|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 16Haziran 2012 (11:17), Konuya Son Cevap : 16Haziran 2012 (11:17). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16Haziran 2012, 11:17 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Kur'an'ı Yaşayan Kişi Kur'an'ı Yaşayan Kişi KUR'AN'I YAŞAYAN KİŞİ ‘’Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık (ondan) öğüt alan yok mu? (Kamer:17) Kur’an bizim varlığımızın biricik şartıdır: Kur’ansız bir İslam düşünmek; ruhsuz bir beden düşünmek gibidir. Bizim hayat kaynağımız Kur’an’dır. Biz, ancak Kur’an’ı yaşadığımız ve hayatımızı Kur’an’a göre yönlendirdiğimiz zaman, gerçek anlamda Müslüman oluruz. Yoksa Müslümanlığımız isim olmaktan öteye geçemez. Kur’an, hayatın kitabıdır. Günlük hayatta yaşanmak için inmiştir. Bütün emir ve yasaklarıyla eksiksiz yaşamak için… Ne yazık ki, yüzyıllardır, biz bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek Kur’an’ı hayatımızdan uzaklaştırdık. Bunun sonucunda biz de hayattan uzaklaştık. İnsanlığa lider olmak üzere gönderilmiş bir ümmetten zira Al-i İmran 110. Ayette ‘’ Siz insanlar için çıkarılmış bir ümmetsiniz. ‘’ buyurulur, Kur’an’dan uzaklaşmamız sonucu yeryüzündeki diğer toplumların peşinden sürüklenen ölü bir kitle olduk. Nasıl Müslümanlığımız sadece bir isimden ibaret hale gelmişse, elimizde bulun Kur’an da sadece klasik bir metin haline getirilmiş bulunuyor. Biz bu metnin anlamını kavrayıp hayatımızda uygulamak yerine, onu; ölülerimiz için okunan bir dua ve hastalarımız için okunan bir şifa kitabı haline getirdik. Alimlerimiz; Kur’an’dan yaşanan pratik bir hayat nizamı çıkaracaklarına, onun yalnızca dil ve üslup özellikleri üzerinde durdular. Fesahat ve belagat yönünden eşsiz bir eser olduğunu -ki bunda şüphe yoktur- daha çok dil bilgisi bakımından ondan yararlanma yoluna gittiler. Tefsirlerimizin büyük bir kısmı, onu metin çözümlemesi için bir malzeme olarak kullandı. Onun hayata uygulanmasından ibaret olan fıkıh, bir müddet sonra, teferruat içinde kaybolup gitti. Kısaca, elbirliğiyle, Kur’an’ı hayatımızdan uzaklaştırdık. Kur’an’dan uzaklaşınca da hayattan uzaklaştık. Günümüzde bir uyanış içinde bulunan Müslümanların tez elden, yeniden Kur’an’a dönmeleri ve Kur’an’ın ışığında yeni bir hayat tarzını tekrar ortaya koymaları zamanı gelmiş ve geçmektedir. Bunun için de Kur’an’ı bir başucu kitabı haline getirmek ve onun buyruklarını sürekli olarak canlı ve gündemde tutmak zorundayız. Bunu yapabildiğimiz an; hayatımızın akışı değişeceği gibi, olayların peşinden sürüklenmek ve hep ‘’antitez’’ olarak çıkmak yerine olayları kendi doğrultumuzda yönlendirip ‘’tez’’ şeklinde ortaya çıkmamız mümkün olacaktır. Kur’an bize kendi diyalektiğini verir. Biz olaylara; daha başlangıçta, Kur’an’ın perspektifi ile bakar ve önceden değerlendiririz. Beklenen olay ortaya çıkınca da apışıp kalmayız. Her olaya Kur’an’ın ortaya koyduğu temel ölçüler içerisinde izah tarzı buluruz. Kur’an bize geniş ufuklar açar. Hayatı dar çerçeveden değil de geniş açılardan görmemizi sağlar. Meydana gelen şeylerin ardında Allah’ın gerçek gücünü görmemizi temin ederek basit gelişmelerle, kolay çözümlere gitmemizi önler. Bu sebeple bazen aleyhimizdeymiş gibi görünen olaylarda bile bir hayrın saklı bulunduğunu ve bizim dar ufkumuzun, bilgi vasıtalarımızın bunu kavramaktan aciz olduğunu öğretir. Kur’an diyalektiğine sahip olan kişi; maddi değerlerin köleliğinden kurtulur ve gerçek anlamda özgürlüğe kavuşur. Hiçbir baskı onun hürriyetine engel olamaz. Kur’an’ı yaşayan kişi; eşsiz bir direnme gücü kazanır. Baskı ve sıkıntılar karşısında eğilip bükülmez. Çünkü her şeyin ardında saklı duran ilahi gücü bilir ve neticeyi ona havale eder. Kur’an’ı yaşayan kişide ihtiras olmaz. Çünkü hırs; aşırı isteklerin ve tükenmez emellerin mahsulüdür. Halbuki Kur’an’ı yaşayan kişi için bir sonuç elde etme veya insanlara bir şey sahibi olduğunu ispat etme zarureti yoktur. O sürekli çalışmakla mükelleftir. Netice ise Allah’a havale edilmiştir. Kur’an’ı yaşayan kişinin değersiz geçen bir anı yoktur. O, her anını değerlendirmek zorundadır. Sahibi olduğu en değerli şeylerin başında zaman gelir. Bu sebeple boş ve değersiz seylerle uğraşmaz. Ömrünün her saniyesinden hesaba çekileceğini bilir. Kur’an’ı yaşayan kişi; ölümden korkmaz. Çünkü ölüm, onun için bir son değil, yepyeni bir başlangıçtır. Kur’an’ı yaşayan kişi; aşırı bir tutkuyla hayata sarılmaz. Çünkü bu dünyanın geçici olduğunu, her şeyin burada sonuçlanmayacağını, buranın ahirete giden yolda sadece bir durak olduğunu bilir. Kur’an’ı yaşayan kişi; dünyada Allah’ın kendisine lütfettiği nimetlerin hepsini iyice değerlendirir ve bunlardan yararlanmanın kendisi için bir vazife olduğunu bilir. Bunlardan yararlanırken egoistçe ve şuursuzca değil, kendi cinsinin ve tüm varlıkların yararını da gözetmeyi unutmaz. Kur’an’ı yaşayan kişi; Allah’ın kendisine verdiği nimetlerin bir bölümünü başkalarına vermenin kendisi için bir görev olduğunu bilir. Kur’an’ı yaşayan kişi; kimsenin çalışmasın karşılıksız bırakmaz. Kimsenin hakkını yemez ve çalışanın emeğini anında değerlendirir. Bilir ki emek kutsaldır ve onun eksiksiz değerlendirilmesi gerekir. Kur’an’ı yaşayan kişi; her şeyde hakka riayet eder. Öncelikle yeryüzünde hakkın hâkim olmasını ve batılın ok olup gitmesini ister. Bunun için çalışır. Kur’an’ı yaşayan kişi; bilir ki batılı ve bilcümle ser güçleri ortadan kaldırmak için cihat etmek zorundadır. Cihat etmeyenlere Allah’ın gazabı ve bunun yanı sıra da zillet vardır. Kur’an’ı yaşayan kişi; ruhunu ve bedenini her türlü pislik ve kirliliklerden arıtır. Engin bir ruh yapısına ve tertemiz, sağlam bir bedene sahip olmaya çalışır. Kur’an’ı yaşayan kişi; yalan söylemez. Kur’an’ı yaşayan kişi; ikiyüzlülük yapmaz. Kur’an’ı yaşayan kişi; gıybet etmez. Kur’an’ı yaşayan kişi; kimseyle alay etmez. Kur’an’ı yaşayan kişi; iftira etmez. Kur’an’ı yaşayan kişi; zulüm yapmaz. Kur’an’ı yaşayan kişi; zulmetmeyeceği gibi zulme rıza da göstermez, zalime yardımcı da olmaz. En büyük zulüm olan şirkin, küfrün ve tağutun hâkimiyetine rıza göstermez. Kur’an’ı yaşayan kişi; hâkimiyetin Allah’a olduğu bilir. Allah ile kul arasına aracılar koymaz. Allah ile kul arasına giren aracıların adları ne olursa olsun şirki temsil ettiğini ve insanların hep bu yüzden doğru yoldan saparak küfre sürüklendiklerini bilir. Kur’an’ı yaşayan kişi; fuhşun, ahlaksızlığın her türlüsünden kaçınır. Sağlam karakter yapısına sahip kişiler; şehvet düşkünlüğünün insan için bir eksiklik olduğunu bilirler. Kur’an’ı yaşayan; hiçbir yaratığın canına kıymaz. Çünkü cana kıymanın insanlık için bir felaket olduğunu, haksız yere bir insan öldürmenin bütün insanlığı öldürmek gibi olduğunu bilirler. Kur’an’ı yaşayan kişi; kötü yola düşmüş veya tehlike ile yüz yüze gelmiş bir insanı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak olduğunu bilir. Kur’an’ı yaşayan kişi; haksız kazanç sağlamaz. Özellikle toplumlar için en büyük felaket kaynaklarından birisi olan ve insanın insanı sömürmesi esasına dayanan faize kesinlikle karşıdır. Kur’an’ı yaşayan kişi; keyif verici alkol ve uyuşturucu maddeleri kesinlikle kullanmaz Kısacası, Kur’an’ı yaşayan kişi; bütün davranışlarında kendini Allah’a ve Resulüne teslim eder. Allah’ın hükmünü yerine getirir ve onun buyruklarına uyar. Ve bilir ki; bunda hayat vardır. Yaşamak; bir bitki, bir katı madde gibi belirli zaman dilimini doldurup gitmek değil, bir iz bırakmak ve Allah’ın insana yüklediği hilafet görevini yerine getirmektir. Bu şuurla hayatını Allah’a ve Resulüne adar. Kur’an’ı yaşayan insanlar; tarihin her devrinde eşine rastlanmayan örnek davranışlar sergilemişlerdir. Daha sonra ise Kur’an’ı yaşadığını söyleyip te, bunu laftan öteye geçiremeyen nesiller gelmiş ve atalarının yaptıklarını övünmekten başka bir şey yapamamışlardır. Onlarla bunlar arasında isim benzerliğinden başka ortak bir nokta bulmak mümkün değildir. Kur’an’ı öğrenmek ve uygulamak için bir öğrenci titizliğiyle kendimizi ona vererek okumalıyız. Kısaca, Kur’an’ı okuduktan sonra artık başkalarının kulu, kölesi, bağlısı, hizmetçisi ve emir eri olmak yerine, herkesin önderi, rehberi, örneği ve lideri olmalıyız. Başkalarına yalvarmak yerine onların imdadına koşmalıyız. İçimizdeki kompleksleri dizginlemeliyiz. Ve topluca, okuduğumuz Kur’an’ın buyruklarına koşmalı ve amade olmalıyız. Emrullah Ayan İlkav 15.06.2012
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... | Gönülden Dökülen Nağmeler | FECR | 0 | 67 | 12 Ekim 2024 10:01 |
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 86 | 07 Ekim 2024 20:33 |
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 77 | 23 Eylül 2024 11:06 |
Şehit Haniye İçin Ezgi | MultiMedya-İzleme Vb | Esma_Nur | 1 | 92 | 03 Ağustos 2024 22:38 |
NELERİ BİLMELİYİZ? | Kurân-ı Kerîm | FECR | 0 | 100 | 01 Ağustos 2024 17:31 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
YAŞAYAN KUR'AN OLABİLMEK | Yitiksevda | Kur'ân-ı Kerim Genel | 5 | 05 Ekim 2021 12:52 |
Yaşayan Dün.Dinleri 1/10 | umut628 | Yaşayan Dünya Dinleri | 6 | 24 Mart 2019 13:27 |
Sudan'da 399 bin kişi göç etti | EyMeN&TaLhA | İslami Haberler | 0 | 14 Ağustos 2014 06:05 |
Kimdir o kişi... | Esma_Nur | Anket'ler-Röportaj'lar | 13 | 11 Ekim 2012 22:11 |
Beşikte Konuşan Üç Kişi | MusabBinumeyr | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 1 | 14 Temmuz 2012 21:45 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|