|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 19 Mart 2009 (20:51), Konuya Son Cevap : 18 Mart 2018 (00:04). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
19 Mart 2009, 20:51 | Mesaj No:1 |
Çanakkale Savaşı 18 Mart Çanakkale Savaşı 18 Mart Çanakkale Savaşı Çanakkale savaşı, doğu ile batının, hilal ile haçın, iki medeniyetin, iki inancın hesaplaşmasıdır. Batı, son haçlı seferlerinden beri ilk defadır ki bu kadar yoğun bir şekilde doğuya yönelmiştir. Güçlü, mağrur ve kibirlidir. Özellikle teknolojisine ve silah gücüne güvenmektedir. Kendi medeniyetlerinin İslam medeniyetinden daha üstün olduğunu sanmaktadır. Değil mi ki zenginler, gelişmişler, ilerlemişler, üstün gelecek olan onlardı. İtalyan eski başbakanı Berlusconi, ırakın ABD tarafından işgali sırasında; "bizim medeniyetimiz onların medeniyetini yener" derken aynı mağrur ağızla konuşuyordu. Büyük laf etmişti. Çanakkale de ki askerlerimiz büyük laf etmeyi bilmiyorlardı. Ama imanlarının batının tüm materyalist değerlerinden daha büyük olduğunu biliyorlardı. Batının zenginliği, askeri üstünlüğü, kocaman topları, kan kusan savaş gemileri kahramanlarımızın gözünü korkutmamıştı. İman dolu göğüslerini batının teknolojisine siper etmişlerdi. Batı karşısında asla kompleks içerisinde değillerdi. Bu savaş, silahla iman gücünün çarpışmasıdır. Birisinin en büyük kozu askeri gücü diğerinin en büyük gücü ve sığınağı iman kalesidir. Mehmetçik, gök ekinler gibi biçilmek pahasına makus tarihimizi yenmek ve bize biçilen kefeni yırtmak için bedenini feda etmiştir. Mehmet Akif " Türk askeri ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından onun göğsündeki kat kat iman alınacak gibi bir kale değildir" derken bu hakikate dikkat çekmektedir. Cihad şuuru ve şehadet özlemi Osmanlı da bir sır var: Askerinin gözünde korku yok, tüm imkânsızlıklara rağmen şikayet etmiyor. On beş yaşında ki henüz sakalı bitmemiş, bıyığı terlememiş gençler gözlerini kırpmadan ölüme gidiyorlar. Aileler ciğerparelerini gidenin gelmediği cephelere kına yakarak gönderiyor. Yöneticiler, tıbbiye ve harbiye gibi okulların öğrencilerini dahi cepheye sürecek kadar kara… Bu sır nedir? Böylesine devleti ve milleti ile yaşlısı ve genci ile okumuşu ve cahili ile zengini ve fakiri ile aynı hedefe kilitlenmiş devlet- toplum var mıdır? Osmanlıda ki sır nedir… Bu sır İslamiyettir… Bu sır cihat şuurunda ve şehadet özleminde gizlidir. İtilaf devletleri komutanlarından Alan Moorehead da aşılmaz mehmetçik savunması için " Bir sır var orada" diyor. Hamilton ise sırrı bulmuş gibidir "Türkleri Cenabı Allah'larından ayırmak için bilmem ki ne yapmalı?" diye hayıflanıyor. Toprak haber götürmesin ey Hamilton bugün Türkleri Cenabı Allah larından kendi ellerimizle ayırıyoruz. Çanakkale de cihat edilmiştir. Çünkü müslümanların halifesi cihad-ı ekber - büyük cihat ilan etmiştir. Cihatta Allahın dinini yeryüzünden silmek isteyenlere karşı mücadele edilir. Siz Allahın dinine yardım edersiniz Allah ta size yardım eder. Allahu Teala, Kuranı Kerimde: "Ey iman edenler, siz Allahın dinine yardım ederseniz O da düşmanlarınıza karşı size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar." (Muhammed suresi / 7) buyurmaktadır. Başka bir ayette ise:"Allah size yardım ederse artık sizi yenecek yoktur. Sizi yardımsız bırakırsa ondan sonra size yardım edebilecek kimdir. Müminler ancak Allaha güvenip dayanmalıdır." (Al-i İmran / 160) diye müslümanların dikkatini cihada çekmektedir. Osmanlı Devletinde İslami hassasiyet en üst düzeydedir. Devlet başkanı aynı zamanda dünya Müslümanlarının halifesidir. Toplum dindardır, devleti ve milleti ile İslami değerlere sıkı sıkıya bağlıdır. Bundan dolayı ilan edilen cihat fetvasına uymak için adeta birbirleriyle yarışmışlardır. Osmanlı toplumu böyle durumlarda daima işini, gücünü, tahsilini, eşini, ailesini terk ederek canla başla cihada koşmuştur. Nitekim on beş yaşından yetmiş yaşına kadar eli silah tutabilen herkes cepheye gitmek için kuyruklar oluşturmuştur. Bu kadar genç ve öğrenci neslinin cepheye gitmesi ve çoğunun şehit olması o günden başlayıp cumhuriyet döneminde de devam eden aydın, din adamı ve ilim adamı yokluğunun yaşanmasına sebep olacaktır. Gençliğimiz uğruna savaşılacak değerleri bilmiyor Günümüz Türkiyesinin irtica saydığı inanç değerleri o günün Türkiyesinin mukaddes değerleridir. Çanakkale de şehadet şerbetini içen gül yüzlü yiğitlerin, sağcılık ya da solculuk için hayatlarını feda ettiğini söyleyebilir misiniz? Ya da milliyetçilik, ırkçılık, çağdaşlık veya batıcılık için mi savaşmışlardır. Kapitalizmin materyalist değerleri ya da sosyalizmin inançsız manifestosu için de savaşmamışlardır. Onlar âlemlerin Rabbi olan Yüce Allahın uğrunda savaşmayı emrettiği değerler için savaşmışlardır. Uğruna mücadele ederken ölenlerin şehit, kalanların gazi olduğu mukaddes değerler için savaşmışlardır. Bu mücadelenin Kuran da ki adı cihattır. Üzülerek ifade edelim ki günümüz gençliği bu değerlerden yoksun ve habersiz büyüyor. Cihat nedir? Şehit Kimdir? Uğrunda ölünecek değerler var mıdır? Hiçbiri bilinmiyor. Hal böyle olunca bize "Allah bu millete savaş vermesin" diye dua etmek düşüyor. Çanakkale geçildi Çanakkalede şehid düşen askerlerimiz sadece bir toprak parçası için mücadele etmemişlerdir. Aynı zamanda inancımızı, medeniyetimizi, kültürümüzü, ahlakımızı, bizi biz yapan , bizi farklı kılan değerlerimizi müdafa etmek için canlarını vermişlerdir.Batılılar 1915 de Çanakkaleyi geçmiş olsalardı bize ait bu değerlerin yerine kendi medeniyet değerlerini yerleştireceklerdi. Ancak şüheda buna izin vermedi. Devam eden yıllarda ise savaş bile yapmadan hatta biz farkında bile olmadan, Çanakkale geçildi.Bugün öz vatanımızda, bizi biz yapan değerler, İslami değerler yerine batıdan alınan değerlerin geçer akçe olması, batı medeniyeti karşısında yenildiğimizin göstergesidir. Saygıdeğer okuyucularım;söylemek bize çok zor geliyor ama Çanakkale geçildi… Şehitler aramızdalar Sahabe anlatıyor: Benim üzgün olduğumu gören Rasulullah sordu: "Seni üzen nedir?" "Babam Uhud da şehit düştü" dedim."Bizler yetim kaldık, ona üzülüyorum." O zaman bana dedi ki : "Allahın babana hazırladığı nimeti sana haber vereyim. Allah aradaki perdeleri kaldırarak babanla yüz yüze konuştu. Ey kulum dile benden ne dilersen" dedi. Babam da; "Ey Rabbim, beni dirilt yeniden dünyaya gönder, senin yolunda ikinci kez şehit olayım" diye karşılık verdi. Allahu Teala; "ben ölenlerin bir daha geri dönmeyeceği hükmünü koydum " dedi ve şehidini sevindirmek için şu ayeti indirdi: "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz hayır onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılıyorlar" (Al-i İmran / 169)
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2569 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2979 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2973 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6743 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2582 | 07 Ağustos 2009 23:03 |
20 Mart 2009, 12:38 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: Çanakkale Savaşı 18 Mart
Allah'ın rahmeti ve bereketi aziz şehidlerimizin üzerine olsun.İşte birliktelik tek yürek olmanın ispatı Çannakkaledir. Çanakkale gırtlağına bıçak dayanan bir milletin zalim sömürgecilere dur dediği bir savaş.Destan yazılan bir tarih Ümmetin vahdet birlikteliğidir. |
20 Mart 2009, 13:15 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | RE: Çanakkale Savaşı 18 Mart
Agabey.. Bu millet her ne kadar onca ıvır zıvırlardan birbirine düşse de, konu ALLAH İÇİN VATAN MÜDAFAASINA geldiğinde İMANLARINYA , TEKBİİRR ALLAHÜEKBERR ! sesleriyle , gözlerini dahi kırpmadan , kendisini ALLAHA TAM TESLİM EDEREK şahadete yürüyecek bir millettir.. Şartlar ne olsun, Dünya üzerinde İMANIYLA yürüyen ,içindeki ruhu hiç öldürmeyen tek milletiz...Bu ümmeddin VAHDET BİRLİKTELİĞİ kadar muhteşem bir şey daha düşleyemiyorum..Fakat Zor zamanda değil (Savaş, açlık, hastalık, felaketler vs.. ) keşke RAHAT zamanda da MÜSLÜMAN ! olsak.. Heyhat !.... Aziz ŞEHİT VE ŞAHİT'lerimize allahtan rahmet ve mağfiret dilerim... Selam ve dua ile... |
18 Mart 2018, 00:04 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 |
DÜNYA HARP TARİHİNDE İLK 3 SIRAYI ALABİLECEK BİR ZAFER Dünya harp tarihinde Çanakkale muharebelerinin ayrı bir yeri olduğunu belirten Selvi, "Çanakkale Zaferi, insan kaybı açısından, savaşın süresi içerisinde cepheye sevk edilen asker sayısı açısından, şehitler ve karşı taraftan kayıplar açısından mukayese edildiğinde, dünya harp tarihi içerisinde ilk üç sırayı alabilecek bir zaferler bütünüdür." diye konuştu. METREKAREYE 6 BİN MERMİ DÜŞTÜ MERMİLER HAVADA ÇARPIŞTI! Çanakkale’de metrekareye 6 bin merminin düştüğünü, karşılaşma ihtimali 6 milyonda bir olan mermilerin onlarcasının birbiriyle çarpıştığını hatırlatan Selvi, şunları kaydetti: "Bu kadar yoğun bir muharebe içerisindeydi ama Osmanlı askeri orada da askerliğin nasıl yapılması gerektiğini, savaşın ne olduğunu dünyaya büyük bir ibretle göstermişlerdir. Çanakkale üzerine saatlerce konuşsanız bitmez, arkası gelmez ama savaştaki Türk-İslam ruhunu bize aktaran yüce hadise. Bu savaş, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakta kalmasına sebep oldu. Hiçbir şey boşa gitmedi, hiç kimse hayatını boşa kaybetmedi. Bu yüzden geleceğe daha güvenli bakabilmek, bu coğrafyada devletimizi ebed müddet yaşatabilmek için Çanakkale ruhunu her sene daha fazla kuvvetle genç kuşaklara anlatmak mecburiyetindeyiz." ÇANAKKALE SAVAŞI'NDA NELER OLDU? Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul′u zapt etmek suretiyle Almanya′nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir. RUSYA OSMANLI'YA SAVAŞ İLAN ETTİ Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de Britanya donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir. EN BÜYÜK SALDIRI 18 MART 1915'TE Birleşik Krallık Savaş Konseyi sektereri Albay Hankey Winston Churchill 'in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur.. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalındı. Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Britanya ve Fransa çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. ANAFARTALAR KAHRAMANI MUSTAFA KEMAL DEVREDE Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir. Çanakkale Şehitlerine Şu boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupa'lı" Dedirir, yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahut kafesi! Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak Boşanır sırtlara vadilere sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller, Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyare. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler, Kahraman orduyu seyret ki, bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, haşa edecek kahrına ram? Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar taşlar... O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor; Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi, Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem sığmazsın. Hercümerc ettiğin edvara da yetmez o kitap Seni ancak ebediyetler eder istiab. "Bu taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına, Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına, Sonra gök kubbeyi alsam da rida namiyle Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan. Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına. Türbedarın diye ta fecre kadar bekletsem, Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem. Tüllenen magribi akşamları sarsam yarana, Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana... Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber. Mehmet Akif Ersoy
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Çanakkale Savaşı İle Bilgiler | NUR | Serbest Kürsü | 1 | 18 Mart 2019 09:34 |
18 MART ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ | mehmet akif2 | Serbest Kürsü | 6 | 18 Mart 2017 21:25 |
Torunun yarın 18 mart..çanakkale | anahro | Şiirler ve Şairler | 0 | 22 Mart 2015 18:46 |
31 Mart 2015 | vertyucek | Hafta'nın Konusu | 1 | 14 Mart 2015 10:20 |
çanakkale savaşı ve kınalı ali | mehmet akif2 | İslami Haberler | 3 | 18 Mart 2012 19:53 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|