|
Konu Kimliği: Konu Sahibi İslaminesil,Açılış Tarihi: 25 Ekim 2015 (19:55), Konuya Son Cevap : 25 Ekim 2015 (19:55). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
25 Ekim 2015, 19:55 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Bir Günahkârın İtirafları Bir Günahkârın İtirafları Gözlerin fedai, dilin fedai, yüreğin fedai, yaşantın fedai, paran fedai, hayalin fedai, ilmin fedai, uykun fedai, gölgen bile fedai… Van’da düzenlenen “Şehadet” konulu bir programa katılmıştım. Programa Mavi Marmara Gemisi’nde yaralanan arkadaşlar da katılmıştı. Bunlar arasında Diyarbakır’dan gelerek programa katılan ve olayda dokuz kurşunla yaralanan gazi bir kardeşimiz de vardı. Bu kardeşimiz; sıcak, sakin ve samimi duruşuyla ve de anlattıklarıyla beni derinden etkilemiş olmalı ki içimdeki şehadet arzusu bir kez daha uyanmıştı. Vanlı kardeşimiz de Lübnan’da İmam Muğniye’nin annesini ziyareti esnasında tanık olduğu bir olayı bize şöyle anlattı: Arkadaşlardan biri imamın annesine “Benim için dua edin, ben de şehit olayım.” isteğinde bulundu. Anne, hiçbir karşılık vermeyince arkadaş da isteğini üç kere tekrarlamak zorunda kaldı. Bunun üzerine anne dönüp “Şehadet, öyle bir makam ki onu hak etmek gerek.” Şeklin-de cevapladı. Annenin bu cevabı benim bu gece sabaha kadar kendimle bir iç muhasebeye girmeme yetmişti bile. Öyle ya, biz hak bir davadan bahsediyoruz. Hakimin ALLAH, tanığın ALLAH olduğu bir dava. İçinde ALLAH’ın olduğu bir davada adaletsizlik olur mu, burada torpil geçer mi? Haşa, Sümme haşa! O zaman annenin dediği gibi hak etmek gerek. Yani liyakat noktasında amellerimle bir şehide yaraşır bir Müslüman mıyım? Elbet de ALLAH-u Teala dilerse sonsuz rahmetinden bana şehadeti bahşedebilir. Ama ben yaşantımla buna kendimi hazırlıyor muyum? Vicdanıma sorduğumda şehadeti yaşantıma yakıştırıyor muyum? Çünkü ALLAH’ın bütün şehitleri hakikaten müstesna bir yaşam sürmüşlerdir. Programın sonunu beklemeden çıkıp eve geldim. Farklı bir ruh haleti içindeydim. Meğerse gerçeklerle yüzleşmek ne kadar da zormuş. İçimden, tüm çıplaklığıyla gerçekleri yüzüme haykıran bir ses daha güçlü bir şekilde yükselmeye başlamıştı. Eskiden sıradan bir müzik parçası gibi bazen şöyle terennüm ettiğimi hatırladım: “Ey şehadet! Sen bana neden nazlar edersin?” Sahi, bir gün şehadet bana: “Yahu, emin misin? İyi düşün, bak gelirim!” dese ve iş ciddiye binse, ben o zaman gerçekten şehadeti ister miyim? Dünyalık sevgilerimi ve sevdiklerimi bir çırpıda ardım sıra bırakabilir miyim? Bırakamıyorsam önce onları amellerimle aklımdan, kalbimden, boynumdan ve sırtımdan indirmem gerekmez mi? Bir de “Şehadet, kimsenin ayağına gelmez; ancak kimseler nefislerini kırarak şehadete gider.” sözü bir düstur değil midir? Şunu da öğrendim bu süreçte. Vicdanın sesini sağır kulaklar da işitirmiş. İçimden yükselen sesi işitmemek için kulaklarımı tıkamıştım; ama hayret! Sesi yine işitiyordum. Bana şöyle diyordu: Ey nefs! Sen şehadet derken bile nefsani düşünüyorsun. Şehidin eriştiği mertebeyi arzuluyorsun; elde ettiği şan, şeref ve namı istiyorsun. Hesapsız ve sualsız bir şekilde cennetlerde gezmeyi arzuluyorsun. Ey nefs! Bilmelisin ki şehadetin yolu, hiçbir şey istemeden her şeyini sevdiğinin uğruna feda etmekten geçer. Ey nefsim! Bilmelisin ki şehadetin yolu, kalbindeki bütün putları devirmekten geçer. Sen, basit bir uykuya bile dayanamayıp nice sabah namazlarını feda ederken bir taraftan da feda olmaktan bahsediyorsun. Sen; dünyada bir makam sahibi olmak için nice makam sahibi alçaklara boyun eğerken, onların önünde el pençe dururken bir taraftan da sadece ALLAH için eğilen başka da ancak kesilebilen bir baş olarak hayal ediyorsun. Sen, “Yok ben okumalıyım, cahil kalamam, okuyup doktor olmalıyım.” diyerek İslam’ın sembolü, müminin iffet bayrağı örtünü çıkarma cehaletinde bulunuyorsun. Diğer taraftan da kendine şehitlerin isimlerini takarak kendini zamanın Sümeyye’si, Meryem’i, Fatma’sı ve Zeyneb’i olarak tevehhüm ediyorsun. Sen, dünyada cenneti yaşamak için zamanının dörtte beşini dünyalık kazancın peşinden koştururken kendini Hz. Mus’ab gibi dünyayı elinin tersiyle iten ve şehadete en çıplak haliyle yürüyen bir kahraman gibi görüyorsun. Ey nefs, beni konuşturma! Hangi yanına dokunsam dökülüyorsun. Ey nefs! Çok iyi biliyorsun ki şehit olman için önce gözlerini zinadan kaçırıp feda etmen gerek, dilini haram sözden men edip asman gerek, mazlumların üzerine yağan kurşunlara göğsünü açman gerek, Bediüzzaman gibi dik ve hür durman gerek, Şeyh Sait gibi asılman gerek. Kısacası kalbindeki bütün sevgililerini tek tek, hesapsız kitapsız feda etmen gerek. O zaman her feda ettiğin parçanla fedai olursun. Gözlerin fedai, dilin fedai, yüreğin fedai, yaşantın fedai, paran fedai, hayalin fedai, ilmin fedai, uykun fedai, gölgen bile fedai… O zaman yaşayan bir şehit olursun. Sıcak yatağında dil ucuyla ve arzularından taviz vermeden şehit olmayı söylemek, bir kömür parçasını elmas değerinde görme körlüğünü göstermen demektir. Ey nefs! Bu hal ile senden şehit olmaz. Olsa olsa bir filmde Cesur Şehit Hz. Hamza ya da Hz. Yasir’i canlandıran ama gerçekte korkak olan bir aktör olur. Bu aktör ki yaptığı rolle kendisiyle gurur duyar, övünür ve kendisini gerçekten cesur bir şehit sanır. Ya Rabbim, affet! Ya Rabb-el Alemin! Yaşantımız küçük, arzularımız ise büyüktür, affet! Ya Rab! Merhametin sonsuzdur. Sen; bizi olduğumuzla değil, olmak istediğimizle gör, kabul et. Ya Rab! Sen Kadirsin, sana dilin söylediğini kalbe de kabul ettirmek ve bir şehit gibi yaşattırmak zor gelmez. Bize de nasip et! Ya Rab! Sen; bizi tel tel, nefes nefes, hücre hücre şehit yap! Ya Rab! Damar damar kendinle doldur beni, bizi, ümmeti! Ya Rab! Layık değilsek liyakat ver. Ya Rab! Samimiyet yoksa istek ve ihlas ver. Ya Rab! Hangi parça eksikse sen tamamla. Ya Rab! Ne olursun, bize razı olacağın fedai son bir nefes ver! Amin!
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
Konu Sahibi İslaminesil 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Babadan Evlada Cevap. | Makale ve Köşe Yazıları | Kara Kartal | 18 | 7510 | 13 Kasım 2017 21:19 |
Asrın Kerbelasi Filistin.. | Serbest Kürsü | Mihrinaz | 3 | 1832 | 13 Kasım 2017 18:55 |
Dūşlerim... | Makale ve Köşe Yazıları | su damlası | 2 | 1765 | 12 Kasım 2017 07:51 |
Mynmar ve Biten Muslumanligimiz... | Makale ve Köşe Yazıları | İslaminesil | 0 | 1597 | 16 Eylül 2017 22:06 |
Veyl Olsun... | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 3 | 1762 | 16 Eylül 2017 22:04 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Çalışan Bir Annenin İtirafları...(Buyrun Okuyun Lütfen) | enderhafızım | Evlilik-Nikah Konuları | 6 | 03 Temmuz 2015 16:11 |
Bir Günahkârın İtirafları | İslaminesil | Muhtelif Konular | 1 | 21 Temmuz 2014 02:44 |
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları | muallime | Muhtelif Konular | 0 | 19 Ekim 2013 13:05 |
"Haluk GE-TE-A'nın İtirafları" | kamer34 | Hadis-i Şerif | 34 | 06 Nisan 2011 14:47 |
Bir Günahkarın Cenazesi... | Verda_Naz | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 4 | 16 Mayıs 2008 12:25 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|