Ahlaksızlığı Nasıl Cazip Hale Getiriyorlar ???

[Nesli_Nur]

Ahlaksızlığı Nasıl Cazip Hale Getiriyorlar ???

Ahlaksızlığı Nasıl Cazip Hale Getiriyorlar ???

Türkiye’yi bozdukları yetmiyormuş gibi…

Toplumda ahlaki yozlaşmanın yaygınlaşmasında, medyanın olumsuz yayınlarının birçok etkileri vardır. Ne yazık ki geleneksel aile yapımızı bozmaya yönelik diziler, sadece Türkiye içinde değil, Arap ülkelerine yönelmekte ve dolayısıyla, manen büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Özellikle Alman ortaklı bir medya grubunun dizileri, ne yazık ki bu konuda sanki özel bir misyon yüklenmiştir.

Bir kısım medya grubuna bağlı TV kanalları, günlük ve haftalık gazetelerin ve dergilerin müstehcen yayınları, fuhuşla ilgili fıkraları, utanç verici resimleri neşretmeleri, fuhşu çoğaltmış, bir taraftan da reklamlarını da yaparak kitleleri sömürmüşlerdir. Bu neticeyi elde etmek için en ince zekâ oyunları kullanılmış; sanat, resim, psikoloji ve ilmin diğer bölümleri de bu yolda seferber edilmiştir. (1)

Müstehcen yayınlarla hep ahlâksız, zinakâr, sapıkların reklamı yapılarak, kitlelerin onların peşinden gitmeleri için itici yayınlarda bulunulur. Bunların sayılamayacak kadar çok hileleri vardır.

Gençler için kurulan tuzaklar; “Güzellik Yarışması”

Mesela, genç bir bayanı soymak zordur. Ama “Senin güzel resimlerin dergilerde, televizyon kanallarında, gazetelerde çıkacak” denirse, basının ve TV'nin gayretleri ile zihnen buna hazırlanmış olan biçare, tuzağa düşer. Demek ki sonu felâketle biten yolun ilk adımları, zararsız gibi gösterilen mayolu resimler, yarı kapalı filmler, hep hanımları meşhur etmek kılıfıyla yapılır.

Hatta gençleri cazip kelimelerle avlarlar; “Bu kıyafeti giymek için cesaret ister, yürek ister. Genç kızlar! Hadi bakalım cesur olduğunuzu, özgür olduğunuzu ispatlayın.” “Falan kimse aşk da sınır tanımıyor!” “Hadi güzel olduğunuzu ispatlayın, güzellik yarışmasına katılın, prenses olmaya hazır mısınız?”…

Bu tür reklam bombardımanına kimi zavallı kızlar direnemezler. Bu altın tas içindeki zehir gibi sözler karşısında, hem o yayınlarda kullanılan hem de onları seyreden ya da okuyan zavallı gençler oltadaki balık gibidirler. Maalesef, çoğu basit ruhlu genç de hemen onların yönlendirmelerine, güya cesaretini ispatlamak adına hemen atlayıverir.

Yüzlerce kız, et pazarı haline dönüşen güzellik yarışmalarına hem de ellerinden tutmuş anneleriyle gelirler. Zavallı kızlar, kurt inine girmiş kırkık koyun misali, tiril tiril titrer, üşür. Dolaşırken bir taraftan da hallerinden memnunmuş gibi, yaptıkları dünyanın en ciddi işiymiş, onlarsız cihan batarmış gibi kasıntılı haller, yırtık tavırlar takınır, yorgunluktan bitkin, bakışlardan manen delik deşik olmuş cesetlerini zorla sürüklerler.

Düşünüyorum da acaba esir pazarlarında durum bundan farklı mıydı? Ama günümüzün herhalde en önemli farklı yanı, bugünkülerin bunu gönüllü olarak yapmaları belki de. Bunlar “zamane putlarının” parayla eğlenceyle ve en önemlisi “hava” ile kandırıp tuzağına düşürdüğü azatsız köleleridir. Bol para, sükseli hayat, kurt ve çakalların bıyık altından bol bol saçtıkları “kompliman”lar, onların beden ve hayatlarını kezzap gibi kemirir…

“Cesaret mi?’ Belki... Çünkü ‘Cahil cesurdur.’ denmiştir. Girdikleri yolda, kadınlık şerefini tüketen, bir erkeğin şerefli eşi olmayı kendine ağır bulurken, binlercesinin elinde ve gözünde maskara olan cahillerden, böyle feci ‘cesaret’ler beklenebilir! İnsanları, dünya ve ahiretiyle beraber yiyen bu vahşet dünyasının, kurdu ve kuzusuyla birlikte bütün ‘kurban’larına çok yazık!...” (2)

Sadece TV kanalları değil, yurdun dört köşesinde köy, ilçe, şehirlerde, adını da “Festival Güzeli” koyarak, köy kızlarının bile “kiraz güzeli, karpuz güzeli, festival güzeli, domates güzeli” yarışmalarıyla soyundurmaktadırlar. Özel TV ve gazetelerin organize ettiği, adı “güzellik yarışması” olan fakat aslında “Çıplak Kadın-Et Pazarı” haline gelmiştir. Hatta “Lolita” yani, küçük yaşta kızlar bile, daha küçükken bu çirkin oyunun kurbanları haline getiriliyor. Mesela, bir gazetenin düzenlemiş olduğu Lolita yarışmasına, 13 yaşında, binlerce kızın katılmak için müracaat etmiştir.

Sapıklığı normalleştirme çabaları!

Art niyetli kimi medya kuruluşları, dizilerinde, hatta verdikleri haberlerinde bile neredeyse sapıklığın reklamını yaparlar. TV ve sinema filmlerinde, örneğin bir kadının kocasıyla, üvey oğlu arasındaki aşk ilişkisini konu edinirler. Ya da gazetelerde ve TV’de haber veriyoruz diye “Kızına tecavüz eden babayı, karısını satan kocayı, kocasını aldatan kadını, çocuklara ilişen sapığı…”güya teşhir edip “Vahşet, olamaz, insanlık ölmüş” gibi güya onları suçlar pozisyonuna girerler.

Aslında, onların cürümlerinin reklamını yaparak, gizlice basit ruhlu insanlara “Siz de böyle yapın” diye telkinatta bulunurlar. Seyrettiği filmdeki tecavüz şeklini, gözüne kestirdiği kıza uygulamak isteyenler, kardeşlerine, akrabalarına iğrenç tecavüzde bulunanlar, filmde gördüğü artistlerin giyimlerini taklit edenler ve daha neler neler...

“Temiz ahlaklı’, iyi düşünceli insanları, bilhassa gençler ve genç kızlar için saygı ve sevgiye layık bilinen değerlerin; çiğnenebilir, değersiz sayılabilir olduğunun duyulması, onların masum gönül dünyalarını alt üst ederek, buhranlara sürüklenmelerine sebep olacaktır. Zihinlerine giren ‘Demek, bu kaideleri çiğneyenler varmış, konan sınırların dışına çıkmak mümkünmüş’ düşüncesi, hayallere kapılmaya hazır gençler ve saf insanlar üzerinde fevkalade yıkıcı tesirler meydana getirebilir.” (3)

Hedef: Aile ve değerlerimiz

Son yıllarda, sanki kasıtlıymışçasına TV dizilerinde sık sık eşlerin birbirini aldatmalarına, flörtü cazip hale getirilmesine, aile içi çarpık ilişkilere zemin hazırlayan senaryoların işlenmesi, hiç de iyi niyetle izah edilemez.

Gerçekten, ailenin tahrip edilmesi, aynı zamanda değerlerimizin tahrip edilmesi anlamına geliyor. Mesela yıllarca şöyle bir konu; filmlerin ana senaryosuydu. “Köylü ve kapalı bir kız, zengin erkekle evlendirilir. Eşini beğenmeyen erkek, eğlence yerlerinden çıkmaz. Artık, örtülü ve köylü diye gösterilen bayana birileri akıl verirler. ‘Sen örtünü çıkar, dekolte elbise giy, dans öğren...’ Denilenleri yapan bayan, artık yeni vizyonuyla o erkeğin karşısına çıkar ve o erkek, eşini bile neredeyse tanıyamaz. Tabiî ki eşini kıskandırması için başka erkeklerle dans etmeye ve flörte başlaması gerekir. Güya kocası da artık onun peşine düşecektir.”

Yine, Yeşilçam filmleri ve TV dizilerinde, kadınlara şu düşünce empoze edilir: “Seni aldatan kocanı; sen de aldat(!)” Bir yanlışa karşı başka bir yanlış tavsiye edilerek, aslında ailenin yapısına dinamit konulmaktadır.

Namus düşmanı insanların kullandıkları temel argümanlardan biri de “Sanat yapıyoruz” palavrasıdır. Medyatik bir ressamın bir kadını çırılçıplak soyup suluboya resmini yapmasına tepkiler karşısında verdiği cevap “Ayol, biz sanat için bunu yapıyoruz” olmuştu. Bu tür insanların kullandıkları genç kız ve erkeklerin düştükleri durum ve ileride düşecekleri sefalet, onlar için mesele değildir. Menfaatleri için yapamayacakları şey yoktur. Para ve şehvetleri için gençleri kandırırlar. Onları pornodan tutun, reklama kadar her şeyde kullanırlar. Hem resimlerinden hem de cinsiyetlerinden istifadeye çalışırlar.

Suistimaller de cabası…

Sinema ve TV'den tutun gazetelere kadar bu işin içinde olanlar vardır. Okurlarımdan özür dileyerek aktarmak istiyorum, hani şu söz boşuna söylenmemiştir: “Artist olmanın yolu prodüktörün yatak odasından geçer” diye. Bazı bayağı kadınların, özel TV ya da gazetede boy göstererek, reklam yapabilmek için gazetecilere ve programcılara kendilerini arz ettikleri bile söylenmektedir. Dergi çıkaranların, manken ajanslarının, özel radyo kuranların, film şirket sahiplerinin, bu işle uğraşanların bazılarının, bu art niyetle çalıştıkları bilinmektedir.

2008 yılında seyrettiğim bir haber çok ilgimi çekmişti. “Sinema filminde rol alacak bayanlar aranıyor“ diye bir reklam veriliyor. Ve beğenilen bayanlar, normal bir dairede kurulan bir kaç kamera karşısına geçiriliyor. Birkaç sahne çekiminden sonra, o bayana yatak sahnesi çekileceği söyleniyor. Artık o zavallı da meşhur olacak ya, itiraz etmiyor. Ve kurt adamların yatağına giriyor. Ve tezgâha düşüyor. Aslında bu işi yapanların film çekme gibi bir amaçları yok. Kızlara tecavüz için böyle bir oyun planlamışlar. Bazı kızların şikâyeti üzerine polis inceleme başlatıyor.

Yine, bazı uyanıklar(!) internete özel bir TV için “Biri Bizi Gözetliyor“ programı çekmek için “Aday kızlar Aranıyor“ reklamı veriyorlar. 15 tane kızı adresi bilinmeyen bir orman evine topluyorlar. Kızların banyolarına bile gizli kamera koyup onların mahrem görüntülerini çekip ileride şantajla istediklerini yapma planı kuruyorlar. Şikâyet üzerine, polis buraya baskın yapıyor. Aslında bu düzenbazların da hiçbir TV ile anlaşmaları yok. Amaçları sadece kızları zevkleri için ve haram kazanç için kullanabilmek. Bu durum, aslında “Kızım, seni artist yapacağım“ palavrasının her zaman geçerli ve işe yaradığını(!) gösteriyor.

Bütün bu yapılanların asıl hedefinin, bir bütün olarak toplumu ifsad etmek olduğunun da altını çizerek yazımızı tamamlayalım.

HASAN ÇALIŞKAN

[alya dua]

annemin bi lafı var asıl azmaz nesil bozmaz her şey ailede başlar ailede biter sen küçükken aman ne olacak diye taviz verirsen şort giysin aman gençliğini yaşasın sıfır kol giysin aman konsere gitisn..ileride zaptedemezsin

[suhtem]

alya dua Üyemizden Alıntı

annemin bi lafı var asıl azmaz nesil bozmaz her şey ailede başlar ailede biter sen küçükken aman ne olacak diye taviz verirsen şort giysin aman gençliğini yaşasın sıfır kol giysin aman konsere gitisn..ileride zaptedemezsin

güller anneye gelsin

[alya dua]

suhtem Üyemizden Alıntı

güller anneye gelsin

[suhtem]

...aynen bütün hedefleri toplumu ifsad etmek!!! uzgn


" Bak bize nazar oldu cumamız pazar oldu ..
Bize ne olduysa hep azar azar oldu...."

emeğine sağlık Ayşenur içler acısı halimizi sergileyen bi pylşm ..
Rabbim müslmanlrn basiretini açsın ....

[Nesli_Nur]

suhtem Üyemizden Alıntı

...aynen bütün hedefleri toplumu ifsad etmek!!! uzgn


" Bak bize nazar oldu cumamız pazar oldu ..
Bize ne olduysa hep azar azar oldu...."

emeğine sağlık Ayşenur içler acısı halimizi sergileyen bi pylşm ..
Rabbim müslmanlrn basiretini açsın ....

Ederm ablacm
inşaAllah