MÜRŞİDİN LÜZUMU/Bedia Özdemir Tokel

[Bedia Özdemir Tokel]

MÜRŞİDİN LÜZUMU/Bedia Özdemir Tokel

MÜRŞİDİN LÜZUMU/Bedia Özdemir Tokel
　
Dünyaya gelişinden itibaren bir mürebbiyeye ,öğreticiye şiddetle muhtaç olan insanoğlu ,dini konularda da bir muallim ve terbiyeciye muhtaç olması pek tabi bir şeydir. İnsanoğlu yaratılışı gereği taklit ederek öğrenir,gelişir .Bilgi kitaptan öğrenilirken,ilim mutlaka bir hocadan,üstaddan ve alimden öğrenilir.Öğrenilmesi gerekir.Hocasız ilim hayata taalluk etmez,zihinlerde kalır ,ameli olmaz. İlim amelle konuşur.Özellikle günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolayken hoca talebe ilişkisi kesildiği için ,Müslümanlar bilgiye ulaşmışlar lakin ilme uzak kalmışlardır.

AbdulĞaniyy en-Nablusi buyurmuştur ki;
"Biri , bir hocasiz kitaptan ilim ögrenmeye kalkarsa zannetmesin ki kitap okumakla Alim olunur.Tavugunda kanadi var ama ucamaz." Bir üstadı olmadan, bütün kitapları okuyarak alim olacağını zannedenler faydalı zararlı demeden her önüne gelen yemeği yiyenlere benzerler.Netice malumdur.Mide sancısı ile kıvranmak basit bir iştir.Ya inanç şüpheleriyle kıvrananlar? Sırat-ı mustakimden ayrılanlar ...Abdulkadir Geylani nin( k.s.) benzetmesiyle gece odun toplayanların misaline benzerler ..Eline işine yarayacak odun mu gelecek,haşerat mı yılan mı?

Tıp ilmini bir düşünsek ;tıpla ilgili bütün bilgileri öğrenen doktor adayı bir hasta ile karşılaşınca bugüne kadar öğrendiği tıbbi bilgilerin işine yaraması için tecrübeli doktorla birlikte staj yapması gerekir. Bu bilgiler staj olmadan ,tecrübe olmadan,uzman bir doktorun yol göstermesi olmadan kuru bir bilgi olarak kalır.
　
"Dikkat! İlme ancak altı şeyle ulaşabilirsin! Birincisi zekâ, ikincisi sabır, üçüncüsü harîs olmak, dördüncüsü yetecek kadar geçim imkânı, beşincisi irşad edici hoca, altıncısı uzun bir zamandır. Hz.Ali (1)

"Eğer sadece ilim, insanların kadr ü kıymetinin yüksekliğine ve kişinin Allah'a yakınlığına kafî gelseydi, eğer sadece ilim dinin ikmaline, halkın ıslahına yeterli olmuş olsaydı, İslam'da en büyük paye ve en yüksek mevki Sahabenin olmazdı..''Abdülbarî en-Nedvî

''Bizden öncekiler Allah dostlarını ve salihleri bulabilmek için yeryüzünde şarki ve garbı dolaşırlardı.Allah dostları ve salihler ,din hayatını ve kalpleri iyileştiren ve ahlaki yönden sıhhate kavuşturan tabiblerdir,doktorlardır.''Abdülkadir Geylani (2)

Resulullah Efendimiz “Yüce Allah ilmi insanların arasından bir çırpıda çekip çıkararak almaz. Ancak onu ulemâyı almak suretiyle kabzeder.” (3)buyurmuş, alimlerin ilmin en önemli vasıtası olduğuna işaret etmiştir.

İlimde nice ilerlemiş kişiler İslam dininin ;sıratı mustakim yolundan ,ayrılıyorlar ve bugüne kadar hiç bir alimin anlamadığı şeyleri dinden yeni anladığını söylüyorlar.Bu ilimde ilerlemiş ama İslama aykırı görüşler serdeden kişiler için'' aklı ilmini geçmiş'' diyorlar.Gerçekte ise aklı ilmini geçmiş midir ?Yoksa bir Üstazın elinde yetişmemiş olmasının sonucu mudur?

Buraya kadar ilim talebesine bir hocanın gerekliliği üzerinde durduk,Anlaşılmış oluyor ki ilim talibi ,bir üstadın dizi dibinde olmalıdır. Zira ahçılık,doktorluk,kıraat ilmi nasıl kitaplardan öğrenilemezse,tecrübeli bir hocaya ihtiyaç duyarsa tasavvuf ilminin öğrenilmesi için de kamil bir Mürşide ihtiyaç vardır.Kalbini Allahın razı olduğu temiz bir mahal haline getirmek kalp hastalıklarından kurtulmak için tasavvuf yolunda seyrü süluk görmüş manevi bir tabibe ihtiyaç vardır.

Alelade bir caddeyi ararken ,kaç kişiye sorarak bulduğumuza göre Allaha giden yolu soracak,tecrübeli mürşitlere ihtiyaç tabiidir.

Ey Mutmain olmuş nefs .Sen Ondan razı ,O da senden razı olduğu halde Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir! (Fecr Suresi 27-30)

Görülüyor ki cennete dahil olabilmek için ,Rabbimin razı olduğu Mutmainne derecesine ulaşmaya çabalamak gerekiyor.Mutmainne derecesine çıkmak da nefis temizliğini gerektiriyor.

Doğrusu felah bulmuştur temizlenen,Rabbinin adını zikredip ona kulluk eden. (Ala suresi/14-15)

Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran ziyan etmiştir.” (Şems, 9-10)

Nefsimizi tertemiz yapmak ,kalbi temizlemek Rasulullahın ahlakıyla ahlaklanmak ile mümkündür.

“Âlimler Enbiyânın vârisleridir.”(Hadis Buhari, Müslim)
(Peygamber varisi Alimler;ilimleriyle amel eden muttaki velilerdir.)

"Kıyamet kopuncaya kadar, dâima hakkı tutan, hak yolda yürüyen bir mübarek insanlar grubu mevcut olacak!" (Kütübissitte)

Her asırda ümmetimden sabıkun bulunacaktır.(Künzül Hakaik)
　
''Ey iman edenler! Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun. ''(Tevbe 119)

Bana yönelenlerin yoluna uy. (Lokman 15)
　
Zaten tartışılması gereken Mürşidin lüzumu değil ,Mürşidin KİM olduğudur.Mürşidin vasıfları bilinmesse sahte mürşitlerin tuzağına düşmek te kolaydır.

Kaynaklar;
Kuran-ı Kerim
FethurRabbani/Abdulkadir Geylani
Mürşidin Lüzumu /Prof.dr.Necdet Tosun
İlim öğrenme metodları/Hasan Yenibaş
Muhasebe 6/M.sami ramazanğlu
Marifeti İlahiyye Tarikatı Aliyye/M.Hikmet Efendi
İslam Tasavvufu (El-Luma tercümesi)/Prof.Hasan Kamil Yılmaz
Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış /Prof.Orhan Çeker
Tasavvufun Sırları/Muhammed Nurullah Seyda ElCezeri
1-2-Hasen bin Abdullah Askeri, Kitâb-ül-hassi âlâ taleb-il-ilm vel-ictihâd, c: 2, shf: 196
2-Fethurrabbani,272
3-Buhari/ İlim 34; Müslim/ İlim 13

Bedia Özdemir Tokel, Eğitimci
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[EyMeN&TaLhA]

AbdulĞaniyy en-Nablusi buyurmuştur ki;
"Biri , bir hocasiz kitaptan ilim ögrenmeye kalkarsa zannetmesin ki kitap okumakla Alim olunur.Tavugunda kanadi var ama ucamaz." Bir üstadı olmadan, bütün kitapları okuyarak alim olacağını zannedenler faydalı zararlı demeden her önüne gelen yemeği yiyenlere benzerler.Netice malumdur.Mide sancısı ile kıvranmak basit bir iştir.Ya inanç şüpheleriyle kıvrananlar? Sırat-ı mustakimden ayrılanlar ...Abdulkadir Geylani nin( k.s.) benzetmesiyle gece odun toplayanların misaline benzerler ..Eline işine yarayacak odun mu gelecek,haşerat mı yılan mı?

"Eğer sadece ilim, insanların kadr ü kıymetinin yüksekliğine ve kişinin Allah'a yakınlığına kafî gelseydi, eğer sadece ilim dinin ikmaline, halkın ıslahına yeterli olmuş olsaydı, İslam'da en büyük paye ve en yüksek mevki Sahabenin olmazdı..''Abdülbarî en-Nedvî


"Kıyamet kopuncaya kadar, dâima hakkı tutan, hak yolda yürüyen bir mübarek insanlar grubu mevcut olacak!" (Kütübissitte)

Zaten tartışılması gereken Mürşidin lüzumu değil ,Mürşidin KİM olduğudur.Mürşidin vasıfları bilinmesse sahte mürşitlerin tuzağına düşmek te kolaydır.



Rabb im razı olsun hocam.selametle...

[bilinmez]

İnsanları bi mürşite yönlendirmeden,yani böyle bi arayışa sokmadan önce,MÜRŞİT nedir ve bi mürşitte olması gereken özelliklerin verilmesi gerekmezmiydi...

Sayın tokel sizin mürşitten anladığınız,Abdul kadir geylaninin isminin önüne parantez içinde K.S yazmanızdanda anlaşıldığı gibi batıl ve aşırı bi mürşit anlayışıdır.

Bunun içindirki yazınızda,bi mürşit tanımını ortaya koyamamış,aşırılıklarla ,aşırı tasavvufçuların hezeyanlarını yine aşırı tasavvufçuların anlatımlarını ve tavuk kanat,servisi yaparak tavukların fıtrı özelliğini dahi anlamaktan yoksun bi garipliğe bürünülmüş,halbuki tavukların kanatları uçmak için değil,ızgara yapmak için bi besin kayanağıdır[her neyse]...

k.s diye kısaltılarak yazılan ve insanlara atfedilen bu özellik,aşırı tasavvufçuların hevalarının bi ürünü olan batıl bi,yakıştırma ve atıftır.Sizlerin K.s OLARAK YAZDIĞINIZIN AÇILILIMI KADDASSALLAHU SİRRUH,yani Allah sırrını bildirdi[ifşa] etti demek.Allah ın böyle bi beyanı yokken ,ALLAH MAİDE 3 TE DİNİNİ TAMAMLADIĞINI SÖYLEMESİNE RAĞMEN HALEN BU SIR PEŞİNE DÜŞENLER NE KADARDA AŞIRLIKTA OLDUKLARINI ve Rasullullah ın böyle bi iması yokken,aşırı tasavvufçuların bu batıl yaklaştırmaları bile,MÜRŞİT likteki kasıtlarının ne kadarda aşırılık olduğunu gösteriyor....

Bende müslümanım diyen her insanın bu söylediğinin sadece bi iddadan ibaret olmaması için,Allah ı tevhid edmede mürşit olmak zorunluluğu vardır,yarın mahşerde cehaletiyle Allah a şirk koşmuş ve tevhidi elde edememiş kişilerin bu cehaletleri bi mazaret kabul olunmayacağıda bunun delilidir.Bunun içindirki tevhidi idrak etmiş her muvvahhid müslüman kişi,bu tür ,şark,garp mürşit arayışı gibi hayali bi arayıştan ziyade,evinde süslü bezler arasında terkedilmiş bırakılan kuranın ve bunun pıratiği olan Rasulullahın SÜNNETİNDE mürşidini bulacağını Allah ı tevhid ederek öğrenip,vahiynin aydınlık yoluna,aşırı tasavvufçuların şark,garp ,mürşit arayışıyla ne kadarda kurandan uzaklaştığını fark eder....İnşaAllah bundan sonra sizlerde insanları ilk başta SÜSLÜ BEZLER ARASINDA,GEREK MANASINI GEREK SOSYAL HAYATTAKİ HÜKMÜNÜ TERK ETTİKLERİ GERÇEK MÜRŞİDİN KURAN VE DOLAYISIYLA BU FARK ETME VE ETTİRME İLE KURANA YÖNLENDİRİRSİNİZ Kİ,İŞTE O ZAMAN İNSANLARI DOĞRU Bİ MÜRŞİT ETMİŞ VE EDİNMİŞ OLURSUNUZ...

Buda şu demek oluyor......

İslam dini,yahudi ve hırıstiyanlıkta dinadamlığı[mürşitliği] gibi,kendi dinini havale ettiği AŞIRI Bİ merci yoktur.

Son olarak aşırı tasavvufçuların MÜRŞİTLİK iddaları ve yakıştırmaları,mürşit dedikleri kişilerin KANATLI TAVUĞUN UÇAMAMSINDAN DAHA GARİPTİR,ÇÜNKÜ TAVUĞUN KANATLARININ VAROLUŞUDA, UÇAMAMASIDA FITRİYKEN,

Aşırı tasavvufçuların,tıpkı bi dönem TGRT tv lerinde,Abdulkadir geylaninin filminde asasını uçurup km lerce,uçurması gibi.VEAŞIRI TASAVVUFÇULAR, MÜRŞİTLİK YAKIŞTIRMALARINI KİME YAPMIŞLARSA NE GARİPTİR Bİ TAVUK KADAR KANADI OLAMAYAN BU MÜRŞİTLERİNİ DURMADAN UÇURURUP DURMUŞLARDIR,HEDE KANATSIZ.....

Garip olan tavuğun fıtrı olayı değil,aşırı tasavvufçuların ilimden yoksun SIRLI ,VIRLI ve mürşitlik gibi uçuk efsaneleridir.....

[su damlası]

"Kıyamet kopuncaya kadar, dâima hakkı tutan, hak yolda yürüyen bir mübarek insanlar grubu mevcut olacak!" (Kütübissitte)