|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 04 Ağustos 2007 (01:58), Konuya Son Cevap : 13 Ocak 2014 (13:53). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
04 Ağustos 2007, 01:58 | Mesaj No:1 |
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz !! Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz !! Günlük olaylar inanmış insanda çok büyük etki yapmaz. Çünkü o, hayatının hedefi bilmiyor bu olayları. Onun hayatının bir hedefi, gayesi, ömrünün bir maksadı söz konusudur. O, bu hedefi düşünür, bu gayeyi hatırlar, bu maksada göre yorumlar her olayı. Onun esas meselesi, (bireysel plânda) gayesine uyan bir dinî hayat içinde olup olmadığı meselesidir. Bu yüzden kendi hayatını tanzim, onu büyük çapta ilgilendirir; onunla memnun, onun sapmasıyla mahzun olur. Aslında dikkat edilirse görülür ki, inanmış insanlar, sunî olayların etkisinden en çabuk kurtulan insanlardır. Hatta denebilir ki, insan inancında ne kadar derinleşirse sunî olaylardan da o nispette uzak kalır, etkisine girmez, stresine maruz kalmaz. Çünkü hangi olay olursa olsun onun istikbalindeki ebedi hayatıyla mukayese edilecek ehemmiyette değildir. Onların hepsi de gelip geçer; ancak ebedi hayatına ait konular gelip geçmez. Öyle ise esas mesele, ebedi hayatını burada kazanıp kaybetme meselesidir. Kaldı ki, bu sadece inanmış insan için değil, inanmamış için de böyledir. Ama o, şu anda onun önemini bilmiyor, farkına varmıyor. Bir gün öylesine bir farkına varacak ki, tartışma götürmeyecek şekilde hem de... Ancak bu uyanmanın hiçbir faydası olmayacaktır. Çünkü tünelin ucu göründükten sonra dönüş makbul değildir. Maneviyat büyüklüklerinin ifadesine göre her insan ölüm ânında varacağı mekânı görür, âkıbetini müşahede eder. Bu müşahededen sonra da ya sevinç duyar ya da büyük çapta pişmanlık. Pişmanlık duyanlar geri dönmek ister, yaptıklarından, söylediklerinden, yaydıklarından dönüş yapar, vazgeçip tevbe ederler. Ancak bu tevbenin onlara bir faydası olmaz. Çünkü bu tevbe, bu dönüş, âkıbeti müşahede ettikten sonraki mecburi dönüştür. İman ve tevbe bu kadar geciktirilmemeli, koskoca bir hayatı isyan ve inkâr içinde tüketip de âkıbetini gördükten sonra tevbe eder duruma düşmemelidir. Zira varacağı yeri keşfettikten sonraki tevbe ve iman, kurtarıcı olmaz. Bundan dolayıdır ki Efendimiz (sav) insanları ikaz etmiş, yaşadıkları hayata dikkat çekmiş ve buyurmuş ki: – Bir ömrü nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle de dirilirsiniz! Öyle ise, imanla yaşayın ki imanla ölesiniz. İmanla ölün ki imanla dirilesiniz. Mahşerde de imanlılara verilecek mükâfatlara layık olasınız. İşte imanlı insanın hayatta en mühim meselesi bu. İmanla yaşamak, imanla ölmek! Üzülürse bu konudaki gerilemesinden dolayı üzürlür, sevinirse bu konudaki hizmetinden, başarısından dolayı sevinir. Günlük dünyevî olaylar fazla etkilemez onu. | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2879 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3623 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3268 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7713 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7210 | 02 Ekim 2012 21:16 |
13 Ocak 2014, 13:53 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz !! Biz misafiriz! Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bu dünya imtihan yeridir. Gelip geçicidir. Tohum ekme yeridir. Hasat biçilmesi ahirettedir. Onun için (Dünya ahiretin tarlasıdır) buyuruluyor. Bu dünyada devamlı huzur, rahat arayan ahmaktır. Bu dünyada, Cenab-ı Hakkın ahirette vaad ettiklerini arayanlar, Allahü teâlânın Cennette vereceklerini isteyenler yanılırlar; çünkü Peygamber efendimiz, (Dünya, müminin zindanı, kâfirin Cennetidir) buyuruyor. Müminin zindanı demek, müminler dünyada sıkıntı çekecek demektir; çünkü hapishanede olan sıkıntı çeker. Sabredeceğiz, şükredeceğiz. Rabbimizin bizi af ve mağfiret edeceğini; merhametiyle, lütfu ile bize Cennetini ihsan edeceğini ümit ediyoruz, onu istiyoruz. Vereceğine de inanıyoruz, zerre kadar şüphemiz yoktur; çünkü Cenab-ı Hak, (Kulum beni nasıl zannederse, onu öyle karşılarım) buyuruyor. Cenneti istemeyenler, alay edenler de var. Onlar da öyle istiyor. Allahü teâlâ, istemeyene Cenneti veriri mi? Her işimiz, her yaptığımız, her hareketimiz imtihandır. İmtihanda duyulan heyecan, yaşarken duyulmazsa, emir ve yasaklara dikkat edilmezse, dine uymada gevşeklik olursa, diğer taraf sıkıntılı olur. İşte, imtihana çekileceğimizi unutmamalı, agâh yani uyanık olmalı, gafletten kurtulmalı. Mesela, helalinden kazanmak, helal lokma yemek, dinimize uygun olarak evlenmek, iş kurarken, iş bozarken, Rabbim bundan razı mı, değil mi diye düşünmek, hep agâh olmaktır. İnsan birinin evindeyken daima ev sahibiyle yaşar. Mesela, İmam-ı Rabbani hazretlerinin evinde olsaydık, o anda nasıl o mübarek zatı unuturuz ki? Bu mümkün mü? Her tarafta o mübarek zat var; çünkü onların evi. Orada oturuyor, orada konuşuyor. Yani onların evinde, onların yanında, başka bir şey akla gelmez ki. İnsan nasıl o mübarek zatın evinde olur da, kendisini meyhanede, kendisini sokakta zannedebilir. Olacak iş değildir. İşte bunun gibi, bütün kâinat da Rabbimizindir. Her an Onun nimetlerini yiyoruz. Her an Onun durdurmasıyla hayattayız. Her an bizi konuşturan, işittiren, yürüten, besleyen hep Odur. Her an bizi görüyor, her an bizi işitiyor. Onunlayız. Peki, insan Rabbimizin bize ihsan ettiği mekânda yaşar da, nasıl nimet sahibinden gâfil olur? Nasıl Onu unutur? Allahü teâlâyı unutmamak, Onu her an hatırlamak Müslümanlıktır. Kısmen de Müslümanlık olmaz. Camide Müslümanlık, sokakta canavarlık olmaz. Bütün kâinat Onundur. Biz misafiriz. Allahü teâlâyı unutmazsak, neyi hatırlarsak o şekilde ölürüz. Peygamber efendimiz, (Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz) buyuruyor. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Eşinizle Bir Sorun Yaşarsanız Avucunuza Bakın | Ravza'm | Evlilik-Nikah Konuları | 2 | 12 Mart 2023 00:38 |
Öyle bir yol ki............. | _bülbül_ | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 26 Mayıs 2017 15:03 |
Öyle Bir Yemek Yap ki | Esma_Nur | Et Yemekleri | 4 | 25 Mayıs 2017 23:26 |
Öyle ama ..: ) | Beytül Ahzan | Komik Paylaşımlar | 8 | 16 Şubat 2017 08:41 |
Nasıl bulmak İstiyorsan Öyle Bırak!!!. | Mihrinaz | Çocuk ve Aile Sağlığı | 2 | 13 Ağustos 2015 19:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|