|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 09 Nisan 2009 (22:24), Konuya Son Cevap : 09 Nisan 2009 (22:24). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Nisan 2009, 22:24 | Mesaj No:1 |
Cumanın edası için hangi şartlar sözkonusudur Cumanın edası için hangi şartlar sözkonusudur 196- Cumanın edası için şu altı şart vardır: 1) Cuma namazını bulunulan yerdeki idarecinin veya onun göstereceği kimsenin kıldırmasıdır Şöyle ki: Cuma namazını en büyük idareci veya onun izni ile diğer bir şahıs kıldırmalıdır İdareci veya onun görevlendirdiği bir şahıs bulunmayan bir yerde, müslüman cemaatın tayini ile içlerinden biri cuma namazını kıldırabilir İslam hükümlerinin uygulanmadığı (daru'l-harb gibi) yerlerde cuma namazı böyle kılınır 2) Hutbe okumaya izin, namaz kıldırmaya da izindir Aksi de böyledir Bu her iki görevi yapmaya yetkili olan zat, bir özür olsun, olmasın, yerine başkasını tayin edebilir Başkasını tayin için kendisine yetki verilmemiş olsa da yine yapabilir Fakat hatibin huzurunda izin almaksızın başkasının hatiblik görevini yapması caiz değildir 3) Genel izindir Belli bir yerde müslümanların toplanıp cuma namazını kılmaları için idareci tarafından müsaade edilmiş olmalıdır Bazı şahıslara özel bir şekilde tayin edilen ve kapısı başkalarına kapatılan yerlerde cuma namazını kılmak caiz olmaz Fakat mabedin kapısı açık bırakılarak insanların girmesine izin verildiği takdirde, başkaları gelmemiş olsa da, cuma namazları sahih olur 4) Vaktin devamıdır Şöyle ki: Cuma namazını kılabilmek için öğle vakti devam etmek üzere olmalıdır Bu vakit çıktı mı, artık cuma namazını kılmak veya kaza etmek caiz olmaz O günün öğle namazı da kılınmamış ise, yalnız onu kaza etmek gerekir Daha cuma namazı kılınmakta iken vakit çıkacak olsa, yeniden öğle namazını kaza olarak kılmak gerekir (İmam Malik'e göre, cuma namazı öğle vakti çıktıktan sonra da kılınabilir İmam Ahmed'den bir rivayete göre de, cuma namazı zeval vaktinden önce de kılınabilir) 5) Cemaat bulunmasıdır Şöyle ki: Cuma namazı için cemaatın en az mikdarı, imamdan başka üç kişidir İmam Ebû Yusuf'a göre, imamdan başka iki kişidir (İmam Malik'den bir rivayete göre otuz, İmam Şafiî ile İmam Ahmed'in mezheblerine göre de kırk kişidir) Cemaatın aklı yerinde ve erkek olması ve en az bu üç kişinin birinci secdeye kadar hazır bulunması da İmam-ı Azam'a göre şarttır Buna göre yalnız kadınların veya çocukların cemaatiyle veya birinci secdeden önce dağılıp da azınlıkta kalan cemaatle cuma namazı kılınamaz Cemaatın huzuru, iki İmama göre tahrimeye kadar şarttır İmam Züfer'e göre, hiç olmazsa ka'dede teşehhüd mikdarı duruncaya kadar cemaatın hazır bulunması şarttır Cemaat bundan önce dağılacak olsa, geriye kalan bir veya iki kişinin öğle namazını kılması gerekir Cemaatın mukim veya hür olmaları şart değildir Öyle ki, misafir veya köle olan bir müslüman cuma namazını kıldırabilir 6) Cumanın farz olan namazından önce hutbe okumaktır Şöyle ki: Vaktin girmesinden sonra mevcut cemaatın huzurunda bir hutbe okunması gerekir Bunun içindir ki, hutbe okunurken cemaat bulunmayıp da sonradan namazda bulunacak olsalar, namazları caiz olmaz * Cemaatin hutbeyi işitmesi şart değildir Sadece hazır bulunmaları yeterlidir Hutbe esnasında bir mükellef erkeğin, misafir olsa dahi, bulunması yeterli görülmektedir Cuma hutbesinin rüknü, İmamı Azam'a göre, Allah'ı zikirden ibarettir Onun için hutbe niyeti ile yalnız: "Elhamdü lillah" yahut "Sübhanallah" yahut "La ilahe illalah" denilecek olsa, yeterli olur İki İmama (İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e) göre, hutbe denilecek derecede uzunca bir zikirden ibarettir Bunun en az olan derecesi, Tahiyyat mikdarı hamd ve Salavat ile müslümanlara duadır * Hutbenin vacibleri, hatibin taharet üzere bulunması, avret sayılan yerlerin örtülü olması ve hutbeyi ayakta okumasıdır Hutbenin sünnetleri de, hutbeyi iki kısma ayırmak ve bunlar arasında bir tesbih veya üç ayet okunacak kadar bir zaman oturmaktır Bu bakımdan buna iki hutbe denir Bu iki hutbeden her biri hamdi, kelime-i şehadeti, salât ve selâmı kapsamalı Birinci hutbe, bir ayetin okunması ile insanlara öğüt vermeyi, ikinci hutbe de müslümanlara duayı kapsamalıdır Ayrıca imamın sesi, ikinci hutbede olan birinci hutbedekinden daha hafif olmalıdır İşte bunlar hutbenin sünnetlerindendir * Her iki hutbeyi uzatmamak da sünnettir Hatta hutbeyi "Hücurat" süresi ile "Büruc" süresine kadar olan sürelerin herhangi birinden uzunca okumak, özellikle kış mevsiminde, mekruhtur Cemaatı bıktırmak uygun değildir Cemaatın acele görülecek işleri olabilir Onları camide fazla tutmak, cuma namazlarına devamlarına engel olacağından yersiz bir iş olur Hatib olan şahıs bunları düşünmelidir Sözlerinin sonu, önceki sözleri unutturacak ve kıymetten düşürecek şekilde hutbesi uzun olmamalıdır Hutbenin kısa ve cemaata faydalı bir tarzda hazırlanması, hatibin ehliyet ve faziletine delildir Bu konudaki bir hadisi şerifin anlamı şöyledir: "Namazının uzun, hutbesinin kısa olması bir kimsenin anlayışlı bir din alimi olduğunun alametidir Artık namazı (cemaata ağır gelmeyecek şekilde) uzatınız, hutbeyi de kısa okuyunuz Gerçekten bazı sözler, sihir gibi kalbleri etkiler" İşte böylece hutbeler, belâgat ve mana bakımından ruhları kazanacak bir halde bulunmalıdır Ashabı kiramdan (Câbir bin Semüre'den) rivayet edildiğine göre, Peygamber efendimizin namazı da, hutbesi de orta bir halde idi Çok kısa ve çok uzun olmaktan beri idi * Hatib, ezan okunup tamamlanıncaya kadar minberde oturur Sonra ayağa kalkar Sonra gizlice "Euzü" çekerek aşikâra hamd ve sena'da bulunur Hutbesini cemaata karşı söyler Savaşla alınmış bir beldede hatib sol elinde tutacağı bir kılıca dayanarak hutbesini okur Bu durum İslamın gücünü, İslam mücahidlerinin dayandıkları kuvveti hatırlatır Milletin kahramanlığını arttırır Hutbe bitince ikamet yapılır Bunlar da hutbenin sünnetlerindendir Hatibin hutbe sünnetlerini gözetmemesi veya dünyalık konuşmalarda bulunması mekruhtur 7) Cuma namazının bir beldede veya belde hükmünde bulunan bir yerde kılınmasıdır Beldeden maksad, valisi, hakimi, yolları ve mahalleleri bulunan herhangi bir şehirdir Bu beldeye bitişik olup asker toplamak, at bağlamak, silah atmak, cenaze namazı kılmak, ölüleri gömmek gibi beldenin ihtiyaçlan için hazırlanmış olan yerler de, belde hükmündedir Bu yerlere "Fina-i belde" denilir Onun için bir belde camilerinde cuma namazı kılınabileceği gibi, böyle yerlerde de kılınabilir Önceleri şehirlerin dışında böyle namaz kılma yerleri (Musallâ) vardı Halk cuma ve bayram günlerinde orada toplanarak namazlarını kılarlardı Böylece beraberliklerini, güçlerini ve hakka olan bağlılıklarını göstermeye çalışırlardı Öyle ki, İmamı Azam'a göre, bir beldede yalnız bir camide veya bir Musallâ'da cuma namazı kılınır, birkaç camide kılınmaz Fakat İmam Muhammed ve İmamı Azam'dan diğer bir rivayete göre cuma namazı, bir beldede bulunan birçok camilerde kılınabilir Doğru olan da budur Uygulama da böyle yapılmaktadır İmam Ebû Yusuf'dan bir rivayete göre, şehirde ancak iki yerde cuma namazı kılınabilir Diğer bir rivayete göre de, aralarında bir ırmak bulunmadıkça iki yerde de cuma namazı kılınmaz Cuma namazının birçok camide kılınmasını caiz görmeyenlere göre, bir beldede kılınan birçok cuma namazlarından hangisine daha önce tekbir alınarak başlanmışsa o namaz sahih olur, diğerleri olmaz İşte böyle bir ihtilaftan kurtulabilmek içindir ki, cumanın dört rekat son sünnetinden sonra "Zühri ahîr" adı ile dört rekat namaz daha kılınmaktadır Şöyle ki: "Vaktine yetişip henüz üzerimden düşmeyen son öğle namazına" diye niyet edilir ve tam öğle namazının dört rekat farzı veya dört rekat sünneti gibi, dört rekat namaz kılınır Daha iyisi sünnet namazı şeklinde kılmaktır Çünkü cuma namazı sahih olmamışsa, bu dört rekat ile o günün öğle namazı kılınmış olur Bu namazın son iki rekatına ilave edilen sure ve ayetler, farzın sıhhatine zarar vermez Eğer cuma namazı sahih olmuşsa, bu dört rekat kazaya kalmış bir öğle namazı yerine geçer Kazaya kalmış böyle bir namaz bulunmayınca da nafile bir namaz olur Sonuç: Bu şekilde namaz kılınması ihtiyata uygun olduğundan, alimlerin çoğu tarafından güzel görülmüştür Şafiî alimlerinden bir çokları da bunu uygun görmektedirler Çünkü İmam Şafiî'ye göre de, bir beldede ilk kılınmaya başlanan cuma namazı geçerlidir, diğer cuma namazları sahih olmaz O halde cuma namazına daha sonra başlamış olanların öğle namazını kılmaları gerekir Bununla beraber bu uygulama bir içtihad meselesi olduğundan İmam Şafiî Hazretleri, Bağdad'da birçok camide cuma namazının kılındığını gördüğü halde buna itiraz etmemiştir Büyük İslam İlmihali Müellifi : Ömer Nasuhi Bilmen Sadeleştiren:Ali Fiklri Yavuz | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2873 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3614 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3259 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7668 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7165 | 02 Ekim 2012 21:16 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hangi zulümden bahsetsem, bu ümmet için ne söylesem…/Mustafa Cilasun | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 17 Ağustos 2013 19:12 |
Hafızlık için hangi şartlar gereklidir | MERVE DEMİR | Hafızlık | 1 | 08 Ekim 2009 19:51 |
Nikahın sahih olabilmesi için şu şartlar gereklidir | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 14 Nisan 2009 11:10 |
Cumanın bir kimseye farz olabilmesi için hangi şartlar gerekir | MERVE DEMİR | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 09 Nisan 2009 22:17 |
Hastanın teyemmüm alması için gerekli şartlar | KuM TaNeSi | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 09 Nisan 2009 17:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|