ve rahîm olandır" (et-Tûr, 52/28). "Kul Rabbi'ne bol itaatte bulundu" anlamında kullanıldığı gibi, Allah'ın berr olması da kulun ibadetine karşılık çok fazla sevap vermesi demektir. Berr melekler hakkında da kullanılır ve çoğulu berara'dır. Berr'in Kur'an'da aynı zamanda insanlar, daha doğrusu peygamberler hakkında da kullanıldığını görüyoruz: "(O Kur'an Allah katında) pek şerefli son derece yüksek ve tertemiz sahifelerdedir. Emrine itaatkâr değerli (kiramen berara) kâtiplerin ellerindedir. " (Abese, 80/13-16). "(Yahya) anne-babasına berr idi, zorba ve isyankâr değildi " (Meryem, l9/14-15). "(İsa): "Beni bulunduğum her yerde mübarek kıldı ve sağ olduğum sürece bana namaz ve zekât'ı emretti. Ve anneme karşı berr (kıldı) beni, zorba ve şakıy kılmadı beni". (Meryem, 19/31-32). "Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla ve kötülüklerimizi ört ve bizi ebrarla (salih kimselerle) birlikte vefat ettir" (Âli İmrân, 3/193). "Muhakkak ebrâr Naim'dedir" (el-İnfitar, 82/13). Rasûl-i Ekrem'e "birr" nedir diye sorulduğunda şu ayet- kerimeyi okumuşlardır: "Birr, yüzünüzü doğu ve batı yönüne çevirmeniz değildir fakat birr Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebilere iman eden, sevdiği halde malı yakınlara, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışa, dilenenlere ve boyunduruk altındakilere infak eden, namazı kılan ve zekâtı veren, ahidleştiklerinde ahdini yerine getirenler, zorluk hali, zarar anları ve güçlük zamanında sabredenlerdir. Onlardır sâdık olanlar; ve onlardır müttaki olanlar" (el-Bakara, 2/117). Ayette açık olduğu üzere, "birr" hem imanı, hem de aşağı yukarı bütün amelleri (nafilelere varıncaya değin) içine almaktadır. Bir diğer husus "birr"in şahıslaştırılmasıdır; yani ayet "birr"i amel olarak değil, bir kişi olarak sunmaktadır. Zaman zaman belirttiğimiz gibi, insan maddi gaflet örtüsünden sıyrıldığı zaman ameliyle özdeşleşir. Artık ona mümin yerine iman; muhsin yerine husn ve berr yerine birr diyebiliriz. Aynı zamanda o, âlim olmaktan ilm olmaya da geçer. İradesini Allah'ın iradesinde eriten ve ilâhî irade karşısında adeta bütünüyle edilgen duruma geçen insan, Allah'ın her yarattığı gibi güzel olur ve hayatıyla, kimliğiyle şahsiyetiyle bol bir hayr ve iyilik (birr) halini alır. Ayetten anlaşılan bir diğer husus birr'in "sıdk ve takva"yı da içine almasıdır. Birr konusunda gelen diğer ayetler, yukarıdaki kapsamlı ayetin bazı yönlerini açıklayıcı niteliktedir. Sözgelimi, malın zekâtını vermek farzdır; infak, farzı içine aldığı gibi fazlasını da kapsar. Kur'an duruma göre ihtiyaçtan arta kalanın infak edilmesini emreder (el-Bakara, 2/219); "Birr", infak ederken kişinin sevdiği şeyden vermesini içine alır. "Sevdiğinizden infak etmedikçe birr'e erişemezsiniz.." (Âli İmrân, 3/92). Evlere ancak kapılarından girilir. Arkalarından değil, önlerinden gelinir. Aynı şekilde, her emanet ehline verilir ve her şey ehlinden alınır. Sözgelimi, ilim ancak âlimden öğrenilir; yarı bilenden değil, bilinmeyince zikr ehline (o işi bilenlere) sorulur; ancak bu yollarla birr'e ulaşılabilir. "Evlere arkalarından gelmeniz birr değildir, ancak birr ittika edendir; ve evlere kapılarından gelin, Allah'tan ittika edin. Umulur ki, felah bulasınız" (el-Bakara, 2/189). Ali ÜNAL |
Konu Sahibi Emekdar Üye 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hz. Ali ile Fatıma'nın Aç Kalmaları | İslam/Dinler/Mezhepler | Emekdar Üye | 0 | 2444 | 31 Temmuz 2008 02:53 |
Seleme bin el-Ekvâ'nın Hz Peygambere Ölüm Üzerine... | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | Emekdar Üye | 0 | 2296 | 31 Temmuz 2008 02:52 |
Mekke, Savaşılmadan Nasıl Fethedildi? | İslam/Dinler/Mezhepler | Emekdar Üye | 0 | 2714 | 31 Temmuz 2008 02:51 |
Hz. Peygamber'in Hac Esnasındaki Hutbeleri | Hacc-Umre-Kurban | GÖKCEN_AZRA | 1 | 3053 | 31 Temmuz 2008 02:49 |
Bu Mübarek Zat kimdir ?? | Hz.Muhammed(s.a.v) | Mihrinaz | 4 | 2876 | 31 Temmuz 2008 00:27 |
10 Kasım 2023, 08:35 | Mesaj No:2 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Asr-ı saâdette, hayatlarını sırf İslâm yoluna adayarak, Allâh’a ibâdetten başka bir şey düşünmeyen Ashâb-ı Suffe, geçimlerini temine vakit bulamazlardı. Bu sebeple diğer Müslümanlar onlara hurma getirirlerdi. Bâzı kimseler, bir ara bozuk hurma getirmiş, Ashâb-ı Suffe de son derece acıkmış olmaları sebebiyle bu bozuk hurmaları yemek zorunda kalmışlardı. Bu hâdise üzerine Cenâb-ı Hakk’ın şu ihtârı geldi: “Ey îmân edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardığımız nîmetlerin iyilerinden (Allâh için) infâk edin. (Size verildiği takdirde) gözünüzü yummadan alamayacağınız (basit ve değersiz) şeyleri, hayır diye vermeye kalkışmayın! Allâh’ın müstağnî ve övülmeye lâyık olduğunu bilin!” (el-Bakara, 267) Bir başka âyet-i kerîmede de Cenâb-ı Hak, kendisine yakın olabilmemiz için sevdiklerimizden infâk etmemiz gerektiğini şöyle bildiriyor: “Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe, aslâ «birr»e eremezsiniz. Her ne infâk ederseniz Allâh onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92) Âyet-i kerîmede geçen «birr» kelimesi, hayrın kemâl noktası, Allâh’ın rahmeti, rızâsı ve cenneti mânâlarında tefsîr edilmiştir. Cenâb-ı Hak «birr»i başka bir âyet-i kerîmede şöyle izâh eder: “Birr, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl birr (sâhipleri), Allâh’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan, zekâtını veren, verdiği sözü tutan, felâket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadâkat gösterenler ve işte onlardır gerçek takvâ sâhibi olanlar!” (el-Bakara, 177) Görüldüğü gibi “birr”i târif eden bu âyet-i kerîme, insanda bulunması gereken pek çok üstün vasfı kendisinde toplamıştır.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|