Çocuk İstismarı ve Ensest – Modern Lût Toplumu / MEVLÜT HÖNÜL

[Yitiksevda]

Çocuk İstismarı ve Ensest – Modern Lût Toplumu / MEVLÜT HÖNÜL

Son dönemde medyada çocuk tecavüzleri ve ensest ilişki ile ilgili çıkan haberler tiksintiye yol açtı. İlgili haberler, toplum içinde sapıklığın vahim boyutlara ulaştığını gösteriyor. İnsanlık namına utançların en büyüğü ile karşı karşıyayız.

Ensest, aile içi veya yakın akrabalar arasında gönüllü yahut zorla vuku bulan cinsel ilişki anlamına geliyor. Yani kişinin annesi, babası, kardeşi, amcası, dayısı, halası, teyzesi, dedesi ile gönüllü veya zorla gayri meşru ilişki kurması… Bu tür vakıalarda istismar genellikle zor-baskı ve kandırma yolu ile gerçekleşmektedir.

Dedenin torununa, babanın kızına, amcanın yeğenine yahut erkek kardeşin kız kardeşe tecavüzü, bu tecavüz neticesinde meydana gelen hamilelik durumları, bundan başka erkek çocuklara tecavüz, toplumun helak olma noktasına geldiğini ortaya koyuyor. Bu bakımdan modern Lut toplumunda yaşadığımızı söylersek yanlış yapmış olmayız.

Hayâ timsali olması gereken Müslüman bir toplumda bu tür iğrenç ilişkilerin her gün açığa çıkması, psikolojik açıdan hasta kimselerin sayısının toplum içinde bir hayli fazla olduğunu gösteriyor. Bir diğer ifadeyle mebzul miktarda hasta ve cinsî sapık aramızda dolaşıyor.

Avrupalı olma veya Batılılaşma gayesindeki taşralılar, hedonizmin ve kapitalist köleliğin büyüsüne öylesine kapılmış durumdalar ki, ne tür çirkin bir toplum haline geldiklerinin farkında bile değiller. Üstelik hiçbir şey olmamış, olan biten son derece normalmiş, hayat oğlana seyri içinde devam ediyormuş gibi davranıyorlar.

Sözde çağdaş Batılı ülkelerde, bir diğer ifadeyle modern Batı toplumunda da, bu tür ahlaksızlıklar tavan yapmış durumda. Dolayısıyla genel olarak bir “insanlık” sorunuyla karşı karşıyayız. Neticede Batı’da istismara uğrayanlar da insan.

Daha da kötüsü, Batı’da ensest ilişkinin hukukî açıdan ceza-i müeyyidesi de yok. Örneğin Fransa, Rusya, Lüksemburg, Belçika, Hollanda, İspanya ve Portekiz’de kardeşlerin birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeleri herhangi bir cezaya tâbi değil. İngiltere, Yunanistan, İtalya, İsveç, İsviçre, Danimarka, Avusturya, Polonya, Macaristan ve Romanya’da ise ensest ilişki yasak.

Çocuk tecavüzleri ve enseste dair basına yansıyan haberler buz dağının görünen kısmı sadece. Bu tür vakıalarla ilgili veriler gerçekte olanın binde biri bile değil. Zira bu tür ilişkiler utanç kaynağı olduğu için gizli kapaklı sürdürülüyor ve ilişkinin tarafı olan bireyler tarafından “özenle” gizleniyor.

Tecavüze uğrayan bireyler, tecavüzcülerin baskısıyla maruz kaldıkları istismarı gizliyorlar ve hayatlarını “mecburen” bu şekilde sürdürüyorlar. Mağdurlar, istismarın ortaya çıkmasıyla neticesinde yaşanacakları düşünerek, yıllarca istismara ses çıkarmıyorlar. Psikolojik sorun had safhaya çıktığında ise, yine de mağdurlardan çok azı yardım isteyebiliyor veya yasal yollara başvurabiliyor.

İster aile dışı ister aile içi olsun, istismar edilen, tecavüze uğrayan kimselerin yaşadıkları ruhî sarsıntı, hayatlarının geri kalan kısmında tamir edilemeyecek boyuttadır. Dolayısıyla “rehabilitasyon”, bu tür vakıalarda çoğu zaman aldatıcı bir söylem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu noktada şunu özellikle belirtmek gerekir ki, Diyarbakır’da düzenlenmek istenen LGBT-İ toplantısına verilen tepki son derece önemlidir. Bu tepkilerin yurt genelinde yaygınlaşması gerekmektedir. Bu tür sapkın oluşumları destekleyen malum siyasi partinin de Kürtlerle herhangi bir ilişkisi olmamalıdır. Aksi takdirde Allah, aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm edecektir (bkz. Yunus: 100).

Ülkemizde özellikle gayri meşru ilişkilerin propagandasının yapıldığı diziler ve sinema filmleri, kontrolsüz İnternet kullanımı, dinin öncelikle ahlakla ilgili olmaktan çıkarılıp tamamen siyasete indirgenmesi, ana babaların çocuklarına karşı ilgisizliği, eğitim kurumlarının ahlaki açıdan yetersizliği ve “sanat” adı altında icra edilen çirkinlikler, çarpık yönelimleri tetiklemekte, gayri meşru ilişkilerin had safhaya çıkmasında etkili olmaktadır.

Özellikle yenge ile yeğen arasındaki ilişkiyi “masum bir aşk” olarak yansıtan, iki kız kardeşi bir arada idare edebilen tipleri kendilerine özenilecek kimseler olarak gösteren, genç kuşakları evlilik dışı ilişkiye özendiren diziler, mevcut ortamın oluşmasında büyük pay sahibidir. Ahlaksızlık öyle bir boyuta ulaşmıştır ki, 2015 yılında ülkemizde bir TV dizisinde ilk kez eş cinsel yatak sahnesi gösterilmiştir. RTÜK de sorumsuzluğu dolayısıyla çarpık ilişki biçimlerinin yaygınlaşmasında vebal sahibidir.

Çocukluk yıllarımızda ailemizden aldığımız terbiye gereği arkadaşlarımıza ya da onların aile fertlerinden herhangi birine söylenen ahlaksız bir sözü kendimize söylenmiş veya yapılan kötü niyetli bir hareketi kendimize yapılmış bilirdik ve kabul etmezdik. Arkadaşımızın kız kardeşi bizim de kız kardeşimiz idi, böyle bilir ve buna göre davranırdık. Ne var ki, gelişen teknoloji, kitle iletişim araçları ve medya toplumu 15-20 yıl gibi kısa bir sürede ifsat etmeyi başardı.

Son olarak şunu söylemek gerekir ki, ülkemizdeki kanunlar söz konusu çarpık ilişkilere ve istismarcılara/tecavüzcülere yönelik yeniden ele alınıp düzenlenmelidir. İslam hukukunda bunların cezası bellidir, ancak AB ile uyumlu yasalar çıkaran devletimiz buna yanaşmamaktadır.

MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[İslaminesil]

Eeee hacim bide bunu savunan halkın elit tabakasi dinsiz siyasetçiler oldukça bu ahlaksizligi gayet normal gösteren basın yayın organı oldukça ve en acısı aileler çocuklarına ileri hayat için meta bir araç gördükçe bunlar başımızdan eksik olmaz.
Rabbim bizleri doğru yoldan ayirmasin.