|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 31 Ağustos 2010 (01:06), Konuya Son Cevap : 25 Ekim 2012 (22:41). Konuya 10 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
31 Ağustos 2010, 01:06 | Mesaj No:1 |
Mehdi ve mesihçilik ütopyası / Mevlüt Hönül Mehdi ve mesihçilik ütopyası / Mevlüt Hönül …Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez …(Rad-11) Asırlardan bu güne kadar, tüm din mensupları arasında var olan Mehdiyet ve Mesih inancı, Müslümanlar arasında, Allah Resulü Muhammed (s.a.a) efendimizin soyundan zuhur edecek olan, dini güçlendirecek ve yeryüzüne hakim kılacak şahsiyet olarak bilinmektedir. Deccal ve diğer kıyamet alametleri mehdinin zuhurundan sonra ortaya çıkacak bir görüş olarak savunulmaktadır. Allah katında olan İsa (a.s) tekrar yeryüzüne indirmeye çalışanların belirttiği anlayışa göre, İsa (a.s) Mehdi’den sonra zuhur edecek veya Mehdi ile birlikte Deccali öldürecekler ve İsa (a.s) Mehdinin arkasında namaz kılacaktır. Hadis terminolojisinde Cerh:Hadis rivayet eden ravinin, günahkarlığı, yalancılık, taassup, unutkanlık… Gibi nedenlerden güvenilir kabul edilmeyip, aktardığı rivayetlerin reddedilmesidir. Ta’dil ise:Ravinin güvenirlik vasıflarını taşıdığının ve dolayısı ile aktardıklarının kabul edilmesidir. Ebubekir İskafi nin ‘’Fevaidül-Ahbar’’ isimli eserinde zikrettiği rivayet:İskafi hadisi Malik bin Enes’e, o Muhammed bin münkedir’e, o da Cabir’e dayandırmaktadır. Cabir Şöyle diyor: ‘’Mehdi’yi yalanlayan Kafir olmuştur, Deccali ise yalanlayan ise yalan söylemiştir.’’Abartı olarak bunu bilmek bile yetiyor. Çünkü Hadis otoritelerince Ebubekir İskafi, hadis uydurma ile itham edilen biridir. Mesih (İsa)’in ineceği iddiasında bulunup, bunu imani bir esas olarak, kaynaklarında sunan İslam alimlerinin, bu tavırlarından vazgeçip hakikatleri açıklamak ve aktarmak ile meşgul olmalıdırlar. Delil olarak şu sözleri her daim meşhurdur. Allah’ın kadiri mutlak olduğu ve isterse ‘’Kun Feyekun’’ emri ile istediği her şeyi yapabileceği bu hususta elbette şüphe yoktur. Lakin Allah’ın İsa (a.s) gökten indireceğine dair kesin bir kanıt yoktur. Allah ‘’Kadir’i mutlak’’ olduğu gibi ‘’Hakimdir’de’’ İsa (a.s) yeniden yeryüzüne inişi ile ilgili ne gibi bir hikmetinin olacağını da savunanların izah etmesi gerekir? .Bunu izah edemeyenler bu İşi Allah’ın mutlak gücüne havale edip işin içinden çıkmak adına kolaycılığı tercih etmektedirler. Hakikatler apaçık ortada iken, halen birileri İsa (a.s) gökten indirmek ile meşgul olmak istiyor ise ben buna, taassupçuluk, kör cehalet ve taklit der ve zerre kadar da değerinin olmadığını beyan ederim. Bu husuta İcma olduğunu söyleyenlere sözüm şudur. İcma’nın dayanağı hatalar üzere ise ve bu dayanaklar delilleri ile tenkit ediliyor, Ümmetin bu hususta birleşemeyeceği hakikati gözler önüne seriliyor ise bu hususta hiçbir İcma geçerliliğini devam ettiremez. O zaman Allah: "Ey İsa!" demişti, "Seni ölüme yollayacağım ve Katıma yücelteceğim ve seni hakikati inkara şartlanmış olanlar(ın arasın)dan çekip arındıracağım; sana tabi olanları, Kıyamet Günü, hakikati inkara şartlanmış olanların (kat kat) üstüne çıkaracağım. Sonunda hepiniz Bana döneceksiniz ve aranızda anlaşmazlığa düştüğünüz her konuda Ben hüküm vereceğim." (A’li İmran-55) Ben onlara (söylememi) emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz (olan) Allaha kulluk edin (dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun: Zaten Sen her şeye şahitsin. (Maide-117) Teveffeyteni: Ayeti kerimesini Kuran Gramerine göre ele aldığımızda: Kur’an’da 44 hal ve Hal Anlamları ile birlikte 88 yerde geçer . (Tevbe-111) Daha iyi ifa eden Necm-41 Tam, Tam Tamına Necm-37 Tam yerine getirmek Nur-39 Tamamen halletmek, güzelce (hesabını) görmek Hud-15 ve 111 Nisa 173 Nur 25 Fatır 30 Ahkaf 19 A’li İmran 25 Zümer 70 ayetlerde Tamamen eda etmek, tam vermekA’li İmran 185 (Tam olarak almak) Bakara 40 (İktiza ettiği şekilde tama olarak) Yerine getirmek Yusuf-59 Eksiksiz yapmak ve daha birçok ayeti kerimede Ruhunu kabzetmek, öldürmek, vefat ettirmek, yeryüzü hayatına son verip göğe çıkarmak gibi anlamlarında kullanılan.Ayeti kerimenin hakikatine rağmen İsa (a.s) Ruhunun kabzedilmediğini, vefat ettirilmediğini iddia etmek Kuran ayetlerin terstir ve geçersizdir. (İsa'ya gelince,) o sadece (bir insandır) kendisini (peygamberlikle) onurlandırdığımız ve İsrail oğulları için örnek kıldığımız bir kul(umuz).Ve eğer isteseydik, (siz ey meleklere tapanlar,) sizi yeryüzünde birbiri ardından gelen melekler yapardık!Bakın, bu (ilahi kelam) Son Saati(n geleceğini) bildiren bir araçtır; o halde (Son Saat) hakkında hiçbir şüpheye kapılmayın ve Bana uyun; dosdoğru yol (yalnız) budur.(Zuhruf-59-60-61) İsa (a.s) geleceğini bu ayetlere dayandıranlar, Ayetlerdeki manayı kendi nefsani istekleri doğrultusunda yorumlamaktadırlar.Allah Resulü Muhammed (s.a.a) efendimiz ile Peygamberlik son bulmuştur. Kendisinden sonra hiçbir şekilde başka birinin gelmeyeceği hakikatine rağmen, İsa (a.s) gökten indirmek yanlıştır. Çünkü İsa (a.s) Eğer peygamber olarak gelmeyecek ise o zaman bana onun Peygamberliğinin alındığına dair bir delil getirebilirmisiniz. Getiremezler çünkü kimsenin peygamberliği verildikten sonra kendisinden alınmamıştır. Tevrat izahatlarında Mesih hakkında söylenenler: Ve onun zevki Rab korkusunda olacak Ve gözlerinin gördüğüne göre hükmetmeyecek ve kulaklarının işittiğine göre karar vermeyecek; fakat fakirlere adaletle hükmedecek ve memleketin hakirleri için doğrulukla karar verecek... (İşaya, 11: 3-4) Deccal’ın İsa (a.s) tarafından öldürülmesinden sonra Tevhid inancının hakimiyetine dair. Tevrat'ta bu dönemin diğer özelliklerini anlatan birçok benzetmeler yapılmıştır: "Ve kurt kuzu ile beraber oturacak ve kaplan oğlakla beraber yatacak ve buzağı ve genç aslan ve besili sığır bir arada olacak ve onları küçük bir çocuk güdecek. Ve inekle ayı otlanacak; onların yavruları birlikte yatacak ve aslan sığır gibi saman yiyecek. Ve emzikteki çocuk karayılanın deliği üzerinde oynayacak ve sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğu üzerine koyacak. Bütün mukaddes dağımda zarar vermeyecekler ve helak etmeyecekler; çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, dünya da Rab bilgisi ile dolu olacak." (İşaya, 11: 6-9) Bu örneklemeleri hadis olarak rivayet edilen sözler ile karşılaştırdığımızda bire bir aynı şeyler söylenmekte. Bu tür rivayetlerin asli kaynaklarının Allah resulü olmadığı ve Tevrat ve incilden alındığını anlamaktayız. Bu tür rivayetlerin ‘’Ka’bu’l Ahbar’’ tarafından rivayet edilerek İslam inançları arasına girdiği açıktır. Müslüman geçmişe takılmayan ve gelecek olaylar ile oyalanmayan bir şahsiyet olma adına, kendini ütopyalardan arındırmalıdır. Mehdi ve Mesihçilik ütopyaları, her daim Müslümanların izzetli duruşlarını sergileme adına, bir kurtarıcı bekleme politikası ile engellenmeye ve yozlaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun en bariz örneği mehdi ve Mesih beklentisi adı altında, İslam inancı içerisine dayatılmaya çalışılan hayallerden ibaret olan senaryolardır. Deccal kelime anlamı ile baktığımızda Ahir zaman’da farklı inançlara göre Mesih ve Mehdi denen olguların ikinci kez yeryüzüne intikal etmesinden önce vukuu bulacak olan Zulüm Sömürü Katliam vb olayların yaygınlaşmasını sağlayacak, Beşeri güce verilen isimdir. İslam dinine en büyük zararı veren sahış olarak anlayabileceğimiz zat 1900- 2000’li yıllar arasında Zuhur etmiştir. Ümmeti Muhammed arasına serpmiş olduğu Nifak tohumları halen izini sürdürmektedir! Deccal, ahir zamanda farklı inançlara göre Mesih'in veya Mehdi'nin ikinci kez yeryüzüne gelmesinden önce insanlığı kötülüğe ve imansızlığa yönelteceğine inanılan hükümdar. Hadislere göre: Deccal kıyamete yakın bir zamanda gelmesine inanılan Mesih'in dünyaya zuhurundan önce insanları kötü yola ve imansızlığa çağıran, tüm fitnelere verilen isimdir. Sonra Mehdi Deccal'ı aramaya koyulur. Rivayete göre Mehdi Mesihle beraber Deccali yenecek kişidir. Mehdi Deccal'ın yanına varır. Deccal ona kendisine iman etmesini söyler. Fakat Mehdi kabul etmez. Deccal dev bir kılıçla mehdiyi ortadan ikiye keser ve iki parçasını çok uzak ayrı iki noktaya gönderir. Sonra bu parçaları çağırır ve birleştirir ve tekrar iman edip etmediğini sorar. Mehdi gene iman etmez bu sefer Deccal Mehdi'yi boğazlamak ister ama Allah’u Teala mehdinin boğazına bakırdan çok sert bir halka koyar ve Deccal onu boğamaz. Sonra İsa Şam'daki Ümeyye Camii'nin minaresine iner ve daha sonra deccalı yener ve insanlığı İslama davet görevine başlar. Eski Ahit ve Yeni Ahit'de benzer bir varlıktan bahsedilmektedir: Şimdi bu bilgilere KURAN gözü ile bakalım : Allah’ın İslamında Mehdi diye bir inanç yoktur. Şia Kendi İmamlarından yaşayıp kaybolduğuna inandığı ‘’Sahibuzzaman’’ olarak nitelediği kişiye, Mehdi İsmini verir ve Şia şu an hali hazırda ‘’MEHDİ’’ ordusu diye bir orduyu hazır bekletmektedir. Sünni vb diğer kesimler de aynı şekilde Mehdiyet İnancını benimserler, hatta Her Cemaat her Tarikat ve Her Üstada tabii olanlar Kendi Tabii oldukları kişileri ‘’MEHDİ’’ ilan etmekten çekinmezler. Örneklerini vermek istemem çünkü bu iş belli bir kesimde değil.İslamın içine bilinçli olarak sokulmuş olan bir UYUŞTURMA/BEKLETME ve gayretleri kırma politikasıdır. Kurana ilişemeyen kesimler, Müslümanların her zaman rehavete kapılmalarını sağlama adına, KURTARICI bekleme politikalarını yaymışlardır. Kısa ve Öz bir cevap vermek gerekir ise MEHDİYET ve MESİH inancı diğer tahrif olmuş dini kaynaklarında ve mensuplarında da mevcuttur. ‘’KURAN’’ inancına göre Mehdi denen bir olgu yoktur. Hurafe ve zulümlerin yaygınlaştığı bir dönem neticesinde, birer umut olarak kurtarıcı bekleme anlayışının ürünü olan uydurmalarından başka bir şey değildir. Çünkü 1400 yıl önce Allah tarafından Hatemül Enbiya’nın Zuhuru ile Nasıl tüm İnsanlık esas duruşa geçip teslim olmamış ve kendi inançlarından kopmamış iseler. Yaşadığımız zaman içinde, mehdi ile dünyanın adaletle dolacağını iddia edenler, mehdiyi Allah Resulünün üstünde gördüklerinin farkına varmalıdırlar. Çünkü O Mümtaz Rehber Canlı Kuran Örneği Olan, Allah Resulü (MUHAMMED) (s.a.a)’in Tebliğ esası önce yaşa sonra anlat idi. Bu kadar üstün bir mevkie sahip iken, çektiği çile, ızdırab, zulümlere karşı insanların çoğunluğu Hakk dine İslama girmemiş iken. Bir ‘’MEHDİ ve MESİH’’ inancı ile Her Tarafın Adaletle dolacağını iddia etmek, Mehdi denen yanlış inancı Allah Resulünün üstünde görmek olur. Hurafe ve Bidatlerin kökeni, her zaman İslam’ın özüne zarar veremeyen, Kur’an’a ilişemeyen kesimler tarafından, İslam’ın içine serpiştirilerek insanları uyuşturma ve kurtarıcı bekleme siyasetleri ile Halis Dinden uzaklaştırmaktır. Allah bizleri Hakk Din olan İslam’dan, Kuran ve Peygamber örnekliğinden esinlenerek yaşayanlardan eylesin. MEVLÜT HÖNÜL [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] honul@msn.com MALAZGİRT
__________________ İmanı olanın, imkanı tükenmez. | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7697 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7193 | 02 Ekim 2012 21:16 |
31 Ağustos 2010, 01:27 | Mesaj No:2 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
islam ilimlerine,inancına,kavramlarına bakış tipi hep sorunlu olagelmiştir.bu kavramlara şaşı bakarsanız yada heva hevesinize uyup ,ifrat tefriti aşarsanız ,ardınıza bir yığın şaşı bakışlı sorun bırakırsınız... mesela ; ebu cehil adlı zat ,zamanının islam firavunu olması doğrudur..ama o öldü gitti..biz hala ebu cehili recmetmeye devam ediyoruz.hutbe ve vaazlarımızın süsü için yerden yere vuruyoruz Onu..ama bu şaşı bakıştır.islam abu cehlin kişiliği ile değil,şahsıyla değil beyniyle uğraşmaktadır...ebu cehil öldü o şahısla konumuz kapandı.ama ebu cehiller ölmedi,daha akıllısı daha saygısızı daha dengesizi kıtalar geziyor..savaşımız bu kafa ile olmalıdır. mesela; mehdi... mehdi lider imam kurtarıcı ıslah edici demektir..her asırda,her yılda,her ayda mehdi vardır ve olacaktır..her müslüman bir mehdidir.bunu bir kişiye özel yapmak bana göre şaşı bakıştır.ama ıslahçıların içinde en büyükleri vardır olacaktır elbette...kavramları daraltmanın anlamı yok.. mehdi beklemek neye benziyor biliyormusunuz ? tembel miskin pısırık olan bir müminin,onarım bakımm için başkasına devretme hastalığıdır...israil oğlullarının hz musaya dedikleri gibi,biz "burda kalacağız senle rabbin gidin düşmanı bitirin sonra geliriz..." kavram karmaşası,şaşı bakışlar,dengesiz düşünceler bize yakışmaz... |
01 Eylül 2010, 03:35 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 |
Güç simgesi olan sen! Mehdi’yi beklemeyi bırak, git ve kendi Mehdi’ni yarat! -Muhammed İkbal-
__________________ KUL HAKKINI ÖDEYEMEMEKTEN ENDİŞE EDEN İNSAN, ÖNCE ALLAH\'IN HAKKINA TECAVÜZ EDİŞİNİN SORUMLULUĞUNDAN KORKSUN !.. |
31 Ekim 2010, 00:14 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Ve (bilin ki) göklerin ve yerin bilinmeyen gerçekleri (yalnızca) Allah'a aittir. Ve o Son Saat'in gelip çatması ancak bir göz kırpması kadar yahut bundan da kısa (bir an içinde) olup bitecektir. Çünkü şüphe yok, Allah'ın her şeye gücü yeter. (Nahl-77) Kur’an Gerçeklerine Sünnetullah’a aykırı düşen Allah’tan başkasının bilemeyeceği Gaybi haberler uydurmadır Aksini iddia eden varsa Kur’an’a Muhalefet etmiş olur. Aşırı yüceltme ve yerme tahriftir, Hissiyatın aklın önüne geçmesi sayesinde değil Mehdiyet inancı Allah Resulü Muhammed (s.a.a) bile bu aşırı rivayetlerden pay almıştır. Allah Resulü yaşadığı alemden öte göklerden indirmeyen ve hayat ile bağını kesen rivayetler asla Allah Resulünün yaşamına uymayan uydurmalardır. Çünkü onu yaşam biçim Kur’an’ın ta kendisi idi Kur’an ile anladı yaşadı anlattı. Allah’ın islamına göre Üstünlük ancak ve ancak Takva iledir, Akrabalık soy bu hususta etken değildir. İmam Ali, Hasan, Hüseyin, Zeynep, Fatıma, Aliyyul Ekber, Caferi sadık (a.s) vb Bunlar Bütün Müminlerin baş tacıdır hiçbir Mü’min bunlar hakkında yanlış düşünmemiştir. Bunların üstünlüğü ve sevilmeleri Peygamber soyundan olmak değil bilakis Üstün ahlak iman inanç takva ve Adalet ehli olmalarından ötürüdür. Emevi ve Abbasilerin zulüm ve baskılarının had safhaya ulaştığı zaman dilimi içerisinde başka din ve kültürlerden Müslüman olmuş/olmamış kimseler kendi inançlarında varolan anlayışlarını Hadis adı altında İslam’ın kaynakları arasına sızdırmışlardır. Eğer akrabalık bağının Allah katında kurtarıcı bir özelliği olmuş olsa idi Bütün herkesin kurtuluşa ermesi gerekirdi Şöyle ki Hepimiz Âdemoğullarıyız ve bu anlayışa göre herkesin peygamber çocuğu torunu ve soyu olması lazım gelirdi. Lakin bu husus Allah nezdinde ancak Takva ile değerlendirilmektedir. Kur’an’da İmamet Önderlik/Rehberlik/Yöneticilik soy bağı ile değildir. Bütün Müminlerin ortak görüşü ‘’ŞURA’’ iledir Kur’an soy bağını değil Şurayı emretmektedir. Şura neticesinde Ehil olan İmameti yüklenir Kur’ani prensiplere uygun olanı yapar. Kıyamete yakın iddia edilen gelecek olan Mehdi gelse ne değişecek? Bu güne kadar o kadar Mümtaz Alim mücahid ve şahidler geldi geçti ne değişti? Biz kendimizi değiştirmedikçe kim neyi değiştirebilir... 1400 yıldır İnsanları hidayete Rabbe çağıran İlahi kelam kişinin kendisi yönelmedikçe yöneltme imkanına sahip olmadığı, Biz ona yönelmedikçe Dinimize İmanımıza Hayatımıza aktaracağımız fiilleri ondan öğrenip uygulamadıkça Hurafe İnanç ve Kültürlerin etkisinden kurtulamayız buda bizleri Yahudileşmeye gün geçtikçe götürmekte! "İbni Mace'de yer alan "siyah bayraklı bir ordunun Horasan'dan zuhur ettiği zaman, kar üzerinde emekleyerek dahi olsa o orduya iltihak edilmesi gerektiği, zira onun içinde Halife Mehdi'nin olduğunu" ifade eden rivayet için Hadis alimi Veki" Hadis olarak bir değeri yoktur" derken Zehebi ise "Bu sahih değildir" demiştir. Mehdi'nin doğudan ve Horasan'dan zuhur edeceğine dair rivayetler Horasan isyanın lideri Ebu Müslim'in komutasındaki siyah bayraklı ordunun gerçekleştirdiği hareketi teşvik ve tasvir etmek Ona zemin hazırlamak için uydurulduğu görülüyor. İbni Kesir de " Siyah bayraklı ordu" rivayetlerindeki dikkat çeken bir nokta da "kar üzerinde emekleyerek dahi olsa" ifadesidir. Halbuki sıcak Arap yarımadasında kar üzerinde emeklemek tabiri kolay anlaşılacak bir tabir değildir. "Mehdinin zuhur ettiği zaman Şam'dan üzerine bir ordu gönderilmesi, bu ordunun Beyda mevkiinde batması ile ilgili rivayetler Abdullah bin Zübeyrin hilafeti sırasında uydurulmuştur. Çünkü zalim Mervan'ın komutanı Haccac bin Yusuf Kabe üzerine yürümüş ve Mekke'yi kuşatmıştı. "İsmi ismime, babasının ismi babamın ismine uyan biri çıkmadıkça ve Araba hükmetmedikçe " gibi rivayetler de Nefsüz Zekiyye lakabıyla maruf ve Abbasi meliki Ebu Cafer Mansur'a karşı Medine'de kıyam eden Muhammed bin Abdullah için tertip edilmiş ve ona zemin oluşturmak amaçlı uydurmalardır... Halife Osman’dan sonra ortaya çıkan çeşitli fırkalar, fikirlerin yayabilmek için iki kaynağa başvurdular: Kur'an’i Kerim ve hadisler... Kur'an’i Kerim'i kendi fikirleri doğrultusunda tevil etmek; görüşlerini destekleyen hadisleri yaymak; görüşlerine uymayan hadisleri zoraki tevil etmek Nihayet fikirlerine uygun hadis yoksa uydurmak... Tevbe etmiş bir ihtiyar haricinin şu sözü bunu gösterir: "Dininizi kimlerden aldığınıza dikkat edin, çünkü biz bir şey istedik mi onu hadis şekline koyuverirdik (Mevzuat, 1/38 Beykuniyye, 172) Yine Ebu Nuaym, Abdullah İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Başında ben, sonunda Meryem oğlu İsa ve ortasında ise Mehdi olan bir ümmet helak olmaz.” Bu hadisler, senetleri itibariyle zayıflık ve gariplikler içerisinde birbirlerini desteklemek amacı ile uydurulmuşturlar. Mehdi, Hz. Ali'nin oğlu Hasan'dan değil de, Hüseyin'in neslinden olan Muhammed İbnü'l Hasan el-Askeri el-Muntazar (beklenen)dir. Her yerde hazır, gözlerden uzak, (Hz. Musa'nın) asa(sın)a sahip olup "ve yehtimu'l fezadır. Beş yüz yıl kadar önce küçük bir çocuk iken Samerra'daki evinin bodrumuna girip bundan sonra hiçbir göz onu görmemiş, onunla ilgili bir habere ve bir ize rastlanılmamıştır. İşte onu, her gün beklerler, bodrum kapısının önünde atın üzerinde durup kendilerinin yanına çıkması için ona: Ey Efendimiz! Çık. Ey Efendimiz! Çık' diye seslenirler. Daha sonra (çıkmayınca,) perişan ve bitkin bir şekilde geri dönerler. Şöyle diyen ne güzel söylemiş: Bodrumun, cehaletiniz sebebiyle hakkında konuştuğunuz kimseyi artık doğurma vakti daha gelmedi mi? Siz aklınızı yitirmişsiniz. Çünkü siz, (böyle bir şeyi beklemekle, Zümrüdü) Anka ile Gulyabani (efsanesine bir) üçüncüsünü eklediniz. Mağribilerin Mehdisi: Bu, Muhammed. Tumert'tir. Bu kişi; yalancı, zalim ve batlı hakim kılan birisi olup zulmüyle, haksızlığıyla, hileciliğiyle tanınmıştır. Batıl davasını güçlendirmek için insanları öldürmüş, Müslümanların kadınlarını cariye gibi kullanmayı mubah görmüş, çocuklarını esir alıp mallarına el koymuştur. Kötülük yönünden İslam milletine/toplumuna/dinine, Haccac’ı Zalim'den çok daha fazla zararı olmuştur. Yerin altına bir kabir kazdırıp kendi arkadaşlarından bir grubu diri-diri oraya indirip onlara: "Kendisinin Mehdi olduğunu" insanlara söylemelerini emreder, sonra da kendisini yalanlamasınlar diye onların üzerlerini örterdi. İlim ile iman ehlinden kendilerine muhalif olan kimseleri öldürmeyi mubah saymış ve (kendisini) "Masum Mehdi" diye isimlendirmiştir. Daha sonra Mehdi olan Ubeydullah b. Meymun el-Kaddah ortaya çıktı. (Bu sahte Mehdi,) Ehl-i Beyte, birçok yalan ve iftira nispet etti. Kendisinin Mehdi olduğunu iddia etti. Allah bu ümmeti onlardan Selahaddin Eyyub'la kurtarıp İslam'ın zafere ulaşmasına kadar açıktan devam etti. Selahaddin Eyyubi, İslam milletini/toplumunu/dinini onlardan kurtarıp onların idarelerine son verdi. Mısır, onların zamanında nifak ve ilhad yurdu olmasından sonra yeniden İslam yurduna döndü. Burada anlatılmak istenilen husus; bunlar, kendilerinin bir Mehdisi olduğunu, Muhammed b.Tumert'in taraftarları da kendilerinin bir Mehdisi olduğunu ve diğerleri de on ikinci imamın kendilerinin Mehdisi olduğunu ortaya koymaktır. Bu fırkaların hepsi, varlığı imkansız, asılsız Mehdiler hakkında: "Masum İmam, Malum Mehdi, olduğunu iddia edip Yahudilerin ahir zamanda ortaya çıkıp davalarını yüceltecek, dinlerini yerleştirecek ve bütün topluluklara karşı kendilerini üstün getirecek olan bir liderin geleceğini beklemeleri gibi bu fırkalar da, bu geleceğini iddia ettikleri Mehdi'yi beklemektedirler. Hıristiyanlar da, kıyamet gününden önce İsa'nın yeniden gelip Hıristiyanlığı yerleştirip diğer dinleri iptal edeceğini beklemektedirler. Hıristiyanların inançlarına göre; "Hak ilah olan Mesih, hak ilah'tan çıkıp babasının cevherinden Tamina'ya iner şeklinde kıyametten önce gelmesi bekle (nil)mektedir. Üç dininin müntesipleri, ahir zamanda ortaya çıkacak olan bir imamı ve lideri beklemektedirler. İbn Kayyim Yahudilerde, Hıristiyanlarda ve Müslümanlar arasında beklenen Mesih/Mehdi meselesini, el-Hidayetül fi-Yahudi Ven-Nesara’da güzelce bir şekilde açıklamıştır. İslam inancı ile uzaktan yakından alakası olmayan Mesih/Mehdi inancı Hrıstiyanlık ve Yahudilik İnançlarından İslam kaynaklarına aktarılmış olup gerçekliği yoktur... Yeryüzü zulüm fesat azgınlığa boğulduğu zaman, İnsanlar hiçbir zahmete girmeden çaba göstermeden güllük gülistanlık olması için Mehdiyi bekleyecek ve onun gelişi ile yeryüzü Adalet ile dolacakmış ‘’İmam Hüseyin’in’’ Heyhat minezzilleh haykırışı (Zillete Boyun Eğmeyiz) ne kadarda basite alınmaya başlanmıştır. Allah Resulü Muhammed (s.a.a)’in zuhuru ile inkişaf eden Nurun Ala Nur, Kur’an bir tarafa bırakılmış sahte kurtarıcılar peşine düşülmüş, Allah Resulü bizleri şikayet edeceği vakit biz Mehdiyi bekliyorduk mu diyeceğiz.? Resul «Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.»(Furkan-30) Bu ve bunun benzeri İslam inancı ile uzak yakın alakası olmayan inançları kutsayan beyefendiler tekkelerde,medreselerde,vakıflarda,derneklerde kurtarıcı bekleye duranlar yerlerinde oturmaya devam etsinler nede olsa onları kurtaracak Mehdi ve Mesihleri gelecek!!! Hayatlarını Allah’ın dini uğrunda feda etmekten çekinmeyen Peygamberler, Alimler, Mücahidler, Şahidler yerlerinde oturarak Mehdi beklemediler ve İnandıkları gibi Yaşamak adına zulüm, fesat, Yahudileşme ile mücadele ettiler. Fitnenin kökü kazınıp Allah'ın dini kesinlikle egemen oluncaya kadar onlarla savaşınız. Eğer yaptıklarından vazgeçerlerse, hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını görür. (Enfal-39)
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
03 Kasım 2010, 23:48 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Müslüman'lar Ve Kur'an Dışı İnançlar Sen onların inanç sistemine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden memnun olmayacaklardır. De ki: "Dinleyin! Allah'ın rehberliği tek doğru rehberliktir." Ve doğrusu, sana ilim geldikten sonra onların sapık görüşlerini takip etmeye devam edersen ne seni Allah'ın elinden alacak bir kimse bulursun, ne de yardımcı. (Bakara-120) Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim ona sırt çevirirse bilsin ki biz seni onların başına korucu olarak göndermiş değiliz. (Nisa-80) Bu ve Benzeri bir çok ayeti kerimede Elçiye itaatin Allah’a itaat etmek olduğu açık vurgusu Elçinin kişisel beşeri görüşlerinden öte Ona Elçiliği gereği vahyedilen İlahi mesaja itaat etmek olduğu bu sebeple Allah ve Elçisini iki ayrı kaynak olarak değilde Allah’a ve Elçisine itaatin Allah’ın vahyetmiş olduğu ilahi mesaja (Kur’an’a) itaat ile mümkün olmaktadır. Allah resulüne mal edilen birçok rivayetin onun Kur’an’i yaşamı ile alakası olmadığı ve uydurma oldukları Kur’an ile açıkça gözler önüne serildiği halde halen başkalarını takip etmek İlahi mesajı terk etmektir... Mehdi inancının çıkmasındaki en büyük etken zulüm ve işkenceleri arttığı her dönemde Hrıstiyanlık, Yahudilik, Zerdüştlük, Mecusilik ve ne Yazık ki Müslümanlar arasında dahi bir kurtarıcı misyonu yüklenmiş karakterler üretilmeye ve çıkacağına inanılmaya başlanmıştır... Bizler Allah’ın rehberliğinin tek doğru rehberlik olduğu inancı ile bu rivayetleri ele almaya çalışacağız. Mecusi kaynaklarına göre Zerdüşt'ün soyundan geleceğine inanılan ve 'Saoşyant' diye tabir olunan Mehdi ile ilgili haberler Zerdüşt'ün açıklamalarına dayanır. Kutsal kitapları Avesta'nın çekirdeği sayılan Gaihalar'da ‘’Saoşyant’’ kelimesi genellikle kurtarıcı anlamında kullanılmaktadır. Saoşyant dünyaya gelmeden önce, dünyaya yalan ve kötülükler hakim olacak, küfür ve ahlaksızlık yayılacaktır. O, şeriatın yasaklarını tutup Avesta'yı rehber edinerek yalan ve kötülüklerle mücadele edecektir. Tabiat değişecek, yıllar, aylar ve günler git gide kısalacak, toprak verimsizleşecek. Ekinler büyümez olacaktır, Güneş kararacak, zelzeleler birbirini takip edecek, ülkeye fakirlik ve felaket yayılacaktır. Saoşyant gerçek bir hükümdar olarak dünyayı hakimiyeti altına alacak, ülkesini ilahi kanunlara göre idare edecek, zamanın bitimine (kıyamete) 57 yıl kala iki ayaklı cinsin bütün şeytanlarını yok edecek ve sonuçta hakimiyeti Tanrı Ahura Mazda'ya devredecektir. Daha sonra bunu umumi haşir ve hesap günü takip edecektir. (Sarıkçıoğlu a. g. m. s. 2-6 ) Mecusi ve Zerdüşt inançlarındaki Mehdi tasavvuru Hindistan’daki Budizm ve Hinduizm’e dayanmaktadır. Yahudilere göre gelecek ‘’Mehdi’’ (goyim) inancı Davud (a.s) soyundan gelecek Zerdüştlük ve Mecusilikte var olan aynı görüşleri yansıtmaktadır... Gelecek olan (goyim) roma hegemonyasını kaldıracak ve İsrailoğullarına dünyanın hakimiyetini sunacak olan kişidir. Yahudilerin beklemiş olduğu Mehdi yerine İsa(a.s) gelişi onları hayal kırıklığına uğratmış ve onu öldürmek için ellerinden geleni yaptıkları halde Allah buna izin vermemiş ve Resulünün vaktini tayin ederek ölümünü gerçekleştirmiştir.. Yahudilerin MESİH/MEŞİAH dediklerine Grekler/yunanlılar ‘’Christ’’ derler ve buna inananlara da hrıstiyanlar derler... Bu Mesih inançlarına ekleme yaparak İsa (a.s) kabzedilmiş olan ruhunun ölmediğine inanarak Kıyamete yakın tekrardan yeryüzüne ineceğine inanırlar. (A. Houtin, Hıristiyanlığın Kısa Tarihi, A.Ü.I.F.D. 25, s. 439) Kıyamete yakın geleceği, Peygamber efendimiz tarafından haber verilen ve İslâmiyet'i ve adaleti yeryüzüne hakim kılacak olan mübarek zat. Yeryüzünü küfür kaplamadıkça ve her yerde küfür ve kafirlik yayılmadıkça Mehdi gelmez. (Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar) Mehdi ile müjdelenmiş olun. Mehdi, Kureyş kabilesinden ve benim Ehli beytimden biridir. O, insanların ihtilaf içinde oldukları ve ictimai sarsıntılar içinde bulundukları bir zamanda çıkar. Mehdi, daha önce zulüm ve eziyet ile dolu olan dünyayı adalet ve insaf ile doldurur. (Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar fi Alamat-il Mehdi) Mehdi'nin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek; "Bu Mehdi'dir. Sözünü dinleyiniz" diyecektir. (Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar) Beklenilen Mehdi, hazret-i Fatma’nın soyundan olacaktır. Mekke'de ortaya çıkacaktır. O zaman Müslümanlar halifesiz olacaktır. O istemediği halde, zor ile halife yapılacaktır. Ortaya çıkacağı zaman, yaşı ve ömrü kesin olarak bildirilmiş değildir. (Ahmed Zeyni Dahlan) Allahü Teala, İslamiyet'i nasıl Resullullah ile başlatmışsa, Mehdi ile sona erdirecektir. Sayıları Bedir gazasında bulunan Ashabı kiram kadar olan bir grup insan hazret-i Mehdi'ye biat edecek (emrine girecek) ve her zalim onun karşısında mağlup olacaktır. Zamanı son derece imrenilecek bir şekilde adaletle dolacaktır. (İbn-i Hacer-i Mekki) Bu ve benzeri rivayetlerin kaynağı incelendiğinde bunların Yahudi ve Hrıstiyanlık inançlarından İslama girmiş kişilerin Kabul Ahbar, Vehb b Münebbih, Temimüd Dari gibilerin rivayetleri olduğunu bilmekteyiz. Vehb İran asıllı Yemen Yahudilerinden hrıstiyanlığı bilen İsa (a.s) gökten indirmeye çalışan rivayet zincirinin kaynağıdır. Temim ise, Yemen Hıristiyanlarındandır. Hıristiyan mitolojisini İslam'a sokma görevini çok iyi yerine getiren kıssa anlatımına başlaması gibi özellikleriyle tanınır. Tebük Gazvesi'nden sonra İslam'a girmiş, Halife Osman'ın ölümünü müteakip Şam'a yerleşmiş Cessas, Şeytan, Deccal vs. hakkındaki kıssalarıyla ortalığı doldurmuştur. Kabul Ahbar’da Yahudi bilginlerinin büyüklerinden olup, Halife Ömer döneminde Yemen'den gelerek İslam'a girmiş, amacını gerçekleştirmek için giriştiği faaliyetleri Halife Ömer engellemiş, kendisini adeta göz hapsinde tutmuştur. Halife Osman döneminde ilminin çokluğundan (!) dolayı, Muaviye'nin danışmanı olmak üzere Şam'a göçmüştür. Şam diyarında kendisine kıssalar okumayı emreden bizzat Muaviye'nin kendisidir. Birçok Talmud/Yahudi sözlü geleneğine dair kıssaları İslam sözlü geleneği hadislere doldurmakla ne kadar başarılı olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu sahtekar kılavuzların rehberliği ile Kur’ana yanaşmaya başlayanlar ‘’Ref’ ve ‘’Sema’’ kelimelerini tevil etme sureti ile İsa (a.s) İdris (a.s) ölümünü gerçekleştirmeden bedenen Allah’ın katına yükseltmeye başlamışlardır. Kur’an tefsirlerinde başlayan Bidat ve Hurafelerin temelleri bu üç şahıstan alınma bilgiler ile doludur. Onların çoğu sadece zayıf bilgiye, zanna dayanıyor. Oysa zan, zayıf bilgi, gerçeğin bir noktasının bile yerini tutamaz. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını bilir. (Yunus-36) Kelamcılar ilmi şu şekillerde tarif etmişlerdir. İlim bir şeyin gerçekliği ve sıhhati hakkında zıddına ihtimal vermeyecek şekilde kesin delil ile sabit olan bilgidir. Yahut, ilim aklın zorunlu bilgisinden veya kesin delilden dolayı meydana gelen gerçeğe tam uygun olan itikadı cazim (kesin bilgi)'dir. Bir şey hakkındaki bilginin sübutu kesin delillerle kat'i olursa, bu bilgiye o şey hakkında sübutu kat'i bilgi denilir. Gerçeğe uygunluğu kesin delillerle sabit olmayan bir inanç ve bilgi ilim (bilim) sayılmaz. Buna zann denilir. Allah Resulü Muhammed (s.a.s)' in Allah'tan tebliğ ettiği Kur'an tevatür yoluyla bize kadar gelmiştir. O halde Kur'an ayetlerinin sübutu kat'idir. Kur'an ayetlerinden kesin bilgi edinmek için sübutunun kat'i olması yanında manaya delaletlerinin de kat'i olması lazımdır. Müteşabih ayetleri hariç Kur'an'ın manaya delaleti de kat'idir. İsterse herkes, saadetleri için ilmi seviyesi ve kabına göre Kur’an'dan kesin bilgi elde edebilir. Peygamberimizin hadislerinin de kesin bilgi ifade edebilmesi için hem sübutu ve hem de mana'ya delaletlerinin kat'i olması gerekir. Mütevatir hadisler için "sübutu kat'i" sözü kullanılır. Mütevatir hadislerin adedi gayet azdır. Sadece "sübut, sabit" sözleri sahih hadisler içinde kullanılır. Akaid sahasında nakli delillerden Kur'an ayetleri ve mütevatir hadislerin dışındakiler kat'i delil sayılmaz. Son katılım adına diyeceklerim şu sözlerden ibarettir. Müslüman/Müminim diyenler hakikati iyice idrak ederek Akidevi hususlardan İnaç kriterlerinin oluşumunda Temel kaynak KUR’AN’ dır. Eğer halen birileri mehdi/Mesih iddiaları ile onların geleceğini iddia ediyor ve gelişleri ile hacı kırıp, domuzu öldürmesi, cizyeyi kabul etmemesi inanç hususunda muhayyer bırakmayacaksa o zaman ‘’La İkrahe Fid’din’’ (Bakara-256) ayeti kerimesi hükmünce dinde zorlama yoktur hükmü kaldırılmış olmayacak mı? Hani Mehdi/Mesih iddia ettikleri zatlar İslam hükmü ile hükmedeceklerdir İslama göre dinde zorlama yoktur ama onların gelişleri ile yapacakları fiiller Muhammedin şeriatı olacaktı Kur’an kıyametin kopuşuna kadar baki idi onların gelmeleri ile yapacak olacakları fiiller Muhammed şeriatına uygunmu onun hükmetmeleri gerekir iken İnsanları din hususunda zorlamaları hangi kültürün versiyonu... Her İnanca saygı göstermek ile beraber Hurafe ve Bidatlere saygı duymadığımı belirtmek isterim lakin kimse kimse üzerinde zorlayıcı değildir Asıl Hüküm Sahibi Allah’tır... Bu tür basit ve İnac ile alakası olmayan Ütopya konular ile uğraşmak istemediğimi izah etmeme rağmen başka sitelerde bazı kardeşlerimiz tatmin etmiş olmayacak ki buyrun İspat edebiliyorsanız demesi üzerine konuyu ele aldım ama lütfen bu tür boş işler ile beni meşgul etmeyin Daha Kur'andan öğreneceğim(iz) çok şey var iken bu tür boş işler ile zaman kaybetmeyelim derim. Hakka Şahid olanlardan olma dileği ile Hepiniz En Emin Olana Allaha emanet olunuz .. Eleştiri başkadır Saldırı başkadır İlim ehli insanlar asla saldırmaz bilakis hakkı hakk adına ortaya koyma çabası içinde olurlar kardeşlerim... MEVLÜT HÖNÜL MALAZGİRT honul@msn.com [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
25 Ekim 2012, 01:30 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Mehdi ve Mesih'çilik Ütopyası …Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez …(Rad-11) Asırlardan bu güne kadar, tüm din mensupları arasında var olan Mehdiyet ve Mesih inancı, Müslümanlar arasında, Allah Resulü Muhammed (s.a.a) efendimizin soyundan zuhur edecek olan, dini güçlendirecek ve yeryüzüne hakim kılacak şahsiyet olarak bilinmektedir. Deccal ve diğer kıyamet alametleri mehdinin zuhurundan sonra ortaya çıkacak bir görüş olarak savunulmaktadır. Allah katında olan İsa (a.s) tekrar yeryüzüne indirmeye çalışanların belirttiği anlayışa göre, İsa (a.s) Mehdi’den sonra zuhur edecek veya Mehdi ile birlikte Deccali öldürecekler ve İsa (a.s) Mehdinin arkasında namaz kılacaktır. Hadis terminolojisinde Cerh:Hadis rivayet eden ravinin, günahkarlığı, yalancılık, taassup, unutkanlık… Gibi nedenlerden güvenilir kabul edilmeyip, aktardığı rivayetlerin reddedilmesidir. Ta’dil ise:Ravinin güvenirlik vasıflarını taşıdığının ve dolayısı ile aktardıklarının kabul edilmesidir. Ebubekir İskafi nin ‘’Fevaidül-Ahbar’’ isimli eserinde zikrettiği rivayet:İskafi hadisi Malik bin Enes’e, o Muhammed bin münkedir’e, o da Cabir’e dayandırmaktadır. Cabir Şöyle diyor: ‘’Mehdi’yi yalanlayan Kafir olmuştur, Deccali ise yalanlayan ise yalan söylemiştir.’’Abartı olarak bunu bilmek bile yetiyor. Çünkü Hadis otoritelerince Ebubekir İskafi, hadis uydurma ile itham edilen biridir. Mesih (İsa)’in ineceği iddiasında bulunup, bunu imani bir esas olarak, kaynaklarında sunan İslam alimlerinin, bu tavırlarından vazgeçip hakikatleri açıklamak ve aktarmak ile meşgul olmalıdırlar. Delil olarak şu sözleri her daim meşhurdur. Allah’ın kadiri mutlak olduğu ve isterse ‘’Kun Feyekun’’ emri ile istediği her şeyi yapabileceği bu hususta elbette şüphe yoktur. Lakin Allah’ın İsa (a.s) gökten indireceğine dair kesin bir kanıt yoktur. Allah ‘’Kadir’i mutlak’’ olduğu gibi ‘’Hakimdir’de’’ İsa (a.s) yeniden yeryüzüne inişi ile ilgili ne gibi bir hikmetinin olacağını da savunanların izah etmesi gerekir? .Bunu izah edemeyenler bu İşi Allah’ın mutlak gücüne havale edip işin içinden çıkmak adına kolaycılığı tercih etmektedirler. Hakikatler apaçık ortada iken, halen birileri İsa (a.s) gökten indirmek ile meşgul olmak istiyor ise ben buna, taassupçuluk, kör cehalet ve taklit der ve zerre kadar da değerinin olmadığını beyan ederim. Bu husuta İcma olduğunu söyleyenlere sözüm şudur. İcma’nın dayanağı hatalar üzere ise ve bu dayanaklar delilleri ile tenkit ediliyor, Ümmetin bu hususta birleşemeyeceği hakikati gözler önüne seriliyor ise bu hususta hiçbir İcma geçerliliğini devam ettiremez. O zaman Allah: "Ey İsa!" demişti, "Seni ölüme yollayacağım ve Katıma yücelteceğim ve seni hakikati inkara şartlanmış olanlar(ın arasın)dan çekip arındıracağım; sana tabi olanları, Kıyamet Günü, hakikati inkara şartlanmış olanların (kat kat) üstüne çıkaracağım. Sonunda hepiniz Bana döneceksiniz ve aranızda anlaşmazlığa düştüğünüz her konuda Ben hüküm vereceğim." (A’li İmran-55) Ben onlara (söylememi) emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz (olan) Allaha kulluk edin (dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra onların koruyucusu yalnız Sen oldun: Zaten Sen her şeye şahitsin. (Maide-117) Teveffeyteni: Ayeti kerimesini Kuran Gramerine göre ele aldığımızda: Kur’an’da 44 hal ve Hal Anlamları ile birlikte 88 yerde geçer . (Tevbe-111) Daha iyi ifa eden Necm-41 Tam, Tam Tamına Necm-37 Tam yerine getirmek Nur-39 Tamamen halletmek, güzelce (hesabını) görmek Hud-15 ve 111 Nisa 173 Nur 25 Fatır 30 Ahkaf 19 A’li İmran 25 Zümer 70 ayetlerde Tamamen eda etmek, tam vermekA’li İmran 185 (Tam olarak almak) Bakara 40 (İktiza ettiği şekilde tama olarak) Yerine getirmek Yusuf-59 Eksiksiz yapmak ve daha birçok ayeti kerimede Ruhunu kabzetmek, öldürmek, vefat ettirmek, yeryüzü hayatına son verip göğe çıkarmak gibi anlamlarında kullanılan.Ayeti kerimenin hakikatine rağmen İsa (a.s) Ruhunun kabzedilmediğini, vefat ettirilmediğini iddia etmek Kuran ayetlerin terstir ve geçersizdir. (İsa'ya gelince,) o sadece (bir insandır) kendisini (peygamberlikle) onurlandırdığımız ve İsrail oğulları için örnek kıldığımız bir kul(umuz).Ve eğer isteseydik, (siz ey meleklere tapanlar,) sizi yeryüzünde birbiri ardından gelen melekler yapardık!Bakın, bu (ilahi kelam) Son Saati(n geleceğini) bildiren bir araçtır; o halde (Son Saat) hakkında hiçbir şüpheye kapılmayın ve Bana uyun; dosdoğru yol (yalnız) budur.(Zuhruf-59-60-61) İsa (a.s) geleceğini bu ayetlere dayandıranlar, Ayetlerdeki manayı kendi nefsani istekleri doğrultusunda yorumlamaktadırlar.Allah Resulü Muhammed (s.a.a) efendimiz ile Peygamberlik son bulmuştur. Kendisinden sonra hiçbir şekilde başka birinin gelmeyeceği hakikatine rağmen, İsa (a.s) gökten indirmek yanlıştır. Çünkü İsa (a.s) Eğer peygamber olarak gelmeyecek ise o zaman bana onun Peygamberliğinin alındığına dair bir delil getirebilirmisiniz. Getiremezler çünkü kimsenin peygamberliği verildikten sonra kendisinden alınmamıştır. Tevrat izahatlarında Mesih hakkında söylenenler: Ve onun zevki Rab korkusunda olacak Ve gözlerinin gördüğüne göre hükmetmeyecek ve kulaklarının işittiğine göre karar vermeyecek; fakat fakirlere adaletle hükmedecek ve memleketin hakirleri için doğrulukla karar verecek... (İşaya, 11: 3-4) Deccal’ın İsa (a.s) tarafından öldürülmesinden sonra Tevhid inancının hakimiyetine dair. Tevrat'ta bu dönemin diğer özelliklerini anlatan birçok benzetmeler yapılmıştır: "Ve kurt kuzu ile beraber oturacak ve kaplan oğlakla beraber yatacak ve buzağı ve genç aslan ve besili sığır bir arada olacak ve onları küçük bir çocuk güdecek. Ve inekle ayı otlanacak; onların yavruları birlikte yatacak ve aslan sığır gibi saman yiyecek. Ve emzikteki çocuk karayılanın deliği üzerinde oynayacak ve sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğu üzerine koyacak. Bütün mukaddes dağımda zarar vermeyecekler ve helak etmeyecekler; çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, dünya da Rab bilgisi ile dolu olacak." (İşaya, 11: 6-9) Bu örneklemeleri hadis olarak rivayet edilen sözler ile karşılaştırdığımızda bire bir aynı şeyler söylenmekte. Bu tür rivayetlerin asli kaynaklarının Allah resulü olmadığı ve Tevrat ve incilden alındığını anlamaktayız. Bu tür rivayetlerin ‘’Ka’bu’l Ahbar’’ tarafından rivayet edilerek İslam inançları arasına girdiği açıktır. Müslüman geçmişe takılmayan ve gelecek olaylar ile oyalanmayan bir şahsiyet olma adına, kendini ütopyalardan arındırmalıdır. Mehdi ve Mesihçilik ütopyaları, her daim Müslümanların izzetli duruşlarını sergileme adına, bir kurtarıcı bekleme politikası ile engellenmeye ve yozlaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun en bariz örneği mehdi ve Mesih beklentisi adı altında, İslam inancı içerisine dayatılmaya çalışılan hayallerden ibaret olan senaryolardır. Deccal kelime anlamı ile baktığımızda Ahir zaman’da farklı inançlara göre Mesih ve Mehdi denen olguların ikinci kez yeryüzüne intikal etmesinden önce vukuu bulacak olan Zulüm Sömürü Katliam vb olayların yaygınlaşmasını sağlayacak, Beşeri güce verilen isimdir. İslam dinine en büyük zararı veren sahış olarak anlayabileceğimiz zat 1900- 2000’li yıllar arasında Zuhur etmiştir. Ümmeti Muhammed arasına serpmiş olduğu Nifak tohumları halen izini sürdürmektedir! Deccal, ahir zamanda farklı inançlara göre Mesih'in veya Mehdi'nin ikinci kez yeryüzüne gelmesinden önce insanlığı kötülüğe ve imansızlığa yönelteceğine inanılan hükümdar. Hadislere göre: Deccal kıyamete yakın bir zamanda gelmesine inanılan Mesih'in dünyaya zuhurundan önce insanları kötü yola ve imansızlığa çağıran, tüm fitnelere verilen isimdir. Sonra Mehdi Deccal'ı aramaya koyulur. Rivayete göre Mehdi Mesihle beraber Deccali yenecek kişidir. Mehdi Deccal'ın yanına varır. Deccal ona kendisine iman etmesini söyler. Fakat Mehdi kabul etmez. Deccal dev bir kılıçla mehdiyi ortadan ikiye keser ve iki parçasını çok uzak ayrı iki noktaya gönderir. Sonra bu parçaları çağırır ve birleştirir ve tekrar iman edip etmediğini sorar. Mehdi gene iman etmez bu sefer Deccal Mehdi'yi boğazlamak ister ama Allah’u Teala mehdinin boğazına bakırdan çok sert bir halka koyar ve Deccal onu boğamaz. Sonra İsa Şam'daki Ümeyye Camii'nin minaresine iner ve daha sonra deccalı yener ve insanlığı İslama davet görevine başlar. Eski Ahit ve Yeni Ahit'de benzer bir varlıktan bahsedilmektedir: Şimdi bu bilgilere KURAN gözü ile bakalım : Allah’ın İslamında Mehdi diye bir inanç yoktur. Şia Kendi İmamlarından yaşayıp kaybolduğuna inandığı ‘’Sahibuzzaman’’ olarak nitelediği kişiye, Mehdi İsmini verir ve Şia şu an hali hazırda ‘’MEHDİ’’ ordusu diye bir orduyu hazır bekletmektedir. Sünni vb diğer kesimler de aynı şekilde Mehdiyet İnancını benimserler, hatta Her Cemaat her Tarikat ve Her Üstada tabii olanlar Kendi Tabii oldukları kişileri ‘’MEHDİ’’ ilan etmekten çekinmezler. Örneklerini vermek istemem çünkü bu iş belli bir kesimde değil.İslamın içine bilinçli olarak sokulmuş olan bir UYUŞTURMA/BEKLETME ve gayretleri kırma politikasıdır. Kurana ilişemeyen kesimler, Müslümanların her zaman rehavete kapılmalarını sağlama adına, KURTARICI bekleme politikalarını yaymışlardır. Kısa ve Öz bir cevap vermek gerekir ise MEHDİYET ve MESİH inancı diğer tahrif olmuş dini kaynaklarında ve mensuplarında da mevcuttur. ‘’KURAN’’ inancına göre Mehdi denen bir olgu yoktur. Hurafe ve zulümlerin yaygınlaştığı bir dönem neticesinde, birer umut olarak kurtarıcı bekleme anlayışının ürünü olan uydurmalarından başka bir şey değildir. Çünkü 1400 yıl önce Allah tarafından Hatemül Enbiya’nın Zuhuru ile Nasıl tüm İnsanlık esas duruşa geçip teslim olmamış ve kendi inançlarından kopmamış iseler. Yaşadığımız zaman içinde, mehdi ile dünyanın adaletle dolacağını iddia edenler, mehdiyi Allah Resulünün üstünde gördüklerinin farkına varmalıdırlar. Çünkü O Mümtaz Rehber Canlı Kuran Örneği Olan, Allah Resulü (MUHAMMED) (s.a.a)’in Tebliğ esası önce yaşa sonra anlat idi. Bu kadar üstün bir mevkie sahip iken, çektiği çile, ızdırab, zulümlere karşı insanların çoğunluğu Hakk dine İslama girmemiş iken. Bir ‘’MEHDİ ve MESİH’’ inancı ile Her Tarafın Adaletle dolacağını iddia etmek, Mehdi denen yanlış inancı Allah Resulünün üstünde görmek olur. Hurafe ve Bidatlerin kökeni, her zaman İslam’ın özüne zarar veremeyen, Kur’an’a ilişemeyen kesimler tarafından, İslam’ın içine serpiştirilerek insanları uyuşturma ve kurtarıcı bekleme siyasetleri ile Halis Dinden uzaklaştırmaktır. Ve (bilin ki) göklerin ve yerin bilinmeyen gerçekleri (yalnızca) Allah'a aittir. Ve o Son Saat'in gelip çatması ancak bir göz kırpması kadar yahut bundan da kısa (bir an içinde) olup bitecektir. Çünkü şüphe yok, Allah'ın her şeye gücü yeter. (Nahl-77) Kur’an Gerçeklerine Sünnetullah’a aykırı düşen Allah’tan başkasının bilemeyeceği Gaybi haberler uydurmadır Aksini iddia eden varsa Kur’an’a Muhalefet etmiş olur. Aşırı yüceltme ve yerme tahriftir, Hissiyatın aklın önüne geçmesi sayesinde değil Mehdiyet inancı Allah Resulü Muhammed (s.a.a) bile bu aşırı rivayetlerden pay almıştır. Allah Resulü yaşadığı alemden öte göklerden indirmeyen ve hayat ile bağını kesen rivayetler asla Allah Resulünün yaşamına uymayan uydurmalardır. Çünkü onu yaşam biçim Kur’an’ın ta kendisi idi Kur’an ile anladı yaşadı anlattı. Allah’ın islamına göre Üstünlük ancak ve ancak Takva iledir, Akrabalık soy bu hususta etken değildir. İmam Ali, Hasan, Hüseyin, Zeynep, Fatıma, Aliyyul Ekber, Caferi sadık (a.s) vb Bunlar Bütün Müminlerin baş tacıdır hiçbir Mü’min bunlar hakkında yanlış düşünmemiştir. Bunların üstünlüğü ve sevilmeleri Peygamber soyundan olmak değil bilakis Üstün ahlak iman inanç takva ve Adalet ehli olmalarından ötürüdür. Emevi ve Abbasilerin zulüm ve baskılarının had safhaya ulaştığı zaman dilimi içerisinde başka din ve kültürlerden Müslüman olmuş/olmamış kimseler kendi inançlarında varolan anlayışlarını Hadis adı altında İslam’ın kaynakları arasına sızdırmışlardır. Eğer akrabalık bağının Allah katında kurtarıcı bir özelliği olmuş olsa idi Bütün herkesin kurtuluşa ermesi gerekirdi Şöyle ki Hepimiz Âdemoğullarıyız ve bu anlayışa göre herkesin peygamber çocuğu torunu ve soyu olması lazım gelirdi. Lakin bu husus Allah nezdinde ancak Takva ile değerlendirilmektedir. Kur’an’da İmamet Önderlik/Rehberlik/Yöneticilik soy bağı ile değildir. Bütün Müminlerin ortak görüşü ‘’ŞURA’’ iledir Kur’an soy bağını değil Şurayı emretmektedir. Şura neticesinde Ehil olan İmameti yüklenir Kur’ani prensiplere uygun olanı yapar. Kıyamete yakın iddia edilen gelecek olan Mehdi gelse ne değişecek? Bu güne kadar o kadar Mümtaz Alim mücahid ve şahidler geldi geçti ne değişti? Biz kendimizi değiştirmedikçe kim neyi değiştirebilir... 1400 yıldır İnsanları hidayete Rabbe çağıran İlahi kelam kişinin kendisi yönelmedikçe yöneltme imkanına sahip olmadığı, Biz ona yönelmedikçe Dinimize İmanımıza Hayatımıza aktaracağımız fiilleri ondan öğrenip uygulamadıkça Hurafe İnanç ve Kültürlerin etkisinden kurtulamayız buda bizleri Yahudileşmeye gün geçtikçe götürmekte! "İbni Mace'de yer alan "siyah bayraklı bir ordunun Horasan'dan zuhur ettiği zaman, kar üzerinde emekleyerek dahi olsa o orduya iltihak edilmesi gerektiği, zira onun içinde Halife Mehdi'nin olduğunu" ifade eden rivayet için Hadis alimi Veki" Hadis olarak bir değeri yoktur" derken Zehebi ise "Bu sahih değildir" demiştir. Mehdi'nin doğudan ve Horasan'dan zuhur edeceğine dair rivayetler Horasan isyanın lideri Ebu Müslim'in komutasındaki siyah bayraklı ordunun gerçekleştirdiği hareketi teşvik ve tasvir etmek Ona zemin hazırlamak için uydurulduğu görülüyor. İbni Kesir de " Siyah bayraklı ordu" rivayetlerindeki dikkat çeken bir nokta da "kar üzerinde emekleyerek dahi olsa" ifadesidir. Halbuki sıcak Arap yarımadasında kar üzerinde emeklemek tabiri kolay anlaşılacak bir tabir değildir. "Mehdinin zuhur ettiği zaman Şam'dan üzerine bir ordu gönderilmesi, bu ordunun Beyda mevkiinde batması ile ilgili rivayetler Abdullah bin Zübeyrin hilafeti sırasında uydurulmuştur. Çünkü zalim Mervan'ın komutanı Haccac bin Yusuf Kabe üzerine yürümüş ve Mekke'yi kuşatmıştı. "İsmi ismime, babasının ismi babamın ismine uyan biri çıkmadıkça ve Araba hükmetmedikçe " gibi rivayetler de Nefsüz Zekiyye lakabıyla maruf ve Abbasi meliki Ebu Cafer Mansur'a karşı Medine'de kıyam eden Muhammed bin Abdullah için tertip edilmiş ve ona zemin oluşturmak amaçlı uydurmalardır... Halife Osman’dan sonra ortaya çıkan çeşitli fırkalar, fikirlerin yayabilmek için iki kaynağa başvurdular: Kur'an’i Kerim ve hadisler... Kur'an’i Kerim'i kendi fikirleri doğrultusunda tevil etmek; görüşlerini destekleyen hadisleri yaymak; görüşlerine uymayan hadisleri zoraki tevil etmek Nihayet fikirlerine uygun hadis yoksa uydurmak... Tevbe etmiş bir ihtiyar haricinin şu sözü bunu gösterir: "Dininizi kimlerden aldığınıza dikkat edin, çünkü biz bir şey istedik mi onu hadis şekline koyuverirdik (Mevzuat, 1/38 Beykuniyye, 172) Yine Ebu Nuaym, Abdullah İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Başında ben, sonunda Meryem oğlu İsa ve ortasında ise Mehdi olan bir ümmet helak olmaz.” Bu hadisler, senetleri itibariyle zayıflık ve gariplikler içerisinde birbirlerini desteklemek amacı ile uydurulmuşturlar. Mehdi, Hz. Ali'nin oğlu Hasan'dan değil de, Hüseyin'in neslinden olan Muhammed İbnü'l Hasan el-Askeri el-Muntazar (beklenen)dir. Her yerde hazır, gözlerden uzak, (Hz. Musa'nın) asa(sın)a sahip olup "ve yehtimu'l fezadır. Beş yüz yıl kadar önce küçük bir çocuk iken Samerra'daki evinin bodrumuna girip bundan sonra hiçbir göz onu görmemiş, onunla ilgili bir habere ve bir ize rastlanılmamıştır. İşte onu, her gün beklerler, bodrum kapısının önünde atın üzerinde durup kendilerinin yanına çıkması için ona: Ey Efendimiz! Çık. Ey Efendimiz! Çık' diye seslenirler. Daha sonra (çıkmayınca,) perişan ve bitkin bir şekilde geri dönerler. Şöyle diyen ne güzel söylemiş: Bodrumun, cehaletiniz sebebiyle hakkında konuştuğunuz kimseyi artık doğurma vakti daha gelmedi mi? Siz aklınızı yitirmişsiniz. Çünkü siz, (böyle bir şeyi beklemekle, Zümrüdü) Anka ile Gulyabani (efsanesine bir) üçüncüsünü eklediniz. Mağribilerin Mehdisi: Bu, Muhammed. Tumert'tir. Bu kişi; yalancı, zalim ve batlı hakim kılan birisi olup zulmüyle, haksızlığıyla, hileciliğiyle tanınmıştır. Batıl davasını güçlendirmek için insanları öldürmüş, Müslümanların kadınlarını cariye gibi kullanmayı mubah görmüş, çocuklarını esir alıp mallarına el koymuştur. Kötülük yönünden İslam milletine/toplumuna/dinine, Haccac’ı Zalim'den çok daha fazla zararı olmuştur. Yerin altına bir kabir kazdırıp kendi arkadaşlarından bir grubu diri-diri oraya indirip onlara: "Kendisinin Mehdi olduğunu" insanlara söylemelerini emreder, sonra da kendisini yalanlamasınlar diye onların üzerlerini örterdi. İlim ile iman ehlinden kendilerine muhalif olan kimseleri öldürmeyi mubah saymış ve (kendisini) "Masum Mehdi" diye isimlendirmiştir. Daha sonra Mehdi olan Ubeydullah b. Meymun el-Kaddah ortaya çıktı. (Bu sahte Mehdi,) Ehl-i Beyte, birçok yalan ve iftira nispet etti. Kendisinin Mehdi olduğunu iddia etti. Allah bu ümmeti onlardan Selahaddin Eyyub'la kurtarıp İslam'ın zafere ulaşmasına kadar açıktan devam etti. Selahaddin Eyyubi, İslam milletini/toplumunu/dinini onlardan kurtarıp onların idarelerine son verdi. Mısır, onların zamanında nifak ve ilhad yurdu olmasından sonra yeniden İslam yurduna döndü. Burada anlatılmak istenilen husus; bunlar, kendilerinin bir Mehdisi olduğunu, Muhammed b.Tumert'in taraftarları da kendilerinin bir Mehdisi olduğunu ve diğerleri de on ikinci imamın kendilerinin Mehdisi olduğunu ortaya koymaktır. Bu fırkaların hepsi, varlığı imkansız, asılsız Mehdiler hakkında: "Masum İmam, Malum Mehdi, olduğunu iddia edip Yahudilerin ahir zamanda ortaya çıkıp davalarını yüceltecek, dinlerini yerleştirecek ve bütün topluluklara karşı kendilerini üstün getirecek olan bir liderin geleceğini beklemeleri gibi bu fırkalar da, bu geleceğini iddia ettikleri Mehdi'yi beklemektedirler. Hıristiyanlar da, kıyamet gününden önce İsa'nın yeniden gelip Hıristiyanlığı yerleştirip diğer dinleri iptal edeceğini beklemektedirler. Hıristiyanların inançlarına göre; "Hak ilah olan Mesih, hak ilah'tan çıkıp babasının cevherinden Tamina'ya iner şeklinde kıyametten önce gelmesi bekle (nil)mektedir. Üç dininin müntesipleri, ahir zamanda ortaya çıkacak olan bir imamı ve lideri beklemektedirler. İbn Kayyim Yahudilerde, Hıristiyanlarda ve Müslümanlar arasında beklenen Mesih/Mehdi meselesini, el-Hidayetül fi-Yahudi Ven-Nesara’da güzelce bir şekilde açıklamıştır. İslam inancı ile uzaktan yakından alakası olmayan Mesih/Mehdi inancı Hrıstiyanlık ve Yahudilik İnançlarından İslam kaynaklarına aktarılmış olup gerçekliği yoktur... Yeryüzü zulüm fesat azgınlığa boğulduğu zaman, İnsanlar hiçbir zahmete girmeden çaba göstermeden güllük gülistanlık olması için Mehdiyi bekleyecek ve onun gelişi ile yeryüzü Adalet ile dolacakmış ‘’İmam Hüseyin’in’’ Heyhat minezzilleh haykırışı (Zillete Boyun Eğmeyiz) ne kadarda basite alınmaya başlanmıştır. Allah Resulü Muhammed (s.a.a)’in zuhuru ile inkişaf eden Nurun Ala Nur, Kur’an bir tarafa bırakılmış sahte kurtarıcılar peşine düşülmüş, Allah Resulü bizleri şikayet edeceği vakit biz Mehdiyi bekliyorduk mu diyeceğiz.? Resul «Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.» (Furkan-30) Bu ve bunun benzeri İslam inancı ile uzak yakın alakası olmayan inançları kutsayan beyefendiler tekkelerde,medreselerde,vakıflarda,derneklerde kurtarıcı bekleye duranlar yerlerinde oturmaya devam etsinler nede olsa onları kurtaracak Mehdi ve Mesihleri gelecek!!! Hayatlarını Allah’ın dini uğrunda feda etmekten çekinmeyen Peygamberler, Alimler, Mücahidler, Şahidler yerlerinde oturarak Mehdi beklemediler ve İnandıkları gibi Yaşamak adına zulüm, fesat, Yahudileşme ile mücadele ettiler. Fitnenin kökü kazınıp Allah'ın dini kesinlikle egemen oluncaya kadar onlarla savaşınız. Eğer yaptıklarından vazgeçerlerse, hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını görür. (Enfal-39) Sen onların inanç sistemine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden memnun olmayacaklardır. De ki: "Dinleyin! Allah'ın rehberliği tek doğru rehberliktir." Ve doğrusu, sana ilim geldikten sonra onların sapık görüşlerini takip etmeye devam edersen ne seni Allah'ın elinden alacak bir kimse bulursun, ne de yardımcı. (Bakara-120) Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim ona sırt çevirirse bilsin ki biz seni onların başına korucu olarak göndermiş değiliz. (Nisa-80) Bu ve Benzeri bir çok ayeti kerimede Elçiye itaatin Allah’a itaat etmek olduğu açık vurgusu Elçinin kişisel beşeri görüşlerinden öte Ona Elçiliği gereği vahyedilen İlahi mesaja itaat etmek olduğu bu sebeple Allah ve Elçisini iki ayrı kaynak olarak değilde Allah’a ve Elçisine itaatin Allah’ın vahyetmiş olduğu ilahi mesaja (Kur’an’a) itaat ile mümkün olmaktadır. Allah resulüne mal edilen birçok rivayetin onun Kur’an’i yaşamı ile alakası olmadığı ve uydurma oldukları Kur’an ile açıkça gözler önüne serildiği halde halen başkalarını takip etmek İlahi mesajı terk etmektir... Mehdi inancının çıkmasındaki en büyük etken zulüm ve işkenceleri arttığı her dönemde Hrıstiyanlık, Yahudilik, Zerdüştlük, Mecusilik ve ne Yazık ki Müslümanlar arasında dahi bir kurtarıcı misyonu yüklenmiş karakterler üretilmeye ve çıkacağına inanılmaya başlanmıştır... Bizler Allah’ın rehberliğinin tek doğru rehberlik olduğu inancı ile bu rivayetleri ele almaya çalışacağız. Mecusi kaynaklarına göre Zerdüşt'ün soyundan geleceğine inanılan ve 'Saoşyant' diye tabir olunan Mehdi ile ilgili haberler Zerdüşt'ün açıklamalarına dayanır. Kutsal kitapları Avesta'nın çekirdeği sayılan Gaihalar'da ‘’Saoşyant’’ kelimesi genellikle kurtarıcı anlamında kullanılmaktadır. Saoşyant dünyaya gelmeden önce, dünyaya yalan ve kötülükler hakim olacak, küfür ve ahlaksızlık yayılacaktır. O, şeriatın yasaklarını tutup Avesta'yı rehber edinerek yalan ve kötülüklerle mücadele edecektir. Tabiat değişecek, yıllar, aylar ve günler git gide kısalacak, toprak verimsizleşecek. Ekinler büyümez olacaktır, Güneş kararacak, zelzeleler birbirini takip edecek, ülkeye fakirlik ve felaket yayılacaktır. Saoşyant gerçek bir hükümdar olarak dünyayı hakimiyeti altına alacak, ülkesini ilahi kanunlara göre idare edecek, zamanın bitimine (kıyamete) 57 yıl kala iki ayaklı cinsin bütün şeytanlarını yok edecek ve sonuçta hakimiyeti Tanrı Ahura Mazda'ya devredecektir. Daha sonra bunu umumi haşir ve hesap günü takip edecektir. (Sarıkçıoğlu a. g. m. s. 2-6 ) Mecusi ve Zerdüşt inançlarındaki Mehdi tasavvuru Hindistan’daki Budizm ve Hinduizm’e dayanmaktadır. Yahudilere göre gelecek ‘’Mehdi’’ (goyim) inancı Davud (a.s) soyundan gelecek Zerdüştlük ve Mecusilikte var olan aynı görüşleri yansıtmaktadır... Gelecek olan (goyim) roma hegemonyasını kaldıracak ve İsrailoğullarına dünyanın hakimiyetini sunacak olan kişidir. Yahudilerin beklemiş olduğu Mehdi yerine İsa(a.s) gelişi onları hayal kırıklığına uğratmış ve onu öldürmek için ellerinden geleni yaptıkları halde Allah buna izin vermemiş ve Resulünün vaktini tayin ederek ölümünü gerçekleştirmiştir.. Yahudilerin MESİH/MEŞİAH dediklerine Grekler/yunanlılar ‘’Christ’’ derler ve buna inananlara da hrıstiyanlar derler... Bu Mesih inançlarına ekleme yaparak İsa (a.s) kabzedilmiş olan ruhunun ölmediğine inanarak Kıyamete yakın tekrardan yeryüzüne ineceğine inanırlar. (A. Houtin, Hıristiyanlığın Kısa Tarihi, A.Ü.I.F.D. 25, s. 439) Kıyamete yakın geleceği, Peygamber efendimiz tarafından haber verilen ve İslâmiyet'i ve adaleti yeryüzüne hakim kılacak olan mübarek zat. Yeryüzünü küfür kaplamadıkça ve her yerde küfür ve kafirlik yayılmadıkça Mehdi gelmez. (Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar) Mehdi ile müjdelenmiş olun. Mehdi, Kureyş kabilesinden ve benim Ehli beytimden biridir. O, insanların ihtilaf içinde oldukları ve ictimai sarsıntılar içinde bulundukları bir zamanda çıkar. Mehdi, daha önce zulüm ve eziyet ile dolu olan dünyayı adalet ve insaf ile doldurur. (Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar fi Alamat-il Mehdi) Mehdi'nin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek; "Bu Mehdi'dir. Sözünü dinleyiniz" diyecektir. (Hadis-i şerif-El-Kavl-ül-Muhtasar) Beklenilen Mehdi, hazret-i Fatma’nın soyundan olacaktır. Mekke'de ortaya çıkacaktır. O zaman Müslümanlar halifesiz olacaktır. O istemediği halde, zor ile halife yapılacaktır. Ortaya çıkacağı zaman, yaşı ve ömrü kesin olarak bildirilmiş değildir. (Ahmed Zeyni Dahlan) Allahü Teala, İslamiyet'i nasıl Resullullah ile başlatmışsa, Mehdi ile sona erdirecektir. Sayıları Bedir gazasında bulunan Ashabı kiram kadar olan bir grup insan hazret-i Mehdi'ye biat edecek (emrine girecek) ve her zalim onun karşısında mağlup olacaktır. Zamanı son derece imrenilecek bir şekilde adaletle dolacaktır. (İbn-i Hacer-i Mekki) Bu ve benzeri rivayetlerin kaynağı incelendiğinde bunların Yahudi ve Hrıstiyanlık inançlarından İslama girmiş kişilerin Kabul Ahbar, Vehb b Münebbih, Temimüd Dari gibilerin rivayetleri olduğunu bilmekteyiz. Vehb İran asıllı Yemen Yahudilerinden hrıstiyanlığı bilen İsa (a.s) gökten indirmeye çalışan rivayet zincirinin kaynağıdır. Temim ise, Yemen Hıristiyanlarındandır. Hıristiyan mitolojisini İslam'a sokma görevini çok iyi yerine getiren kıssa anlatımına başlaması gibi özellikleriyle tanınır. Tebük Gazvesi'nden sonra İslam'a girmiş, Halife Osman'ın ölümünü müteakip Şam'a yerleşmiş Cessas, Şeytan, Deccal vs. hakkındaki kıssalarıyla ortalığı doldurmuştur. Kabul Ahbar’da Yahudi bilginlerinin büyüklerinden olup, Halife Ömer döneminde Yemen'den gelerek İslam'a girmiş, amacını gerçekleştirmek için giriştiği faaliyetleri Halife Ömer engellemiş, kendisini adeta göz hapsinde tutmuştur. Halife Osman döneminde ilminin çokluğundan (!) dolayı, Muaviye'nin danışmanı olmak üzere Şam'a göçmüştür. Şam diyarında kendisine kıssalar okumayı emreden bizzat Muaviye'nin kendisidir. Birçok Talmud/Yahudi sözlü geleneğine dair kıssaları İslam sözlü geleneği hadislere doldurmakla ne kadar başarılı olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu sahtekar kılavuzların rehberliği ile Kur’ana yanaşmaya başlayanlar ‘’Ref’ ve ‘’Sema’’ kelimelerini tevil etme sureti ile İsa (a.s) İdris (a.s) ölümünü gerçekleştirmeden bedenen Allah’ın katına yükseltmeye başlamışlardır. Kur’an tefsirlerinde başlayan Bidat ve Hurafelerin temelleri bu üç şahıstan alınma bilgiler ile doludur. Onların çoğu sadece zayıf bilgiye, zanna dayanıyor. Oysa zan, zayıf bilgi, gerçeğin bir noktasının bile yerini tutamaz. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını bilir. (Yunus-36) Kelamcılar ilmi şu şekillerde tarif etmişlerdir. İlim bir şeyin gerçekliği ve sıhhati hakkında zıddına ihtimal vermeyecek şekilde kesin delil ile sabit olan bilgidir. Yahut, ilim aklın zorunlu bilgisinden veya kesin delilden dolayı meydana gelen gerçeğe tam uygun olan itikadı cazim (kesin bilgi)'dir. Bir şey hakkındaki bilginin sübutu kesin delillerle kat'i olursa, bu bilgiye o şey hakkında sübutu kat'i bilgi denilir. Gerçeğe uygunluğu kesin delillerle sabit olmayan bir inanç ve bilgi ilim (bilim) sayılmaz. Buna zann denilir. Allah Resulü Muhammed (s.a.s)' in Allah'tan tebliğ ettiği Kur'an tevatür yoluyla bize kadar gelmiştir. O halde Kur'an ayetlerinin sübutu kat'idir. Kur'an ayetlerinden kesin bilgi edinmek için sübutunun kat'i olması yanında manaya delaletlerinin de kat'i olması lazımdır. Müteşabih ayetleri hariç Kur'an'ın manaya delaleti de kat'idir. İsterse herkes, saadetleri için ilmi seviyesi ve kabına göre Kur’an'dan kesin bilgi elde edebilir. Peygamberimizin hadislerinin de kesin bilgi ifade edebilmesi için hem sübutu ve hem de mana'ya delaletlerinin kat'i olması gerekir. Mütevatir hadisler için "sübutu kat'i" sözü kullanılır. Mütevatir hadislerin adedi gayet azdır. Sadece "sübut, sabit" sözleri sahih hadisler içinde kullanılır. Akaid sahasında nakli delillerden Kur'an ayetleri ve mütevatir hadislerin dışındakiler kat'i delil sayılmaz. Son katılım adına diyeceklerim şu sözlerden ibarettir. Müslüman/Müminim diyenler hakikati iyice idrak ederek Akidevi hususlardan İnaç kriterlerinin oluşumunda Temel kaynak KUR’AN’ dır. Eğer halen birileri mehdi/Mesih iddiaları ile onların geleceğini iddia ediyor ve gelişleri ile hacı kırıp, domuzu öldürmesi, cizyeyi kabul etmemesi inanç hususunda muhayyer bırakmayacaksa o zaman ‘’La İkrahe Fid’din’’ (Bakara-256) ayeti kerimesi hükmünce dinde zorlama yoktur hükmü kaldırılmış olmayacak mı? Hani Mehdi/Mesih iddia ettikleri zatlar İslam hükmü ile hükmedeceklerdir İslama göre dinde zorlama yoktur ama onların gelişleri ile yapacakları fiiller Muhammedin şeriatı olacaktı Kur’an kıyametin kopuşuna kadar baki idi onların gelmeleri ile yapacak olacakları fiiller Muhammed şeriatına uygunmu onun hükmetmeleri gerekir iken İnsanları din hususunda zorlamaları hangi kültürün versiyonu... Her İnanca saygı göstermek ile beraber Hurafe ve Bidatlere saygı duymadığımı belirtmek isterim lakin kimse kimse üzerinde zorlayıcı değildir Asıl Hüküm Sahibi Allah’tır... Bu tür basit ve İnac ile alakası olmayan Ütopya konular ile uğraşmak istemediğimi izah etmeme rağmen başka sitelerde bazı kardeşlerimiz tatmin etmiş olmayacak ki buyrun İspat edebiliyorsanız demesi üzerine konuyu ele aldım. Kur'andan öğreneceğim(iz) çok şey var iken bu tür boş işler ile zaman kaybetmeyelim derim. Eleştiri başkadır Saldırı başkadır İlim ehli insanlar asla saldırmaz bilakis hakkı hakk adına ortaya koyma çabası içinde olurlar ... MEVLÜT HÖNÜL MALAZGİRT
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
25 Ekim 2012, 01:55 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 20682 Üyelik T.:
08 Ekim 2012 | Cevap: Mehdi ve Mesih'çilik Ütopyası
Konuyu tam anlamıyla idrak etmiş durumdayım allah sizden razı olsun.
__________________ Hüzünle titreyen gönüle ince bir âh dokunur, Kalbi kırık olanın kalbine Allah dokunur... |
25 Ekim 2012, 02:00 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Mehdi ve Mesih'çilik Ütopyası
Geçmişte olduğu gibi günümüzdede hemen hemen her cemaatin lideri Mehdiliğini ilan etmiş durumdadır hangisi mehdi hangisi değil belli değil olmayan bir ütopya için Adnan oktarından tutun Cüppelisine kadar bir hakimiyet yarışı var Allah ıslah etsin bu tür safsatalar ile insanları uyuşturanları Mehdi bekleyenlerden şu ricam olacak geleceği zaman banada bi uğrasın çay ısmarlarım kendisine...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Din Pazarında Tesbihat/Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 30 Mart 2015 22:53 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Mehdî Beklemek ya da Mehdî Olabilmek... | BİLAL HATTAB | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 31 Ocak 2014 15:46 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|