|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 21 Mart 2009 (13:21), Konuya Son Cevap : 21 Mart 2009 (13:21). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Mart 2009, 13:21 | Mesaj No:1 |
MÜŞKILU’L-KUR’AN MÜŞKILU’L-KUR’AN MÜŞKILU’L-KUR’AN Kur’an-ı Kerim ayetleri arasında ilk bakışta ihtilaf ve tenakuz gibi görünen durumları inceleyen ilme Müşkilu’l-Kur’an denilir. Aslında Allah’ın kelamında böyle bir halin mevcudiyeti bahis konusu olamaz. “Onlar hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar bulacaklardı.” (Nisa: 4/82) Eğer kişi cehaleti sebebiyle ayetler arasında bir çelişki hissederse, zıt mana taşıdığı sanılan ayetlerin bağdaştırılması gerekir. Bu yöndeki tereddütlerin giderilmesi de “Müşkilu’l-Kur’an” ilmiyle sağlanmıştır.[396] Gazali’ye yukarıdaki ayetin manası sorulduğunda ihtilaftan maksat, manalar arasındaki müşterek lafızların ihtilafıdır. Yoksa bu husustaki insanların ihtilaflarını nefyetmek değil, belki Kur’an’ın zatı hakkındaki ihtilaflara nefiydir. Hakikatte herhangi bir şey hususunda insanların görüşleri çeşitli olabilir. Dünyayı bazıları medhederken bazıları da zemmedebilir. İşte insan kelamı ihtilaflardan beri olamaz. Çünkü insanlar arasındaki bu ihtilaf A’raz ve ahval ihtilafıdır. Fakat Kur’an, tek bir menşeden aynı metod ve aynı gayeyi tahakkuk ettirmek için geldiğinden, önü ve sonu arasında bir ihtilafın vukuu bahis konusu olamaz.[397] Ayetler arasında tenakuz gibi görülen hususa bir iki örnek verelim: 1) “Hani Musa ile kırk gece vaadleşmiştik.” (Bakara: 2/51) “Musa ile otuz gece vaadleştik ve ona bir on gece daha kattık.” (A’raf: 7/142) Bu ayetlerde Cenab-ı Hak, Musa ile vaadleşmeyi birinde kırk diğerinde ise otuz gün olarak vermektedir. İki rakam birbirini tutmadığı için sanki bir tenakuz varmış gibi görülmektedir. A’raf suresindeki ayette Allah 30 gün vadediyor ve ona 10 gün daha ilave ederek toplam 40 da istikrar buluyor. Halbuki Bakara suresindeki ayet ise istikrar bulmuş olan bu adedi bize bildirmektedir. 2) “Şayet adaleti gözetemeyeceğinizden endişe ederseniz o zaman bir tane ile yetinin.” (Nisa: 4/3) “Ne kadar isteseniz de kadınlar arasında adalet göstermeye gücünüz yetmez.” (Nisa: 4/129) İlk ayetteki adaletten maksat, eşler arasındaki hukuku eşit derecede tutmaktır, bu vukuu mümkün olabilecek bir şeydir. İkinci ayetteki ise kalbi bir meyildir. Erkek zevceleri arasından birine karşı olan meyline mani olmaya muktedir olamaz. İbn Atıyye, bu ikinci ayetteki adl kelimesini, tam adalet diye vasıflandırmıştır.[398] 3) “Böylece asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.” (A’raf: 7/107) “Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de o, açıkça bir ejderha oluverdi.” (Şuara: 26/32) “Asanı bırak” onun çevik bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı.” (Neml: 27/10) “Asanı bırak” onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı.” (Kasas: 28/31) Bir şeyin aynı anda hem küçük hem büyük olması mümkün olmayacağından bu ayetler arasında bir tutarsızlık var gibi görülmektedir. Ama Musa’nın asasının ejderha kadar büyüklüğüne rağmen küçük bir yılan kıvraklık ve çevikliği taşıdığı düşünülürse bu çelişkili durum ortadan kaldırılmış olur.[399] Ayetlerin birbirine zıt gibi görünüşlerini izale etmek için bazı kaideler vazedilmiştir. Ebu İshak el-İsferayini (418/1027) iki ayet birbirine tearuz halinde bulunursa, iki ayetin nüzul tarihlerine bakılır, önce olan terk olunur, der. İhtilaf konusundaki tercih kaidesini şöylece sıralayabiliriz: 1) Hüküm hususunda Medeni olanlar Mekki olanlara tercih olunur. 2) İki hükümden biri Mekke ehli ahvaline, diğeri Medine ehli ahvaline ait olursa, Medine ehli ahvali takdim olunur. 3) İki hükümden birinin zahir manası müstakil bir hükme, diğer ayetin lafzı bunu iktiza ederse, müstakil hüküm ifade eden tercih olunur. 4) İki ayetten her biri zahirde kastedilen şeyi yüklenmiş olarak umum ifade ederse, bu taktirde onlardan birinin başka bir maksadı tahsise gideni varsa o tercih edilir. Ayetler arasında zıtlık varmış gibi bir vehme düşmenin sebepleri nelerdir. Veya başka bir ifade ile, bu çeşit ayetleri hangi şekiller altında görebiliriz: 1) Vuku bulan şeyin muhtelif hallerde ve çeşitli şekillerde görünmesi: Mesela, Adem’in yaratılışı toprak (Al-i imran: 3/59), kuru çamur-balçık (Hicr: 15/26, 28, 33), cıvık-yapışkan bir çamur (Saffat: 37/11), ateşte pişmiş gibi kuru bir çamur (Rahman: 55/14). Bu durum aslında bir çelişki değildir. İlk yaratılışın safhaları anlatılmaktadır. Asli cevher itibarıyla hepsinin menşei topraktır ve yukarıda zikredilen haller topraktan neşet etmiş ve derecelenmiş oluyor. 2) Mevzu ihtilafı. Mesela “Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz.” (Bakara: 2/174) “Rabbine andolsun, onların tümüne soracağız. Yapmakta oldukları şeyleri.” (Hicr: 15/92-93) İlk ayette Allah onlarla konuşmaz denilirken, diğerinde onlara soracak ifadesi bir tenakuz teşkil eder gibi görünüyorsa da, birinci olumsuzluk ikram ve lütuf manasındadır. İkinci ayetteki olumluluk ise tevbih ve ihanet makamındadır. Bunlar ise birbirini nefyetmez. 3) Fiil yönünden ayetteki ihtilaf. “Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü.” (Enfal: 8/17) Bu ayette katl kesb ve mübaşeret yönünden insanlara izafe edilmiş ve yine onlardan tesir cihetinden nefyedilmiştir. Buna dayanarak, fiiller Allah’ın mahlukudur, diğer bir ifade ile, Allah kulların fiillerinin yaratıcısıdır, denilir. 4) İhtilaf gibi görülen husus, bazen de hakikat ve mecaz yönünden olur. Mesela: “İnsanları sarhoş olmuş gibi görürsün, halbuki onlar sarhoş değillerdir.” (Hacc: 22/2) Ayette, kıyametin dehşetine izafetle mecaz olarak insanları sarhoş gibi görürsün denilirken, sarhoşluğun, şarabtan geleceği düşünülerek hakikate izafetle de onlar, sarhoş değildirler denilmektedir. 5) İki vecihle çeşitli ayrılıkları cem etmesi. Mesela: “Rasullerimiz onun hayatına son verirler.” (En’am: 6/61) “Melekler onların canlarını aldıkları zaman” (Nahl: 16/28) “Allah canlarını alır.” (Zümer: 39/42) “Size vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek.” (Secde: 32/11) Bu ayetlerde, nefislerin rasuller, melekler, ölüm meleği ve bizzat Allah tarafından öldürüldüğü zikredilmektedir. Müfessir Beğavi, bu ayetlerin arasını şöyle cem eder. Meleklerin öldürmesi kabz ve nez’, ölüm meleğinin öldürmesi dua ve emir, Allah’ın öldürmesi ise, ölümü yaratmış olması sebebiyledir.[400] Müşkilu’l-Kur’an Kaynakları:
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2583 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2990 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2989 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6798 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2596 | 07 Ağustos 2009 23:03 |