|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 17 Kasım 2011 (12:56), Konuya Son Cevap : 17 Kasım 2011 (12:56). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Kasım 2011, 12:56 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Kur'an'ın Hidayeti Kur'an'ın Hidayeti Kur'an'ın Hidayeti Aman ya rabbi! aman ya rabbi! İnsanlara ne oluyor da Kur’an ayetlerinden, vahiyden yüz çevirip, Kur’an’ın bilgi hazinelerinden ilim almaktan vazgeçiyorlar? Basiretlerini aydınlatmayı, canlandırmayı niçin terk ediyorlar? Fikirce, bir kısım görüşlerden çıkarılan sözlerle (düşüncelerle) yetiniyorlar; bu görüşlerden dolayı aralarındaki bağları koparıyorlar; birbirlerini aldatmak için yaldızlı fikirler atıyorlar; böylece de Kur’an’dan uzak kalıyorlar. Kalblerindeki Kur’an öğretileri kurumuş ama bilmiyorlar; Kur’anla yaptıkları akit eskimiş fakat yenilemiyorlar. Kur’an’ın alem ve sancakları ayaklarının dibine düşmüş, hala kaldırmıyorlar. Gönül ufuklarında Kur’an’ın parlak yıldızları sönmüş de bundan dolayı Kur’an’ı sevmiyorlar. Karanlık görüşleri ve inançları arasında Kur’an’ın güneşi tutulmuş artık görmüyorlar. Bunlar, Kur’an ayetlerini hakikat ülkesinden tecrid ettiler, yakin vilayetinden azlettiler, boş ve aldatıcı “tevillerle” Kur’an ayetlerine haksızlık yaptılar. Kur’an’a bölük bölük askerlerini saldılar. Kur’an onlara vahşi bir kavme konuk olan misafir gibi nazil oldu. Ona layıkıyla iclal ve ikramda bulunmadılar, Kur’an’a layık olmadığı şekilde davrandılar. Kur’an’la uzaktan ilgilendiler, bu ilgi de Kur’an’ı gönüllerden çıkarıp atmak içindi; Ve dediler ki: Hem sana ne oluyor ki bizde konuksun, eğer mutlaka bizde konaklaman gerekli idiyse, bu misafirlik geçici olmalıydı. Onlar bu devirde de Kur’an ayetlerini, adına para basılıp, hutbe okunan ama geçerli hükmü ve de otoritesi bulunmayan halife mevkine koymuşlardır. Onlara göre Kitab ve sünnete sarılan zahirle yetinen, akli bilgilerinden nasibi olmayandır. Onlarca, birbiriyle çelişkili ve tutarsız fikirleri taklid eden, onların peşi sıra giden, muteber, faziletli insandır. Onlara göre Kitab ve Sünnet ehliyle Kur’an’ın ayetlerini birinici planda tutanlar ve başka görüşlere tercih edenler, cahil ve geri zekalıdırlar. “Onlara, inananlar gibi siz de inanın denilince, ‘sefihlerin inandığı gibi mi? inanacağız derler; hayır, olsa olsa sefih onlardır, fakat onlar kendilerinin sefih olduklarını bilmiyorlar.” (Bakara-13) Allah’a andolsun ki bunlar vahy yolunda dönmeleri ve aslı kaybetmelerinden dolayı hakikate ulaşmaktan mahrum kaldılar. Aslı olmayan geçici şeylere sarıldılar da, arzuyla sarıldıkları bu şeyler onlara ihanet etti; fayda vermedi. Bu şeylerin sebebleri onları en çok ihtiyaç duydukları şeyden mahrum etti. Nitekim kabirdekiler yeryüzüne çıkıp kalblerdekiler ortaya konup; herkesin kazandığı bir bir belli olunca, onlara inandıklarının hakikati keşfolunur, açığa çıkar ve ahirete gönderdikleri ne varsa onlara takdim edilir. “Ummayıp durdukları, hesaba katmadıkları şeyler onlara Allah tarafından açığa çıkarılır, ortaya konulur.” (Zümer- 47). Amellerin karşılığını alma zamanı yaptıklarının ne kadar da az olduğunu görünce yüzüstü kapanıp kalırlar. Yaptıklarının kayıp, sonuçsuz, boş ve batıl olduğunu görünce bakın onun üzüntüsüne! Yağmursuz şimşekleri görüp de emellerinin boş ve yalancı olduğunu, belasının büyüklüğünü anlayanın vay haline! Düşüncesini, niyetini bidat, heva ve bağnaz fikirler üzerine bina eden, gizli düşünceler, niyetler açığa çıktığı gün Rabbini ne zanneder? Bahanelerin ve mazeretlerin fayda vermediği bir günde Kur’an’ı terkedip ona sırt çevirenlerin acaba o gün mazareti nedir? Rabbi’nin kitabından ve Allah Rasulünün (s.a.v) sünnetinden yüz çeviren kimse beşeri fikirlerle Rabbinden kurtulabileceğini mi zannediyor? Veya bir çok araştırma yaparak, diyalektiğe başvurarak, kıyas şekillerini ve türlerini bilerek veya "işarat", "şatahat" ve hayal nevileriyle mi Allah’ın azabından kurutulacağını zannediyor? Bunlar nerede, Allah’ın rızası nerede? Şüphesiz bu kişi son derece yalan olan bir zanna düşmüş ve nefsi ona apaçık bir muhali layık görmüştür. Kurtuluş ancak Allah’ın hidayetini başka şeye karşı üstün kabul edene, takva ile donanana, delil ile güçlenene, doğru yola girene, kopmayan bir bağ ile vahye sarılana garanti edilir. Allah en iyi bilen ve en iyi işitendir. Şimdi, insanın kemali ancak faydalı ilim ve ameli salih iledir, zaten faydalı ilim ve ameli salih, hidayet ve gerçek dindir; Bir de kemal bu iki hususta başkalarını kemale erdirmekle hasıl olur. Nitekim Allah Teala: “Asra and olsun! insan hüsrandadır, ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna” (Asr,1-3) buyurur. Allah sübhanehü herkesin hüsranda olduğunu, ancak imanla ilmini, salih amelle amelini takviye edenler ve hakkı ve hak için sabrı tavsiye ederek başkasını da kemale erdirenlerin müstesna olduğuna yemin ediyor. Hakk, iman ile ameldir, iman ve amel de ancak bunlar için sabretmek, başkalarına da sabrı tavsiye etmekle tamamlanır. Böyle olunca insana yakışan hayatının her saatini, hatta her nefesini yüce gayeler elde etme yolunda harcaması ve neticede apaçık hüsrandan, sonunda pişmanlık duymaktan kurtulmasıdır. Bu da ancak Kur’an’a yönelmek, onu anlamak, düşünmek, hazinelerini keşfetmek, definelerini ortaya çıkarmak, dikkati onun üzerine teksif etmek, yoğunlaştırmakla olur. Doğrusu Kur’an insanların hem bu dünyadaki hem de öteki dünyadaki menfaatlarına kefildir, insanları doğru ve gerçek yola ileticidir. Hakikat, tarikat, doğru zevk ve vecdler Kur’an nurundan alınır; meyveleri Kur’an ağacından devşirilir. Şimdi biz; -Allah’ın yardımıyla- Fatihat’ül- Kitab ve Ümmü’l Kur’an olan Fatiha Suresi hakkında bilgiler vererek, yukarıda söylediklerimize ve bu surenin ihtiva ettiği yüce hakikatlere ve değerlere, onun bidat ve dalalet taifesini reddettiğine dikkat çekeceğiz. Ayrıca bu surenin, saliklerin mertebelerini, ariflerin makamlarını, bu makamlara ulaşmak isteyenlere, makamların amaçları, ariflere verilenlerle ariflerin kazandıklarının arasındaki farkları ihtiva ettiğine işaret edeceğiz. Başka bir surenin Fatiha’nın yerine geçip; onun yerini tutması mümkün değildir. Bu sebeble Allah bu surenin bir benzerini ne Tevrat’ta, ne incil’de ve ne de Kur’an’da indirmiştir. Allah yardım istenen ve güven duyulandır. Güç ve Kudret Allah’ındır. alıntı |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2287 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2563 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 3000 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2491 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3352 | 26 Kasım 2013 20:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Namazla hidayeti bulanlar... | nuryuzlum | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 2 | 04Haziran 2009 22:55 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|