|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Esma_Nur,Açılış Tarihi: 08 Şubat 2014 (14:12), Konuya Son Cevap : 18 Mart 2014 (18:07). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
08 Şubat 2014, 14:12 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Gölge et, ama ne olur gölge olma!... Gölge et, ama ne olur gölge olma!... Sinoplu Diyojen yanlış söylemiş. "Gölge etme" diyeceğine, keşke "gölge olma başka ihsan istemem" deseydi hatırını soran Makedonyalı İskender'e. Siz, hesap yaparken, bir şeyin gölgesini hesaba katar mısınız? Ben katmam. Çünkü gölgeler solda sıfır gibidirler; bin tane gölge bir 'şahsiyet' etmez, tıpkı soldaki bin tane sıfırın toplam değerinin yine sıfır olduğu gibi. İnsanlar ya gölgedirler, ya da şahsiyet. Gölge iseler, gölgesi oldukları biri vardır; yani kölesi oldukları biri. O birine, siz 'gölgeci' de diyebilirsiniz. Gölgeci, insanları kendisinin gölgesi olarak görmekten zevk duyar. Ve hiçbir gölge iradeli hareket edemez. Gölgelerin ne sevgileri gerçek sevgidir, ne de nefretleri sahici nefret. Onlar, kendisinin patlıcanın değil padişahın dalkavuğu olduğunu söyleyen muzip gibidirler; sevgi ve nefretleri gölgecininkine ayarlıdır. Emirle severler, emirle nefret ederler. Oysaki şahsiyetler, kendilerine ait bir kafa ve kendilerine ait bir yürek taşıdığının bilincinde olan insanlardır. O kafayı düşünmek, analiz yapmak, yerinde onaylamak ve yerinde reddetmek için; o yüreği de duymak, sevgiye değer olanı sevmek, inanmaya değer olana inanmak, nefreti ve inkarı gerekli olandan da nefret etmek ve reddetmek için kullanırlar. Gölgenin "ben idraki" olmaz; dolayısıyla "omurgası" da olmaz. Bu nedenle, hiç bir gölge hiç bir zaman "bir başkası olmaktan” kurtulup "kendisi" olamayacaktır. Ve omurgası olmayan hiç bir gölge, hiç bir zaman dik duramayacaktır. Gölgelerle yapılan siyasetin içerisinde "şahsiyeti" aramak da beyhude bir uğraştır elbet. Gölgelerin yaptığı siyasetin omurgalı olmasını beklemek abesle iştigaldir. Dik durulması gereken yerde, dik durmasını bekledikleriniz yerlerde sürünüyorlarsa, gerçek nedeni işte budur. Tarihi bir tecrübedir: Kadrolar şuurlandırılır, kitleler şartlandırılır. Peki bizde nasıl yürür bu işler: Kadrolar şartlandırılır, kitleler şuurlandırılmaya çalışılır. Bu ikincisi olmayacak iş. Gelelim kadrolara… Evet, kadrolar şartlandırılır, çünkü şuurlandırılırsa, başlarında buldukları demirbaşların konumunu sorgulamaya, onların oraya hangi çaba, liyakat ve vasıfla çıktıklarının hesabını istemeye başlarlar. Onun için de, gölgeci liderler şu ezeli taktiği uygularlar: Dama çık, merdiveni çek. Merdiveni çek ki, senden sonra kimse senin çıktığın yere çıkamasın. Ondan sonrası kolay: Bir yandan "Hadi aslanlarım, koşun, geride kalanı elerim!" salvoları, bir yandan da "O kadar da değil, beni geçeni vururum!" tehditleri. Tüm sorunumuz, insan kumaşının kalitesinde düğümleniyor. Kumaşı kaliteli insanları siyasete taşırsanız, kaliteli siyaset üretirler; ticarete taşırsanız, kaliteli ticaret. Tersi de geçerli. O halde, en akıllıca yatırım, siyasetten de, ticaretten de önce, insan unsuruna olan yatırım. Tabi ki, hayatın alanları, birbiriyle bıçak sırtı gibi ayrılan şeyler değildir. Ne ki, "Ne yapmalı?" sorusunun doğru cevabı da "Nereden başlamalı?" sorusundan bağımsız bulunamaz. Geleceğin inşası için harekete geçen bir kitlenin, politikaya yatırımının insan unsuruna olan yatırımına oranı, bir buz dağının su üstündeki kısmının su altındaki kısmına oranı kadar olmalıdır. Yalnızca böyle yapan bir hareket, toplumsal dönüşümün lokomotifi olmayı hak eder ve yaşadığı zamanın aktif öznesi olur. Değilse, kendisine umut bağlayan kitlelerin umutlarını yad ve yabancı lokomotiflerin hoyrat emellerine peşkeş çeken birer vagon olurlar ki, bu tam da yaşadığı zamanın "pasif nesnesi" olmaya tekabül eder. Bütün bunları bana hatırlatan, Rasulullah'ın Buhari tarafından aktarılan bir hadisi oldu. Burada aktarayım, bakalım size neler hatırlatacak: "İnsanlar da develer gibidir: Bazen yüz tanesi bir arada bulunur da, içlerinden, binmek için bir tane bile bulamayabilirsin." [Mustafa İSLAMOĞLU]
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konu Sahibi Esma_Nur 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Üfleyin dağıtın | Videolar/Slaytlar | Esma_Nur | 0 | 40 | 12 Aralık 2024 19:26 |
Fetolar bitmez ama! | Taziye-İlan-Selamlaşma | Kara Kartal | 5 | 118 | 21 Ekim 2024 10:49 |
Bulaşık makinasında turşu yapıyoruz | Turşular | Esma_Nur | 0 | 69 | 18 Ekim 2024 23:05 |
Tarifsiz Acımız | Taziye-İlan-Selamlaşma | Vasat | 11 | 377 | 05 Eylül 2024 09:33 |
Yasdayız😭 | Taziye-İlan-Selamlaşma | Vasat | 9 | 256 | 31 Temmuz 2024 13:05 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Gölge | İslaminesil | Videolar/Slaytlar | 5 | 03Haziran 2021 22:58 |
Olma! | FECR | Kur'ân-ı Kerim Genel | 2 | 16 Mart 2016 14:54 |
Vazifemiz İslamiyet'e gölge değil ayna olmaktır | EyMeN&TaLhA | İslami Haberler | 0 | 16 Mart 2014 10:24 |
Dil niçin lal olur, nazar melal, hal bizar olur…/Mustafa Cilasun | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 01 Eylül 2013 22:40 |
Hutbe:Kör olma gördüğüne kör olma körlüğüne! | Huzurİslam | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 1 | 23 Mayıs 2008 19:57 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|