|
Konu Kimliği: Konu Sahibi nurşen35,Açılış Tarihi: 28Haziran 2018 (21:10), Konuya Son Cevap : 25 Temmuz 2018 (01:52). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
![]() ![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
![]() | Mesaj No:1 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]() İbretlik Dini Hikayeler KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ Abbasi halifelerinin beşincisi Harun Reşid, sarayının bahçesindeki bir gül fidanını çok beğenir. Yaprağı, kokusu, görünüşüyle dikkatini çeken gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir. Bahçıvan üzerine titremeye başlar gülün. Ne var ki, sakınan göze çöp batar derler ya. Aynen öyle olur. Bir sabah bahçıvan gelip bakar ki, gülün dalına konan bir bülbül, ne kadar yaprak varsa hepsini gagalayarak yere düşürmüş. Tek yaprak bırakmamış gülün başında... Korku içinde koşar halifeye: - Sultanım der, üzerine titrediğimiz gülün yapraklarını bir bülbül gagalayarak yere dökmüş, tek yaprak bırakmamış gülün başında... Harun Reşid, telaş etmeden cevap verir: - Üzülme efendi üzülme, der. Bülbülün yaptığı yanına kalmaz!. Rahat bir nefes alan bahçıvan işine döner. Bir gün bakar ki, bir yılan yaprakları düşüren bülbülü yakalamış, yutmak üzere, otların arasında kayıp gidiyor. Heyecanla yine halifeye gelir: - Sultanım der, bülbülü bir yılan yakalamış, yutarken gördüm. Sultan yine telaşsız: - Merak etme efendi der, yılanın yaptığı da yanına kalmaz!. Bahçıvan yine işine döner... Bir ara bahçede çalışırken otların arasında yılanı görür. Hemen elindeki küreğiyle darbe üstüne darbe indirerek yılanı orada öldürür. Sevinçle geldiği halifeye durumu anlatır: - Sultanım der, bülbülü yakalayan yılanı ben de bahçede otlar arasında yakalayıp küreğimle öldürdüm. Harun Reşid yine sakin: - Bekle efendi bekle der, senin de yaptığın yanına kalmaz!. Nitekim çok geçmez bahçıvan hatalar yapar. Yakalayıp halifenin huzuruna çıkarırlar. Cezalandırılmasını isterler. Halife emrini verir. -Atın bunu zindana!. Hemen yaka paça zindana doğru götürürken geriye dönen bahçıvan şunları söyler: -Sultanım der, bülbülün yaptığı yanına kalmaz dediniz, onu yılan yuttu. Yılanın yaptığı yanına kalmaz, dediniz, onu da ben öldürdüm. Şimdi benim yaptığım da yanıma kalmıyor, sen zindana attırıyorsun.. Herkesin yaptığı yanına kalmıyor da seninki mi yanına kalacak? Demek sana da bir yapan çıkacak... Öyle ise gel sen bana yapma ki bir başkası da sana yapmasın!.. Harun Reşid, doğru söyledin bahçıvan, diyerek: - Bırakın bahçıvanı, çiçekleri sulamaya devam etsin!.. Derler ki: - Sultanımız, yaptığı yanına kalır!.. - Hayır der, kimsenin yaptığı yanına kalmaz. En ağır şekliyle ahirette ödemeye tehir edilir. Ama gafil insanlar bunun farkına varamaz da, yaptığı yanına kaldı sanırlar!.. Evet,Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Bunda hiç şüpheniz olmasın. Yanına kaldı sanılanlar daha ağırıyla ahirette ödemeye tehir edilirler. Ne var ki, gafil insanlar bunun farkına varamaz da yaptığı yanına kaldı sanırlar.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
![]() | Gündem/ Manşetler | Esma_Nur | 6 | 1518 | 10 Aralık 2020 12:20 |
![]() | DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler | nurşen35 | 4 | 2315 | 08 Aralık 2020 18:40 |
![]() | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | nurşen35 | 1 | 1011 | 08 Aralık 2020 17:46 |
![]() | Serbest Kürsü | nurşen35 | 0 | 892 | 08 Aralık 2020 12:44 |
![]() | Namaz-Abdest-Teyemmüm | nurşen35 | 0 | 1031 | 04 Aralık 2020 13:56 |
![]() | Mesaj No:2 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]()
KISMETİNİ BEKLEMEK Öğrencilerinden birinin eline bir testi verip kuşluk vakti çeşmeye gönderir Fakirullah Hazretleri. Ne var ki öğrenci çeşmenin başına varınca oradaki çocuklarla oyuna dalar, ta ikindiye kadar oyun sürer. Nihayet gün batarken aceleyle testiyi doldurup döner. Bunca vakittir orada oyuna dalan öğrenciyi bu defa arkadaşları aralarına alıp hırpalamak isterler. Ancak Fakirullah Hazretleri müdahale ederek der ki: – Neye suçluyorsunuz arkadaşınızı? – Kuşluk vakti gönderdiniz ikindi üzeri döndü, bizi bu kadar bekletmeye hakkı var mı? derler. Büyük insan şöyle izah eder geç kalma sebebini. – Arkadaşınızın kabahati yoktur bu bekleyişte. Çünkü der, çeşmenin başında oyuna dalmaya mecburdu. Kısmetiniz olan su henüz kurnaya gelmemişti, yoldaydı. Başkalarının kısmetini doldurup ta size getiremezdi. Ne zaman yoldaki sizin kısmetiniz kurnaya geldi, işte o zaman oynamayı bırakıp testiyi çeşmeye tutarak kısmetinizi doldurup getirdi. Onun kabahati yoktur, yoldaki kısmetinizi beklemiştir
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() | Mesaj No:3 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]()
NEDEN HEP AYNI DUA Gencin birisi Kabe'de hep, - "Ey doğruların yardımcısı olan Allah'ım, Ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah'ım, sana hamdü sena ederim," diye dua eder. Bu durum herkesin dikkatini çeker. Birisi: - "Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka birşey bilmiyor musun?," der. O da anlatır: Yedi sekiz sene önce yine Kabe'de iken içi altın dolu bir torba buldum. Tam bin altın vardı. İçimden bir ses: - "Bu altınlarla, şunları şunları yaparsın" diyordu. Hayır dedim kendi kendime. Bu benim değil. Başkasının malı, kullanmam haram olur dedim. Bu sırada birisi - "Şöyle bir torba bulan var mı?" diye bağırıyordu. Çağırdım onu. - "Nasıl bir torbaydı? İçinde ne vardı?" diye sordum. Torbayı tarif etti ve "İçinde bin altın vardı" dedi. - "Torban burada." diyerek verdim. Adam torbayı açıp bana otuz altın verdi. Pazara gittim. Temiz yüzlü genç bir esiri överek satıyorlardı. Gencin temizliği dikkatimi çekti. Yanlarına gittim, - "Bu köle için ne istiyorsunuz?" dedim. "Otuz altın dediler". Adamdan aldığım otuz altını verip genci satın aldım. Bir iki yıl geçti. Genç çok çalışkan, çok edepli idi. Onu aldığıma çok memnun olmuştum. Bir gün onunla giderken karşıdan iki üç kişi geliyordu. Genç bana dedi ki, - "Efendim, ben Fas emirinin oğluyum. Bu gelenler babamın adamları. Beni buldular. Senden beni satın almak isterler. Sen iyi bir insansın. Onlara otuz bin altından aşağıya satma." dedi. O kişiler yanıma geldi. - "Bu esiri bize satar mısın?" dediler. "Satarım." dedim. "Altmış altın verelim." dediler. Ben de "Olmaz." dedim. - "Sen bunu pazardan otuz altına almadın mı? Biz sana iki mislini veriyoruz" dediler. - "Öyleyse gidin pazardan alın." dedim. Arttıra arttıra yirmibin altına kadar çıktılar. Otuzbin altından aşağı olmaz dedim. Çaresiz kabul ettiler. Ben o otuzbin altın ile işyerleri açtım. Ticaret yaptım. Daha çok zengin oldum. Bir gün bana arkadaşlarım, - "Çok zengin bir ailenin iyi bir kızı var. Babası yeni vefat etti. Onunla seni evlendirelim." dediler. - Ben de "Olur." dedim. Nikah kıyıldı. Deve yükleri çeyizini getirdiler. Çeyiz arasında bir torba dikkatimi çekti. Kıza, "Bu nedir?" dedim. - "İçinde 970 altın var. Babam Kabe'de bunu kaybetmiş. Bulan gence otuzunu vermiş. Kalanını da bana hediye etti. Çeyizine koyarsın dedi" diye anlattı. Demek ki bulduğum altınlar benim rızkım imiş. Vermese idim haram yoldan gelecekti. Şimdi helal yoldan yine bana geldi. Bana yardım edip haramlardan koruyan, nice nimetler ihsan eden yüce Rabbim'e hamd ederim.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() | Mesaj No:4 |
Durumu: ![]() Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | ![]()
ADAK Padişahlar meclisinin kandili Sultan Mahmut Gazne'den kalkıp Hintlilerle savaşa gitmişti. Hintlilerin pek kalabalık olan ordularını görünce canı sı*kıldı, şaşırdı. O adil sultan bir adakta bulundu; "eğer" dedi, "Bu orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimetleri yoksullara dağıtayım." Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut galip gelmiş, sayısız ganimetler elde edilmişti. O kara yüzlü düşman bozulup dağılmış, ardına da bir parçasına bile kimse*nin değer biçemeyeceği ganimetler bırakmıştı. Sultan, hemen adamlarından birini çağırıp dedi ki: - Bu ganimetleri yoksullara dağıt. Çünkü savaştan Önce Allah'a adakta bulunmuştum. Şimdi bu adağımı yerine getirmem la*zım." Herkes itiraz etti, - Bunca mal, bunca altın değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere ver, memnun olsun, düşmanına kinlenerek savaşa hazırlansın, ya da emret hazi*ne ne götürsünler" dediler. Sultan tereddüde düştü, düşünceye daldı. Adağımı yerine getirip yoksullara mı dağıttırayım, yoksa dediklerini mi yapayım, diye şaşırdı kaldı. Tam o sırada Ebul Hüseyn denen zeki bin meczup ordunun içinden geçiyordu. Sultan Mahmut onu uzaktan görünce "hah" dedi, "Şu meczubu yanıma getir*teyim, ona sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o ne asker tanır, ne de sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler." Ebul HÜseyn'i yanına çağırdı, olayı ona olduğu gibi anlattı. Meczup dedi ki: -Sultanım şimdi iki şeyden birini yap*mak gerek. Eğer bir daha Allah'a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap, adağını düşünme. Yok, bir za*man gelecek, yine işin ona düşecekse utan, onlara uyma sa*kın, adağını yerine getir. Madem Allah sana yardım etti, işini düze çıkardı; demek ki kendisine düşeni yaptı. Sana düşen iş nerde peki? Niçin sözünü yerine getirmiyorsun? Sonunda Sultan Mahmut ganimetin hepsini yoksullara dağıttırdı, sonu da adı gibi Mahmut oldu.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
![]() | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Arapça hikayeler /medineweb | Medineweb | Genel Arapça | 7 | 06 Ocak 2019 12:17 |
GERÇEK AŞK (Mesnevî'den Hikâyeler) | KalbinNûru | Tasavvuf-Tarikat | 15 | 12 Aralık 2015 10:57 |
Mesneviden hikayeler-GÖREBİLEN GÖZ | alperkara | Fıkralar-Hikayeler | 0 | 06 Mayıs 2015 11:28 |
Çocuklara Hikayeler | NUR | Çocuk ve Aile Sağlığı | 4 | 21 Nisan 2009 23:09 |
Çocuklara anlatacağınız farklı hikayeler | MERVE DEMİR | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 14 Nisan 2009 12:31 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|