Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Serbest Kürsü

Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi:  12 Mart 2013 (18:41), Konuya Son Cevap : 14 Mart 2018 (11:24). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
  • 1 Beğenilen EyMeN&TaLhA
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 12 Mart 2013, 18:41   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kıssaların bugünü

Kıssaların bugünü

Âlemlerin Rabbi, Kitabıyla insanlara hakikati tebliğ etmekte; ama bu tebliği meseller ve temsillerle, yaşanmış örnekleri de anlatarak tebliğ etmektedir. Ve âlemlerin Rabbi, hakikati bu şekilde insanlara vahyetmesinin yanında, bu hakikatle nasıl yaşanacağını bizzat peygamberinin hayatıyla göstermektedir.
Risale-i Nur müellifinin dikkatimizi çektiği hayat derslerinden biri, avâm-havas ayrımına dairdir. İnsanların ancak yüzde 20’sinin havas, geride kalan büyük çoğunluğun ise avâm olduğunu söyler Bediüzzaman. Onun ‘havas’tan kasdı ise ne soy, ne servet, ne de diploma ile ilgilidir. Havas aklıyla, avâm gözüyle düşünür. Havas, Bediüzzaman’ın kavram haritasında, hakikati soyut düzeyde tanıyabilen, kavrayabilen ‘tahkik ehli’dir. Hakikati ancak müşahhas hale getirildiğinde, meselâ bir temsil üzerinden veya yaşayan bir örnek üzerinden sunulduğunda kavrayabilen avâm ise, ‘taklid ehli’dir.

Manidar olan bir husus, Bediüzzaman’ın bu insanlık durumu üzerinden insanlar arasında üstün-düşük, üst-ast, değerli-değersiz türünden bir ayrıştırmaya gitmemesidir. Bilakis, buradan hakikati bütün insanlara sunabilme bakımından, önemli bir ders çıkarır Bediüzzaman. İnsanların az bir kısmının hakikati soyut halde kavramasına karşılık, büyük çoğunluk hakikati bir ‘sûret giydikten sonra’ tanıyorsa eğer, tebliğ ve irşadla yükümlü hakikat ehline düşen, hakikati herkesin anlayacağı şekilde sunmaktır.

Bu, hakikat ehline, iki yönden sorumluluk yükler: Birincisi avâmın da anlayabilmesi için, hakikati soyut şekilde değil, mesel ve temsil yoluyla, müşahhas örneklerle, somutlaştırarak sunması gerekir. İkincisi yine avâmın da anlayabilmesi için, dil ile tebliğden öte, haliyle, yaşayışıyla hakikati fiilen temsil etmesi gerekir.

Hakikat-ı halde, bizzat âlemler Rabbinin kullarına öğrettiği bir tebliğ ve irşad sırrıdır bu. Âlemlerin Rabbi, Kitabıyla insanlara hakikati tebliğ etmekte; ama bu tebliği meseller ve temsillerle, yaşanmış örnekleri de anlatarak tebliğ etmektedir. Ve âlemlerin Rabbi, hakikati bu şekilde insanlara vahyetmesinin yanında, bu hakikatle nasıl yaşanacağını bizzat peygamberinin hayatıyla göstermektedir.

Kur’an kıssaları
Kur’an’ın sûreleri, sayfaları, âyetleri arasında dolaşırken, karşımıza bu kadar çok kıssa çıkıyorsa, işte bu sebeptendir. Hz. Âdem kıssası, Nuh aleyhisselam kıssası, İbrahim aleyhisselam kıssası, Benî İsrail kıssaları… derken; Bakara’dan Kasas’a, Âl-i İmran’dan Enbiya’ya bu kadar çok sûrede bu kadar çok kıssanın karşımıza çıkmasının sebebi budur. Sadece Hz. Musa kıssasının ona yakın sûrede bine yakın âyetle anlatılmasının sebebi de budur. İblis kıssasının, ona yakın sûrede yüzü aşkın âyetle tekrar tekrar anlatılmasının sırrı da yine budur.

Kur’ân ülkesinin her tarafında karşımıza çıkan bütün kıssalar, yanısıra Kur’ân’ın bize anlattığı mesel ve temsiller, ister havas olsun ister avâm, herkesin anlayabileceği bir kıvamda hakikati sunar. Havassın bir kıssadan alacağı ders ile avâmın alacağı ders arasında, çekirdek ile ağaç arasındaki fark kadar büyük bir farklılık da olabilir gerçi; ama istisnasız herkes bu kıssalar yardımıyla hakikati özü itibarıyla kavrar. Nitekim, Kur’ân’ın ilk muhatabı olan ümmî bir kavmin içindeki nice bedevî kavim, bu kıssaların irşadıyla, medenî milletlere üstadlık edecek derecede bir hakikat idrakine kavuşmuş haldedir.

Kıssalardan bu hakikat dersini devşirebilmek için ise, insanın bütün bu kıssalara ‘düne dair’ olarak değil, ‘insana dair,’ dolayısıyla ‘bize dair’ okuması gerekiyor. Ancak bu takdirde, her bir kıssa, hangi çağda olursa olsun, bütün insanlara hitap eder; içerdiği mânâları insana ifşa eder bir hal alıyor.

Meselâ Musa aleyhisselam ve Firavun kıssasını alalım. Yahut, Musa aleyhisselam ve Benî İsrail arasında yaşananları… Musa aleyhisselamın durumu kalbin ve aklın hakikat yolunda insana sunduğu imkânlara dair bir ders içerdiği gibi; Firavun’un yaptıkları nefsin, Benî İsrail’in yaptıkları heva ve hevesin hakikat yolunda insanın önüne çıkardığı engel ve tuzaklara dair dersler içerir. Bu yönüyle bu kıssa, esasında, her insanın kendi iç dünyasında yaşanan manevî mücadele için yol ve yön gösterir bize.

Yaratılmış olana, kâinata bakıp Yaratıcıyı nasıl tanıyacağımıza dair dersler içeren eseri için Musa aleyhisselamın küfranî sihirleri yuttuğu gibi yerden hayat suyu çıkaran asâsına telmihle Asâ-yı Musa ismini tercih eden Risale-i Nur müellifi, esas itibarıyla bütün risalelerinde bu bakışı öğretir bize. Doğrudan Kur’ân’ın mucizeliğine adanmış bir risale olarak “Yirmibeşinci Söz” ve doğrudan Kur’ân’daki peygamber mucizelerinden bize ve bugüne dair dersler çıkaran “Yirminci Söz,” ilk anda akla gelen örneklerden ikisidir.

Bugünün dersleri
Ama bütün bu risaleler içerisinde en ziyade zihinlere yer edeni, Lem’alar’ın başındaki iki lem’a olsa gerektir. “Birinci Lem’a”da Yunus aleyhisselamın, “İkinci Lem’a”da Eyyub aleyhisselamın kıssasını anlatır bize Bediüzzaman. Ama bu kıssaları ‘dünün’ konusu olmaktan çıkarıp, ‘bugünün’ konusu haline getirerek. ‘Peygamberler tarihi’nin değil, Senai Demirci’nin bir yazısına başlık olarak seçtiği zarif tabirle ‘peygamberler bugünü’nün konusu olarak. ‘Onlara dair’ olmaktan öte, ‘bize dair’ bir kıssa olarak okuyarak.

Onun sunmuş olduğu bu bakış açısıyla Yunus aleyhisselamın karşısına çıkan gece de, deniz de, balık da, bize, bugünün insanına hakikatin dersini taşır:

“…İşte, Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle, onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz, şu sergerdan kü­re-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor; onun de­nizinden bin derece daha korkuludur. Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hûtundan bin derece da­ha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hûtumuz ise, yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor.

Madem hakikî vaziyetimiz budur. Biz de, Hazret-i Yunus Aleyhisselâma ikti­daen, umum esbabdan yüzümüzü çevirip, doğrudan doğruya, Müsebbibü’l-Es­bab olan Rabbimize iltica edip “la ilahe illa ente subhanek. İnni Küntü minezzalimin” deme­liyiz ve aynelyakin anlamalıyız ki, gaflet ve dalâletimiz sebebiyle aleyhimize it­tifak eden istikbal, dünya ve hevâ-yı nefsin zararlarını def edecek yalnız o Zat olabilir ki, istikbal taht-ı emrinde, dünya taht-ı hükmünde, nefsimiz taht-ı ida­re­sindedir…”

“İkinci Lem’a”da ise, Eyyüb aleyhisselamın kıssasında ‘bize dair’ dersler ve ibretler vardır:

“…Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâ­tınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyub’dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz her­bir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.

Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim mânevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münâcât-ı Eyyubiyeye, o hazretten bin defa daha ziyade muhtacız.

Bahusus, nasıl ki o hazretin yaralarından neş’et eden kurtlar kalb ve lisanına ilişmişler. Öyle de, bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler—neûzu billâh—mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip ima­nı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nef­retkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar...”

Bediüzzaman’ın Kur’ân kıssalarını bugüne, bize taşıyan; her bir kıssadan bize dair dersler ve şifalar sunan usülünden alacağımız çok ders var.

Ve bir de vazifemiz: Bu usulü bütün ümmete mal edebilmek…

(Moral Dünyası Dergisi'nde yayınlanan yazı.)
Metin KARABAŞOĞLU
alıntıdır
su damlası beğendi.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 6358 14 Temmuz 2015 13:14
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4215 14 Temmuz 2015 13:06
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 5100 14 Temmuz 2015 13:00
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları Çocuk ve Aile Sağlığı Mihrinaz 2 2844 14 Temmuz 2015 12:23
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? Çocuk ve Aile Sağlığı EyMeN&TaLhA 0 2540 14 Temmuz 2015 12:03

Alt 14 Mart 2018, 11:24   Mesaj No:2
Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:su damlası isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.759
Konular: 697
Beğenildi:8588
Beğendi:10215
Takdirleri:28065
Takdir Et:
Standart

__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
TÜRKİYE İSLAMİ HAREKETLERİ DÜNÜ VE BUGÜNÜ Nebevi Sevda Makale ve Köşe Yazıları 1 13 Temmuz 2019 17:39
Beddua Konusunda Gülen'nin Dünü ve Bugünü FECR Videolar/Slaytlar 9 26 Ocak 2014 21:51
kıssaların anası 1 sevginin_bedeli Kur'ân-ı Kerim Genel 4 31 Ekim 2009 00:46
Kosova'nın Dünü ve Bugünü Seleme İslam/Dinler/Mezhepler 0 23 Temmuz 2008 17:05
Kur'an-ı Kerim'de Kıssaların Din Eğitimindeki Rolü NUR Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 5 22 Nisan 2008 21:20

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.