|
Konu Kimliği: Konu Sahibi İslaminesil,Açılış Tarihi: 06 Ocak 2015 (12:37), Konuya Son Cevap : 10 Ocak 2015 (02:52). Konuya 11 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Ocak 2015, 12:37 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Şehidlerin Ardından... Şehidlerin Ardından... Şehidler asıl unutulunca ölürler. Bizler onları unutmadık ve unutturmayacağız...
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
Konu Sahibi İslaminesil 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Babadan Evlada Cevap. | Makale ve Köşe Yazıları | Kara Kartal | 18 | 7497 | 13 Kasım 2017 21:19 |
Asrın Kerbelasi Filistin.. | Serbest Kürsü | Mihrinaz | 3 | 1830 | 13 Kasım 2017 18:55 |
Dūşlerim... | Makale ve Köşe Yazıları | su damlası | 2 | 1764 | 12 Kasım 2017 07:51 |
Mynmar ve Biten Muslumanligimiz... | Makale ve Köşe Yazıları | İslaminesil | 0 | 1595 | 16 Eylül 2017 22:06 |
Veyl Olsun... | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 3 | 1761 | 16 Eylül 2017 22:04 |
06 Ocak 2015, 12:38 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından...
Şehid, zifiri karanlıklarda kandildir...
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:40 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından...
Şehidler asıl unutulunca ölürler. Bizler onları unutmadık ve unutturmayacağız... Molla İhsan YEŞİLIRMAK kimdir? Kanın al al rengi, karın pak beyazıyla buluştuğunda “cennetin ruhsatı” olan bir fotoğraf için deklanşöre basar görünmez bir el… Tanıklığı belgeler… Kendini feda etmenin ve adanmışlığın resmini yapar gökkuşağının bütün renkleriyle… Ve şahadet en çok Şubatlara yakışır. Şehitler geçer tarihin karanlık dehlizinden nurdan meşâleler taşıyarak. Korkakların, dünya-perestlerin, ruhunu nerde yitirdiğini unutanların, kendi haz ve keyiflerinden başka kaygı taşımayanların, akılcıların, mûtedillerin, makyevelistlerin arasından mağrûr ve mesût öylece geçer şehitler. Malcolm X, Abbas Musavi, Hasan El Benna, Metin Yüksel, Molla İhsan Yeşilırmak ve daha nicesi…” * Şehadetin 19. Sene-i devriyesinde Şehid Molla İhsan YEŞİLIRMAK’ı rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Bu vesileyle Muhammed ZAHİR’in kaleme aldığı “Mazlum Diyarın Mazlum Şehidi: Molla İhsan Yeşilırmak” makalesini yeniden istifadenize sunuyoruz.
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:44 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından... İslami, gruplar birbirlerine karşı önyargılı olmaktan uzak durmalı, kendine tanıdığı hakları ve biçtiği İslami değer ve vasıfları, diğerlerine de tanımalıdırlar. Ayrıca hak ve hakikatin yalnızca kendilerinde olduğu şeklindeki yanlış düşüncelerden uzaklaşmalıdırlar. Örneğin İmam Hasan el Benna’nın, yalnızca ihvanu’l Müslimin’i tek cemaat olarak kabul ettiğine ve diğer İslami cemaatleri reddettiğine rastlanmamıştır. Üstad Mevdudi de hiçbir zaman, Cemmat-i islamiyye dışındaki cemaatlere karşı cephe almamıştır. Yine Üstad Bediuzzaman için de aynı şey söz konusudur. Bu zatlar, böyle yapmak yerine, kendi cemaatlerinin tek İslami cemaat olmadığını ve ümmet bağlamındaki İslam cemaatinin bir parçası olduğunu vurgulamışlardır.(24) Üstad Mevdudi şöyle diyor: “Partimizin Allah Resulü’nün kurduğu cemaat ile özdeş olmadığı hususu, sizler için açık olmalıdır. O halde partimizin tüm üyelerinin, partinin ve kendi liderinin statüsünü abartmaktan kaçınmaları gerekir. Her hal ü karda, İslam dinini, bir mezhebe dönüştürmemeli ve İslam’a verilen zararla hedefimizi yok etmemeliyiz. Cemaatten ayrılmak, kuşkusuz, kişinin, sırtını İslam’a dönmesi demek değildir.” (25) ''Şahadetü’l Hakk'' adlı eserinde de şöyle diyor: “Benim cemaatimden çıkan bir kimse kafir olmaz, kendisi başka bir cemaate katılabileceği gibi, ayrı bir cemaat de kura* bilir.” (26) Bediuzzaman Said-i Nursi de, ‘Nur cemaati’nin Hizbullah olan Hizbu’l Kur’an’nın hizbi olduğunu, ancak ma’nay-i külliyyenin (genel ma’nanın) bir cüz’iyyesi (parçası) olduğu’nu vurguluyor. Yani, ‘Risale-i Nur şakirdlerinin de, sınırsız Hizbullah topluluğunun hususi parçaları olduğu’nu söylüyor.(27) Bediuzzaman, tevhid inancına inanan, iman sahibi olan herkesi, Hizbullah olan Hizbu’l Kur’an’dan saymakta ve Nur Cemaati’ni de Hizbullah’ın ehemmiyetli bir parçası olduğunu vurgulamak istemektedir. ‘Nur Cemaati Hizbullah’tır, diğer cemaatler hizbuşşeytandır’ şeklinde düşünmemektedir. Şehid Hasan el Benna da, kendi Cemaatine İhvanü’l Müslimin derken, diğerlerini İhvanu’ş-Şeyatin olarak kabul etmemektedir. Yine Mevdudi’nin kurduğu cemaat, Cemaat-i İslami olarak isimlendirilirken, diğer cemaatler Cemaatler Cemaatü’l Kafirin veya Cemaatü’l Fasikin olarak isimlendirilmemişlerdir. [Molla Masur GÜZELSOY]
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:46 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından... Yanıldıklarını göreceklerdir. Nerde görülmüş ki, baştanbaşa direniş kesilmiş mazlumların direniş alevi sönmüş? Ve Garzan şimdi mahzun; tasa ve kederden sisler kaplamış Garzan’ı... Garzan ağlamada, ince ince gözyaşlarıyla İloh Çayı’yla... Garzan, ömrü boyunca böyle bir yiğidi çok zor gördü ve bir daha da zor görecek! Ve duyumsamakta şimdi Garzan’ın toprağı, O’nun sıcak kanını.. içine çekmek istiyor bu kanı... Ve Garzan toprağı şimdi vuslata ermenin sarhoşluğuyla demlenmiş... Kimi misafir ettiğini biliyor. Bizse değil hazan, yeni bir baharın müjdesi kanın takipçisi... Garzan toprağı vefalıdır. Garzan toprağı cefakârdır. Kucakladığı bu şehidi, bize geri verecek... Adım gibi eminim! Bize geri verecek binlerce... Hayat dolu binlerce lâle ile... Tarih boyunca sulanmakta olan Tevhid ağacına doğru yol buluyor kan... Ve Garzan toprağı bu geçişe izin veriyor. Tevhid ağacını diriltmenin karşı konulmaz sorumluğuyla davranacak bu toprak! Bir değil, bin çiçek açacak!.. Ve kırmızı güller, şehid Gıyaseddin’den selam getirecek!.. Vefalıdır bu toprak... Kiminle tanıştığını iyi biliyor. Kadirşinaslığını gösterecek! Çünkü şehidin kadirşinaslığına aşina oldu.” HİRA DERGİSİNDEN.. Fotoğraf: Şehit Gıyaseddin Uğur
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:49 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından... Şehid CENGİZ ORUÇ ( 30 Ekim 1993 ) Diyarbakır 1967’de Diyarbakır’da doğdu. İlkokulu Diyarbakır’da okudu. Orta ve liseyi Diyarbakır İmam Hatip lisesi’nde tamamladı. Müslüman bir ailenin çocuğu olduğu için, daha ortaokul birinci sınıftayken, islami mücadelenin kıyısında, küçücük gayretleriyle dikkat çekiyordu. Okul yılları uzadıkça, o da kıyıdan içeriye doğru ilerliyordu. Zihnî kapasitesi yaşıtlarının üzerindeydi. Lise yıllarında okuldan ayrı olarak, Arapça tahsiline başladı. Yaz tatili süresince, Şark Medreselerinde, Arapça ve İslamî ilimleri tahsil ediyordu. Lise yıllarındayken, bir yol aramasında, yanında Arapça eserler olduğu için, göz altına alındı ve DGM’ce tutuklandı. Bir süre cezaevinde yattıktan sonra, tahliye oldu ve daha sonra da beraat etti. 1987 yılında liseyi bitirince, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü’nü kazandı. Fakülte hayatı da lisenin devamıydı. Her geçen gün fikrî derinliği artıyor, daha da olgunlaşıyordu. 1991 yılında fakülteyi bitirdi.Bu arada zaman zaman, dergiler için, Arapça’dan çeviriler yapıyordu. Arapça’nın dışında, Farsça’yı da çok iyi biliyordu. Cengiz Oruç 30 Ekim 1993 şehid edildi.
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:50 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından... Aziz dava arkadaşlarım!.. Siz, İslam davasına sahip çıktığınız zaman, ciddi ve samimi olarak sahip çıkınız! Kendinizi bir memur sıfatında telaki ediniz; hem de Allah’ın memuru olarak!.. Aynı zamanda davayı kendinize meslek haline getirip “Ben bir meslek sahibiyim, mesleğim var, mesleğime iyi sahip çıkmalıyım; hakkıyla sahip çıkmazsam, gar-ı ciddi ve sahtekar olurum.” Diye kendinizi sorgulamalısınız. Bu münasebetle Şehid Seyyid Kutub şöyle diyor: “Ya İslam’ın tamamını alınız, ya da tamamını bıra*kınız!” demek ki bir davaya sahip çıkıldığı zaman cidden sahip çıkılmalı ve hakkı verilmeye gay*ret edilmelidir. Molla MANSUR GÜZELSOY'un vasiyetinden..
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:51 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından... Şehid ORHAN KORKMAZ'ı Anlamak Ve Örnek Almak. Bütün şehadetler kutludur, Hepsinin mesajları yücedir, Şehitlerin hepsi meşaledir, Geriye kalanlara numunedir… Ama kimi şehitler var ki hatıraları ve bıraktıkları miras, geriye kalanlar için daha bir farklı mesajlar içerir. Şehit Orhan Korkmaz böyle bir şehadetin, böyle bir mirasın timsalidir. Çünkü O sadece inandığı gibi yaşamanın bedelini yakın tarihte hiçbirinin yaşamadığı bir şekilde ödedi. Çünkü O’nun başına gelenleri ancak efsanelerde duymak mümkündü. Ya da Ashabı Uhdud kıssasında olduğu gibi tarihte kutsal metinlerin kaydına geçecek kadar istisna bir durumdu. Şehit Orhan Korkmaz Orhan Korkmaz kuldan korkmazlığın, sadece Allah’tan korkmanın örnekliğini bizlere en iyi anlatan; hayatıyla şahit, ölümüyle şehit bir şahsiyettir. Onun şehid ediliş şekli kullara korku salmayı maharet sananlara ne denli aciz ne denli zavallı olduklarının ispatını yapan silinmez bir belgedir. 1980-1990 arası yıllar genelde tüm Türkiye’de özelde de Türkiye Kürdistan’ında İslami şuurlanmanın yaygınlaştığı, o günün koşullarında İslami faaliyetlerin ivme kazandığı yıllardır. Özellikle belli sayıda insanın önderliğinde gelişen bir şuurlanma süreciydi bu. Olgunlaşmış, nitelik açışından belli bir eşiği aşmış öncü kadro sayısı kâfi dereceye ulaşmamıştı. Bir yandan bu süreci doğru okuyacak, yönlendirecek ve yönetecek kadroların oluşması için yoğun eğitim faaliyetleri yapılırken diğer yandan da var olan teveccühe cevap vermenin zorluğu yaşanıyordu. O yıllarda Kürt Ulusal Hareketi de tamamen PKK’nin temsiliyetinde ve önderliğinde gelişiyor; diğer bütün Kürt ulusalcıları farklı nedenlerden dolayı olsa da ulusalcıların birleşmesi gereken adresin PKK olduğunu savunuyordu. Böyle bir süreç yaşanırken PKK, yakaladığı tarihi fırsatın farkında olarak Kürt halkının yegâne temsilciliğine soyundu. Bu temsiliyeti yapmanın kendi hakkı olduğuna olan inancı öylesine gözlerini kararttı ki, kim buna karşı en küçük bir çekince dahi koysa hain ve işbirlikçi olamaya namzetti. Bu çekince o kişinin bir ajan olması için yeterli nedendi. Siyasal bilinç açısından oldukça ham olan bölge halkı yılların getirdiği devletin baskı ve yok sayma politikaları karşısında kendilerini temsil etme gücüne ulaşan bu hareketi ciddi bir tanıma, gözlemleme, deneme ve kritiğe tabi tutmadan gözü kapalı bir şekilde sahiplendi. Dolayısıyla PKK bölgede devletin karşısında halkın yegâne temsilcisi olarak sahnede rol almaya başladı. Bu sırada yukarda sözünü ettiğimiz İslami şuurlanma süreci de hızla gelişiyor ve bu süreçte İslami çalışmalara katılan insanlar hatırı sayılır bir kemiyete ve yabana atılmayacak bir keyfiyete kavuşuyordu. O günün koşullarında en iyi okuyan, dünyayı en iyi takip eden, çalışmalarında ahlaki değerlere bağlılığı, kişilikli ve kimlikli olmayı en çok önemseyen kesim İslami kesimdi. Kürt ulusal hareketi için Kürdistan sınırsız bir imkân sunan coğrafya haline gelmeliydi. Bütün gençlik ulusal harekete katılmalıydı. Ancak İslami faaliyetlerin olması bu potansiyelin ikinci bir adrese kayması ihtimalini de beraberinde getiriyordu. Yani gençlik bir alternatife sahip durumdaydı. Bir alternatif çalışmayı ve adresi hazmetmesi düşünülemezdi PKK’nin. Zira geçmişten getirdiği ve genetik özelliği olan tek olma; başkasını yok edip yemedeki oburluğu buna müsaade edemezdi. Bu yüzden alternatif adresler oluşturan kadrolar hedef seçilmeye başlandı. Nerde bir öncü kişilik varsa onlar hedef seçilecek, bu öncüler yok edilince süreç kendi istedikleri mecraya doğru yol alacaktı. İşte böyle bir süreçte bilinçli olarak hedef seçilenlerden biri de Rahmetli Şehid Orhan Korkmaz’dır. Yaşadığı yerde etrafında öbek öbek gençlerin oluştuğunu görenler bunu hazmedemeyip onu hedef haline getirdiler. Fikir meydanında, düşünce sathında onunla baş edemeyenler en bildik, en ilkel, en aşina oldukları yöntemlerini uygulamaktan başka bir seçeneğe sahip olamazlardı. Böyle bir planı yaparlarken bile sinsi ve alçak yöntemleri kullanmakta bir beis görmeyenler Orhan Hoca’nın şahsında bütün İslami kesimin öncülerine mesaj yolluyorlardı. Orhan Hocanın şehid edilişinden ve şehid edilirken uygulanan insanlık dışı ve vahşi işkencelerden çıkarılması gereken birkaç ders vardır. Birincisi: Zalimlik sınır tanımaz bir vasıftır. Adaletten ve insanlıktan sapmanın belli bir durağı yoktur. İnsan sapmaya görsün sapınca nerde duracağı asla kestirilemez. Gidebildiği kadar, gücü ve ömrü kifayet ettiği kadar sapkınlıkta terakki eder. Orhan Hocanın şehadeti zulüm karakteristiği olan PKK hareketinin ne denli pervasız olduğunun tarihe geçmiş belgesidir. İkincisi: PKK varlık nedeni olduğunu iddia ettiği ve davasını dayandırdığı “özgürlüğü” başkasına asla reva görmez. Özgürlükten kasıtları ancak kendilerine yaradığı kadarıyladır. Onların her yaptığını olumlayıp onaylamazsanız siz ölümün en acısını hak ediyorsunuzdur. İddiasıyla icraatı birbirine bu denli tezat oluşturan bir hareket kitlelere güven veremez… Üçüncüsü: Bir davanın temsilciliğini yapmak o davanın öncülüğünü üstlenmek zaruri olarak o davaya düşman olanların hedefi olmayı beraberinde getirir. Sizin bir başkasını düşman telakki etmeniz gerekmez. Siz bir tez sahibiyseniz birileri sizin anti teziniz olmaya adaydır ve antitez olmanın gereklerini mutlaka yapmak isterler. Dördüncüsü: Rahmetli Orhan Hoca’nın şehid ediliş şekli kelimelerin anlatamayacağı kadar vahşicedir ve bu yöntemle şehid edilişi şunu göstermiştir. Düşmanlık yaparken kural tanımayanların dostluklarına güvenenler, er geç yanılacaklardır. Bu yüzden PKK hareketi düşmanlığında sınıfta kaldığı için ezilmişlerin dostu olma şansını külliyen kaybetmiştir. Düşmanlığını mertçe yapamayanların dostluklarına güvenenler yanılgılarının faturasını ağır öderler. Şehadetinin 21. yıldönümünde aziz şehit Orhan Korkmaz’ı rahmetle ve minnetle anıyor mücadelesindeki örnekliğini bütün dava sahiplerinin örnek alması gerektiğine olan inancımızı tazeliyoruz.
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:51 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından... Şehid AHMET AYDIN 'ın DUASI Ya Rabbi! Bizler, İslam binasının yükünü çeken moloz siyah taşlara talibiz. Bizi bu taşlardan kıl ki, çocuklarımız İslam binasının gözüken kısmı olsunlar. Ya Rabbi, bize merhamet et, bizi rahmetinle affet. Razı olduğun kullardan kıl! Emanetimizi yerine getirmemizde bize yardımcı ol. Bize şehadet nasib et! Mutmain olan nefisten kıl bizi Ya Rabbi! Müslümanlara yardım et! Birbirlerine merhametli olmalarını sağla. Şehid AHMET AYDIN 'ın Kaleminden BİR MÜSLÜMANIN İRFANİ BOYUTU Aşağıda kısaca bir da’va adamının özelliklerini kendi eksikliklerimizle ve bilgimizce yazmaya çalışacağım. Her müslüman’ın bu maddelerde kendisini bulması gerekir. Bunu göremiyorsa kendine bir çekidüzen vermesi ve iç inqilabı yapması şarttır. Kısaca Özetlersek: 1- Müslüman, Müslümanların kendisinden, elinden ve dilinden emin olduğu kimselerdir. 2- Gerçekleri değiştiren değil, aksine helali helal, haramı haram kabul edendir. 3- Allah’ın emrine uyarak O’nun kanunlarının sınırlarında durandır. 4- Kur’an-ın getirdiklerine iman edip onu ilmi ve ameli olarak tatbik edendir. 5- Boş ve batıl sözlerden yüz çeviren, söz ve ahdine sadık olandır. 6- Müslüman, kardeşine şefkatli ve merhametli müstekbirlere karşı azamet ve şecaatli olandır. 7- İnsanları dost ve kardeş edinendir. 8- Zillet ve aşağılığı reddeden, izzet ve şereften başka bir şeyi kabul etmeyendir. 9- Doğruluğa hakkı ile sarılan, aleyhine olsa bile hakkı inkar etmeyendir. 10- Şeytanın hakimiyetini kabul etmeyip, eğer ağır gelse dahi hakk olan bir da’vaya hizmet edendir. 11- Kendi nefsi için sevdiğini kardeşi için de seven, kendi nefsi için sevmediğini onlar için de istemeyendir. 12- Müslüman, kardeşine eliyle ve diliyle eza vermeyendir. Eminlik sıfatını taşıyandır. 13- Müslüman’ın başka bir kardeşinin ırzında, malında ve kanında gözü yoktur. Din kardeşini küçük ve hor görmez. 14- Müslüman kardeşine hased etmez, buğzetmez, kin gütmez, ayıbını araştırmaz ve alışverişinde sahtekarlık yapmaz. 15- Sadece Müslümanlara değil tüm canlılara karşı sorumlu olduğunu bilir. Mazlumun yanında zalimin karşısında olur. Velev ki başka dinden olsa da… 16- Ailesine, ebeveynine, çocuklarına, arkadaşlarına karşı kibar ve ölçülü olandır; onları sever, onları eğitmeye çalışır. 17- İnsani ilişkilerinde kendi çıkarını ön plana alarak inancına zarar getirmez. 18- Kardeşlerini Allah (c.c.) rızası için sürekli ikaz eder. Onların hatasını onları rencide etmeden söylerken kendisini de sorgulayandır. 19- Kendisinin hoşuna giden sözleri söyleyenlerden uzak durur. 20- İbadet kavramına dikkat eder. Dinden lakayd olmaz. Bulunduğu toplumda ibadete karşı bir zaaf varsa onlara uymaz. Onları ikaz eder. 21- İlmî ve siyasî bir sohbette işi benliğe ve tartışmaya kadar götürmez, bunun önünü keser. 22- İslam ahlakına gereken önemi verir. Kendi fikrini kabul etmeyenlerin dahi onu takdir etmelerini sağlaması gerekir. 23- Tebessümü kardeşinden eksik etmez. Asık suratla insan ilişkilerine girmez. Şahsi problemlerini davete yansıtmaz. 24- Müslüman, kardeşinin derdine ve sevincine ortak olur.Onu kendisinin bir parçası kabul eder. 25- Çocuklarına bırakacak en büyük mirasın şehadet olduğunu kabul eden ve bütün konuları ailesinde işleyen, onları bu tür fedakarlıklara hazırlayandır. 26- Çocuklarına ilmi ve siyasi konularda yetişmelerinde yardımcı olur. Başkalarını yetiştirirken gösterdiği sebat ve azmi, kendi ehline de gösterendir. *** Bu maddeler çoğaltılabilir. Mühim olan maddelere uymaktır. Bunlar bizim hayatımıza girerse bulunduğumuz toplumda sevgi, samimiyet, yardımlaşma, fedakarlık ve merhamet yeniden dirilir. Allah’ın razı olduğu kulların takdir ettiği kimseler oluruz. Kısacası Allah Resulü gibi emin oluruz.
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
06 Ocak 2015, 12:59 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Şehidlerin Ardından...
Bölgeyi karanlıktan Aydınlağa Tasıyan böyle misyon sahipleri gelirmi tekrar..
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ramazanın ardından | Sükutu-Ezber | Sükutu-Ezber | 0 | 27Haziran 2017 00:38 |
Ramazanın Ardından | KardelenGül | Oruç-Ramazan | 0 | 16 Temmuz 2015 07:10 |
Bİr fİrakın ardından | MusabBinumeyr | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 11 Aralık 2013 21:40 |
İmam Humeyninin Ardından | Yitiksevda | Videolar/Slaytlar | 0 | 30 Ekim 2012 12:45 |
Ardından....(Eyüp Ömer Bal) | MERVE DEMİR | Şiirler ve Şairler | 1 | 19 Aralık 2008 12:44 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|