|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 03 Temmuz 2012 (00:13), Konuya Son Cevap : 06 Şubat 2016 (23:33). Konuya 12 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Temmuz 2012, 22:50 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Şirk Dininin Temeli Rabıta
Esedullah kardeş şimdi senin kaynak olarak sunduğun eserden bir paragraf sunayım ve devamını verecem Buyrun Başucu kaynağınızdan İbareler... Cüppeli efendi “TARİKATI ALİYYE’DE RABITAI CELİYYE” adlı kitabında Rabıtaya deliller bulmaya çalıştıktan sonra, “Rabıta Hakkında Akli Deliller “ bölümünde 261. sayfasında şu maddeyi delil olarak bizlere sunmuştur. “Herhangi bir işi , severek ve kalbi istila edecek şekilde düşünmek o işi yapmak gibi insana tesir eder. İyilikleri düşünmek iyi , kötüleri hayal etmekse kötüdür.Bazı ulema , doğacak çocuğa bereketi sirayet eder ümidiyle kişinin, cima halinde Salih kimseleri düşünmesini güzel görmüşlerdir. O halde düşünceyi haram ve mübahlardan çevirip , iyilere yönlendirmek , hiçbir akıllının inkara kalkışmaması gereken şeylerdendir ki rabıta da bu hayali sohbetten ibarettir.” ( Muhammed Salih , Beğiyyetü’l- Vacid , Sh . II)
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
03 Temmuz 2012, 23:21 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Şirk Dininin Temeli Rabıta
Kuran ve Allah resulünün sünnetinde bulunan bir kavramı Özünde var olan anlamı ile anlamak esastır.Kur’an ve Sünnete var olan kavramlar sabitlenmiştir artısı ve eksisi olamaz Bugün kendilerince icat ettikleri dinlerini hakk gösterme gayretinde olanlar Kur’ani Kavramları katletmek ile meşguldürler ve hali hazırda var olan Sapkın bidatler ile... Mahrem sınırlarını dahi aşan Tasavvuf anlayışı insanların Cima esnasında kendilerini düşünmelerini isteyebilecek kadar ileri gitmiş ve üçüncü kişi olarak araya girmeye çalışmıştır. “Bütün bidatler dalalettir ve bütün dalaletler de cehenneme götürür”. Madie 35 Kehf 15 Tevbe 119 Kasas 10 Enfal 11 Ayeti kerimelerini Rabıtaya delil olarak sunan Cüppeli efendiniz Kur'an ayetlerini heva ve hevesine uygun bir şekilde yorumlamaktan çekinmemiş ne yazıkki ... Dikkat ederseniz Konu içerisinde Bu ayetleri vermişim ve Tasavvufi anlayışın yorumladığı şekilde bir anlam ihtiva etmediği aşikardır Tasavvufun Rabıta kavramı Şirk üstüne Şirktir başkada söze hacet yok Siz İlahlaştırdığınız Efendileriniz ile Rabıta kurmaya devam edin ve söylemlerini delil kabul edin Bize Allah'ın kelamı Resululllahın Sünneti yeterde artar bile tercih sizin ... Ölüye Ruhlara Rabıta darda kalanların kabir ehlinden yardım istemeleri vs hangi kısmına el atsam Şirk çıkıyor daha ne dememi bekliyorsunuz... Yine şu uydurma sözü hadis diye kabul ederler: “İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabir ehlinden yardım isteyiniz.” (Mahmut Ustaosmanoğlu başkanlığında bir heyet, Ruhu'l-Furkan Tefsiri, İstanbul 1992, c. II, 82.) «Bu tarikde şeyh, kemâl-i marifet ile mütehakkık olursa, ifâzada (yardım etme konusunda) ölü ile diri müsavi olurlar» Aslında müsavi olmaktan da öte, (yine tarîkat rûhânîlerine göre) velî, öldükten sonra bir «tîğ-i üryân» gibi, yani kınından çıkmış olan bir kılıç gibi çok daha keskin olur ve onu çağıran insanın imdadına çok daha çabuk yetişir. (Mehmed Zâhid Kotku (H. 1313/M. 1897-H. 1401/M. 1980) Tasavvufî Ahlâk: 2/272) Ölüye rabıta yapma k onusuna, özellikle son dönem Nakşi şeyhleri tarafından çok önem verilmiştir. Bu cümleden olarak Abdulhakim Arvasi'nin, «Mezarlara Rabıta Keyfiyeti» başlığı altında aşağıya alınan sözleri ilginçtir. Arvasi şu öğütleri vermektedir: «Mezar ziyaretçisi mürid, nefsini her türlü dış alâkadan boşaltır. İçini dünya kayıtlarından uzaklaştırır. Kalbini ilimler ve nakışlardan ve hadiselere bağlı duygulardan çekip çıkarır. Ziyaret ettiği mevtânın rûhâniyetini hissî keyfiyetlerden mücerret bir nur farz eder. O kabir sahibinin Feyizlerinden bir Feyiz ve hallerinden bir hal zuhur edinceye kadar o nuru kalbinde tutar. (...)» «Feyiz istekçisi ziyaretçi, Feyiz vericinin kabrine yaklaşıp selâm verir. Mezarın ayak ucuna yakın sol tarafına durur. Ona karşı hayattaki tavrını muhafaza eder. Bir fatiha ve on bir ihlas okur. Sevabının mislini mevtâya hediye eder. Sonra çöker oturur. Feyiz almak için kabirdeki mevtânın rûhâniyetine teveccüh eder....» (Abdulhakîm Arvâsî, Râbıta-i Şerîfe Risâlesi s. 23 Sadeleştiren N. F. Kısakürek) Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbiniz olan ALLAH'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onlara şahittim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi görüp gözetirsin.” (Maide 116-117) İsa (a.s) Vefat ettirildikten sonra Ümmetinden habersiz oluyor da Ölen Efendilerinin ruhları kınından çıkmış kılıç oluyormuş tabiki doğrudur onların Efendileri Peygamberleri sollamış ve Onlardan Üstün... Tasavvufun icat ettiği Şirk adeti olan Rabıtanın Kur’an ve Sünnet ile hiçbir alakası olmayıp uydurma bir adetten başka bir şey değildir.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
06 Şubat 2016, 23:33 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şirk Dininin Temeli Rabıta / Mevlüt Hönül
Ayetlere rağmen klasik islami anlayışlar tevhidi: kelime-i tevhid cümlesini ikrar (söylem) ile sınırlamışlardır. Çünkü sürekli Allah’ın yaratıcı sıfatını insanlara anlatmaya çalışıyorlar. Halbuki, Kur’an’ın üzerinde durduğu durum hiç mi hiç bu değildir. Kur’an Mekke müşrikleri ve önceki dönem müşriklerinin çoğunun Allah’a inanma problemlerinin olmadığını, ancak Allah’a doğru iman problemlerinin olduğu için Şeksiz ve Şirksiz İmanın zorunlu varlığının üzerinde çok fazla durmaktadır. Lakin birçok illam ülkesinde; bilhassa ülkemizde abdesti bozan konuların işlenmesi çok öneme haizken, tevhidi bozan şirk unsurları(açık, gizli, küçük, büyük şirkler) nerdeyse hiç anılmıyor. Sanki hiç şirk problemimiz yokmuş gibi hareket eden bu taklitçi/ gelenekçi zihniyetin ıslahının Kur’an’a doğru iman ile söz konusu olduğu malumunuzdur. Tabii ki şirk’i yanlış anlayan ve pardesülerdeki vatkanın varlığının, şeyhe bağlanmamanın, onunla rabıta etmemenin tevhidi bozan şirk unsurları olduğunu iddia eden, kalabalık cemaatlere sahip, birbirlerinden el alarak kutsal silsile(!) şeyhleri olanlar nasıl ve niye dursun, Kuran’a, Allah’a, Peygamber’e, cennet-cehenneme vs. doğru iman üzerinde. Hele bu silsile zatlarının sadece isimlerini sayarak sevaplar kazanacağına inanıyorlar ki, bunun üzerinde durmaya gerek yok herhalde.
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Rabıta, Rabıta Nedir, Rabıta Hak mıdır, Rabıta Nasıl yapılır/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 63 | 15 Ekim 2015 11:30 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Savaş Çığırtkanları/Mevlüt hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 23 Eylül 2014 22:38 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|