|
Konu Kimliği: Konu Sahibi karlofca61,Açılış Tarihi: 12 Kasım 2007 (11:50), Konuya Son Cevap : 25 Aralık 2015 (22:17). Konuya 24 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
12 Kasım 2007, 11:50 | Mesaj No:1 |
YILbaşı Neyimiz Olur? YILbaşı Neyimiz Olur? Yılbaşı neyimiz olur?Ramazan Bayramımız mı? Kandilimiz mi? Kurban bayramımız mı? Biz , muharemlerle , martlarla başlayan yıllar da biliriz....ki, hiçbir böyle şımarıklıkla , böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi , efendi yıllardı. Bu bahsi bu kadar geciyor ve NOEL BABA 'ya geliyorum:Memleketimize, herhalde,Beyoğlun'dan giren,Haliçi atlayarak Fatih'lere Aksaray'lara , sonra Rumeli'ye ve boğazı aşarak önce kadı köylere, modalara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya gecen bu bunak, neyimiz olur: babamız mı, amcamızmı, yoksa Avrupalılıktan pirimizmi? İstanbul'un tepe başından Adananın tepebağına her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir,necidir?Bir remine bakarsın Havarilere, öteki remine bakarsın Rasputine benzeyen bu iskambil papazı aramızda nenin nesidir....bunu hiç merak etmedinizmi? SİZ BIRAKIN DA BEN SÖYLEYEYİM ONUN KİM OLDUĞUNU: O, Haçlı seferlerinden kalma bir kılınç arttığıdır.o zaman silahla giremediği yerelere , şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor. O, Evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlıyan Piyer Lermittir... Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazılamaktan geliyor. O, Adıyla şanıyla bir misyonerdir ki, kılığını değiştirmiş... ve bizi avlamaya , kucağına getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan çocuklarımızdan başlamıştır.Bu cömertliğin karşılığını istemeyecekmi sanıyorsunuz, fedekarlığın sebebini düşünmedinizmi? Bırakın, onun hakkından ben gelirim: İŞTE sakalını cekince gördünüz......sakalı elimde kaldı ve altında lücifer (şeytan)çıktı. Bilirsiniz ki, casuslarda kıyafetlerini ekseriya böyle değiştiriler. Bu mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin , yahut bırakın:Hacın da çarmıha gereyim onu. Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak , bir şeyinizi çalmiştır... SİLAHLARI KUSANIN, KUŞATIN ELHAMDÜLİLLAH......... Karlofca61 | |
Konu Sahibi karlofca61 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Peygamberimiz s.a.v Hakaret edenin sonu........ | Bilgi Dağarcığı | Tuba_ | 3 | 2517 | 09 Eylül 2008 14:48 |
Yaratıcı Bir Öğretmendir | Allah(c.c) | Mihrinaz | 1 | 2005 | 13 Mart 2008 21:04 |
Ey Ağlamak........ | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Beytül Ahzan | 3 | 2374 | 13 Mart 2008 20:50 |
***Birinci Muradın Duası...** | Dua Bölümü | karlofca61 | 0 | 2397 | 04 Mart 2008 18:00 |
seccadenin feryadı | Namaz-Abdest-Teyemmüm | Kara Kartal | 2 | 2136 | 25 Şubat 2008 12:55 |
12 Kasım 2007, 19:11 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur? Günümüzde Noel Cumhuriyet Türkiyesi batılılaşma dönemi inkılaplarıyla birlikte Hristiyan Batı yaşantısını benimseyerek gerçekleştirdiği köklü değişiklikler arasında takvim meselesini de unutmamış, bu amaçla 26 Aralık 1925 tarihinde İslâmi olan Hicrî takvim yerine Hristiyan milâdi takvim benimsenme yoluna gidilmiştir. Yılbaşı günü de Muharrem'den, gerçekte Hz. İsa'nın doğum günü olmayan, ancak öyle kabul gören 1 Ocak tarihine alındı. İnkılapların amaçladığı Batı değer yargılarının ise bu arada "Noel Baba Kültürü"nün halk arasına zorlamalarla sokularak zamanla meşrulaşması sağlandı. Bizans imparatoru Konstantin'in Noel'i bayram olarak kabul ettiği M. 325 tarihinden beri Hristiyan âlemi de bu günü gelenekselleştirerek bayram olarak yaşatagelmiştir. Noel'den bir hafta öncesinden özel hazırlıklar saparlar. Bu günlerde sokaklar, caddeler ve vitrinler çam ağaçlarıyla dolmakta, Noel Baba resimleri her yeri kaplamaktadır. Noel bayramı münasebetiyle kitap, dergi vs. yayınlanmakta; kiliseler, resmi daireler ve okullar süslenmekte, televizyon ve radyoda kurumlar tatile girmektedir. Halk tebrik ve telgraflarla birbirinin bayramını kutlarlar. Gerçekte noel (yılbaşı) kutlamalarının Hz. İsa'nın doğumuyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Noel Baba efsanesi sonradan Saint Nicola adlı papazın uydurmasından ibarettir. Hristiyanların geleneksel bayramı olan Noel, şu anda halkı müslüman ülkeler arasında da rağbet duyulmaya ve özel teşvik görmeye başlamıştır. İşin korkunç yanı da, bu tür tebriklere müslümanların rağbet etmesi ve İslâm'dan uzaklaşma yoluna girmeleridir. Müslümanlar önce Allaha verdikleri sözü hatırlamalı, Kur'an ve Sünnet doğrultusunda kendisine bahşedilen "müslüman" ismine yaraşır vakar ve bilincin şuurunda olabilmelidirler. Çünkü biz "Rabb olarak Allah'dan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed (s.a.s)'den razıyız" (Buhârî, İlim, 29, İ'tisam, 3; Müslim, İman, 56, Fedail, 134-136; Tirmizi, İlim, 10). Naci YENGİN |
13 Kasım 2007, 11:16 | Mesaj No:3 | |
Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur? Alıntı:
| ||
20 Kasım 2007, 23:30 | Mesaj No:4 |
Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur?
yerinde bir başlık olmuş öncelikle.malum senenin bitmesine az var.hazırlıklar başlar.her yerler süslenir,çam ağaçları dikilir,noel babalar sergilenir,hummalı çalışmalar başlar.gözlemlediğim kadarıyla son yıllarda bu durum bir hayli yaygınlaştı.öyle ki ortadirek diye nitelediğimiz kesim bile artık bu havaya iyiden iyiye girdi.sanki bu gelenekmiş gibi televizyonlar da empoze ediyor zaten.ama farkında olmadan cahil insanlarımız hristiyan bayramını milli bayramlarıymış gibi kutluyor hatta kandillerde bayramlarda hediyeleşmeyenleri yılbaşında bir hediye alma telaşı sarıyor ki onu hiç sormayın. rabbim hakkı hak;batılı batıl görenlerden olmayı nasip eylesin inş. acizane.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
21 Kasım 2007, 14:56 | Mesaj No:5 | |
Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur? Alıntı:
| ||
17 Aralık 2007, 18:27 | Mesaj No:6 |
Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur? Muhterem müminler: Bugünkü hutbemizin mevzuu Noel ve yılbaşı kutlamalarının İslâmiyyette yeri olmadığına dairdir. Bir milletin temeli ve kökleri, o ülke insanının milli-manevi değerleri,örf ve adetleri velhasıl irfan ve ahlakıdır. Diğer bir tabirle milli ve dini kültürüdür. Maalesef son yıllarda ülkeyi sömüren zihniyetin temsilcileri basın ve medya yoluyla, milli-manevi değer ve kültürümüzü imha yarışına girmişlerdir. Müslüman Türk aile yapısı dejenere edilmekte, kendi örf ve adetlerimiz yerine batının çürümüş ve kokuşmuş zararlı adetleri ikame edilmeye çalışılmaktadır. Bunlardan biri, hatta en önemlisi Noel ve yılbaşı kutlamalarıdır. İbni Haldun merhum Mukaddimesinde ortaya koyduğu “ mağlup milletler galip ve fatih milletlerin örf, adet ve ananelerini taklit eder” teşhisi doğrudur . Sözde aydınlarımız batı kültürüne tabi olarak batılıların temsilcisi hatta müdafii haline gelmişlerdir. Noel çılgınlıklarını teşvik etmektedirler. Bir müslümanın kafirlerin adetlerini, allahım sen cümlemizi bu gaflete düşmekten muhafaza buyur... Amin.... yılbaşı maskesi altında kutlaması, Allah korusun itikadi yönden onu tehlikeli uçurumlara iter. Zira yılbaşı ne niyetle kutlanırsa kutlansın bu adet Hıristiyanlara aittir. Yılbaşı kutlamaları kültür kandırmacası ve aşağılayıcı bir teslimiyet ile içimize sızmış habis bir virüsün uruNÜdur. Muhterem Müslümanlar! İslam dini yabancıların adetlerine özenti duymayı "Kim bir kavme benzerse oda ondandır” ve “Kişi sevdiğiyle beraberdir “ hadisi şerifleriyle set çekmiştir. Hutbeme başlarken okuduğum ayeti kerimede Cenab-ı Hak mealen “Ey iman edenler Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizde onları dost tutanlar onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu sevmez” buyurmaktadır. Alim ve evliyaullahın büyüklerinden olan İmam Rabbani Hz. Anlatıyor: Bir keresinde ölmek üzere olan bir hastayı ziyarete gittim. Kalbinin şiddetli zulmetler içerisinde olduğunu gördüĞÜMDe ONA NE kadar dua ve teveccüh ettiysem , bu zulmet ondan kalkmadı. Nice teveccühten sonra anlaşıldı ki; bu zulmetler kendisinde gizli bulunan küfür sebebiyledir. Bunun menşeide küfür ehli ile olan karşılıklı sevgi ve dostluğudur Ve anladım ki bu zulmetlerin defi için teveccüh münasip değildir... Çünkü onun bu zulmetten temizlenmesi cehennem azabına bağlıdır. Noel ve yılbaşı kutlamaları her şeyden önce Hıristiyanlığın küfür kokan bir adeti olduğu için, dinimize ve milli geleneklerimize aykırıdır. Noel ve yılbaşı islamın yasakladığı, insanlığın düşmanı içki ve fuhşu teşvik ettiği için , müminin imanına ve dinimize taban tabana zıttır. Muhterem Müslümanlar! İslam dini kafirlere benzemeyi şiddetle red etmiştir. Bu konuda çok hassastır. Şöyle ki: İslamiyet güneşe tapanların tapınma zamanına denk gelmesin diye, onlara benzemeyelim diye güneşin doğuşu, batışı ve zevali vaktinde bir ibadet olan namazı bile yasaklamıştır. Bu vakitleri kerahet vakti olarak isimlemiştir. Fıkıh kitaplarında; bir kimse , beline papazların beline bağlamış olduğu zünnarı bağlarsa, kafir olur diye yazmaktadır. Başka bir fetvada; Mecusilere uyup nevruzda onlar gibi, onların yaptıklarını yapmak ve onlara tazim maksadıyla , bir yumurta bile vermek küfürdür denilmektedir. Müslüman için yılbaşı, duvarı asılmış veya masa üzerine konmuş bir takvimin bitip, yerine bir yenisinin konulmasını hatırlatmaktan başka bir şey ifade etmez. Çam süslemek, mum yakmak ,hindi kesmek,bu maksatla tebrikleşmek , Müslüman’ın yapacağı iş değildir. Muhterem müminler! Yukarıda anlattıklarımızın ışığı altında, şuurlu bir Müslüman’a düşen; kendini,ailesini ve çoluk çocuğunu, o gecenin şerrinden korumak, o gece ile diğer geceler arasında bir farka sebebiyet vermemektir. Bu fark isterse o geceyi kutlamak niyetiyle alınan bir paket çekirdek olsun, isterse o gece için hazırlanmış programları televizyonda seyretmek olsun. Hutbemde bir hadisi şerif mealiyle son vermek istiyorum. “Ümmetimden bir grup yeme,içme,malayaniyat ve eğlence ile geceyi geçirir. Sonrada (sureten değilse de sireten) maymunlar ve hınzırlar olarak sabaha ulaşır ... | |
17 Aralık 2007, 23:20 | Mesaj No:7 |
Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur? bize ait olan gelenekler,inaçlar demoda olarak görüldüğü bu asırda bizim olmayan herşeye oldukça açığız.osmanlı hükümdarları hep batının kültürünü almaya karşı olmuş alacaksak teknolojiyi alalım diye hep ikaz etmişlerdir gelecek nesilleri.bizler sadece tozlu raflardaki kitaplara göre osmanlının torunlarıyız malesef.ne islama yakışır yaşıyoruz ne de tarihimize göre.peki biz kimiz?
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
17 Aralık 2007, 23:37 | Mesaj No:8 |
Cvp: YILbaşı Neyimiz Olur? peki biz kimiz? biz öyle böyle basit birşey değil, galaksileri içinde merc eden koskoca bir alemiz....... kelimeler mahdut kalır ey sen,öyle bir alem ki 4 mevsim 24 saat değil, ol an içinde yaşanır....... zübde_i alem..... hem mahdut, hem gayrı mahdud...... hem asil, hem gayrı asil........ öyle sinsi bir alemiz ki, içimizde kopar belki delice o kopanlar ama ne renkte ne de şemail de bir falso yoktur gibi özde öyle gözükür göze......... seni şerh etmeye...... sen en mu'ciz eserisin ki o pek sevgili'nin.... ama sen yine de kim olduğuna değil, neden olduğuna sorumluluğuna... sen sendeki varlık kadar olan o koca yokluğa bak... bak ki senden geçesin, hudutları yok edesin......... amin... | |
27 Aralık 2007, 10:38 | Mesaj No:9 |
Noel NOEL Hristiyanların Hz. İsa'nın doğum günü dolayısıyla kutladıkları bayram; bu bayramın kutlandığı zaman süresi; Miladi yılı Ocak ayının birinci gününün gecesi; Milad; Hz. İsa'nın doğumu kabul edilen gün. Bu günü esas alan takvime ise Milâdi takvim denir. Hristiyan inancına göre evrenin nuru olan Hz. İsa'nın doğum gününü 25 Aralıkta kutlamanın, papaların kış gündönümü törenlerine bağlı bulunanları bundan vazgeçirmek amacına yönelik olduğu söylenir. 25 Aralık Hristiyan kiliselerinin hepsi tarafından Hz. İsa'nın doğum günü törenleri olarak kutlanır. Katolik (Latin) kilisesi 25 Aralık, Ortodoks kiliseleri ise IV. Yüzyıldan itibaren bu tarihi benimsemişlerdir. Katolik kilisesi bu günü, birincisi gece yarısı; ikincisi güneş doğarken; üçüncüsü ise sabah olmak üzere üç missa (ayin) tertipleyerek kutlar. Noel, genel kanâate göre Batı'da 354 M. yıllarında kutlanılıyordu. Buna karşılık Hz. İsa'nın doğumunu 6 Ocak'ta kutlayan Doğu Hristiyanları ise, İoonnes Khrysostomos ve Gregorios adlı azizlerin etkisiyle noel kutlama tarihlerini batıya ayak uydurarak 25 Aralık günü olarak değiştirmişlerdir. Yine Hristiyanlar arasında görülen başka bir anlayışa göre, Bizans İmparatoru Büyük Konstantin putperestlikten Hristiyanlığa geçtikten sonra (313 M), İstanbul şehrini genişletip, yeniden imar ettirmiş ve ona Konstantiniyye ismini vermişti. İstanbul'un başkent oluşu ve imparatorun Hristiyanlığın ruhani lideri durumuna geçmesi, konsilleri Hristiyanlık adına ümide sevketmiş ve bunlar imparatora başvurarak halk arasında yaygın yüzlerce İncil'in tek kitaba indirilmesini istemişlerdi. Bunun üzerine İmparator Konstantin, Hz. İsa'nın ölümünden sonra O'nun havarileri arasına girerek gerçek İncil'i tahrif eden Yahudi Pavlus'un gayretiyle Hz. İsa'nın getirmiş olduğu dini değiştirmiş, yeni yorum ve değişikliklerle halk arasında yayılan İncil'lerin birleştirilmesi yoluna gitmiştir. Bu amaçla 325 yılında İznik'te toplanan 319 papaz, İncil'lerin birleştirilmesi yoluna gitti. İznik'te ortaya çıkarılan yeni İncil, Eflatun'un ortaya attığı teslis (tritine) inancı, ilk yazılan tahrife uğramış dört büyük İncil'de de yer alır. İznik toplantısında, içinde Allah (c.c)'ın bir olduğu ve Hz. İsa'nın sadece bir peygamber olduğu yazılı bulunan Barnabas İncil'i ile birlikte diğer bütün İncil'lerin yakılmasına, Barnabas İncil'i okuyanların öldürülmesine ve bu İncil'i savunan, teslis inancına karşı çıkan papaz Aryüs'un aforoz edilmesine karar verilmiştir. Aryus Hristiyan inancında İncilin aslı bozulmamış şekline inanan bir papazdı. Daha sonra ortaya çıkarılan dört büyük İncil'in Hz. İsa'ya Allah tarafından gönderilen İncil'le uzaktan yakından alâkası olmadığını, Allah'ın üç değil, bir olduğunu, eşi ve oğlunun bulunmadığını söylüyordu. Bu görüşleriyle bir ekolün öncüsü oldu. M. 270'te doğan Aryüs 325 yılında İznik konsilindeki görüşlerinden dolayı aforoz edilmiş ve aynı nedenden dolayı 336'da öldürülmüştür. Böylece vahiy kaynağından uzak yeni bir Hristiyanlık dini ortaya çıkmıştır. Bunu gerçekleştiren İmparator Konstantinos, Aralığın son haftasını Noel haftası ve bu ayın son günün gecesini (31 Aralık) Noel gecesi ilân etti. Noel Ağacı Hristiyanların Noel için kesip süsledikleri çama ilk olarak 1605 yılında Almanya'da ilgi gösterilmeye başlandı. Daha sonra XlX. yüzyıl ortalarında Helene de Mecklembung tarafından Fransa'ya taşındı. Ermeni mitolojisinde yeni yıl tanrısının adı Amanor'dur. Pağanlık çağında avlanan hayvanlar Amanor onuruna çam ağaçlarına asılırmış. Noel gününde çam ağaçlarına çeşitli şeyler asılarak yapılan tören, Hristiyanlığa bu pagan geleneğinden geçmiştir. Günümüzde ağaç bayramları da ilkel insanların ağaçlara tapınmalarından ileri gelen bir gelenektir. İnsanlar ağacı, uzun ömürlü olması yönündeki hayranlıkları ile kutsamışlardır. Noel Baba Geleneği Muğla-Antalya çevresi (Lycly) eyaletinin başpiskoposu olan Saint Nicola'nın çalışmalarını övmek amacına dayanır. Hristiyan inancına göre genellikle karla örtülü ortamda, güleç, tombul ve yardımsever bir tipi canlandıran Noel Baba inancı, günümüz Hristiyan kültürü ve bu kültürden etkilenen doğu kültürlerine de girmiştir. Saint Nicola, insanları himaye eden bir aziz olarak bilinmektedir. Yılbaşı akşamları çocukları sevindiren bir ihtiyardır. Sözkonusu Nicola efsanesi aynı zamanda Anadoluyu Bizans toprağı sayan Batının, çocuklarına aşıladığı bir ideal olarak bilinmektedir. İslam ve Noel Hristiyan inancına göre Noel, bir bayramın adıdır. Nasıl ki İslâm öncesi İran inancında Nevruz ve Mihrican bayram olarak kutlanmakta idiyse, günümüzde kutlanan Hıdrellezde bu hükümdedir. Bütün bu saydığımız özel günler Türkçe lugatlarda "bayram" kelimesiyle ifadesini bulmaktadır (bk. Nevruz ve Hıdrellez mad.) İslâmi ıstılahta bayram; dönüp gelen. Allah'ın pek çok ihsan ve keremiyle ve bu ihsana bağlı hayırların doğurduğu sevinç ve mutlulukların yaşandığı günler olarak tanımlanır (İbn Abidin, Reddül Muhtar, III, 342). Müslümanların sosyal ve siyasî ilişkilerini düzenleyen, Hz. Peygamber (s.a.s)'in hicretini tarih ve takvim başlangıcı olarak esas alan, İslâmî takvimdir. Hicri takvim Hz. Ömer zamanında Kameri (ay) yılı esas aşınarak düzenlenmiştir. Hicretin gerçekleştiği yıl, hicri takvimin birinci yılı olmuş ve senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü de yeni yılın başı sayılmıştır (bk. Hicrî takvim mad.). Müslümanlar için Muharrem ayının birinci gecesi "Yılbaşı"gecesidir. İslâmda yeni yıl, Muharremin birinci günü başlar. Müslümanlar ayları, ibadet günlerini, bayramları, Ramazan ve Kurbanı, Haccı, yılbaşını, zekatı... vb. hep İslâmî takvime göre tanzim etmek durumundadırlar. Zira Allah, ayların sayısını on iki olarak bildirmiştir (et-Tevbe, 9/36). Müfessirlere göre bu aylardan kasıt, Kamerî aylardır. Müslümanlar ibadetlerini ihtimal ile düzenlenen Milâdi aylara değil; müşahhas 'ilâhi bir gerçek' olan Kameri aylara göre düzenler. Çünkü bu hesap gerçekten doğru olan hesaptır (et-Tevbe, 9/36). Buradan hareketle müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah'ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmenin, dinî merasimlerinden bir şeye uygunluk göstermenin imanı bozan boyuttan arzedeceği haber verilir (el-Fetâva el-Hindiye, IV. s. 342; XIV, s. 407). Binaenaleyh, Noel gününde, Hristiyanların diğer bayram günlerinde onlara uymak gayesi ile, onların yaptıklarını yapmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri yemek caiz değildir. Bu hareketler küfrü gerektirir. Ondan sakınmak gerekir... Bundan da anlaşılıyor ki, Nevruz ile Mihrican gibi müslüman olmayan kimselerin kutsal günlerini ta'zim etmek de caiz değildir (İbn Abidin, Reddül Muhtar, XVII s. 310; Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, İstanbul 1984, II, s. 21). İslâmi kaynakların ortak görüşü, Allah'ın bildirmiş olduğu İslâm kanunları dışında tesis edilmiş bütün gün ve bayramları kutlamanın küfür olduğu yolundadır. Bir müslümanın Noel veya milâdî yeni yıl ya da, yılbaşı veya buna benzer bazı özel insan ve kurumların koyduğu günleri kutlaması mümkün değildir. İnanç yönünden sakıncalı olan bu günlerin diğer günlerinden hiç bir farkı bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, gerek özel olarak, gerekse yılbaşı amacıyla piyango bileti almak ve satmak haramdır. Piyango, kumarın bir türü olduğundan bunlardan kazanılan para da haramdır. Özellikle yılbaşı gecelerinde oynanan tombala ve fırdöndü benzeri oyunlar, neyine olursa olsun, tüm iskambil ve taş oyunları ile kumar makinaları ile oynanan oyunlar İslâm'a göre haramdır (Yusuf Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet, II, s. 494; Halil Gönenç, a.g.e., II, 116, 208). Günümüzde Noel Cumhuriyet Türkiyesi batılılaşma dönemi inkılaplarıyla birlikte Hristiyan Batı yaşantısını benimseyerek gerçekleştirdiği köklü değişiklikler arasında takvim meselesini de unutmamış, bu amaçla 26 Aralık 1925 tarihinde İslâmi olan Hicrî takvim yerine Hristiyan milâdi takvim benimsenme yoluna gidilmiştir. Yılbaşı günü de Muharrem'den, gerçekte Hz. İsa'nın doğum günü olmayan, ancak öyle kabul gören 1 Ocak tarihine alındı. İnkılapların amaçladığı Batı değer yargılarının ise bu arada "Noel Baba Kültürü"nün halk arasına zorlamalarla sokularak zamanla meşrulaşması sağlandı. Bizans imparatoru Konstantin'in Noel'i bayram olarak kabul ettiği M. 325 tarihinden beri Hristiyan âlemi de bu günü gelenekselleştirerek bayram olarak yaşatagelmiştir. Noel'den bir hafta öncesinden özel hazırlıklar saparlar. Bu günlerde sokaklar, caddeler ve vitrinler çam ağaçlarıyla dolmakta, Noel Baba resimleri her yeri kaplamaktadır. Noel bayramı münasebetiyle kitap, dergi vs. yayınlanmakta; kiliseler, resmi daireler ve okullar süslenmekte, televizyon ve radyoda kurumlar tatile girmektedir. Halk tebrik ve telgraflarla birbirinin bayramını kutlarlar. Gerçekte noel (yılbaşı) kutlamalarının Hz. İsa'nın doğumuyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Noel Baba efsanesi sonradan Saint Nicola adlı papazın uydurmasından ibarettir. Hristiyanların geleneksel bayramı olan Noel, şu anda halkı müslüman ülkeler arasında da rağbet duyulmaya ve özel teşvik görmeye başlamıştır. İşin korkunç yanı da, bu tür tebriklere müslümanların rağbet etmesi ve İslâm'dan uzaklaşma yoluna girmeleridir. Müslümanlar önce Allaha verdikleri sözü hatırlamalı, Kur'an ve Sünnet doğrultusunda kendisine bahşedilen "müslüman" ismine yaraşır vakar ve bilincin şuurunda olabilmelidirler. Çünkü biz "Rabb olarak Allah'dan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed (s.a.s)'den razıyız" (Buhârî, İlim, 29, İ'tisam, 3; Müslim, İman, 56, Fedail, 134-136; Tirmizi, İlim, 10). Naci YENGİN | |
27 Aralık 2007, 10:46 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Noel kardeş eklemeler yapalım inşAllah... Yılbaşı kutlamaları (!) KUTLANACAK NE VAR? Peyami Safa'dan yılbaşı değerlendirmesi: “... Şu yılbaşı gecelerinin mânâsını bir türlü anlamıyorum. “Sevinecek ne var? Evvelâ her şey tersine: Küre-i arz ve insan bir yaş daha ihtiyarlıyor, kâinat bir yıl daha eskiyor, buna, ‘yeni sene’ diyorlar. “Herkes ölüme bir yıl daha yaklaşıyor, buna seviniyorlar. Hayatın bir parçasını kaybetmek hoş bir şeymiş gibi, hep birbirlerini tebrik ediyorlar... “... İnsanla ölüm arasındaki mesafeyi aydınlatan, bugünden başka bir gün bulamazlar mıydı?” “GERÇİ KÂFİR İŞİ...” 1829’un yılbaşı gecesinde, İstanbul'daki İngiliz elçisinin Haliç'te bulunan bir gemide büyük bir balo verdiğini... Baloya Osmanlı devlet adamlarının da çağrıldığını... Dâvetlilerin yatsı namazını Tersane Divanhanesi'nde kıldıktan sonra, sandallarla gemiye gittiklerini... Ertesi gün Kazasker Yahya Bey, Serasker Hüsrev Paşa'ya, katıldığı balonun ne menem bir şey olduğunu sorduğunda, onun; “Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kâfir işi, fakat ne çare? Devletçe bir şey oldu, katılmak lüzum etti” dediğini... Biliyor muydunuz? NOEL ŞENLİKLERİ (!) VE İSTANBUL New York Times gazetesinin, geçmiş yıllara ait bir nüshasından bir başlık: “İstanbul'da Müslümanlar'ın çoğu Noel Baba'yı heyecanla bekliyor...” İmza: Stephen Kinzer. Haber şöyle devam ediyor: “Kırmızı yanaklı Noel Babalar, dükkan vitrinlerinden, gelip geçenlere gülücükler dağıtmakta... Caddeler Noel ağaçları ile süslenmiş. ‘Kafe’ ve dükkanlardan ‘Jingle Bells’ ve ‘Silent Nights’ nağmeleri (Amerikalılar'ın meşhur Noel gecesi ilâhileri) duyuluyor. Çocuklar kendilerine verilen hediyelerin paketlerini açacakları ânı sabırsızlıkla bekliyorlar...” İşte böyle, muhterem okuyucularımız... Hz. Fâtih (k.s.)'in 1453'te alıp kubbelerle süslediği, İslâm'ın ilim-irfan, sanat ve medeniyet merkezi hâline getirdiği güzel İstanbul’umuzu bir Amerikan gazetesi, hem de pek haklı olarak, böyle tasvir ediyor. Bakın, bu içler acısı vaziyeti aynı yazar makalesinde nasıl değerlendirmekte: “Kim ne derse desin, İstanbul, dünyanın en büyük İslâm şehirlerinden biridir. Asırlar boyu İslâm âleminin merkezi, pâyitahtı olmuş ve orada oturan Osmanlı Sultanları'nın emirlerine bütün İslâm âlemi itaat etmiştir. Ne var ki, modern Türkiye'nin doğuşundan beri, son yetmiş sene içinde, Batı örf ve âdetlerine bir uyum bahis mevzuu olmuştur.” Gazetenin yazdığına göre, Noel Baba resimleri ile süslü kurdeleler ve etiketler satan bir dükkanın sahibi, “İslâm'a bağlı halk, bunları uygun bulmamaktadır; ama bunlar, sadece ufak bir azınlıktır” diyormuş. Değerlendirmeye bakın: Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bu ülkede, Müslümanlar azınlıkmış. Yüzde bir ne ola ki?.. Herhalde çoğunluk!.. Enflasyonun bu türlüsünü görmemiştik. Artık rakamlar da değer kaybediyor galiba... Yazar, İstanbul’u diğer Hıristiyan şehirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığını, tek farkın belki de sokaklarda Hazret-i Îsâ tasvirlerinin görülmemesinden ibaret bulunduğunu; ama her yıl, daha da artan bir coşku ile Noel kutlamalarının yapıldığını yazarak haberini sona erdiriyor. (Ocak’ 97) Peki; bizi i‘tikâden, amelen, ahlâken, iktisâden istismar eden; bizimle ne dînî, ne millî, ne de insanî bakımlardan hiçbir alâkası bulunmayan; hatta ebedî hayatımızı bile husrâna uğratabilecek olan bu gayr-i müslimlere benzeme çılgınlıklarına, biz ne zaman son vereceğiz? Uyanmak için İsrâfil (a.s.)'in Sûr'a üflemesini mi beklememiz lâzım?!. BİR RÂHİBİN İTİRAFLARI... Râhip Samuel Zwemmer şöyle diyor: “Müslümanlar'ı vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar, başka çareler deneyelim. İslâm memleketlerinde girişeceğimiz faâliyetlerde; onlara, önce Hıristiyan âdet ve an‘ânelerini, Hıristiyan bayramlarını, Hıristiyan kültürünü, Hıristiyan ahlâkını aşılayalım...” Demek ki Hıristiyanlık, bazılarının dediği gibi, dinî motiflerden arındırılmış sadece sevgi ve “hoşgörü”ye dayalı bir inanç sistemi değilmiş. Bilakis bu sözler, İslâm âleminin benliğini tahrîbe yönelik, ahlâkî ve dinî dejenerasyon faâliyetlerinin itici gücü olup, saf insanları kandırmak için anlatılan masaldan ibâretmiş. Bu sebeple, dünya ve âhiret yıkımına uğramamamız için, akıllıca hareket edip, sözde yılbaşı kutlamalarını, Noel babaları, Noel anneleri, baba hindileri, çam ağaçlarını biraz daha dikkatlice incelememiz gerekiyor herhalde... Bakınız; Ayasofya yıllardır mahzûn ve mazlûm beklerken, eloğlu torun “vaftiz ettirmek” için, taa nerelerden Fener Rum Patrikhaneleri'ne geliyor. Aynı zihniyet İstanbul'u Kostantinopolis olarak görüyor ve hâlâ da başkenti kabul ediyor... O bakımdan, “Aman dikkat!” diyoruz... Batı taklitçiliğinin topuzunu kaçırmayalım. Aksi takdirde maddî ve mânevî geleceğimizi ipotek altına sokmuş oluruz |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
daha değerli neyimiz var?????? | inzar | Serbest Kürsü | 3 | 10 Nisan 2018 22:16 |
Tek ayakkabı olur mu? | 9Esra | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 2 | 11 Ocak 2017 14:51 |
Dil niçin lal olur, nazar melal, hal bizar olur…/Mustafa Cilasun | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 01 Eylül 2013 22:40 |
Tut ellerimi n'olur | KuM TaNeSi | Şiirler ve Şairler | 1 | 12 Eylül 2009 15:39 |
GELİVER NE OLUR | havra | Şiirler ve Şairler | 1 | 21 Aralık 2008 00:53 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|