|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 03 Mayıs 2008 (00:20), Konuya Son Cevap : 12 Mayıs 2009 (00:59). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Mayıs 2008, 00:20 | Mesaj No:1 |
Akli Delil Akli Delil AKLÎ DELİL Delîl; "Mürşid, rehber, kılavuz" anlamlarına gelir. Istılahda ise, "bilinmeyen şeylerin bilinmesini mümkün kılan şeydir." Veya "Kendisine iyice bakarak ve düşünerek, istenilene götüren şeydir." (el-Cüveynî, el İrşâd, Mısır, 1369/1950, 8; elCürcânî, et-Ta'rîfât, İstanbul 1253, 61, et-Tehânevî, Keşşâfu ıstılâhâti'lfünûn, İstanbul 1984, I, 492). Delîl, bize rehberlik eder ve bir şeyin doğru veya yanlış oluşu hakkında bizi bilgi sahibi ederek yol gösterir. Olumlu veya olumsuz, hüküm vermemizi sağlar. Delille öğrenilen ve doğruluğu kanıtlanan şeye "medlûl" denir. Delîller bir bakıma, aklı ve naklî (sem'î) olmak üzere ikiye ayrılır. "Vahye ve işitmeye dayanan delîle" naklî delîl denir. Naklî delile dînî delîl de denmektedir. Kur'an ve hadislerin bildirdikleri, naklî delillere dâhildir. Aklı delil ise; "mukaddimeleri (önermeleri), akla dayanan delildir. Aklî ve naklî deliller, kat'î ve zannî olmak üzere ikiye ayrılırlar. Kesin olarak medlûlü isbât eden aklî delile burhan (ve huccet)* denir. Önermeleri kesin olmayan aklî delile de hatâbe adı verilir. Burhan; zekî ve kültürlü insanların, inceliklerini anlayıp yararlanabilecekleri delîl çeşididir. Meselâ: "Âlem değişkendir, her değişken hâdistir (sonradandır)" delîli bir burhandır. Cahil ve kültürsüz insanlar burhanı anlamaz. Burhan, münâkaşa ve münâzaralarda geçerliliği olan bir delildir. Hatâbî deliller ise, kafası olumsuz fikirlerle şartlanmamış kimseleri ikna edebilen delillerdir. "Bir yerde iki yönetici olmaz" ifadesi bir hatâbî delîl sayılır Bu tür delillerin mukaddimeleri, genellikle doğruluğu kabul edilmiş ifâdelerdir. Kesinlik ifade eden aklî delillere yakîniyyât denir ki, bunların altı türü vardır; 1) Bedîhiyyât: Aklın, bir delîle ihtiyaç duymadan, apaçık bir şekilde hemen biliverdiği bilgilerdir. Bunlara evveliyât da denir. "Bir, ikinin yarısıdır", "Bütün, parçasından büyüktür" gibi. 2) Müşâhedât: Aklın duyu organlarıyla verdiği hükümlerdir. "Güneş, aydınlatıcıdır", "Ateş, yakıcıdır" gibi. Bunlara, hissiyât ve mahsûsât da denir. 3) Fıtriyyât; Aklın, basit bir kıyâsla vardığı hükümdür. "Dört sayısı, çifttir" gibi. Bunlar, kıyâsları beraberlerinde bulunan hükümlerdir. 4) Mücerrebât: Aklın, müşâhedelerin tekrarı sonucunda verdiği hükümdür. "Hint yağı ishâl edicidir" gibi. 5) Mütevâtirât: Aklın, mütevâtir haberlere dayanarak verdiği hükümdür. "Mekke Hz. Peygamberin doğum yeridir." gibi. 6) Hadsiyyât (sezgiler): Aklın, mukaddimelerden süratle neticeye ulaşmasıyla varılan hükümdür. "Ay, ışığını güneşten alır" gibi. Bunlar, zarûrî ilim ifade ederler. (Sâdeddîn et-Taftâzânî, Şerhu'l-Makâsıd, Mısır (t.y.), I, 232-235; Bekir Topaloğlu, Kelâm İlmine Giriş, İstanbul 1988, 71). Kesinlik ifade etmeyen aklî delîllere de zanniyyât denir. Bunların da altı çeşidi vardır 1) Müsellemât: İlmî münâkaşada karşı tarafın kabul ettiği hükümlerdir. Peygamberimizin mîrâcını inkâr eden hıristiyana karşı Hz. İsâ'nın mîrâcını delil getirmek gibi. 2) Meşhûrât: İnsanların hepsinin veya büyük çoğunluğunun kabul ettiği hükümlerdir. "Adalet güzeldir. Zulüm çirkindir" gibi. 3) Makbûlât: Yalan söylemeyeceğine dair kendilerine hüsn-i zan beslenilen büyük âlimlerin ve mürşidlerin sözleri bu kategoriye dahildir. 4) Karînelerle hüküm vermek: Yoğun bulut görüp yağmurun yağacağını söylemek gibi. 5) Muhayyelât: Psikolojik olarak arzu uyandırmak veya nefret ettirmek için tahayyül edilen hükümlerdir. "Bal, iğrenç bir kusmuktur", "Şarap, akıcı bir yâkûttur" gibi. 6) Vehmiyyât: Duyular âleminin ötesinde kalan hususlar için duyulan âlemle kıyas edilerek verilen hükümlerdir. "Kâinâtın ötesi sonsuz bir fezâdır", "Var olan her şey görülebilir" gibi . Bu tür delîller, insanı kesin bilgi edinmeye götürmeyen aklî deliller olduğundan zannî deliller adını almışlardır. (el-Cürcânî, Şerhu'l-Mevâkıf, İstanbul 1286 h., 76; et-Tehânevi, Keşşâf, II, 939; Bekir Topaloğlu, a.g.e., 75). Mehmet BULUT | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7699 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7200 | 02 Ekim 2012 21:16 |
03 Mayıs 2008, 00:20 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Akli Delil AKLÎ DELİL Delîl; "Mürşid, rehber, kılavuz" anlamlarına gelir. Istılahda ise, "bilinmeyen şeylerin bilinmesini mümkün kılan şeydir." Veya "Kendisine iyice bakarak ve düşünerek, istenilene götüren şeydir." (el-Cüveynî, el İrşâd, Mısır, 1369/1950, 8; elCürcânî, et-Ta'rîfât, İstanbul 1253, 61, et-Tehânevî, Keşşâfu ıstılâhâti'lfünûn, İstanbul 1984, I, 492). Delîl, bize rehberlik eder ve bir şeyin doğru veya yanlış oluşu hakkında bizi bilgi sahibi ederek yol gösterir. Olumlu veya olumsuz, hüküm vermemizi sağlar. Delille öğrenilen ve doğruluğu kanıtlanan şeye "medlûl" denir. Delîller bir bakıma, aklı ve naklî (sem'î) olmak üzere ikiye ayrılır. "Vahye ve işitmeye dayanan delîle" naklî delîl denir. Naklî delile dînî delîl de denmektedir. Kur'an ve hadislerin bildirdikleri, naklî delillere dâhildir. Aklı delil ise; "mukaddimeleri (önermeleri), akla dayanan delildir. Aklî ve naklî deliller, kat'î ve zannî olmak üzere ikiye ayrılırlar. Kesin olarak medlûlü isbât eden aklî delile burhan (ve huccet)* denir. Önermeleri kesin olmayan aklî delile de hatâbe adı verilir. Burhan; zekî ve kültürlü insanların, inceliklerini anlayıp yararlanabilecekleri delîl çeşididir. Meselâ: "Âlem değişkendir, her değişken hâdistir (sonradandır)" delîli bir burhandır. Cahil ve kültürsüz insanlar burhanı anlamaz. Burhan, münâkaşa ve münâzaralarda geçerliliği olan bir delildir. Hatâbî deliller ise, kafası olumsuz fikirlerle şartlanmamış kimseleri ikna edebilen delillerdir. "Bir yerde iki yönetici olmaz" ifadesi bir hatâbî delîl sayılır Bu tür delillerin mukaddimeleri, genellikle doğruluğu kabul edilmiş ifâdelerdir. Kesinlik ifade eden aklî delillere yakîniyyât denir ki, bunların altı türü vardır; 1) Bedîhiyyât: Aklın, bir delîle ihtiyaç duymadan, apaçık bir şekilde hemen biliverdiği bilgilerdir. Bunlara evveliyât da denir. "Bir, ikinin yarısıdır", "Bütün, parçasından büyüktür" gibi. 2) Müşâhedât: Aklın duyu organlarıyla verdiği hükümlerdir. "Güneş, aydınlatıcıdır", "Ateş, yakıcıdır" gibi. Bunlara, hissiyât ve mahsûsât da denir. 3) Fıtriyyât; Aklın, basit bir kıyâsla vardığı hükümdür. "Dört sayısı, çifttir" gibi. Bunlar, kıyâsları beraberlerinde bulunan hükümlerdir. 4) Mücerrebât: Aklın, müşâhedelerin tekrarı sonucunda verdiği hükümdür. "Hint yağı ishâl edicidir" gibi. 5) Mütevâtirât: Aklın, mütevâtir haberlere dayanarak verdiği hükümdür. "Mekke Hz. Peygamberin doğum yeridir." gibi. 6) Hadsiyyât (sezgiler): Aklın, mukaddimelerden süratle neticeye ulaşmasıyla varılan hükümdür. "Ay, ışığını güneşten alır" gibi. Bunlar, zarûrî ilim ifade ederler. (Sâdeddîn et-Taftâzânî, Şerhu'l-Makâsıd, Mısır (t.y.), I, 232-235; Bekir Topaloğlu, Kelâm İlmine Giriş, İstanbul 1988, 71). Kesinlik ifade etmeyen aklî delîllere de zanniyyât denir. Bunların da altı çeşidi vardır 1) Müsellemât: İlmî münâkaşada karşı tarafın kabul ettiği hükümlerdir. Peygamberimizin mîrâcını inkâr eden hıristiyana karşı Hz. İsâ'nın mîrâcını delil getirmek gibi. 2) Meşhûrât: İnsanların hepsinin veya büyük çoğunluğunun kabul ettiği hükümlerdir. "Adalet güzeldir. Zulüm çirkindir" gibi. 3) Makbûlât: Yalan söylemeyeceğine dair kendilerine hüsn-i zan beslenilen büyük âlimlerin ve mürşidlerin sözleri bu kategoriye dahildir. 4) Karînelerle hüküm vermek: Yoğun bulut görüp yağmurun yağacağını söylemek gibi. 5) Muhayyelât: Psikolojik olarak arzu uyandırmak veya nefret ettirmek için tahayyül edilen hükümlerdir. "Bal, iğrenç bir kusmuktur", "Şarap, akıcı bir yâkûttur" gibi. 6) Vehmiyyât: Duyular âleminin ötesinde kalan hususlar için duyulan âlemle kıyas edilerek verilen hükümlerdir. "Kâinâtın ötesi sonsuz bir fezâdır", "Var olan her şey görülebilir" gibi . Bu tür delîller, insanı kesin bilgi edinmeye götürmeyen aklî deliller olduğundan zannî deliller adını almışlardır. (el-Cürcânî, Şerhu'l-Mevâkıf, İstanbul 1286 h., 76; et-Tehânevi, Keşşâf, II, 939; Bekir Topaloğlu, a.g.e., 75). Mehmet BULUT |
12 Mayıs 2009, 00:59 | Mesaj No:3 |
RE: Akli Delil
Delîl, bize rehberlik eder ve bir şeyin doğru veya yanlış oluşu hakkında bizi bilgi sahibi ederek yol gösterir. Olumlu veya olumsuz, hüküm vermemizi sağlar. Delille öğrenilen ve doğruluğu kanıtlanan şeye "medlûl" denir.
| |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Fıkıh Usulü / Delil Kavramı | Medineweb | Fıkıh | 0 | 26Haziran 2014 20:54 |
Sünnetin Delil Oluşunun Delilleri Nelerdir | Esadullah | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 12 Nisan 2012 19:10 |
Bazı insanlar İsra suresi 59. ayetini mucizenin olmamasına delil olarak gösteriyorlar | _bülbül_ | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 15:35 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|